2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kişilerarası İlişkilerde Bağlanma ve Farklı Bağlanma Stilleri
MAKALE #11741 © Yazan Psk.Merve ÖZEN | Yayın Kasım 2013 | 8,386 Okuyucu
Bebeklik ve ergenlikteki bağlanma sisteminde olduğu gibi yetişkinlikteki bağlanma ilişkisinde de birey, özellikle stres altında olduğunda, bağlanma figürüne yakın olmak ister (yakınlık arayışı), bağlanma figürüyle güven ve rahatlık arar (güvenli sığınak) ve bağlanma figürü bireye çevreyi özgürce keşfetme imkânı verir (güvenli üs davranışı).
Shaver, Hazan ve Bradshaw (1988), yetişkin bağlanmasının önemli açılardan bebek bağlanmasından farklılıklar gösterdiğini belirtmişlerdir. Bir çocuğun asıl bağlanma figürü genelde anne ya da baba iken bir yetişkinin bağlanma figürünün en yaygın biçimi ile bir akran, genellikle de bir cinsel eş olduğunu ortaya koymuşlardır. Böylece, en alışılmış yetişkin bağlanma ilişkileri üç davranışsal sistemin bütünleştirilmesini gerektirir: (a) bağlanma, (b) bakım ve (c) cinsel birleşmedir. Bununla ilgili olarak, yakınlık arayışını neyin güdülediğine ilişkin farklılıklar vardır. Kaygı ve sıkıntı bütün yaşlar için temel güdüleyiciler olarak görünmektedir. Ancak, yetişkin yakınlık arayışı,ayrıca koruma, rahatlama ya da cinsel etkinlikte bulunma isteği sonucu olabilmektedir. Bağlanmaların fiziksel yakınlık bağlamında biçimlendikleri, böylesi yakınlığı sağlayan güçlerin gelişimle değişebileceği düşünülmektedir.

1980'li yıllara kadar bağlanma kuramı kapsamlı bir şekilde yaşam boyu süren bir kavram olarak çalışılmaya başlanmamıştır. Yetişkin ilişkilerini bağlanma kuramı bağlamında inceleyen ilk bilimsel çalışmalar; Main ve diğerleri (Bartholomew ve Horowitz, 1991)'nin ve Hazan ve Shaver'in 1987'deki çalışmalarıdır.

Main ve Solomon (1986) yetişkin bağlanma davranışını ölçmek amacıyla, Ainsworth'un yabancı ortamda çocukların davranışlarını gözlemleyerek oluşturduğu sınıflandırma sisteminden yola çıkarak yetişkin bağlanma görüşmesini (Adult Attachment Interview, AAI) geliştirmişlerdir. AAI, bir grup sorudan ve ardından gelen bazı sorgulamalardan meydana gelmektedir. Bu görüşme sonucunda ortaya çıkan sınıflandırmada; kayıtsız, saplantılı, bağımsız-güvenli ve çözümlenmemiş (unresolved) stillerden söz edilebilmektedir (Steele ve Steele, 1994). AAI ile gerçekleştirilen araştırmalarda genel olarak çocukluk yaşantılarına ilişkin olumsuz anıları olan, anne-babalarıyla ilişkilerini olumsuz tanımlayan yetişkinlerin, yetişkin yaşantılarında da güvensiz bağlanma stilinde oldukları ve çocuklarını yetiştirme yöntemlerinin de bundan etkilendiği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak; çocukluk yaşantılarının olumsuz yanlarını anımsayan, anne ya da babalarını reddedici ve olumsuz anımsayan bazı yetişkinlerin, tüm bunlara karşın, güvenli bağlanma örüntüleri gösterdikleri ve çocuklarının da güvenli bağlanma stilinde sınıflandığı da bulunmuştur (Rothbard ve Shaver, 1994).

Hazan ve Shaver (1987) ise yapmış oldukları çalışmada yetişkinlerin Ainsworth ve diğerlerinin (1978), sınıflandırmalarına benzer olarak gruplandırılabileceğini düşünmüş ve Ainsworth ve diğerlerinin (1978), belirledikleri bağlanma stillerini yetişkin duygusal ilişkilerine uyarlamışlardır. Ainsworth ve diğerlerinin (1978) "Yabancı Ortam" deneyinde belirledikleri bağlanma stillerine karşılık gelen üç paragraflık kendini tanımlama türünde bir Yetişkin Bağlanma Stilleri Ölçeği geliştirmişlerdir. Bu çalışmanın sonuçları; güvenli bağlanma stilinde belirtilen bireylerin çalışma modellerinin insan doğası ve bir bireyin sosyal dünyası ile ilgili daha olumlu bakış açılarını içerdiğini göstermiştir. Güvenli bireyler ilişkilerinde genellikle mutlu, tatmin edici ve başkaları tarafından da kabul edilmişlik duygusuna sahip bireylerdir. Güvenli bağlanan bireyler diğer insanların iyi niyetli, iyi kalpli, güvenilir ve sevilmeye değer olduklarını düşünürler (Feeney, 1998). Ayrıca güvenli bağlanan bireylerin ilk aile ilişkilerini oldukça pozitif algıladıklarını ifade etmişlerdir (Feeney ve Noller, 1990). Bahsedilen bu iki yaklaşım, kullanılan yöntem (görüşme/kendini değerlendirme) ve odaklanılan ilişkiler yönünden (anne-çocuk ilişkisi/romantik sevgi) farklılaşmaktadır. Ancak; her iki yöntemin ortak noktası, Bowlby (1973)'nin önerdiği benlik modeli-başkaları modeli temelinde yapılandırılmamış olmaları ve bu temelde iki boyutun birleşiminden meydana gelecek kategorik yapılanmaların (olumlu benlik-olumlu başkaları ve olumsuz benlik-olumsuz başkaları) incelenmemiş olmasıdır (Bartholomew ve Horowitz, 1991).

Farklı bağlanma stillerine sahip bireylerin temel davranış örüntülerini şu şekilde betimlemek mümkündür (Solmuş, 2008):

a. Güvenli Bağlanma

• Güvenli bağlanmaya sahip bireyler, eşlerine kolaylıkla yaklaşabilirler ve onlara bağlı olmaktan da mutludurlar.
• Terk edilme ve insanların onlara, onların istediğinden daha fazla yakınlaşmaları yönünde kaygıları yoktur.
• Uzun süreli ilişkiler kurarlar, özellikle uzun süreli eşlerle yaşanan cinsellikten hoşlanırlar.
• Hem kendilerine hem de diğer insanlara duydukları saygı ve güven yüksektir.
• Stres altındayken sosyal destek ararlar.
• Kendilerini açmaktan ve diğer insanların da kendilerini onlara açmalarından hoşlanırlar.
• Kişiler arası ilişkilerinde olumlu, iyimser / yapıcı bir tutum sergilerler.
• Diğer bağlanma stillerine sahip bireylerden daha az oranda fiziksel rahatsızlık belirtileri ve ölüm korkusu gösterirler (Guardia, Ryan, Couchman ve Deci, 2000).
• Eşlerine karşı güvenli olmayan bağlanma stillerine sahip bireylerden çok daha affedicidirler ve empatiktirler (Lawyer -Row, Younger ve Piferi, 2006).

b. Kaygılı / Kararsız Bağlanma

• Kaygılı / kararsız bağlanma stiline sahip bireyler, çoğunlukla, eşlerine onların olduğundan daha fazla oranda yakınlaşma ihtiyacındadırlar, bununla birlikte, eşlerini de kendilerine yeterince yakın olmamakla suçlarlar.
• Terk edilme korkusu bu bağlanma stilinin en belirgin özelliklerindendir.
• İlişkileri, derin bir biçimde yaşanmakla birlikte kısa sürelidir. (Feeney ve Noller, 1990).
• İlişkilerinde beklentilerinin karşılanmadığı duygusu ve doyumsuzluk yaşarlar, eşlerinin davranışlarına karşı da kötümser bir bakış açısına sahiptirler. (Colins, Ford, Guichard ve Allard, 2006).
• Bir kayıp (ölüm, ayrılık, ya da boşanma gibi) sonrası yoğun bir acı duyarlar.
• Kendilik saygıları değişkenlik gösterir.
• Cinsel birleşmeden ziyade sarılıp uyuma tarzında bir cinsel yaşam yönelimi gösterirler.
• Çeşitli alanlarda başarı hayalleri kurarlar, ancak belirli bir performans göstermekte güçlük çekerler.
• Yeme bozukluklarına eğilimlidirler.
• Ebeveynlerini zorba ve adaletsiz olarak değerlendirirler.
• Sosyal ilişkilerinde kaçınan bağlanma stiline sahip bireylerdeki kadar yüksek olmamakla birlikte reddedilme kaygısı duyarlar.
• Romantik ilişkilerinde kıskançlık ve güvensizlik gösterirler.
• Kişilerarası ilişkilerde yoğun bir öfke yaşarlar.
• Ayrılık ve ölüm korkusu baskındır.
• Romantik ilişkinin güvenliği konusunda aşırı kaygılıdırlar. Yoğun bir biçimde eşe odaklıdırlar; eşlerini kontrol etmeye yönelik davranışlarda bulunurlar ve ilişkinin sona ermesine karşı aşırı duyarlıdırlar (hypervigilant)
• Bu bağlanma stili, ilişki içerisinde duygusal iniş çıkışlarla da belirgindir (Pistole ve Clark, 1995).
• Karşılarındakilerin özellikle de potansiyel eşlerinin duygusal ifadelerine ve beden dili hareketlerine ("ipuçlarına") diğer bağlanma stillerine sahip bireylerden daha duyarlıdırlar. (Cooley, 2005; Fraley , Nicdenthal, Marks, Brumbaugh ve Vicary, 2006).
• Cinsel ilişkileri, duygusal yakınlık ihtiyacı, onaylanma ihtiyacı, eşlerden destek/bakım alma ihtiyacı ya da eşlerinin öfkesinden korkma gibi nedenler etrafında şekillenir (Birnbaum, Reis, Mikulincer, Gillath ve Orpaz, 2006).

c. Kaçınan Bağlanma

• Kaçınan bağlanma stiline sahip bireyler, eşlerine güven duymazlar.
• İnsanların kendilerine bağlanmış olduğu duygusu gerginlik yaratır.
• İlişkilerine son derece sınırlı oranda yatırım (investment) yaparlar.
• Eşleriyle cinsel ilişki sırasında bir başka insanı düşlerler, ayrıca bir aşk yaşantısı olmadan cinsel ilişkiye girme eğilimi de yüksektir. (Kirkpatrick ve Hazan, 1994)
• Ebeveynlerini azarlayıcı ve reddedici olarak görme eğilimindedirler.
• Bilgi işleme süreci açısından bakıldığında, kendi kendine yetebilme duygusunu "zorlayan" ve tutum değişimi "tehlikesi" taşıyan her türlü yeni bilgiyi reddederler.
• Kendileri stres altındayken yalnız kalmayı tercih ederler; bununla birlikte, eşleri stres altındayken de ondan uzaklaşma eğilimi gösterirler.
• Her türlü sosyal ilişkiyi sıkıcı ve gereksiz bulurlar. Aslında, örneğin, ait olma ihtiyacı kendisini hem de yoğun bir biçimde göstermekle birlikte reddedilme kaygısı daha baskın gelir ve her türlü ilişkiden kaçınırlar.
• İlişkilerini de olumsuz bir biçimde hatırlama eğilimi gösterirler.
• Kendilerini açmazlar diğer insanların da kendilerini onlara açmalarından rahatsızlık duyarlar.
• Eşe destek / yakın olma, sosyal zorunluluklar ya da karşısındakinden bir takım ödüller alma amacıyla yapılır. Kaçınan bağlanma stiline sahip bireyler, ebeveyn olmayı en az oranda arzulayan ve olduklarında da bundan en az oranda doyum sağlayan gruptur.
• Eşe yönelik yoğun öfke ve saldırganlık gibi olumsuz davranışlar, kendilerinden daha fazla oranda yakınlık bekleyen bu eşi "bastırmak" için bir araç işlevi görür.
• Çocukluk dönemine ait olan ve ister üzüntü isterse de mutluluk verici olan olayları hatırlamakta güçlük çekerler. Üzüntü veren olaylar reddedilmişliği, mutluluk veren olaylar da fazlasıyla yakınlığı içerdiği için yaşandığı anlarda bastırılmakta ya da yok sayılmakta, böylelikle de hatırlanması güçleşmektedir.
• Özellikle bir kayıp sonrası (ölüm ya da ayrılık gibi) en fazla oranda somatik (bedensel) şikayetlerde bulunan grup kaçınan bağlanma stiline sahip bireylerdir.
• "Bir gecelik" cinsel ilişki yaşama oranı diğer bağlanma stillerine sahip bireylerden daha fazladır ve duygusal yakınlık içeren cinsel ilişki biçimlerinden de (ön sevişme gibi) kaçınılır.


Kaynakça:
1. Main, M., Solomon, J. (1986). Discovery of an Insecure-Disorganised Disoriented Attachment Pattern: Procedures, Findings and Implications for the Classification of Behavior. In T. B. Brazelton, & M. Yogman (Eds.), Affective Development in Infancy. Norwood, N.J: Ablex, 95-124.
2 Shaver, P., Hazan,C. ve Bradshow, D. (1988). Love as attachment: The İntegration of three behavioral systems, R.J.Sternberg ve M.L.Barnes (Eds.), The Psychology of Love, Yale University Press.
3 Solmuş, T.(2008), Bağlanma ve Aşkın İki Yüzü, Epsilon Yayınları, İstanbul
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kişilerarası İlişkilerde Bağlanma ve Farklı Bağlanma Stilleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Merve ÖZEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Merve ÖZEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Merve ÖZEN Fotoğraf
Psk.Merve ÖZEN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi17 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Merve ÖZEN'in Makaleleri
► Bağlanma Stilleri Psk.Yağmur Erişen YALDIZ
► İlişkilerde Bağlanma Korkusu Psk.Gülşah PINAROĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kişilerarası İlişkilerde Bağlanma ve Farklı Bağlanma Stilleri' başlığıyla benzeşen toplam 13 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Alışveriş Psikolojisi Nisan 2016
► Sonbahar Depresyonu Kasım 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:40
Top