2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yalnızlık Psikolojisi
MAKALE #5475 © Yazan Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK | Yayın Eylül 2010 | 13,890 Okuyucu
Her gün onlarca hatta belkide yüzlerce insanla iletişim kurmamıza rağmen aslında kendimizi bazen yalnız mutsuz, anlaşılmamışlığın verdiği acı ile huzursuz etmekteyiz.Belki de sevdiğimizi sandığımız insanları sevmekten ziyade alışılagelmiş bir rutin olarak algılıyoruz fakat bu durumun farkında değiliz. Mutsuzluğumuzun sebebini kendimizde arıyor hatalı olduğumuz etiketini çoğu zaman hiç düşünmeden kendimize yapıştırıyoruz. Eşimiz , çocuklarımız ailemizde kim varsa bazen sanki kendimize yabancı geliyor olabilir.

Yukarıda tanımlamaya çalıştığım duruma kendimizi o kadar inandırmış olmamız hasebiyle MUTLULUK HUZUR bizim için ulaşılması imkansız bir hayal olma yolunda ilerliyor. Olumlu duygulara ulaşmayı hep bir nesneye bağlıyoruz. şuna sahip olsam mutlu olurum, işimde terfi alsam dünyada benden mutlu insan olmaz ...

Hep bir şeyler bizim mutlu olmamızın sebebi ve altyapısı konumunda olduğundan dolayı ve bu duruma bir de insanoğlunun genelde doyumsuz olduğunu eklersek aslında biz mutluluk için neye sahip olursak olalım insanlığın doğası gereği hep daha fazlasını isteyeceğinden bazen MUTLU olmamız imkansız gibi görünüyor. Psikolojik Danışmana bu sıkıntılarımızdan bahsetmek bizi rahatlatıyor olabilir.Burada önemli olan bizim bir şeylere bağlı olmadan herhangi bir nesne bizim mutlu ve huzurlu olmamızın belirleyici etkeni olma durumundan kurtularak sadece kendi yaşamımızdan hislerimizden beslenerek huzurlu bir psikoloji içerisine girmemiz ve bu durumu sürekli olarak yaşam tarzımız olarak oluşturmaya çalışmamız konusunda psikolojik danışma alarak ya da kendi kendimize bu durumu sağlamaya çalışarak hayatımıza devam etmeyi öğrenmemiz yaşamımızda bir çok şeyin değişmesine, gerektiğinde mantıklı gerektiğinde duygusal hareket etmemiz anlamında dengenin oluşmasına olanak sağlamaktadır.

Tabiiki insan üzülür mutsuz olabilir huzursuzluk yaşayabilir sonuçta olumlu duygular kadar bu olumsuz duygularda insan yaşamının bir parçasıdır. Eğer kişisel gelişim anlamında kendimizi geliştirmeye çalışırsak saydığımız tüm olumsuz duygularımız; olumlu duygulardan aldığımız hazzın artmasına, olumlu güzel duygulardan daha fazla zevk almamız adına birer pekiştireç olarak olumsuz tüm duygularımızı da kendimize yarar sağlayacak doğrultuda kullanmış oluruz.

Bazen anlaşılamadığımızı ya da yanlış anlaşıldığımız görür ve bu durumun oluşmasında genellikle karşımızdakinin kusuru olduğunu düşünürüz, acaba bu durumun oluşmasında hiç payımız yok mudur ? Etrafımızda ki insanlara karşı sinirli olmamız, kendimizin psikolojik olarak gergin olmasından dolayı, şikayetlerimizi zaman zaman dile getiririz. 'Etrafımdaki insanların hepsi beni yanlış anlıyor' ya da 'Beni neden kimse anlamıyor?' sorularını kendimize sorarak sinir katsayımızı zamanla daha da arttırmaktayız.

Buraya kadar aktarmaya çalıştığım normal bir psikolojik yardım gerektiren durum olarak tanımlanabilir. İlk olarak yukarıda belirtilen hafif psikolojik sorun şeklindeki duruma karşı neler yapabiliriz bunu açıklamaya çalışalım; Öncelikle herkesin yanlış anlaması istatistik hesaplamalara göre mümkün görünmemektedir O halde diğer değişkenimiz ''ACABA KENDİMİZİ İFADE ETMEDE, DUYGULARIMIZI ANLATMADA'' bir sorun olabilirmi ?

Evet işte bizim çözüme ulaşmamızda kullanacağımız yolu şu anda belirlemiş bulunmaktayız. Anlaşılamadığımız çoğu zamanlarda ilk olarak karşımızdakini suçlarız, beni anlamadı şeklinde bir etiket yapıştırıp sorunun karşımızdaki insandan kaynaklandığını kendimize söyleyerek artık bundan dolayı diğer; acaba benim hiç payım yok mu ihtimalini düşünmeyiz.Belkide sorun bizim kendimizi, neler hissettiğimizi ve karşımızdaki insandan neler beklediğimizi açık ve net bir şekilde iletememizden kaynaklanıyor olabilir. Her yanlış anlaşıldığımız ya da anlaşılamadığımız zaman unutmamak gerekir ki bu durumun farkına ilk kendimiz varırız ve daha sonra karşımızdakine sinirleniriz. işleyiş genelde bu şekilde olduğundan doğru yoldan gittikçe uzaklaşırız.

Doğru yoldan kasıt ise ;Bu yanlış anlaşılma / anlaşılamama durumu ile karşılaşınca ilk olarak kendimizi kritik yapmamız, kendimizin farkındalık düzeyini belirlememiz bize çözümü getirecek olan seçenek olarak belirlenebilir. Belirtilen sorunun daha da büyük bir problem haline dönüştüğü durumlar için gereken psikolojik yardım ise şu şekilde açıklanabilir;

1- Yanlış anlaşıldığımız zaman; bu duruma karşı o anda tepki vermeyiz, ancak içten içe kendimizi yer bitirir ve de karşımızdakine belli etmesek de sinirlenmeye başlarız.

2- Anlaşılamadığımız zaman ise ; Daha önceden oluşan yanlış anlaşılma durumunun içimizdeki tepkisi bir kenarda dururken bir de hiç karşımızdakinin bizi anlamaması, içimizde önceden kalan sinirimize bir kat daha eklememize sebep olur.

3-Daha sonra bu olaylara sinirlenmemiz ile hiç alakası olmayan en ufak bir pürüzde gereğinden fazla tepki gösteririz, karşımızdaki insan bu duruma bir anlam veremeyebilir. Hatta verdiğimiz tepki bazen kendimizi bile etkilemektedir; Herşey kötü gidiyor diye düşünür ağlarız, karşımızdaki insan bize değer vermiyor şeklinde düşünüp kendimizi mutsuz edebiliriz.

Çözüm için Belirtilen yukarıdaki maddelerin temelini görmek gerekir ; bu durum oldukça basittir.Aslında biz ilk yaşadığımız problem ile içimizde öfke kuponları biriktirmeye başlamış oluruz. Yaşanılan bir sonraki sorun, biriktirmeye başladığımız öfke kuponlarımıza bir tane daha eklememize neden olur ve bu durum her yaşanılan sorun ile bir tane daha artarak devam eder. İçimizde biriken bu öfke kuponları bazen en küçük bir problemle ateşlenir ve duygu, düşünce ve davranış boyutları ile dışarı çıkmaktadır. Eğer biz ilk kuponu içimizde tutmak yerine o anda ile paylaşıp dışarı çözüme kavuşturursak, içimizde öfke kuponlarını biriktirmemiş ve kendimizi yıpratmamış oluruz.
Aynı evi paylaştığınız, en güzel zamanları birlikte geçirdiğiniz ve gülümseme ile hatırladığınız bir çok hatıranızda olan eşiniz.. Size karşı kibar ya da kibar olmasa da sevgisini baktığı zaman içinizde hissettiren,mutlu olduğunu gördükçe mutluluğunuzu bir kat daha arttıran içinizi eritmek değil yüreğinizi kabartan içinizde dolup taşan bir mutlulukla geçmektedir zaman..

Üstelik bu aşk yasak bir aşk ta değildir, temiz, helal hatta başkaları için sıradan ancak sizin için hiç te öyle değildir.Bu kelime bile sizi sinirlendirebilir hiç te bile sıradan değildir çünkü.. Hayallerinizde ki İnsanla Evleniyorsunuz! Hayali bile sizi mutlu etmeye fazlası ile yetiyorken evlenmek, hayalin gerçeğe dönüşmesi,yüzünüzde mucize tadında bir gülümseme.. Hayat artık sizindir. dünyaya sahipsiniz çünkü 'dünyanız' artık her an sizinledir. Mutlulukla yenemeyeceğimiz hiç bir şeyin olmadığı düşüncesi artık gerçekleşmiştir. Güzel devam etmektedir evlilik.Mutluluk rahatlık duygusu ile birleşmiştir artık. Bir dönem huzur sakinlik rahatlık içerisinde devam ederken HAYATI RUTİN, EVLİLİĞİ GÖREV EDİNDİKÇE arkamızda unuttuğumuz ağlayan bir çocuk gibi mutlululuğu gerimizde bırakmaya başlamışızdır farkında olmadan..

Bu ağlayan arkamızda bıraktığımız mutluluk değil, içimizde birikmeye başlayan gözyaşlarımızın habercisi niteliğindedir.Mutluluk tamamen geride kalmış hayat rutine dönmüştür ve eşler birbirlerini mutlu eden her şeyi kendilerine görev edinmeye başlamıştır, tadı kaçmıştır aşkın ve değeri gitgide azalmaktadır. Mutlu olmak için edinilen görevlerde bir süre sonra bizde bir isteksizlik, zoraki yapma haline geçmekte ve bu durum artık zorlaşmaya başlamaktadır.Artık yük olmaya başlamıştır ONUNLA birlikte olmak. Tüm güzel duyguların yerini isteksiz, mutsuz,zorlayıcı gibi olumsuz duygular alıp hayatımıza yerleşmeye başlamıştır.

Tartışmalar kavgalar büyür, artık aile ortamı; içinde bulunmak bile istemediğimiz bir yer olmuştur. Zaman zaman ağlarız, ilginçtir ki gözümüzden akan yaşın daha fazla olmasını bile düşünecek kadar kendimizi daha çok üzmeyi isteriz.nefret ettiğimizi söyleyip ağladığımız o anda yaşadığınız en yoğun duygu yine ona karşı duymuş olduğunuz sevgidir. Bu hale gelen bir evliliğin tekrar mutluluğa dönüşmesi için tek bir çözüm yolu yoktur çünkü her aile farklı yerlerde unutmuştur mutluluğu.Ancak eskisi gibi mutlu olmak için yapılacak ilk ve en önemli adım karşımızda suç aramak yerine mutluluk aramakla mümkün olmaktadır. İşte psikolojik danışmanlar size bu farkındalığı sağlamaya çalışmakta ve iki farklı bireyin sevgisini ortaya koymak için bir takım psikoterapi modellerini uygulayarak huzurunuzu tekrar sağlamayı amaçlamışlardır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yalnızlık Psikolojisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     21 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK
İstanbul
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK'un Makaleleri
► Yalnızlık Psikolojisi Üzerine Psk.Aysun AKTAŞ
► Yalnızlık Psk.Dila HOTLAR
► Yalnızlık Dr.Psk.Tayfun DOĞAN
► Yalnızlık Hissi Psk.Dilara ZEYBEK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Yalnızlık Psikolojisi' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Psikolojim Nasıl Düzelecek? ÇOK OKUNUYOR Mayıs 2012
► Stres ve Çözümü Ocak 2012
► Psikolojik Yakınmalar Ekim 2010
► Depresyon Tedavisi Eylül 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:07
Top