2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Borderline Kendilik Bozukluğuna Masterson Bakışıyla Bakmak
MAKALE #18013 © Yazan Psk.Erol AKDAĞ | Yayın Şubat 2017 | 6,138 Okuyucu
Borderline Kendilik Bozukluğu
Masterson yaklaşımına göre borderline kendilik bozukluğu iki birimden meydana gelmektedir. libidinal birim ile agresif birimdir. Libidinal birimde ödüllendirilen nesne ilişkileri parça birim olarak adlandırılmaktadır. Burada ödüllendiren bir nesne, o ödüllendirmeye karşı yapışarak ve yaklaşarak cevap veren ve uyum gösteren bir kendilik temsili, parça kendilik temsili ve ikisinin arasında iyi hissetme, besleniyor olma, ihtiyaçların tatmin edilmesi, yeniden birleşme, âşık olma, bakımın yapılması gibi duyguları içeren bağlayıcı bir duygulanım söz konusudur. Bağlayıcı duygulanım ile birlikte parça kendilik temsili iyi, pasif çocuk olmanın parça kendilik temsili, eşsiz ve özel büyüklenmeci bir yapıyı simgeleyebilir.
Parça nesne temsiline bakacak olursak gerileyici ve yapışmacı davranışların onaylanmasını sağlayan maternal (anneye dair) parça birimdir. Bu birim haz egosu dediğimiz parçalanmış egonun desteği ile bu birlikteliğini sürdürür ve kişi bölünmüş dünyada haz odağında kalmak üzere haz egosu ile bu sistemi devam ettirmeye çalışır. Bu seviyedeki borderline bir yapının patolojik bir yönelim içerisindeki haz egosuyla birlikte devam ettirdiği parça birim, kişiyi iyide ve hoşnut duygulanımda tutmaya çalışır. Borderline bölünmüş nesne ilişkileri biriminin agresyon biriminde diğer parçasındaki geri çekilen nesne ilişkileri parça birimi üç ana temel yapıdan oluşmaktadır. Geri çekilen yetersiz, kötü, çirkin ve nefret edilen biri olmanın parça kendilik temsili ile geri çekilen maternal parça veya nesne ki ayrılma bireyleşme çabalarına karşı öfkeli, kızgın ve eleştirel olan parça nesne temsili içselleşmiştir. Bunlar arasındaki bağlayıcı duygulanım ise öfke, umutsuzluk, çaresizlik, suçluluk, ölümcül depresyon ve panik dediğimiz mahşerin altı atlısının yani terk depresyonu bileşenlerinin duygusu oluşturmaktadır. Kişi bu duygulara tahammül edemediği için sistem içinde ya ödüllendirilen nesne ilişkileri birimine geçmek için çaba harcayacak ya da bu duyguları hissetmemek için eyleme vuracaktır. Mahşerin altı atlısının deneyimlenmesinde sistemin içinde gerçeklik egosu olarak tanımlanılan ancak işlevsel olamayan, sisteme egemen olamayan; kişiyi gerçekliğe doğru ve kendilik aktivasyonuna doğru kaydırması gereken ego birimi olarak adlandırabiliriz.
Borderline kendilik bozukluğunda Mahler’in yaklaşımına göre ayrışma ve bireyleşme döneminin yeniden yakınlaşma evresinde annenin ikircikli tavrı nedeniyle çocuk nesne sürekliliğini yani tam bir nesne ile tam bir kendilik dediğimiz bölme mekanizmasının etkisinin kaldırıldığı, bunun yerine bastırma savunma düzeneğinin uygulandığı tam bir nesne, iyi ve kötü nesne parçalarının bir araya geldiği tam bir nesneyi sağlayamamıştır. Aynı zamanda iyi ve kötü kendiliği bölme mekanizmasıyla birbirinden ayıran sistem yerine bastırma mekanizmasını kullanarak iyi ve kötü kendilik parçalarının bir araya getirildiği kendilik sürekliliğinin de sağlanamadığını görülür. Yine aynı şekilde egonun gelişimsel bir duraklaması sonucunda, kendilik sürekliliğinin sağlanamamasıyla birlikte ego kusurları da karşımıza çıkmıştır. Gerçeklik egosu oluşmamıştır. Onun yerine haz egosu sistemi hâkimdir. Ego kusurları açısından zayıf gerçeklik algısı, engellenmeye karşı tolerans düşüklüğü, dürtü kontrol bozukluğu, ego sınırlamalarının netliğini kaybetmesi gibi ego kusurlarını görmek mümkün olmaktadır.
Borderline kendilik bozukluğunun tablosuna biraz daha yakından bakacak olursak gelişimsel duraklama nedeniyle bölme etkisi hala sistemde egemen durumdadır. Kendilik ve nesne bölünmüş durumdadır. Kendiliği ve nesneyi bir bütün olarak algılama kapasitelerinden yoksundur. Bu ikisini bir araya getirebilecek gerçeklik egosu olgunlaşmamış, ego kapasiteleri artmamıştır. Ve gerçek kendilik ortaya çıkamamıştır. Borderline kendilik bozukluğuna sahip bir birey iki temel birimden oluşmakta idi. Ana birimi ÖNİP (ödüllendiren nesne ilişkileri parça birimi) olarak adlandırılan ve bireyin çoğunlukla zamanını orada geçirmeyi arzuladığı bir kendilik örgütlenme, kısmi örgütlenme kısmında bulunmaktadır. Burada iyi duygularla haz peşinde koşan birey kendisini iyi hissetmekte, kendisini ödüllendiren nesneye karşı uyumlu, onunla birlikte hareket eden pasif bir konumda bulunmamaktadır. Peki bu nereden kaynaklanmaktadır? Çocuğun gelişimsel dönemlerine baktığımızda çocuğun bireyleşme ve ayrışma dönemlerinde içten gelen doğal durumları nedeniyle anneden ayrışarak kendi başına kendilik aktivasyonunu gerçekleştirmeye çalıştırdığında anne içinde krizler doğar. Anne kendi annesiyle veya bakıcısı ile yaşamış olduğu terk depresyonu duygularını bu kez bebeği ile yaşamaktadır. Bebeğinin kendisini terk ettiği şeklinde duygu ve düşünce bebeğin her terk etme hareketinde veya bebeğin her kendilik aktivasyonu hareketinde libidinal enerjisini çekerek onu yokluğa ve hiçliğe mahkûm etmektedir. Bebek henüz kendisini ayakta tutabilecek kendine ait libidinal enerji kaynaklarından mahrum olduğundan, annenin libidinal ulaşılabilirliğini engellemesi çocukta büyük bir sıkıntı yaratmakta, sükutu hayale uğratmakta ve anneye karşı kendi öz benliğinden vazgeçerek annenin istediği yönde hareket etmektedir. İşte çocuk ne zaman bağlı ve bağımlı hareketler yapar, ne zaman ki kendisiyle ilgili olarak her aktifleşme karşısında bu aktifleşmeden vazgeçerse, anne tarafından sevgi ile ilgi ile ödüllendirilerek kendisine bağlı ve bağımlı hale getirilir. Çocuk anneden aldığı bu ödüllendirici, haz verici duyguları hissedebilmek için her içerden gelen kendilik aktivasyonunu engellemekte, kendi olmaktan vazgeçmekte, anneye uyumlu bir çocuk olmak konusunda gayretlerini sürdürmektedir. Fakat doğal olarak çocuk zaman zaman içten gelen kendiliğini gerçekleştirme potansiyelini hayata taşımakta, kendilik aktivasyonunun adımını atmaktadır. İşte bunu fark eden anne yeniden çocuktan libidinal enerjisini çekmekte, çocuk anneyi libidinal olarak ulaşılabilir bulamamaktadır. Çocukta bu duygu terk edilme duyguları dediğimiz duyguları harekete geçirmekte, kendisini tamamen boşlukta yetersiz, cansız, pis ve kötü olarak hissetmektedir.
Bu duygular sınıflandırıldığında ve tanımlandırıldığında Masterson’un mahşerin altı atlısı olarak ifade ettiği duygular görülmektedir. Çocuk terk depresyonunun içine düşmüştür. Annesi onu terk etmiştir. Ve ölümcül bir depresyon, anankastik bir depresyon, bir organını kaybetmiş gibi hissedilen; altı bileşeni ile Mahşerin altı atlısı larak tanımladığımız terk depresyonun içersinde hissetmiştir. Bu bileşenler: 1-ölümcül öfke, 2-umutsuzluk 3- çaresizlik, 4-terk depresyonu, 5-boşluk ve faydasızlık, 6-panik hissi ve suçluluk duygusudur. Çocuğun içselleştirdiği nesne tasarımı ise: ‘ Kendilik aktivasyonu yaptığında, annesi onu terk ediyor.’ Bu sefer de annenin bu terk eden kısmı içselleşiyor ki biz buna GNİP(geri çekilen nesne ilişkileri parça birimi) ismini veriyoruz. Bu bebeğin ayrılma ve bireyleşme çabalarına karşı öfkeli ve eleştirili olan bir anne temsilinden ibarettir. Buna karşı ise çocuk kendilik temsilini şu şekilde içselleştirmektedir: Kendisi yetersizdir, kötüdür, çirkindir ve nefret edilen birisidir. Bu parça içselleştirmektedir. İşte bu kendilik tasarımına ve terk edilmeye dayanamayan birey hemen anneye tekrar yapışmacı reaksiyonla onun istediği çocuk olma konusunda gayretler ortaya koymaktadır. Veya anneye ulaşamadığında terk depresyonundan kurtulabilmek için eyleme vurmalar dediğimiz davranış bozukluklarına yönelmektedir. Bu; alkol, uyuşturucu, seks, alışveriş, yemek gibi kişiyi geçici olarak uyuşturan ve rahatlatan her türlü, kişiye zarar verici ve kendini gerçekleştirmeyi engelleyici davranış sistemi eyleme vurma olarak adlandırılmaktadır.
Masterson geri çekilen veya saldıran parça birimle ilgili olarak şunları söylemektedir: Maternal parça nesne geri çekilir. Ayrılma bireyleşme boyunca öfkelidir ve çabaları beğenmez. Bu parça birimde parça kendilik temsili yetersiz, kötü, çirkin bir durumdadır ve geri çekilmeye neden olur. Bu geri çekilen birimin en önemli kısmı iki temsili birbirine bağlayan duygulanımdır ki bunu da Terk Edilme Depresyonu olarak adlandırmaktayım.
Masterson terk edilme depresyonunu şu şekilde tanımlamaktadır: “Duygulanımı orta yaş depresyonundan daha kuvvetlidir. Gelişimsel duraklamanın meydana geldiği anda çocuk kendilik parçasının bir kaybı olarak annelik desteğinin eksikliğini hisseder. Bu nedenle hasta hayati bazı şeylerin eksikliği şeklinde bunu ifade edecektir. Kan, oksijen ya da hayati vücut parçalarının eksikliği gibi.” Bu kritik terk edilme depresyonu tek bir duygulanım değildir. Altı duygulanımın bileşimidir. Ölümcül öfke, intihar depresyonu, panik, çaresizlik ve umutsuzluk, boşluk, faydasızlık ve suçluluk olarak tanımlamaktadır.
Masterson borderline kendilik bozukluğunun Bölme savunma düzeneği ile ilgili olarak da şunları ifade etmektedir: “Bu mekanizma birbirinden ayrılan duygulanım durumlarını karşılıklı olarak karşılıklı çelişki içinde tutar. Bilinçli kalırlar fakat bir diğerini etkilemezler. Bu düzeylerle ilgili kendilik ve nesne temsili ayrı kalır.” Masterson egonun ve kendiliğin gelişimsel duraklaması ile ilgili olarak şunu ifade etmektedir: “Egonun gelişimsel duraklaması ego fonksiyonlarında kusura yol açar. Zayıf gerçeklik algısı, dürtü kontrolü, engellenme toleransı, ego sınırlamaları, ilkel savunma mekanizmaları, bölünme, eyleme vurma, yapışma, kaçınma, inkâr, yansıtma, yansıtmalı özdeşim. Kendiliğin gelişimsel duraklaması kendiliğin tüm kapasitelerinde bozulma meydana getirir.”
Masterson bölünmüş ego ile ilgili olarak şunları ifade etmektedir: “Ego yapısı iki parçaya bölünmüştür. Parçanın biri gerçeklik prensipleri üzerine faaliyet gösterir. Diğer bir deyişle gerçeklikmiş gibi görür ve üstesinden gelmeye çabalar. Diğeri ise gerçek olup olmadığına aldırmayarak iyi hissettiren neyse onu takip etmek için haz prensibine göre hareket eder. Çocuğun egosu öncelikle haz ilkesi üzerine çalışır. Fakat Freud’un bize söylediği gibi haz ilkesi gerçeklikle çatışır ve gerçeklik ilkesine geriletir. Bu hastalarda ego yapılarının büyük bir kısmı haz ilkesine göre faaliyet gösterdiğinden bu dönüşüm sadece kısmen meydana gelir. Borderline hastalarda bu patolojik ego olarak adlandırılır. Bu daha çok gerçekliğe dayalı ego sahibi kişiler için mümkün olmayacak derecedeki fantezi aracılığı ile borderline hastaların memnuniyetini sağlar.”
Masterson yaklaşımında borderline kendilik bozukluğunun
kendilik üçlüsünün işleme tarzı:
Bilindiği gibi intrapsişik yapı iki ile üç yaşları arasında yer alır, borderline yapılar için. Burada anneden ayrışma daha sonra da kendini gerçekleştirmek için bireyleşme söz konusudur. Sistemin içerisinde bu gelişimsel bir duraklamaya neden olmuş ise borderline örgütlenme veya borderline kendilik bozukluğu sistemi hâkimdir. Ancak bu yapı geçici olarak üstü örtük bir şekilde kalabilir. Kişi hayatını fonksiyonel olarak devam ettirebilir. Ama ne zamanki bir ayrılma olayı ile karşı karşıya kaldığında veya kendini etkinleştirme dediğimiz kendilik aktivasyonu ile karşı karşıya kaldığında bebeklik döneminde geri çekilen nesne ilişkileri birimi aktifleşir. Kendini değersiz yetersiz veya terk depresyonu bileşenleri ile karşı karşıya bulabilir.
Kendilik Üçlüsü’nü şu şekilde açılımlayabiliriz: Kişi herhangi bir nedenle ayrışmaya veya kendilik aktivasyonuna neden olacak bir eyleme geçtiğinde bunun ardından anksiyeteye ve depresyona girer. Kişi anksiyete ve depresyondan kurtulabilmek için savunmalarını harekete geçirir. Savunmalar ya kendilik örgütlenmesinin ilgili tarafındaki haz egosuna karşı hareket veya eyleme vurma ile sonuçlanır.
Ayrılma stresi ya da kendilik aktivasyonunun bir sonucu olarak
nasıl bir olay meydana gelir?
Kişi hayatının herhangi bir döneminde herhangi bir ayrılma stresiyle karşı karşıya kalmışsa; özellikle ergenlerin ilk defa evden ayrılmaları, şehir değiştirme, meslek değiştirme, kendisine destek veren bireyin kaybı veya ayrılma durumlarında bebeklik dönemindeki travmalar tekrar canlanır. Yine aynı şekilde; birey herhangi bir nedenle kendilik aktivasyonu olarak isimlendirdiğimiz kendi içsel duyumlarına yönelik birtakım faaliyetlere yöneldiğinde, başkalarının onayını almadan kendi isteği yönünde harekete geçtiğinde yine bebeklik döneminde içselleştirilmiş olan terk depresyonu bileşenleri aktive olur. İç dünyasında geri çekilme yönrlimi aktifleşir, buna karşı, kişinin duygulanımı terk depresyonu duygulanımıdır. Mahşerin altı atlısıyla karşı karşıya kalmaktır.
Burada önünde üç seçenek vardır:
Birinci seçenekte ödüllendirici birimi aktive etmek olabilir. Ödüllendirici birim aktif olduğunda hasta kendilik aktivasyonundan vazgeçer. Fakat ondan sonra hasta, kendilik aktivasyonundan vazgeçmenin kendilik yıkımı özelliklerini inkâr etmek zorundadır. Çünkü kendini gerçekleştirmekten vazgeçmiştir. Ödüllendirici birim patolojik ego ittifakı işleminin altında iyi hissedebilir ve terk depresyonu bileşenleri diner. Çalışmada hastanın terapist veya yapışma üzerine ödüllendirici nesne tasarlamasından dolayı yapışma savunmasını, sonra da depresyonun dindiğini görürsünüz. Hasta eğer size uyum gösteren, sizin sözünüzü dinleyen bir yapıya dönüşmüşse kendisini iyi hisseder ve kendilik yıkıcı tavır içinde hareket alanı bulabilir. İkinci seçenek ise kopma duygulanımı ile geri çekilen nesneden kişinin içsel olarak veya yerel olarak uzaklaşmasıdır. Kişi sistemden uzaklaşır ve terk depresyonun bileşenleri olan terk eden nesneden kendisini korumaya çalışır. Üçüncü seçenek ise düzenli bir geri çekilme birimi tasarlama ve bunu eyleme vurmadır.
Bu her üç aktivasyon da kişide zarar verici, kişiyi yıkıcı sonuçlara ulaşmaktadır. Çünkü kişi ayrışıp bireyleşecek potansiyelini ve kendisini geliştirme imkânını ortadan kaldırır ve kendini bundan mahrum bırakır. Burada hastaya bu kendisine zarar verici davranışlarla yüzleştirici ve yorumlayıcı tedavilerle, terapi teknikleriyle hastanın patolojik ittifakı yani haz egosu, ödüllendiren nesne birimi parça biriminden vazgeçerek gerçeklik egosuyla birlikte terapistin egosunu bir araya getiren ve terk depresyonuna dayanabilerek kendini gerçekleştiren, ayrışmaya ve ayrılmaya dayanabilen, kendilik aktivasyonunu hayata taşıyan birey haline getirmeyi amaçlar.
Borderline kendilik bozukluğunun kullandığı savunma düzeneklerine bakacak olursak; ilkel bölme, eyleme vurma, yapışma, kaçınma, inkâr, yansıtma, yansıtmalı özdeşim olarak tanımlayabiliriz.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Borderline Kendilik Bozukluğuna Masterson Bakışıyla Bakmak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Erol AKDAĞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Erol AKDAĞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     28 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Erol AKDAĞ Fotoğraf
Psk.Erol AKDAĞ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi38 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Erol AKDAĞ'ın Makaleleri
► Başkalarının Acısına Bakmak Psk.Zehra BEKİSOGLU
► Çatışma’ya Bir de (Aslında) Bu Gözden Bakmak Dr.Psk.Dnş.Erdinç ÇAĞLAYAN
► Kaygıdan Kaygı Bozukluğuna Psk.Orhan TARUK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Borderline Kendilik Bozukluğuna Masterson Bakışıyla Bakmak' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Hayal Kuran Çocuklar Haziran 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:51
Top