Coronavirüsün Psikolojik Etkileri
Bulaşıcı salgınlar ve organizmaların ülkeler ve kıtalar arasında yayılması, dünya iklimindeki küresel değişiklikler ve seyahat imkanlarının gelişmesiyle birlikte kolaylaştı. Aralık 2019’da tespit edilen yeni tip koronavirüsün neden olduğu enfeksiyon olan COVID-19, birçok ülkeyi etkilemekte ve virüsün (gerçek veya algılanan) tehdidine maruz kalan bireylerde yaygın panik endişelerini ve kaygılarını artırmaktadır. Önemli olarak, bu virüsün sebep olduğu fizyolojik belirtiler grip ve diğer hastalıklar da dahil olmak üzere tüm enfeksiyonlarda ortaya çıkmaktadır. Hatta bu virüsten daha ölümcül hastalıklar da şu an dünyada insanları etkilemektedir. Ancak, bu virüsü tanımıyor olmamız ve sürekli bu konuyla ilgili olumsuz haberlere maruz kalmamız panik, stres ve histeriye sebep olabilmektedir.
Pandemiler sadece tıbbi bir fenomen değildir; bireyleri ve toplumu birçok düzeyde etkiler ve aksamalara neden olurlar. Bireyleri etiketleme ve yabancı düşmanlığı, pandemik bulaşıcı salgınların toplumsal etkisinin iki yönüdür. Panik ve stres de salgınlarla ilişkilendirilmiştir. Algılanan tehditle birlikte endişeler arttıkça, insanlar maskeleri ve diğer tıbbi malzemeleri toplamaya (ve istiflemeye) başlamıştır. Bunu genellikle anksiyete ile ilgili davranışlar, uyku bozuklukları ve genel olarak daha kötü sağlık durumu izler. Ruhsal bozukluğu olan kişiler, yaygın panik ve tehdidin etkilerine karşı özellikle savunmasız olabilir.
Tüberküloz ve HIV gibi bulaşıcı hastalıklar da dahil olmak üzere kronik enfeksiyon hastalıkları, genel popülasyona kıyasla daha yüksek seviyelerde zihinsel bozukluklara sebep olmaktadır. Çalışmalar, enfeksiyonlardan sonra genellikle artan depresyon oranlarına dikkat çekmektedir. (örn. uçuk ve şarbon). Her ne kadar koronavirüsün ruh sağlığı üzerindeki etkileri sistematik olarak incelenmemiş olsa da, COVID-19’un özellikle mevcut halk reaksiyonlarına dayanarak dalga dalga yayılacağı beklenmektedir.
Etiketleme
Salgın hastalıklardan etkilenen bireylerin, otorite figürlerinin ve sağlık profesyonellerinin etiketlenmesine yol açar; ne yazık ki, bu eğilim geçmişte de birçok ülkede görülmüştür. COVID-19 ile, özellikle Çin kökenli Asyalı erkekler ve kadınlar, online ortamda ve siyasette sosyal damgalanma ve yabancı düşmanlığının kurbanlarıdır. Etiketleme genellikle sınırlı bilgi, aceleci ve tek boyutlu değerlendirmelerle gelişir. Tüm sağlık uzmanlarının, özellikle psikologların, aklın sesi olarak hareket etmeleri ve doğru, kanıta dayalı bilgilerin yayılmasına yardımcı olmaları zorunludur.
Tıbbi güvensizlik
“Tıbbi güvensizlik”, tıbbi tedaviye ve ilerlemelere olan güvensizliği ifade eder. Bu, sağlık kaynaklarının daha az kullanılmasına ve sağlık koşullarının daha kötü yönetilmesine (kriz zamanlarında olası yanlış kullanımla birlikte) neden olur. Ayrıca, bazı ırksal ve etnik sağlık bakım farklılıklarını açıklamak için tıbbi güvensizlik kullanılmıştır. Kanser, otizm ve HIV gibi çeşitli hastalık ve durumlarla ilişkilendirilmiştir. Tıbbi kuruluşlara duyulan güvensizlik, etiketlemeyi ve algılanan ayrımcılığı güçlendirebilir ve sağlık önerilerine daha az bağlı kalınmasına neden olabilir.
Komplo Teorileri
Bulaşıcı salgın sırasında, tıbbi güvensizlik komplo teorileriyle ilişkilendirilir. Bir ABD çalışmasında, ankete katılanların yarısından fazlası, en az bir sağlıkla ilgili komplo teorisine olan inancı onaylamaktadır. Örneğin aşırı derecede komplo teorileri, “aşı” eğilimlerinin azalmasına sebep olmaktadır.
Anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluklar
Enfeksiyon hastalıklarının, ciddi kaygı ve paniğe sebep olabileceği ön görülmektedir. Enfeksiyon kapma konusunda endişelenme, sevdiklerinin hastalanması konusunda endişe duyma gibi sürekli bizi yoran düşüncelere sahip olabiliriz. Koronavirüs için kesin bir tedavinin olmaması, kaygıyı kolayca şiddetlendirmektedir. Ancak çoğu durumda, bu kaygı belirtileri bir ruhsal hastalık tanı kriterlerine uymayacaktır.
Kontaminasyon takıntıları -kişinin kirli olduğu ve yıkama, temizleme veya sterilizasyona ihtiyaç duyduğu endişesi- OKB hastalarında çok yaygındır. Algısal deneyimler (örneğin, ciltte kirlenme) anlaşılır şekilde takıntıları güçlendirir. OKB hastalarının %75’inde duyusal deneyimler (ancak tam olarak dokunsal halüsinasyonlar bulunamamıştır) bulunmuştur. Daha yoğun duyusal deneyimler (sözde halüsinasyonlar) kompulsiyonlar üzerindeki kötü kontrol ve daha zayıf içgörü ile ilgilidir. OKB’si olan bireylerde tehdidi normalden daha fazla algılama eğilimi ile ilişkilidir.
Aynı zamanda OKB’nin temel özelliği olan temizlik ve yıkama kompulsiyonları bulaşıcı pandemi tehdidi ile kolayca şiddetlenebilir. Aşırı temizlik komplikasyonları arasında kuru, çatlamış cilt bulunur ve toksik temizlik malzemelerinin aşırı kullanımı yaralanmalara yol açabilir. Yeni, sansasyonel bir hastalık edinme korkusu da olumsuz davranışları kötüleştirebilir.
Psikotik bozukluklar: aşırı bir tıbbi güvensizlik mi?
Tıbbi güvensizlik komplo teorilerinin en göze çarpan (ve belki de en ilginç) örnekleri psikotik bozuklukları olan hastaları ilgilendirir. Tipik olarak, endişe verici bir gerçeğe tekrar tekrar medyanın maruz bırakması (bu durumda, koronavirüsün yayılması), organizasyonlara ve hükümete duyulan güvensizlik ve fiziksel semptomların yanlış anlaşılması sanrılara neden olabilir.
Salgın hastalıklar hakkında bilgi eksikliği, zoonotik enfeksiyonların artması ve iklim değişiklikleri gibi oldukça zor durumlar sağlıklı insanların bile kafasını karıştırabilir.
Pandemi bağlamında sanrı gelişimi araştırılmamıştır. Muhtemelen, daha fazla birey internette doğrulanmamış bilgilere kolay erişim nedeniyle çok uzak, olası enfeksiyonlara odaklandıkça yeni vakalar gelişebilir.
Özetlemek gerekirse, mevcut COVID-19 salgını toplumsal düzeyde korku uyandırıyor. Bireysel düzeyde, kaygı ve psikoz benzeri semptomları farklı şekilde şiddetlendirebilir ve spesifik olmayan zihinsel sorunlara (örn. Ruh hali sorunları, uyku sorunları, fobi benzeri davranışlar, panik benzeri semptomlar) yol açabilir. Erken teşhis, bu sürecin daha az hasarla atlatılmasına sebep olacaktır. Bu süreçte kendinizi izlemeniz, korkunuzun ve kaygınızın seviyesini kontrol etmeniz oldukça önemli olacaktır.
Pandemiler sadece tıbbi bir fenomen değildir; bireyleri ve toplumu birçok düzeyde etkiler ve aksamalara neden olurlar. Bireyleri etiketleme ve yabancı düşmanlığı, pandemik bulaşıcı salgınların toplumsal etkisinin iki yönüdür. Panik ve stres de salgınlarla ilişkilendirilmiştir. Algılanan tehditle birlikte endişeler arttıkça, insanlar maskeleri ve diğer tıbbi malzemeleri toplamaya (ve istiflemeye) başlamıştır. Bunu genellikle anksiyete ile ilgili davranışlar, uyku bozuklukları ve genel olarak daha kötü sağlık durumu izler. Ruhsal bozukluğu olan kişiler, yaygın panik ve tehdidin etkilerine karşı özellikle savunmasız olabilir.
Tüberküloz ve HIV gibi bulaşıcı hastalıklar da dahil olmak üzere kronik enfeksiyon hastalıkları, genel popülasyona kıyasla daha yüksek seviyelerde zihinsel bozukluklara sebep olmaktadır. Çalışmalar, enfeksiyonlardan sonra genellikle artan depresyon oranlarına dikkat çekmektedir. (örn. uçuk ve şarbon). Her ne kadar koronavirüsün ruh sağlığı üzerindeki etkileri sistematik olarak incelenmemiş olsa da, COVID-19’un özellikle mevcut halk reaksiyonlarına dayanarak dalga dalga yayılacağı beklenmektedir.
Etiketleme
Salgın hastalıklardan etkilenen bireylerin, otorite figürlerinin ve sağlık profesyonellerinin etiketlenmesine yol açar; ne yazık ki, bu eğilim geçmişte de birçok ülkede görülmüştür. COVID-19 ile, özellikle Çin kökenli Asyalı erkekler ve kadınlar, online ortamda ve siyasette sosyal damgalanma ve yabancı düşmanlığının kurbanlarıdır. Etiketleme genellikle sınırlı bilgi, aceleci ve tek boyutlu değerlendirmelerle gelişir. Tüm sağlık uzmanlarının, özellikle psikologların, aklın sesi olarak hareket etmeleri ve doğru, kanıta dayalı bilgilerin yayılmasına yardımcı olmaları zorunludur.
Tıbbi güvensizlik
“Tıbbi güvensizlik”, tıbbi tedaviye ve ilerlemelere olan güvensizliği ifade eder. Bu, sağlık kaynaklarının daha az kullanılmasına ve sağlık koşullarının daha kötü yönetilmesine (kriz zamanlarında olası yanlış kullanımla birlikte) neden olur. Ayrıca, bazı ırksal ve etnik sağlık bakım farklılıklarını açıklamak için tıbbi güvensizlik kullanılmıştır. Kanser, otizm ve HIV gibi çeşitli hastalık ve durumlarla ilişkilendirilmiştir. Tıbbi kuruluşlara duyulan güvensizlik, etiketlemeyi ve algılanan ayrımcılığı güçlendirebilir ve sağlık önerilerine daha az bağlı kalınmasına neden olabilir.
Komplo Teorileri
Bulaşıcı salgın sırasında, tıbbi güvensizlik komplo teorileriyle ilişkilendirilir. Bir ABD çalışmasında, ankete katılanların yarısından fazlası, en az bir sağlıkla ilgili komplo teorisine olan inancı onaylamaktadır. Örneğin aşırı derecede komplo teorileri, “aşı” eğilimlerinin azalmasına sebep olmaktadır.
Anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluklar
Enfeksiyon hastalıklarının, ciddi kaygı ve paniğe sebep olabileceği ön görülmektedir. Enfeksiyon kapma konusunda endişelenme, sevdiklerinin hastalanması konusunda endişe duyma gibi sürekli bizi yoran düşüncelere sahip olabiliriz. Koronavirüs için kesin bir tedavinin olmaması, kaygıyı kolayca şiddetlendirmektedir. Ancak çoğu durumda, bu kaygı belirtileri bir ruhsal hastalık tanı kriterlerine uymayacaktır.
Kontaminasyon takıntıları -kişinin kirli olduğu ve yıkama, temizleme veya sterilizasyona ihtiyaç duyduğu endişesi- OKB hastalarında çok yaygındır. Algısal deneyimler (örneğin, ciltte kirlenme) anlaşılır şekilde takıntıları güçlendirir. OKB hastalarının %75’inde duyusal deneyimler (ancak tam olarak dokunsal halüsinasyonlar bulunamamıştır) bulunmuştur. Daha yoğun duyusal deneyimler (sözde halüsinasyonlar) kompulsiyonlar üzerindeki kötü kontrol ve daha zayıf içgörü ile ilgilidir. OKB’si olan bireylerde tehdidi normalden daha fazla algılama eğilimi ile ilişkilidir.
Aynı zamanda OKB’nin temel özelliği olan temizlik ve yıkama kompulsiyonları bulaşıcı pandemi tehdidi ile kolayca şiddetlenebilir. Aşırı temizlik komplikasyonları arasında kuru, çatlamış cilt bulunur ve toksik temizlik malzemelerinin aşırı kullanımı yaralanmalara yol açabilir. Yeni, sansasyonel bir hastalık edinme korkusu da olumsuz davranışları kötüleştirebilir.
Psikotik bozukluklar: aşırı bir tıbbi güvensizlik mi?
Tıbbi güvensizlik komplo teorilerinin en göze çarpan (ve belki de en ilginç) örnekleri psikotik bozuklukları olan hastaları ilgilendirir. Tipik olarak, endişe verici bir gerçeğe tekrar tekrar medyanın maruz bırakması (bu durumda, koronavirüsün yayılması), organizasyonlara ve hükümete duyulan güvensizlik ve fiziksel semptomların yanlış anlaşılması sanrılara neden olabilir.
Salgın hastalıklar hakkında bilgi eksikliği, zoonotik enfeksiyonların artması ve iklim değişiklikleri gibi oldukça zor durumlar sağlıklı insanların bile kafasını karıştırabilir.
Pandemi bağlamında sanrı gelişimi araştırılmamıştır. Muhtemelen, daha fazla birey internette doğrulanmamış bilgilere kolay erişim nedeniyle çok uzak, olası enfeksiyonlara odaklandıkça yeni vakalar gelişebilir.
Özetlemek gerekirse, mevcut COVID-19 salgını toplumsal düzeyde korku uyandırıyor. Bireysel düzeyde, kaygı ve psikoz benzeri semptomları farklı şekilde şiddetlendirebilir ve spesifik olmayan zihinsel sorunlara (örn. Ruh hali sorunları, uyku sorunları, fobi benzeri davranışlar, panik benzeri semptomlar) yol açabilir. Erken teşhis, bu sürecin daha az hasarla atlatılmasına sebep olacaktır. Bu süreçte kendinizi izlemeniz, korkunuzun ve kaygınızın seviyesini kontrol etmeniz oldukça önemli olacaktır.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Coronavirüsün Psikolojik Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Burcu BAŞOĞLU KUNDAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Burcu BAŞOĞLU KUNDAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.