Ebeveynlerimizden Kalan Miras: Kaygı
Ebeveyn ile ilişkimizden miras kalan kaygı duygusu, büyüdüğümüzde bastığımız zeminde depremler olmasına sebep olmakta, tabiri caizse ayaklarımızın yere sağlam basmasını engellemektedir.
Çocukken “Anne korkuyorum, uyuyamıyorum” isyanımızın alt metninde uyku sorunlar değil bağlanma sorunları yatmaktadır. Bağlanma sorunları anneye yapışarak; annenin varlığını sürekli olarak hissetmek istemeyerek ya da kendi başıma uyuyorum imajı vererek aşırı uyarılmış sinir sistemi şeklinde kendini gösterir. Bağlanma sorunlarının altında yatan duygu kaygıdır. Çocuklar kaygılarını iki şekilde gösterir: Yapışarak ya da uzaklaşarak.
Kaygı duygusunun temelinde zeminsizlik yatar. Çocukken güvenli sığınak dediğimiz ebeveynimiz, bizim için sağlam bir zemin yaratmak yerine kaygısını, korkusunu, katısını, yarasını bize yansıtırsa dünya bizim kaygımız ile sarmalanan güvensiz bir alan olur. Kaygı gözlüğü ile dünyaya bakar hale geliriz. Bu durumdaki kaygı, gittikçe artarak dünyamızı küçültür, yaşamımızı kısıtlar.
Bir şeyin bizim için kötü ya da iyi olacağını belirleyen şey bu ikisi arasındaki sayı doğrusunda orijini tutturabilmek olduğu gibi kaygıda da durum aynıdır. Kaygı doğal bir duygudur ve diğer tüm duygular gibi ‘faydalı uyaran’dır. Yolumuzun yönünü belirleyendir. Kaygı pozitif uca yaklaştıkça bizi korur, motive eder ve uyarır ancak kaygı duygusu negatif uca yanaştıkça bizi yok eder ve hayatımızda güvensizliğin başrol oynamasına neden olur.
Peki nedir bu kaygının yönünü değiştiren?
Temelini ebeveynler ile olan ilişkiden alan kaygı, güvende hissetmeye başladıkça ayaklarımızı rahat bırakır. Zemindeki depremler son bulur, kaygı gözlüğü çıkarılır ve bu şekilde kaygı kömürden elmasa dönüşme fırsatı bulur. Ancak ikincil bağlanmanın güvenli olması ile bu kaygı normal formuna kavuşur. Eşle, terapistle, dostla… Zemin sağlamsa depremler de olsa bina yıkılmaz artık. Sarsılır, sallanır ama devrilmez. Aksine sağlamlaşır, motive olur çünkü bir sarsıntı atlatılmıştır artık.
Yeterince güvende hissettiğimiz bağlar kurduğumuz zaman kaygıya rağmen cesaret eder, eyleme geçeriz.
Güvenli ilişkiler kuracağınız günleriniz olsun.
Çocukken “Anne korkuyorum, uyuyamıyorum” isyanımızın alt metninde uyku sorunlar değil bağlanma sorunları yatmaktadır. Bağlanma sorunları anneye yapışarak; annenin varlığını sürekli olarak hissetmek istemeyerek ya da kendi başıma uyuyorum imajı vererek aşırı uyarılmış sinir sistemi şeklinde kendini gösterir. Bağlanma sorunlarının altında yatan duygu kaygıdır. Çocuklar kaygılarını iki şekilde gösterir: Yapışarak ya da uzaklaşarak.
Kaygı duygusunun temelinde zeminsizlik yatar. Çocukken güvenli sığınak dediğimiz ebeveynimiz, bizim için sağlam bir zemin yaratmak yerine kaygısını, korkusunu, katısını, yarasını bize yansıtırsa dünya bizim kaygımız ile sarmalanan güvensiz bir alan olur. Kaygı gözlüğü ile dünyaya bakar hale geliriz. Bu durumdaki kaygı, gittikçe artarak dünyamızı küçültür, yaşamımızı kısıtlar.
Bir şeyin bizim için kötü ya da iyi olacağını belirleyen şey bu ikisi arasındaki sayı doğrusunda orijini tutturabilmek olduğu gibi kaygıda da durum aynıdır. Kaygı doğal bir duygudur ve diğer tüm duygular gibi ‘faydalı uyaran’dır. Yolumuzun yönünü belirleyendir. Kaygı pozitif uca yaklaştıkça bizi korur, motive eder ve uyarır ancak kaygı duygusu negatif uca yanaştıkça bizi yok eder ve hayatımızda güvensizliğin başrol oynamasına neden olur.
Peki nedir bu kaygının yönünü değiştiren?
Temelini ebeveynler ile olan ilişkiden alan kaygı, güvende hissetmeye başladıkça ayaklarımızı rahat bırakır. Zemindeki depremler son bulur, kaygı gözlüğü çıkarılır ve bu şekilde kaygı kömürden elmasa dönüşme fırsatı bulur. Ancak ikincil bağlanmanın güvenli olması ile bu kaygı normal formuna kavuşur. Eşle, terapistle, dostla… Zemin sağlamsa depremler de olsa bina yıkılmaz artık. Sarsılır, sallanır ama devrilmez. Aksine sağlamlaşır, motive olur çünkü bir sarsıntı atlatılmıştır artık.
Yeterince güvende hissettiğimiz bağlar kurduğumuz zaman kaygıya rağmen cesaret eder, eyleme geçeriz.
Güvenli ilişkiler kuracağınız günleriniz olsun.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.