2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Talihsiz Yavrum: Bir Film ve Düşündürdükleri
MAKALE #10321 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Ocak 2013 | 5,882 Okuyucu
Talihsiz Yavrum: Bir Filmin Düşündürkleri

TALİHSİZ YAVRUM


Toplumumuz üzerinde yıllarca çok sinsi bir psikolojik harekat yapıldı. Bu alaya alma, dalga geçme, ayıplama ve küçümseme yoluyla hayata geçirildi. Çünkü ayıplama ve küçümseme türü tepkiler kompleks oluşturucu, haliyle uzak tutucu bir yaklaşım şeklidir. Bu savaşta kullanılan silahlar gerici, yobaz, eski, ilkel, banel, klasik, şu zamanda, komik, basit türü itham edici nitelik taşıyan ve çok iyi seçilmiş olan kavramlardır. Hep söylerim: Kavramlar zihin inşa eder. O yüzden kavramlar değiştiriciliği ve dönüştürücülüğü en güçlü silahtır.

Bu operasyon yıllar boyu özellikle muhafazakar değerler, arabesk müzik ve eski Türk filmleri için yapıldı.


Bu psikolojik savaşın etkisinde kalmış milyonlarca kişiden birisi olarak uzun zamandan beri ilk defa eski bir Türk sinema filmi izledim bu sabah. Adı Talihsiz Yavrum...


Filmin tamamını anlatacak değilim. Çok iyi bir senaryo ile kurgulanmış olan bu sinema filminde başrol oyuncusu olan Fatma Girik eşini kaybeder. O günün ülkemiz koşulları ağırdır. Haliyle genç ve güzel bir kadın olarak tek başına çocucuğuna bakamayacaktır. Çocuğunu evlerinde hizmetçilik yaptığı aileye verir. Bu şekilde hem hayata tutunmaya çalışır hem de yavrusundan ayrı kalmamış olur. Oğlu kendisine "teyze" diye hitap etmeye başlar. Bu ailenin kendi (öz) çocukları da vardır. Bu çocuk sonradan doğmuştur.


İki kardeş birbirlerini gerçek kardeş olarak tanır ve çok severler. Bu kardeşlerin arasında yaşanan ikili ilişkiler - diyaloglar o kadar güzel kardeşlik motifleri ile doludur ki. İnsanın gözlerinin dolmaması, bu filmi izleyen çocukların bu tablodan etkilenmemesi ve örnek almaması mümkün değildir. Bu arada Fatma Girik sürekli eşinin mezarını ziyaret ediyordur. Vefa, sabır, merhamet gibi duyguların önemini çok güçlü bir biçimde vurguluyordur filmde. Mezar başında vefat etmiş eşine yönelik söylediği sözler sağlıklı kadınsı cinsiyet algısı, eşe sevgi gibi özellikler açısından eşlere örnek olacak ipuçları sunmaktadır.


Ancak ailenin zengin ve egosu yüksek kadını ile kötü niyetli kayınvalide bir hizmetçi olan Fatma Girik'e ve kendisine teyze diye hitap eden üvey evlada kötü davranmakta gecikmezler. Baba dürüst, merhametli, biraz sert tabiatlı ve baskın bir aile reisidir. Lakin bu çocuğun kendi çocukları olmadığını bilmiyordur, kendi çocukları sanıyordur.


Bir dizi sorun yaşanır ailede. Bunlar bu iki art niyetli kadın tarafından çok iyi bir biçimde kullanılır. Nihayetinde evin zengin kadınının kaprisli ve kibirli gayretleriyle kayın validenin, "Oğlum böyle olmaz, ya ben ya bu kadın gidecek" türü çıkışları neticesinde Fatma Girik evi terk eder. Bu arada oğlunu kaçırmaya çalışırken yakalanır, kısa bir süre hapse de düşer. Bir gün gerçeği oğlu da duyar ve o da gerçek annesini bulmak amacıyla evi terk eder. Babasının mezarlığına gider. Orada oturup beklemeye başlar. Fatma Girik de tam o sırada gelir. Annesinin geldiğini görür görmez "anne" diyerek kucağına atılır. Fatma Girik oğlunun gerçeği öğrendiğini anlar ve buna çok sevinir. Oğlundan bu sözü birkaç kez söylemesini ister. Anne ile çocuk arasındaki iletişim sadece bu bölümde değil; baştan sona iki yetişkin arasındaki ilişki gibi seyreder; bu sebeple pedagojik gerçeklere son derece uyumludur.


Filmin sonuna doğru ailenin öz çocuğu kardeşine olan düşkünlüğü yüzünden yemeden - içmeden kesilir ve hasta olur. Eve sürekli gelip giden ve artık ailenin bir ferdi gibi olan açık sözlü, babacan ve müşfik doktor bu yaş çocuklarının çok hassas olduklarını, kardeşi gelmez ise inat edip ilacını içmeyebileceğini, böylece günden güne kötüleşebileceğini söyler.


Çocuğun annesine tüm sorumluluğun kendisinde olduğunu, Fatma Girik'e ve sürekli üvey evlat muamelesi gösterdikleri ufacık bir çocuğa çok ayıp ettiklerini, şimdi onun karşılığını ve cezasını gördüklerini vs. tüm açık sözlülükle ifade eder; görmezden gelinen gerçeklerle hiç çekinmeden yüzleştirir. Bu yüzleştirme ayıkma - kendine gelme - fark etme anlamında hemen sonuç verir. Anlayışlı, dürüst, mütevazi fakat gerçekçi, babacan, cesur ve laflarını asla eğip bükmeyen, en önemlisi de, "Bana ne, ben işime bakarım sadece" demeyerek insanlık namına suya sabuna dokunan bu müşfik doktor modeli ile de bir sürü olumlu rol - model mesajı verilir topluma...


Bir telefon görüşmesinde doktora bilgi verirken "fikri sabit" tabirini kullanarak izleyicilere hem hoş bir tabir öğreten hem de gülümseten baba, ev içindeki bir konuşmaya istemeyerek şahit olur; derken tüm gerçekleri öğrenir. Oyuna getirilip Fatma Girik'in evden gitmesine izin verdiği için kendini suçlar. Hemen mezarlığa gider, orada Fatma Girik ile oğlunu görür. Özür diler. Cümleler o kadar net, mantıklı, merhametli ve erkekçedir ki. Günümüz kadınsı ve erkeksi cinsiyet rollerinde ne kadar da büyük bir hormonlaşma olduğunu daha net bir biçimde gösterir bizlere. Kıyaslayınca geldiğimiz vahim nokta çok daha iyi anlaşılır.


Çocuk ölmek üzeredir. Yardımlarına ihtiyaç duyulmuştur. Mutlaka eve dönmeleri gerekiyordur. Önce "asla" dese de vicdani ağır basar ve eve döner. Bu arada evde yangın çıkmıştır; baba evde yoktur, ilaç almaya gitmiştir. Bahçede Fatma Girik'i karşılamak için bekleyen kadın içeride oğlunun olduğunu düşününce hemen orada bayılır. Yataktaki hasta çocuğu almak için derhal içeri koşan oğlunu ve yataktaki çocuğu Fatma Girik kurtarır. Böylece horlayıp dışladıkları bir kadın kendi çocuklarını iki defa kurtarmış olur. Aile ise bir anda bu iki kişiye iki defa hayat borçlu hale gelmişlerdir.


Filmdeki müzik, ikili diyaloglardaki kalite, verilen mesajlar... Bu filmin yapıldığı tarihteki kıt imkanlar... Ve geldiğimiz noktadaki insan zekasına hakaret addettiğim ve yaratıcılık fukarası olan diziler... Kısır içerikli ve tepeden tırnağa her şeyiyle ham ve yoz olan uyduruk yapımlar... Haliyle aklınıza tek bir şey geliyor filmin sonunda:

Toplum, insanlar, insanlık ve değerler... Velhasıl iyilik namına ne varsa boşu boşuna yok olmamış; her şey durup dururken bozulmamış!

SONUÇ


Bir psikolog olarak sizlere bize ait sıcacık içerikleri olan, merhamet ve insanlık kokan mesajlar veren eski Türk filmlerini mutlaka izlemenizi, özellikle de çocuklarınıza izlettirmenizi tavsiye ediyorum.


Büyük bir oyuna getirildiğimizi fark etmenin, uyanmanın ve öze dönüş yapmanın vakti geldi de geçiyor!


Psikolog

İzzet Güllü
27/01/2013
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Talihsiz Yavrum: Bir Film ve Düşündürdükleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Talihsiz Yavrum: Bir Film ve Düşündürdükleri' başlığıyla benzeşen toplam 6 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:18
Top