2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kendini Bilmek
MAKALE #22994 © Yazan Psk.Emine ÖZDEMİR | Yayın Temmuz 2023 | 557 Okuyucu
Teknolojinin geliştiği dünyada bilgiye ulaşmak artık çok kolay. Hepimiz günlük hayatımızda merak ettiğimiz bir konu hakkında bilgi almak istediğimizde, internete yazıp bilgiye erişebiliyoruz. Bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu bir dönemde kişilerin öğrenmek istediği, merak ettiği konu yelpazesi de oldukça genişlemiş durumda. Siyasetten spora, magazinden sağlığa, yemek tariflerinden astrolojiye kadar pek çok konu, merak edilen konular arasındaki yerini alıyor.
Merak duyduğumuz ve araştırdığımız bu kadar konu arasında kendimize ne kadar yer ayırıyoruz? Bir başka deyişle kendimizi ne kadar tanıyoruz? Belki; “insan kendini tanımaz mı” diyeceksiniz. İnsana dair her şey görünür halde ve bilinç düzeyinde olsaydı, kendini tanımak çok kolay olabilirdi. Ama insanın kendine dair bilinç alanı dışında kalan büyük bir bölüm var ve kişi adeta evin içinde kilitli bir oda gibi olan bu bölümün varlığından da haberdar değil, odanın içinde neler olduğundan da.
İnsan; fiziksel özelliklerini, boyunu, kilosunu, beklentilerini, duygularını ve buna benzer görünen şeyleri bilir. Peki ya görmek istemediği, kendinden gizlediği ve bastırdığı yanlarını? Bunları da bilebilir mi? Geçmişte ebeveynleriyle kurduğu ilişkilerinin bugününe nasıl etki ettiğini, ilişkilerinin ve davranışlarının görünmeyen dinamiklerini… Bilinç alanı dışında kalan bu durumları fark edebilir mi?
İnsan; bilinen ve bilinmeyen, görünen ve görünmeyen yanları olan bir varlıktır. Terapide kişinin bu yanları ele alınır. Bazı terapi (bilişsel davranışçı terapi) ekollerinde kişinin bilinç düzeyindeki taraflarıyla çalışılırken, bazı terapi (psikodinamik terapi) ekollerinde ise bilinçdışında olan taraflarıyla çalışılır. Örneğin yaptığı kek kabarmadığı için kendini beceriksiz, işe yaramayan biri olarak gören ve bu duruma üzülen kişi; bilişsel davranışçı terapide düşüncelerindeki bilişsel çarpıtmayı ve irrasyonelliği, yaşanan bir durumu, hayatın tamamına genellemenin gerçekçi olmadığını, duygularına ve davranışlarına yol açan şeyin, sahip olduğu düşünceler olduğunu fark edebilir ve bu durumu değiştirmek için çalışabilir.
Ancak bilinçdışında olanı fark etmek, bilinç düzeyinde olanı fark etmek kadar kolay değildir. Kolay olmadığı gibi uzun süreli çalışmayı gerektiren bir durumdur. Kişi, hem bilinçdışında olanların etkisi altındadır, hem de onu neyin etkilediğinin farkında değildir. Peki biz; neden bazı şeyleri bilinç düzeyinde tutarken, bazı şeyleri bilinçdışına gönderiyoruz? Çünkü hepimizin, üst benlik tarafından kabul edilmeyen veya dış gerçekliğe uymayan arzuları vardır. Bu arzular bilinç düzeyine geldiğinde bizde; yoğun suçluluk, kaygı, utanç veya içsel çatışmaya yol açacağı için savunma mekanizmaları tarafından bastırılırlar. Bastırılan bu malzemeler, uzun süre bilinçten uzak tutulabilirler ancak bu bastırmanın kişiye bir faturası vardır. Her bastırma; kişinin ruhsal enerjisinin önemli bir kısmını harcamasına yol açar ve bastırılan şeyler, bastırılmış olsalar dahi kişinin günlük yaşantısında hem davranışlarına, hem de ilişkilerine etki etmeye devam eder.
Bastırılan malzemeler, kilitli bir odadaymış gibi uzun süre saklı kalsalar da rüyalar yoluyla bilinç düzeyine çıkabilirler. Freud rüyalar için; “bilinçdışına giden kral yoldur” der. Bastırılan malzemelerin bilinç düzeyine çıkmasında, rüyaların önemli bir işlevi vardır. Rüyalar hem bastırılan malzemenin bilinç düzeyine çıkmasını, hem de gerçek hayatta tatmin olmamış arzuların tatminini sağlar. Bastırılan şeyler rüyalarda, olduğu haliyle değil, simgeler ve yer değiştirme ile görülürler. Yer değiştirme, rüyanın temel mekanizmalarından biridir ve bilince çıktığında rahatsızlık verecek şeyi kabul edilebilir forma dönüştürür. Örneğin rüyasında kendini yabancı bir kadının ağzına, biber sürerken gören kişiyle terapide çalışıldığında kişi; ağzına biber sürdüğü kadının, kendisini eleştiren, sözleriyle canını yakan annesi olduğunu, suçluluk duygusuna yol açtığı için annesine duyduğu agresyonu bastırdığını ve annesine duyduğu agresyonu, yabancı bir kadın üzerinden tatmin ettiğini fark edebiliyor.
Benzer şekilde çocuğuna kızan bir anneye tepki gösteren kişi, gösterdiği tepkinin aslında kadından ziyade, çocukluğunda kendisine kızan annesine olduğunu ya da başkasına yansıttığı şeylerin, kendi bastırdığı şeyler olduğunu terapide anlayabiliyor.
Kişinin hem bilinç düzeyinde, hem de bilinçdışında olanları fark etmesi, yani kendini tanıması, hayatına dair sorumluluk alması açısından oldukça önemlidir. İnsan farkında olmadığı şeyi değiştiremez. Davranışlarını, duygularını ve ilişkilerini etkileyen şeyin ne olduğunu bilmeyen kişi, bunlara müdahale etme şansını bulamaz. Ayrıca kişinin kendine dair bastırdığı şeyleri fark etmesi, bunları onayladığı veya eyleme dökeceği anlamına gelmez. Aksine bunları fark etmek; hem irade ile arzuları kontrol etmeyi kolaylaştırır, hem ruhsal enerji kaybını ortadan kaldırır, hem de bastırılan şeyleri başkasına yansıtmayı önler. Bu yüzden insanın hayatındaki en önemli önceliklerinden biri, kendini bilmesi ve buna göre bir yaşam sürmesidir. Kişinin kendini bilmesi ve sorumluluk almasında terapi, önemli bir araçtır. Bu yüzden terapiye başlamak için herhangi bir semptomun varlığına ihtiyaç yoktur. Kişi, sadece kendini tanımak için terapi sürecine başlayabilir. Bana göre kişinin, kendisi için yapacağı en önemli yatırımlardan biri, terapiye başlaması olacaktır. Çünkü kendini tanımayan kişinin diğer konularda sahip olduğu bilgiler, her zaman yetersiz kalacaktır. Yunus Emre’nin deyimiyle;
“İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen,
Ya nice okumaktır.”
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kendini Bilmek" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Emine ÖZDEMİR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Emine ÖZDEMİR'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Emine ÖZDEMİR Fotoğraf
Psk.Emine ÖZDEMİR
Osmaniye (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog - Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi7 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Emine ÖZDEMİR'in Makaleleri
► Kendini Bilmek Psk.Dnş.M. Burak OLGUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kendini Bilmek' başlığıyla benzeşen toplam 32 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Birinden Bir Şey İstemek Neden Bu Kadar Zor? ÇOK OKUNUYOR Aralık 2023
► Neden Tahammül Edemiyoruz? ÇOK OKUNUYOR Ağustos 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:56
Top