2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikolojik Sağlamlık ve Parçalanmış Aile
MAKALE #7470 © Yazan Psk.Gökül KARLUK ER | Yayın Eylül 2011 | 6,985 Okuyucu
Psikiyatri, psikoloji, eğitim ve sosyoloji alanlarında bireylerin stresten, travmadan, olumsuz yaşam koşullarından kurtulabileceklerine ve bu zorlukların üstesinden geldikçe daha da güçleneceklerine ilişkin fikirler “sağlamlık” (resilience) kavramı etrafında toplanmaktadır. “Resilience” sözcüğü “geriye dönmek” anlamına gelen “to jump back” kelimesinden türetilmiştir ve “yaşamdaki zorluklarla mücadele etmede bireyin güçlerini geliştirme kapasitesi” olarak tanımlanmıştır (Silliman, 1994; Akt: Terzi, 2005).
Joseph’e (1994) göre sağlamlık, insanların yaşamlarında karşılaştıkları güçlüklerle baş etme ve bu güçlükler karşısında başarılı bir şekilde uyum sağlama sürecinde sergiledikleri tutum, baş etme davranışı ve kişisel bir beceridir.

Begun’a (1993) göre ise “sağlamlık patolojinin olmaması anlamına gelmemektedir ve muazzam bir hür irade ile de karıştırılmamalıdır. Onun yerine güçlük, sıkıntı, stres ve yoksunluk ile başa çıkma becerisi olarak görülmektedir.” Frase, Richman ve Galinsky (1999) ise sağlamlığı “zor koşullar altında olumlu ve beklenmedik başarılar kazanma ve sıra dışı koşul ve durumlara uyum sağlama becerisi” olarak tanımlamışlardır.
Çocukluk ve ergenlik dönemi ile bu dönemdeki risk ve sağlamlık kavramlarının incelenmesi, araştırma ve uygulama alanlarında ve birinci basamak koruyucu/önleyici hizmetler açısından giderek gelişen ve popüler olan kavramlar haline gelmiş ve gelişim psikolojisi, psikolojik danışmanlık ve rehberlik ile psikiyatri literatürlerinde giderek ilgi çeken konular olmuştur (Gizir, 2004).

Sağlamlık belirli risk faktörlerine maruz kalan çocukların bu risklerle başa çıkma ve fiziksel güçlükler, akademik zorluklar, psikolojik uyumsuzluk, çocuklarda suç işleme ve davranışsal sorunlar gibi olumsuz sonuçlardan kaçınma kapasitesidir (Hauser, Vieyra, Jacobson ve Wertreib, 1985; Akt: Rak ve Patterson,1996).

Masten, Best ve Garmezy (1990; Akt: Masten, 1994) sağlamlığı üç tür durumu betimlemek için kullanmaktadırlar. Bu durumlar;

1. Sağlamlık terimi mevcut zorlukları aşan ve beklenenden daha iyi gelişim gösteren yüksek risk taşıyan ortamlarda yaşayan bireyleri ve bu bireylerde gözlenen olumlu sonuçları tanımlamak için kullanılmaktadır.
2. Sağlamlık olgusu, uzun süren stresli yaşam deneyimleri karşısında bireyin çabucak uyum yapabilme ve uyumunu devam ettirebilme yeteneğine işaret etmektedir. Bu tür çalışmalarda boşanma gibi temel bir stres faktörü odak noktası olarak alınmaktadır. Bazı çalışmaların odaklandığı nokta ise yakın zamanda meydana gelmiş birden fazla ve farklı stres faktörlerinin bir arada incelenmesi olabilmektedir. Bu türden çalışmalar farklı stres kaynaklarının çocukların davranışları üzerindeki etkileriyle birlikte örseleyici yaşam koşullarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltan veya arttıran faktörleri incelemektedir.
3. Sağlamlık kavramı, travmanın olumsuz etkilerinden çabucak sıyrılan, travmayı kısa sürede atlatan bireylerin özelliklerini ifade etmektedir. Tanım olarak, örseleyici yaşam deneyimlerinin bireyin yaşam kalitesini azaltması beklenir. İncinmezlik kavramı geçmişten günümüze değin kullanılmasına rağmen, kimse gerçekten “incinmez” değildir. Stres kaynakları aşırı ya da hayatı tehdit edici boyutlara ulaştıklarında, sağlamlık yerini travmatik yaşantıya bırakır.

Norman (2000) sağlamlık kavramı ile ilgili üç önemli noktayı vurgulamaktadır; 1) Sağlamlık bireyin sabit bir özelliği değildir. Aksine çevresel ve kişisel faktörlerin etkileşiminin bir sonucudur, 2) Sıkıntılar zamanla bireyi güçlendirebilir. Stres yaratan faktörler daha fazla uyumsuzluk yerine sağlamlık ile sonuçlanabilmektedir, 3) Sağlamlık, iyi bir duygusal sağlığın göstergesi değildir. Sağlam bireyler davranışsal ve duygusal olarak kötü durumda olabilirler.

Sağlamlık kavramının yapılan tanımlamalardan da görüldüğü gibi literatürde farklı tanımlamaları ile karşılaşılmaktadır. Bu nedenle araştırmalar son yıllarda sağlamlık kavramını net olarak ortaya koyabilmek için sınırlandırılmış tanımlar kullanmaya başlamışlardır (Luthar, Cicchetti, Becker, 2000). Bu kavramlardan biri olan akademik sağlamlık kavramı; bireylerin okulda başarısız olma ve okulu bırakma gibi riskli bir duruma yol açabilecek zorlu yaşam koşullarına rağmen, yüksek düzeyde akademik başarı göstermesi olarak tanımlanmıştır (Alva, 1991).

Sağlamlığın ortaya çıkabilmesi için bireyin bir risk ya da zorluğa maruz kalması ve bu sürecin sonunda, duruma uyum sağlayarak mevcut tüm olumsuz koşullara rağmen yaşamın değişik alanlarında başarı elde etmesi gerekmektedir. Özetle, sağlamlığın ortaya çıkabilmesi için risk anahtar faktör olarak görülmektedir. Herhangi bir örseleyici yaşam olayına maruz kalmayan ama yaşamın çeşitli alanlarında başarılı olan bireyler sağlam (resilient) değil yalnızca başarılı veya yeterli bireylerdir (Luthar ve Cicchetti, 2000; Luthar, Cicchetti, ve Becker, 2000).

Sağlamlık kavramı çerçevesinde, özellikle çocuk ve gençleri konu alan birçok farklı risk faktörü üzerinde çalışılmıştır. Bunlar; erken doğum (Bradley ve ark., 1994), olumsuz yaşam olayları (Masten ve ark., 1990; 1999), kronik hastalıklar (Bolig ve Weddle, 1988), ebeveynlerin hastalığı ya da psikopatolojisi (Coatsworth, 1995), ebeveynlerin ayrılması, boşanması ya da tek ebeveyn ile birlikte yaşamak ( Hetherington ve Hagan, 1999; Mulholland, Watt, Philport ve Sarlin, 1991), düşük sosyo ekonomik düzey, ekonomik zorluklar ve yoksulluk (Baldwin, Baldwin ve Cole, 1990; Garmezy, 1991; Long ve Vaillant, 1984; Luthar, 1999; Werner ve Smith, 2001), çocuk ihmal ve istismarı ( Beeghly ve Cicchetti, 1994; Cicchetti ve Rogosch, 1997), savaş ve doğal afetler gibi toplumsal travmalar (Baron ve Eisman, 1996; Grotberg, 2001; Rosenfeld, Lahad ve Cohen, 2001), toplumsal şiddet ve ailevi felaketler (Crisis ve ark., 2002; O’Donnell, Schwab-Ston ve Muyeed, 2002), ve evsizlik (homelessness) (Masten ve ark. , 1993) olarak sıralanabilir (Akt: Luthar, 2003).

Görüldüğü gibi risk faktörlerinden biri de parçalanmış aile yaşantısıdır. Parçalanmış aile; ölüm, boşanma, ayrı yaşama gibi nedenlerle kadın ya da erkekten biri ya da her ikisinin bulunmadığı ailedir (Timur, 1972).

Yörükoğlu’na (1984) göre, ruh sağlığını güvence altına alan en önemli etken çocukluk yıllarındaki sıcak bir aile ortamıdır. Bu nedenle, annesiz babasız büyümek, anneden ya da babadan ayrı olmak çocuğun ruh sağlığını bozabilecek en ağır olan durumlardan biridir (Akt: Dönmezer, 1999).

Aile yaşantısı çocuğun gelişiminde çok önemli bir rol oynamaktadır. Çocuğun ilerideki uyum düzeyini ve zorluklarla nasıl mücadele edeceğini belirleyen güçlü kişilik özellikleri aile üyelerinden öğrenilmektedir. Ayrıca aile üyelerinin çocuklarına sağladığı destek başarıyı ve başarısızlığı önemli ölçüde belirlemektedir (Rhodes ve Brown, 1991; Akt: Özcan, 2005).

Anne ve babanın ölümü, evi terk etmesi veya boşanma çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkan sorunların önemli bir nedenidir. Her çocuk anne ve babasının ayrılması karşısında farklı tutum içine girebilir. Ancak genel olarak çocuklarda huzursuzluk, hırçınlık, tedirginlik ve saldırgan davranışlar gözlenir. Uyumsuzluk çocuğun yaşına, boşanma öncesi ve sonrası aile ilişkilerinin durumuna göre değişir. Arkadaş ilişkilerinde ve okul başarısında da sorunlar kendini gösterir. Çocuğun okula uyumunda ortaya çıkan sorunlar arkadaş ve sınıf içi sorunlara bu da ders başarısına olumsuz olarak yansımaktadır (Seçkin ve Kayhan, 1996).

Dengeli, duygusal, ilgili, yakın ve toplumsal etkileşimin güçlü olduğu aile ortamında, yeterli bir güven, sevgi ve sevecenlik içinde büyüyen çocuklar, gelişimleri ve ilerleyebilmeleri için gerekli yaşam deneyimlerini elde edebilirler. Bu tür aile ortamlarında yetişen ve yaşayan çocuklar, yaşadıkları zorluk ve sıkıntılarla etkili bir şekilde başa çıkma ve bunlara uyum sağlama becerisine sahip olabilirler. Ayrıca aile üyeleri tarafından çocuğa duygusal ve sosyal açıdan yeterli olanakların sağlanması, çocuğun sağlam bir kişilik yapısına sahip olmasının yanı sıra akademik anlamda yeterli ve başarılı olmasını sağlayabilir.

Parçalanmış ailede büyüyen çocukların ise yaşamlarındaki sıkıntılar ve zorluklarla baş etmelerinde olumlu katkı sağlayacak faktörlerin ortaya çıkarılması ve bunların desteklenmesi risk altındaki bu çocukların gelişimi ve başarısı açısından son derece önemlidir.


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikolojik Sağlamlık ve Parçalanmış Aile" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Gökül KARLUK ER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Gökül KARLUK ER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Gökül KARLUK ER'in Makaleleri
► Parçalanmış Aile Çocukları Psk.Namık ACAR
► Parçalanmış Aile / Boşanma Psk.Asuman ÇALGARA
► Psikolojik Sağlamlık Psk.Namık ACAR
► Psikolojik Sağlamlık Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ
► Psikolojik Sağlamlık Psk.E. Elanur GÜRBÜZ KAYIKCI
► Psikolojik Sağlamlık, Uyum ve Ruh Sağlığı PDF Dr.Psk.Dnş.İlker KABA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Psikolojik Sağlamlık ve Parçalanmış Aile' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuk ve Oyun Şubat 2013
► Boşanma ve Çocuk Ocak 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:48
Top