Psikolojik Sağlamlık
Psikolojik sağlamlık;insanların olumsuzluklar ve sorunlar karşısında dayanıklılık gösterebilmesi,savrulma yaşamadan o sorunlar karşısında dirençle mücadele verebilmesidir.Biz buna pratikte PSİKOLOJİK DİRENÇ de deriz.Aslında insanların yaşamında çok önemli bir psikolojik ihtiyaçtır.Zira sorunsuz,sıkıntısız bir hayat yoktur,olmayacaktır.Baş edebilmek,sorunları sağlıklı yönetebilmek ise kuşku yok psikolojik sağlamlık veya dirençle mümkündür.
Ben daha çok psikolojik direnç kavramını kullanırım.Psikolojik direnç daha çok kişilik gelişim sürecinin sağlıklı yaşanması,yetiştirme tarzı ve anne-baba tutumlarıyla ilişkilidir.Kimse psikolojik direnç devi olarak veya psikolojik dirençsizlikle doğmaz.Daha çok doğumdan sonraki ilk öğrenmeler,ebeveyn tutumları ve travmatik yaşanmışlıklar psikolojik direncin oluşumunda,gelişiminde belirleyicidir.Psikolojik direncin olumsuz karşılığı psikolojik zayıflıktır.Bu zayıflıkta en etkili olan da şüphe yok ki aile tutumları ve yetiştirme tarzıdır.
Günümüzde tehdit algısı yüksek,fobik özellikler taşıyan ve KORUYUCU AİLE perspektifiyle çocuklarına yaklaşan çok aile vardır.Evet zaman zor,güven toplumu önemli ölçüde sarsıldı ve aileleri tedirgin edebilecek yüksek bir potansiyel günümüz yaşamında var.Ama anne ve babalar çocuğunun hep çocuk kalmayacağını,onu hayata da güçlü bir şekilde hazırlamak sorumluluğunda olduklarını unutmamalı.
"Ya şöyle olursa,ya böyle olursa" gibi korkuların,vesveselerin sonu yoktur.Aileler çocuklarını yaşıyla doğru orantılı sorumluluklar yükleyerek ve özgürlükler vererek yetiştirmelidir.Çünkü SORUMLULUK OLGUNLUĞU ve ORANTILI ÖZGÜRLÜK çocuğun birey olma yolculuğunda oldukça önemli.Yaşamı sağlıklı yönetebilme ve yürütebilme için gerekli PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK öncelikle aile tutumları ve yetiştirme tarzıyla kazanılır.O nedenle korkularla hayata bakan ve çocuğunu ruhsal olarak büyütemeyen koruyucu aile tutumu başından sonuna yanlıştır.
Psikolojik sağlamlık veya direnci olumsuz etkileyen bir diğer etken travmatik etkisi olan olumsuz yaşanmışlıklardır.İnsanlar travmalar yaşamışsa bunun o insandaki psikolojik dengeleri sarsma etkisi mutlaka ki olacaktır.Burada önemli olan o travmatik yaşanmışlığın yarattığı sarsılmayla yüzleşmek ve katmerli hale gelmeden psikolojik yardım almaktır.
Psikolojik direnç eksikliği insanların yaşam akışında çok yönlü psikolojik zorlanmalar oluşturur.Bu yapıdaki insanlar daha hassas,daha kırılgan,daha ürkek ve daha edilgen olurlar.Bu en çok da insan ilişkilerinde,karşı cinsle ilişkide ve evlilikte zorlanmalar olarak karşımıza çıkıyor.Bir sorun olduğunda yarattığı panikle ne yapacağını bilememek,soruna karşı çözüm üretmede zorlanmak,savrulmalar yaşamak sıkça rastlanan bir durumdur.Yeterince dirayetli olunmadığı için sorunların altında ezilme,çözüm becerisi gösterememe de cabasıdır.Psikolojik direnç eksikliği yarattığı hassasiyetler yanında sorunlarla başa çıkabilme gücünü de zayıflatmaktadır.
Sorunsuz yaşam olmadığına göre bu direnç eksikliğine sahip insanlar aynı zamanda sorunlarını çözmekte zorlandığından zaman içerisinde çözülmemiş sorunlar kaynaklı bir birikime de maruz kalmaktadır.İşte bu birikim zamanla zaten az olan psikolojik direnci daha da zayıflatmakta depresyon,panik atak,obsesyon gibi birçok psikolojik rahatsızlığın ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Ben yaşamı "dengeler kurma ve dengeleri yönetme sanatı" olarak tanımlayan bir uzmanım.Ayrıca eksiklerin yarattığı yoksunlukla,fazlaların yarattığı bezginlikle dengeleri bozduğunu ve her şeyde bir kararı yarar noktasının tutturulması gerektiğini sıkça vurgularım.En ihtiyaç olan şey olan sevgide bile bir ölçü olmalıdır.Çünkü abartılan her şey yarınlarda insanların karşısına sorun olarak çıkmaktadır.Aile koruyuculuğu gerektiği kadar tabii ki olmalıdır ama abartılmamalıdır.yaşanmış travmalar olabilir ama üzerine yatılmamalı ve derinleşmeden psikolojik destek alınarak çözülmelidir.Ayrıca yaşam olduğu gibi kabul edilmeli,"dikensiz gül bahçesi" zannedilmemeli ve ortaya çıkabilecek sorunlara hem gerekli direnç kazanılmalı hem de sorunlu süreci paniksiz ve soğukkanlı yönetebilme becerisi geliştirilmelidir.
Psikolojik direnç eksikliği olan insanlarda özgüven ve özsaygı eksikliği,iletişim kaygısı ve kendini ifade edebilme zorluğu,ilişkiler ve evlilikte zorlanmalar sıkça görülmekte.Böylesi insanlar potansiyelini de yaşama yeterince güçlü aktaramamamakta,yeterince başarılı olamamaktadır.Tüm bunların bileşkesi ise o insanlara ilişkilerde zorlanma,yaşamla baş edememe,yeterince başarılı olamama,kendini mutlu hissedememe,olumsuzluklar karşısında çabuk dağılmaya uğrama,panik ve savrulmalar olarak yansımaktadır.
Psikolojik direnç ekiskliği olan insanlar evliliklerinde alınganlık,aile bağımlılığı,iletişim çatışması,durgunluk ve korkular odaklı sorunlar yaşamaktadır.Bu sorunlar doğal olarak eşe ve ilişkiye de yansımakta ve evliliğin sağlıklı akışını bozmaktadır."Ne onunla ne onsuz" ikilemi sıklıkla görülmekte ve sağlıklı bir evlilik yaşamının oluşmasını olumsuz etkilemektedir.
Psikolojik direnç eksikliği çalışma yaşamında duygusal hassasiyetler ve alınganlık nedeniyle hem işe adaptasyonu,bir ekibin uyumlu bir parçası olmayı zorlaştırmakta hem de çalışma hayatındaki devamlılığı ortadan kaldırabilmektedir.Öte yandan var olan özgüven ekiskliği nedeniyle dışarıdan fark edilebilen bir çekingenlik ve cesaretsizlik de çalışma ortamına yansımaktadır.Bunların hepsini bir arada düşünürsek hem işe potansiyelin akıtılmasını zayıflatmakta hem de iş içerisindeki gelişimi önleyebilmektedir.
Psikolojik direnç eksikliği sosyal yaşamda da arkadaşlıklar kurma,onları devamlılaştırma,kendini rahat ifade edebilme,etki altında kalmama gibi noktalarda zorluklar oluşturmaktadır.Uyum sağlayamama,alınganlık,yeterince kuşatıcı olamam sebebiyle sosyal ilişkilerin verimliliğini azaltmaktadır.
Ama tüm bunların yanında psikolojik direnç eksikliğinin daha sarsıcı etki yarattığı bir nokta daha vardır.Bireyin kendisiyle iletişimi olan İÇ İLETİŞİM.Psikolojik direnç eksikliği yaşayan insanlarda kendini güçsüz hissetme,kendiyle barışık olamama,özgüven ve özsaygı oluşturamama sorunu diğer insanlardan çok daha sık görülür.O nedenle bu sorun tüm ilişkilerden önce insanın kendisiyle ilişkisinde bir tehdit oluşturmaktadır.
Peki diyeceksiniz ki bu sorunun çözümü var mı..?Aslında ruh sağlığında psikotik sorunlar dediğimiz beyin ve sinir sisteminde kalıcı fiziksel hasar olan hastalıklar haricindeki tüm sorunların ve tabii ki psikolojik direnç eksikliğinin de tedavisi vardır,bu sorun çözülebilir.Ancak şunu unutmayalım ki her sorunun çözümünde ilk adım o sorunun varlığının kabullenilmesi ve çözmek isteğinin olmasıdır.Sorun kabullenilmişse ve çözme isteği varsa geriye iyi seçilmiş bir uzmandan yardım alınması kalmakta.Ama sorun akşamdan sabaha çözülemeyeceği için hem zamana ihtiyaç olduğu hem de uzman tavsiyelerinin istek ve kararlılıkla hayata geçirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Tüm bunların ışığında PSİKOLOJİK DİRENÇ EKSİKLİĞİ'nin insan yaşamında bir çıkmaz sokak oluşturduğu aşikardır.Yaşam pratiğine bu sorun çok şeyde zorlanma olarak yansımaktadır.Doğru gerçekleşmemiş bir kişilik gelişim süreci, yaşanan ve atlatılamayan travmalar ve bağımlılıklar kaynaklı oluşan bu sorun aslında bir sürecin sonucudur.Bu sorunu yaşayan insanlar kendi çabalarıyla çözemezler,psikolojik destek almaları gereklidir.Biz yüz yüze ve online olarak hep yanınızda,yakınınızdayız efendim.Sevgiyle kalın...
Ben daha çok psikolojik direnç kavramını kullanırım.Psikolojik direnç daha çok kişilik gelişim sürecinin sağlıklı yaşanması,yetiştirme tarzı ve anne-baba tutumlarıyla ilişkilidir.Kimse psikolojik direnç devi olarak veya psikolojik dirençsizlikle doğmaz.Daha çok doğumdan sonraki ilk öğrenmeler,ebeveyn tutumları ve travmatik yaşanmışlıklar psikolojik direncin oluşumunda,gelişiminde belirleyicidir.Psikolojik direncin olumsuz karşılığı psikolojik zayıflıktır.Bu zayıflıkta en etkili olan da şüphe yok ki aile tutumları ve yetiştirme tarzıdır.
Günümüzde tehdit algısı yüksek,fobik özellikler taşıyan ve KORUYUCU AİLE perspektifiyle çocuklarına yaklaşan çok aile vardır.Evet zaman zor,güven toplumu önemli ölçüde sarsıldı ve aileleri tedirgin edebilecek yüksek bir potansiyel günümüz yaşamında var.Ama anne ve babalar çocuğunun hep çocuk kalmayacağını,onu hayata da güçlü bir şekilde hazırlamak sorumluluğunda olduklarını unutmamalı.
"Ya şöyle olursa,ya böyle olursa" gibi korkuların,vesveselerin sonu yoktur.Aileler çocuklarını yaşıyla doğru orantılı sorumluluklar yükleyerek ve özgürlükler vererek yetiştirmelidir.Çünkü SORUMLULUK OLGUNLUĞU ve ORANTILI ÖZGÜRLÜK çocuğun birey olma yolculuğunda oldukça önemli.Yaşamı sağlıklı yönetebilme ve yürütebilme için gerekli PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK öncelikle aile tutumları ve yetiştirme tarzıyla kazanılır.O nedenle korkularla hayata bakan ve çocuğunu ruhsal olarak büyütemeyen koruyucu aile tutumu başından sonuna yanlıştır.
Psikolojik sağlamlık veya direnci olumsuz etkileyen bir diğer etken travmatik etkisi olan olumsuz yaşanmışlıklardır.İnsanlar travmalar yaşamışsa bunun o insandaki psikolojik dengeleri sarsma etkisi mutlaka ki olacaktır.Burada önemli olan o travmatik yaşanmışlığın yarattığı sarsılmayla yüzleşmek ve katmerli hale gelmeden psikolojik yardım almaktır.
Psikolojik direnç eksikliği insanların yaşam akışında çok yönlü psikolojik zorlanmalar oluşturur.Bu yapıdaki insanlar daha hassas,daha kırılgan,daha ürkek ve daha edilgen olurlar.Bu en çok da insan ilişkilerinde,karşı cinsle ilişkide ve evlilikte zorlanmalar olarak karşımıza çıkıyor.Bir sorun olduğunda yarattığı panikle ne yapacağını bilememek,soruna karşı çözüm üretmede zorlanmak,savrulmalar yaşamak sıkça rastlanan bir durumdur.Yeterince dirayetli olunmadığı için sorunların altında ezilme,çözüm becerisi gösterememe de cabasıdır.Psikolojik direnç eksikliği yarattığı hassasiyetler yanında sorunlarla başa çıkabilme gücünü de zayıflatmaktadır.
Sorunsuz yaşam olmadığına göre bu direnç eksikliğine sahip insanlar aynı zamanda sorunlarını çözmekte zorlandığından zaman içerisinde çözülmemiş sorunlar kaynaklı bir birikime de maruz kalmaktadır.İşte bu birikim zamanla zaten az olan psikolojik direnci daha da zayıflatmakta depresyon,panik atak,obsesyon gibi birçok psikolojik rahatsızlığın ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Ben yaşamı "dengeler kurma ve dengeleri yönetme sanatı" olarak tanımlayan bir uzmanım.Ayrıca eksiklerin yarattığı yoksunlukla,fazlaların yarattığı bezginlikle dengeleri bozduğunu ve her şeyde bir kararı yarar noktasının tutturulması gerektiğini sıkça vurgularım.En ihtiyaç olan şey olan sevgide bile bir ölçü olmalıdır.Çünkü abartılan her şey yarınlarda insanların karşısına sorun olarak çıkmaktadır.Aile koruyuculuğu gerektiği kadar tabii ki olmalıdır ama abartılmamalıdır.yaşanmış travmalar olabilir ama üzerine yatılmamalı ve derinleşmeden psikolojik destek alınarak çözülmelidir.Ayrıca yaşam olduğu gibi kabul edilmeli,"dikensiz gül bahçesi" zannedilmemeli ve ortaya çıkabilecek sorunlara hem gerekli direnç kazanılmalı hem de sorunlu süreci paniksiz ve soğukkanlı yönetebilme becerisi geliştirilmelidir.
Psikolojik direnç eksikliği olan insanlarda özgüven ve özsaygı eksikliği,iletişim kaygısı ve kendini ifade edebilme zorluğu,ilişkiler ve evlilikte zorlanmalar sıkça görülmekte.Böylesi insanlar potansiyelini de yaşama yeterince güçlü aktaramamamakta,yeterince başarılı olamamaktadır.Tüm bunların bileşkesi ise o insanlara ilişkilerde zorlanma,yaşamla baş edememe,yeterince başarılı olamama,kendini mutlu hissedememe,olumsuzluklar karşısında çabuk dağılmaya uğrama,panik ve savrulmalar olarak yansımaktadır.
Psikolojik direnç ekiskliği olan insanlar evliliklerinde alınganlık,aile bağımlılığı,iletişim çatışması,durgunluk ve korkular odaklı sorunlar yaşamaktadır.Bu sorunlar doğal olarak eşe ve ilişkiye de yansımakta ve evliliğin sağlıklı akışını bozmaktadır."Ne onunla ne onsuz" ikilemi sıklıkla görülmekte ve sağlıklı bir evlilik yaşamının oluşmasını olumsuz etkilemektedir.
Psikolojik direnç eksikliği çalışma yaşamında duygusal hassasiyetler ve alınganlık nedeniyle hem işe adaptasyonu,bir ekibin uyumlu bir parçası olmayı zorlaştırmakta hem de çalışma hayatındaki devamlılığı ortadan kaldırabilmektedir.Öte yandan var olan özgüven ekiskliği nedeniyle dışarıdan fark edilebilen bir çekingenlik ve cesaretsizlik de çalışma ortamına yansımaktadır.Bunların hepsini bir arada düşünürsek hem işe potansiyelin akıtılmasını zayıflatmakta hem de iş içerisindeki gelişimi önleyebilmektedir.
Psikolojik direnç eksikliği sosyal yaşamda da arkadaşlıklar kurma,onları devamlılaştırma,kendini rahat ifade edebilme,etki altında kalmama gibi noktalarda zorluklar oluşturmaktadır.Uyum sağlayamama,alınganlık,yeterince kuşatıcı olamam sebebiyle sosyal ilişkilerin verimliliğini azaltmaktadır.
Ama tüm bunların yanında psikolojik direnç eksikliğinin daha sarsıcı etki yarattığı bir nokta daha vardır.Bireyin kendisiyle iletişimi olan İÇ İLETİŞİM.Psikolojik direnç eksikliği yaşayan insanlarda kendini güçsüz hissetme,kendiyle barışık olamama,özgüven ve özsaygı oluşturamama sorunu diğer insanlardan çok daha sık görülür.O nedenle bu sorun tüm ilişkilerden önce insanın kendisiyle ilişkisinde bir tehdit oluşturmaktadır.
Peki diyeceksiniz ki bu sorunun çözümü var mı..?Aslında ruh sağlığında psikotik sorunlar dediğimiz beyin ve sinir sisteminde kalıcı fiziksel hasar olan hastalıklar haricindeki tüm sorunların ve tabii ki psikolojik direnç eksikliğinin de tedavisi vardır,bu sorun çözülebilir.Ancak şunu unutmayalım ki her sorunun çözümünde ilk adım o sorunun varlığının kabullenilmesi ve çözmek isteğinin olmasıdır.Sorun kabullenilmişse ve çözme isteği varsa geriye iyi seçilmiş bir uzmandan yardım alınması kalmakta.Ama sorun akşamdan sabaha çözülemeyeceği için hem zamana ihtiyaç olduğu hem de uzman tavsiyelerinin istek ve kararlılıkla hayata geçirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Tüm bunların ışığında PSİKOLOJİK DİRENÇ EKSİKLİĞİ'nin insan yaşamında bir çıkmaz sokak oluşturduğu aşikardır.Yaşam pratiğine bu sorun çok şeyde zorlanma olarak yansımaktadır.Doğru gerçekleşmemiş bir kişilik gelişim süreci, yaşanan ve atlatılamayan travmalar ve bağımlılıklar kaynaklı oluşan bu sorun aslında bir sürecin sonucudur.Bu sorunu yaşayan insanlar kendi çabalarıyla çözemezler,psikolojik destek almaları gereklidir.Biz yüz yüze ve online olarak hep yanınızda,yakınınızdayız efendim.Sevgiyle kalın...
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikolojik Sağlamlık" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Namık ACAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Namık ACAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
