Sahte Sevgi & Gerçek Sevgi / İlişkiler
Sevginizi Es-Sabûr incisiyle işlemezseniz,
‘’Sevgi’’ diye adlandırdığınız her ne ve kim var ise bütün iplerini Dünya eline vermiş olursunuz.
Dünyayı mesken tutan sevgiler ,akıllar,kalpler,arzular,istekler insanda yıkımlar doğurur. İnsan hayatında dünya nasıl ki daimi ve kalıcı değilse , kalıcı olmayan bir zemin üzerine inşa edilen ne varsa bir gün elbet yerlebir olacak ve insanı terkedecek yalnızlığına dünya. İşte o yalnızlık yani asıl vatanı, insanın Özüyle başbaşa kaldığı an’dır. İnsan bilincini neye intisap ettirdiyse ,davranışlarında ,sözlerinde,yaşantısında , insan ilişkilerinde ,seçimlerinde ,değerlendirmelerinde,kararlarında vs intisap ettiği şeyin yansıması zuhur etmeye başlayacaktır.
Sevgi gibi derin ve yüce bir duyguyu ‘’Dünyalık’’ gibi viran yerlerde ağırlamaya kalkanlar ,sahte sevgilerin altında ruhen –aklen-bedenen de ezilmeye -kendini ezdirmeye ve kırılmalar yaşamaya başlarlar. Dünyalık istekler ve arzular etiketi altında dile giydirilen sevgiler ,ayrılıklarla,erken sıkılmalarla,çıkar bitti sevgim bitti , göze hoş görünmüyor artık ayrılalım , istediklerim olmuyor artık bitelim ,Sabrım(nefsimin istekleri) taşıyor karşılık vermiyorsun artık bitsin...gibi durumlarla sonuçlanır.
İşte bu sahte ve imansız sevgidir !
Sabır yoksa şuur( Bilinç) yoktur o sevgide . Zira sabır ilişkileri toplayıcıdır,sevginin imanıdır,sevginin doğan çocuğudur ve onu eğitmezseniz sevginiz nefrete ,sadakatsizliğe ,şükürsüzlüğe ,güzel(i) görmemeye ,olumsuzlukları dillendirmeye, vefa bilmemeye ...dönüşür.
Gönlünüze sabır tohumu ekmek ve beslemek-eğitmek sevginizi hakikat ile taçlandırır. Allah için sevmeye başlarsınız. Allah’ı merkeze almak ,başta kişinin kendisiyle ve diğerleriyle olan ilişkilerinde güvenli,daimi,bilinçli ve sonsuz sevginin teslimiyet imzasını dünya ve ahirette bağını sabit kılmaktır.
Allah sevgisi ile sevmeyi bilen gönülde ,Allah sevgisiyle bakan gören gözde, tutku –aşk –bağlılık ve sadakat olur. Allah sevgisi ile sevmek koşulsuz sevmektir,ne olursa olsun ayrılığı düşünmemektir; Saçı ağardığında da ,doğum yapıp vücudu sarksa da,makyajsız yüzünü görse de, eşi eskisi gibi çok para kazanmasa da, eşi hastalanıp eski gücünden düşse de, zamanla yaşlanıp vücudunda ve halinde yaşlılık belirtileri görünmeye başlasa da... ve daha birçok doğal süreçte Hakikatin öz bilinciyle yaklaşarak karşısındaki kişiyle O sonsuz sevgi ve teslimiyet bağı kurmaktır.
Karşınızdakini Allah’ın tecellisi olarak görmedikçe ,Allah’ın rızası için sevmedikçe ,O sevginin ‘’dünya sevgisi’’ gibi hastalıklı,oyalayıcı ve terkedici olduğunu bilmelisiniz. Allah’a gönülden bağlanan –Ona her şeyiyle teslim olanlar ,gerçek sevgiyi –sevmeyi bilen ve tutkulu sevgiyi yaşayabilen kişilerdir.
Es-Sabûr incisiyle işlenmeyen kalbin şuuru hassaslaşmaya başladığından, gönülde şuursuzluk devreye girer ve nefsin (benlik –egonun) sesi yükselmeye başlar. Ve aklın düşündüğü, gözün gördüğü ,elin tuttuğu,kalbin dillendirdiği ne varsa olumsuz düşüncelere sarılmaya başlar. O vakit sevdiğinizi sandığınız her şeyden,herkesden çabuk sıkılan, çabuk bağı koparan,yaşananlara vefa göstermeyen, kendinde kusur görmeyen, istediği zaman gelen istemediği zaman giden ,istediği zaman kabul eden istemediği zaman kabul etmeyen, istediği zaman güzel gören istemediği zaman hoşnut olmayan .... biri olursunuz. Böyle yapanlar zaten gerçekten seven kişiler değildirler. Sevgileri sahte ve tükenicidir. Çünkü ,böyle kişiler Allah için değil nefsi-egosu için sevmeyi ilke edinmişlerdir.
KALP VE NEFİS TERAZİLERİNİ, ALLAH ve O’NUN ESMALARININ ŞUURU İLE DENGELEYENLER sevgilerinde sahte ,sabırsız, sadakatsiz,tutkusuz ,çıkarcı, menfaatçi,hesapçı,ayrılıkçı...kişilerdir.
Hakiki Sevgi, varlığın nefesidir.
Hakiki Sevgi, imanın temelidir.
Hakiki sevgi , HAKikatin boyasıdır.
Hakikat boyası ile boyanmayan sevgiler , insanı insandan uzaklaştırır !
Psikolog Büşra YURTSEVER
‘’Sevgi’’ diye adlandırdığınız her ne ve kim var ise bütün iplerini Dünya eline vermiş olursunuz.
Dünyayı mesken tutan sevgiler ,akıllar,kalpler,arzular,istekler insanda yıkımlar doğurur. İnsan hayatında dünya nasıl ki daimi ve kalıcı değilse , kalıcı olmayan bir zemin üzerine inşa edilen ne varsa bir gün elbet yerlebir olacak ve insanı terkedecek yalnızlığına dünya. İşte o yalnızlık yani asıl vatanı, insanın Özüyle başbaşa kaldığı an’dır. İnsan bilincini neye intisap ettirdiyse ,davranışlarında ,sözlerinde,yaşantısında , insan ilişkilerinde ,seçimlerinde ,değerlendirmelerinde,kararlarında vs intisap ettiği şeyin yansıması zuhur etmeye başlayacaktır.
Sevgi gibi derin ve yüce bir duyguyu ‘’Dünyalık’’ gibi viran yerlerde ağırlamaya kalkanlar ,sahte sevgilerin altında ruhen –aklen-bedenen de ezilmeye -kendini ezdirmeye ve kırılmalar yaşamaya başlarlar. Dünyalık istekler ve arzular etiketi altında dile giydirilen sevgiler ,ayrılıklarla,erken sıkılmalarla,çıkar bitti sevgim bitti , göze hoş görünmüyor artık ayrılalım , istediklerim olmuyor artık bitelim ,Sabrım(nefsimin istekleri) taşıyor karşılık vermiyorsun artık bitsin...gibi durumlarla sonuçlanır.
İşte bu sahte ve imansız sevgidir !
Sabır yoksa şuur( Bilinç) yoktur o sevgide . Zira sabır ilişkileri toplayıcıdır,sevginin imanıdır,sevginin doğan çocuğudur ve onu eğitmezseniz sevginiz nefrete ,sadakatsizliğe ,şükürsüzlüğe ,güzel(i) görmemeye ,olumsuzlukları dillendirmeye, vefa bilmemeye ...dönüşür.
Gönlünüze sabır tohumu ekmek ve beslemek-eğitmek sevginizi hakikat ile taçlandırır. Allah için sevmeye başlarsınız. Allah’ı merkeze almak ,başta kişinin kendisiyle ve diğerleriyle olan ilişkilerinde güvenli,daimi,bilinçli ve sonsuz sevginin teslimiyet imzasını dünya ve ahirette bağını sabit kılmaktır.
Allah sevgisi ile sevmeyi bilen gönülde ,Allah sevgisiyle bakan gören gözde, tutku –aşk –bağlılık ve sadakat olur. Allah sevgisi ile sevmek koşulsuz sevmektir,ne olursa olsun ayrılığı düşünmemektir; Saçı ağardığında da ,doğum yapıp vücudu sarksa da,makyajsız yüzünü görse de, eşi eskisi gibi çok para kazanmasa da, eşi hastalanıp eski gücünden düşse de, zamanla yaşlanıp vücudunda ve halinde yaşlılık belirtileri görünmeye başlasa da... ve daha birçok doğal süreçte Hakikatin öz bilinciyle yaklaşarak karşısındaki kişiyle O sonsuz sevgi ve teslimiyet bağı kurmaktır.
Karşınızdakini Allah’ın tecellisi olarak görmedikçe ,Allah’ın rızası için sevmedikçe ,O sevginin ‘’dünya sevgisi’’ gibi hastalıklı,oyalayıcı ve terkedici olduğunu bilmelisiniz. Allah’a gönülden bağlanan –Ona her şeyiyle teslim olanlar ,gerçek sevgiyi –sevmeyi bilen ve tutkulu sevgiyi yaşayabilen kişilerdir.
Es-Sabûr incisiyle işlenmeyen kalbin şuuru hassaslaşmaya başladığından, gönülde şuursuzluk devreye girer ve nefsin (benlik –egonun) sesi yükselmeye başlar. Ve aklın düşündüğü, gözün gördüğü ,elin tuttuğu,kalbin dillendirdiği ne varsa olumsuz düşüncelere sarılmaya başlar. O vakit sevdiğinizi sandığınız her şeyden,herkesden çabuk sıkılan, çabuk bağı koparan,yaşananlara vefa göstermeyen, kendinde kusur görmeyen, istediği zaman gelen istemediği zaman giden ,istediği zaman kabul eden istemediği zaman kabul etmeyen, istediği zaman güzel gören istemediği zaman hoşnut olmayan .... biri olursunuz. Böyle yapanlar zaten gerçekten seven kişiler değildirler. Sevgileri sahte ve tükenicidir. Çünkü ,böyle kişiler Allah için değil nefsi-egosu için sevmeyi ilke edinmişlerdir.
KALP VE NEFİS TERAZİLERİNİ, ALLAH ve O’NUN ESMALARININ ŞUURU İLE DENGELEYENLER sevgilerinde sahte ,sabırsız, sadakatsiz,tutkusuz ,çıkarcı, menfaatçi,hesapçı,ayrılıkçı...kişilerdir.
Hakiki Sevgi, varlığın nefesidir.
Hakiki Sevgi, imanın temelidir.
Hakiki sevgi , HAKikatin boyasıdır.
Hakikat boyası ile boyanmayan sevgiler , insanı insandan uzaklaştırır !
Psikolog Büşra YURTSEVER
1 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
