Okul Başarısının Psikolojik Sırrı: Hazırbulunuşluk
GİRİŞ
Eğitim süreci insanın dünyaya gözlerini açtığı ilk andan itibaren başlar. Bu süreç sürekli bir gelişim ve olgunlaşma içinde ilerler. Bir çocuğun yürüyebilmesi için kemiklerinin ve kaslarının yeterli güce ulaşması, düşmeden yürüyebilmesi için ise düştükten sonra kalkmayı öğrenmesi gerekir. Osmanlı Enderun Mektepleri kapılarında “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz” sözünün yer aldığı bilinir. Eğitim alan bireylere en verimli eğitimi verebilmek için öncelikle onların en verimli nasıl eğitilebileceklerini tahlil etmek gerekir. Aksi taktirde verilen eğitime hazır olmayan bireyin durumu denizden çıkarılıp uçuş eğitimine tabi tutulan balığın durumuna benzer. Her ikisi de ait olmadıkları yerde çırpınır ve nefessiz kalırlar. Bireylerin eğitimi verimli bir şekilde devam ettirebilmeleri için öncelikle verilecek olan eğitime hazır olmaları elzemdir. Hazırbulunuşluk, bireyin bir sonraki evre veya görev için biyolojik, fizyolojik, psikolojik, bilişsel ve sosyal hazır oluşunu ifade eder. ''Hazırbulunuşluk, belli bir öğrenme faaliyetinin gerçekleşmesi için gerekli olan ön koşul davranışların kazanılması anlamına gelmektedir'' (Ülgen, 1997). “Okula hazırbulunuşluk kavramı, sadece ilkokula geçişte değil eğitimin her kademesinde kullanılan bir kavramdır. İnsanın bulunduğu gelişim düzeyine göre bir sonraki aşamaya başarılı bir şekilde geçiş yapabilmesi için belirli ön yeterliliklere sahip olması gerekmektedir” (alıntılayan Sop, 2016, s. 11). Bu makalede ilk olarak öğrenci odaklı bir bakış açısıyla bakılarak öğrencilerin motivasyon düzeylerinin, bilişsel kabiliyetlerinin, aile kültürü ve tutumlarının, aynı zamanda sosyoekonomik düzeylerinin eğitim öncesi hazırbulunuşluluğa etkisi incelenecek olup ardından öğretmenlerin hazırbulunuşluğu üzerine kısa bir değerlendirmede bulunup psikolojik bağlamda incelenecek ve tartışılacaktır.
Anahtar Sözcükler: Hazırbulunuşluk, sosyoekonomik statü, aile tutumu, bilişsel beceriler, Psikososyal Gelişim Kuramı, motivasyon, okul öncesi eğitim
1. Öğrenci Odaklı Hazırbulunuşluk
Eğitimin en önemli dinamiği öğrencidir. Öğrenen kişinin olmaması, öğretim sistemini işlevsiz hale getirir. Eğitim sisteminin odaklandığı ise başarıdır. Bu nedenle hazırbulunuşluk araştırmalarında başarı önemli bir gölge kriterdir. Öğrencilerin okul kapsamındaki derslerde başarıya ulaşması uzun bir deneyim sürecidir. Geçmiş deneyimlerin gelecekteki deneyimleri etkilemesi gibi geçmiş birikimlerimiz, hazırlıklarımız da gelecekteki verimliliğimize etki eder. ''Eğitim ve öğretimin herhangi bir aşamasına girerken çocuğun neleri öğrenmek zorunda olduğuna değil, daha önce neleri kazanmış olduğuna bakmak gerekir'' (Çataloluk, 1994). Öğrenci odaklı hazırbulunuşluk, psikolojik perspektifte “Motivasyonel Hazırbulunuşluk”, “Aile Tutumu, Kültürel ve Bilişsel Hazırbulunuşluk”, “Sosyoekonomik Hazırbulunuşluk” başlıkları altında incelenecektir.
a) Motivasyonel Hazırbulunuşluk
Motivasyon, bir insanı belirli bir hedef için harekete geçiren güdü anlamına gelmektedir. Güdüler ikiye ayrılır. ''Dışsal güdü dışarıdan gelen ödül, ceza gibi etkilerle ortaya çıkar. İçsel güdü ise kişinin ilgi, merak ihtiyaç vb. içinden gelen etkilerle ortaya çıkar'' (Akbaba, 2006, s. 345). Bu da gösteriyor ki öğrencilerin eğitim hayatları içinde sık sık motive edilmesi, başarılarının fark edilmesi elzemdir. “Araştırmalar içsel olarak motive olmuş öğrencilerin sadece dışsal motive olmuş öğrencilerden daha yüksek başarıya ulaştıklarını göstermektedir” (Akbaba, 2006, s. 346). Bu durumda dışsal motivasyona sahip olan çocuklara özel olarak işlerine yarayacak ve motivasyonlarını her daim iyi tutmalarını sağlayacak motivasyon stratejileri öğretilmelidir. Nitekim Erickson’un Psikososyal Gelişim Kuramına göre, 5-11 yaş arası çocuklar üretkenliğe karşı aşağılık duygusuyla baş ettikleri bir dönem yaşarlar. Bu dönemde çocuklar bir şeyleri üretemezlerse, yapamadıklarını düşünürlerse aşağılanma ve küçük düşme durumlarıyla karşı karşıya kalır ve bu duygularla yüzleşirler. Ardından gelen 12-20 yaş arası olan dönem ise kimlik kazanımına karşı kimlik karmaşası dönemidir. Birey, bu yıllarda kişiliğini inşa etmeye çalışır, eğer edemezse karmaşa yaşar ve kendini tanımlayamaz. Bu dönemler içinde bireyler yeterince motive edilmezse ve başarısızlıkları üzerinden muamele görürlerse her zaman başarısız olacaklarına inanırlar ve sadece eğitime hazır olmaları açısından zarar görmekle kalmazlar, psikolojik sağlamlıklarını da yitirebilirler. Yine araştırmalara göre öğrenciler için teşvik edici bir ortamın oluşturulması ve eğitim sürecine katılması da öğrencilerin motivasyonlarını arttırmaktadır. Bu mesele özellikle aile tutumu içinde incelenecektir. Motivasyon başlığı altında değinilmek istenen bir diğer nokta ise motivasyonun hedef belirlemeye veya hedef belirlemenin motivasyon oluşumuna etkisidir. Bir insanın çalışması için hedef belirlemesi gerekmektedir. Bunun için ise bir hayale ve motivasyona ihtiyacı vardır. Literatürde bu ilişkiyi inceleyen yeterli bir araştırma bulunmamaktadır.
b) Aile Tutumu, Sosyal ve Bilişsel Hazırbulunuşluk
Asırlar önce İbn-i Haldun “Coğrafya Kaderdir” demişti. Bu günlerde de “Doğdun ev kaderindir” sözü sık sık kullanılıyor. Aile tutumu, sosyal çevre ve bilişsel kabiliyetlerin, eğitim öncesi hazırbulunuşlukla ilişkisi incelendiğinde bu sözlerin haklılık paylarının olduğu görülmektedir. Aile tutumu, ebeveynlerin çocuklarına karşı yaklaşımlarını, yetiştirme tarzlarını, ebeveynlik modellerini ifade etmektedir. Sosyal çevre ile kastedilen ise çocuğun yaşadığı çevre, geldiği kültürdür. Biliş, bireylerdeki düşünme, dikkat, akıl yürütme ve dildeki gelişimleri kapsar. Bu nedenle okul eğitimi için bilişsel yeterlikler veya kabiliyetler önemli bir yer tutar. Bu başlık altında aile tutumu ve sosyal çevrenin bilişsel kabiliyetlerle ilişkisi ve bunun eğitim öncesi hazırbulunuşluğa etkisi incelenecektir. Bilişler zekâ perspektifinden değil, kabiliyet perspektifinden değerlendirilecektir. Aile tutumunun nasıl olduğu okul öncesi hazırbulunuşlukta çocuk için en temel faktörlerden bir tanesidir. Lammerman’a göre, “Okul başarısı ile ailenin geliri arasında %19, okul başarısı ile yaşama koşulları arasında %53, okul başarısı ile uyumlu aile yaşamı arasında %63 oranında ilişki bulunmaktadır” (alıntılayan, Altınköprü, 2001). Bireylerin ilk mektebi evleridir. Aile içindeki tutum, uyum ve anlayış üzerine tesis edilirse çocuk neyi neden yaptığını ve neyi neden yapmadığını bilir düzeye gelir. Psikolojik modelde en kullanışlı ve işlevsel ebeveynlik “demokratik” olandır. “Demokratik ebeveynler, çocuklarından olgun taleplerde bulunmakta ama aynı zamanda sıcak ve duyarlı olan, çocuklarının çıkarları doğrultusunda onları destekleyen ve sevgi gösteren ebeveynler olarak da açıklanmaktadır “(alıntılayan Sop, 2016, s. 23). Bu kriterlerin karşılandığı bir ebeveynlikte çocukların okula hazırbulunuşlukları olumlu yönde etkilenecektir. Bir diğer önemli etken ise ailenin kültürü ve eğitim düzeyidir. Erkan (2011), “Farklı sosyo-ekonomik düzeydeki ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin okula hazırbulunuşluklarını incelediği araştırmasında, annesi lise ve yüksek öğrenimli olan çocukların okula hazırbulunuşluk düzeylerinin, annesi düşük öğrenimli olanlara göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır” (alıntılayan Tekin, 2020, s. 1942). Aynı zamanda ailenin tutumu ve eğitim durumuyla, eğitim öncesi bilişsel problem çözme ve öz düzenleme kabiliyetleri arasında ilişkiler bulunmuştur. “Çocuğun çevresel kaynaklarının çocuğun gelişim alanlarını etkileyen uyaranlar, anne baba tutumları, aile yaşantısı, pedagojik olanaklar gibi faktörler çocuğun tüm gelişim alanlarını desteklemekle birlikte problem çözme becerisini de olumlu yönde etkilemektedir” (alıntılayan Toran, 2020, s. 427). Bu bulguyu destekleyen bir başka araştırmada ise “Çocukların okula hazırbulunuşluk düzeyleri ve problem çözme becerileri arasındaki ilişkinin yönünün pozitif ve yüksek düzeyde olduğu, çocukların okula hazırbulunuşluk düzeyi arttıkça problem çözme becerilerinde de artışın olduğu bulunmuştur” (alıntılayan Toran, 2020, s. 432). Bahsi geçen araştırmada hazırbulunuşluk ve problem çözme becerisi düzeyleri yüksek olan öğrencilerin çoğunluk olarak ailelerinin eğitim düzeyleri yükseköğrenim seviyesindedir. Başka araştırmalar tarafından da desteklenen bu bulgu önemli bir yer tutmaktadır. Bir diğer bilişsel beceri ise öz düzenlemedir. “İyi bir öz düzenleme becerisi, çocuk için okula hazır olma yönünden ciddi derecede bir avantaj sağlamaktadır. Nitelikli öğrenmeye ve sosyal etkileşime yardımcı olan öz düzenleme, beraberinde akademik başarıyı getirmektedir” (alıntılayan Tekin, 2020, s. 1935). “Erken çocukluk yıllarında öz düzenleme becerilerinin gelişimi sonraki yıllarda akademik başarı ile doğrudan ilişkilidir” (Sop, 2016, s. 3). Yapılan başka bir araştırmanın bulguları öz düzenleme becerilerinin de önemli bir yordayıcısının ailedeki eğitim durumu olduğunu göstermiştir. “Erken çocukluk dönemi çocuklarının öz düzenleme becerisi düzeylerinin annenin öğrenim durumu değişkenine göre istatistiksel olarak farklılaştığı söylenebilir” (Tekin, 2020, s. 1939). Bireyin aile ve sosyal çevre etkisi yalnızca ilkokul yıllarına özel değildir. Eğitimin devam eden diğer kademelerindeki hazırbulunuşluğu da etkiler. Örnek olarak, üniversite sınavına hazır bulunmak için lisedeki başarının etki etmesi verilebilir. Bir araştırmaya göre “Hem anne ve baba birlikte(A+B) hem de ayrı bakıldığında anne ve babanın eğitim düzeyi yükseldikçe onların çocuklarının yükseköğrenimden yararlanma oranın arttığı söylenebilir” (Ekinci, 2011, s. 291). Eğitim gören ailelerin eğitimin nasıl alınacağını, nasıl çalışılması gerektiğini, çalışılacak konuyu bilmeleri ve okul disiplinine aşina olmaları gibi etkenler çocuklarındaki hazırbulunuşluk düzeyini açıklayabilir. Konuyla ilgili daha kapsamlı araştırmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. Tekrardan başa dönmek gerekirse doğduğumuz evin ve yetiştiğimiz çevrenin, eğitim öncesi hazıbulunuşluğumuza ve bilişlerimize etki ettiği söylenebilir.
c) Sosyoekonomik Hazırbulunuşluk
Millî Eğitim Bakanlığı, ilkokula başlayan çocukların devlet okullarında eşit standartlarda eğitim görmesini hedefler. Ekonomik statünün ortadan kalkması için tüm öğrenciler aynı üniformaları giyer ve kitaplarını devlet temin eder. Ancak sosyoekonomik statü aynı üniformanın giyilmesi ve MEB’in kitapları temin etmesiyle değişmemektedir. Ekonomik gereksinimler nedeniyle her birey aynı hazırbulunuşluk düzeyinde eğitim hayatına başlayamamaktadır. Araştırmaya göre “Üst sosyoekonomik gruptaki çocukların ilkokula hazırbulunuşluk düzeylerinin, alt sosyoekonomik gruptaki çocuklara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur” (Erkan, 2011, s. 294). Bu bulgunun birçok farklı nedeni olabilir. Öğrencilere ders çalışmaları için özel alan ayırılamaması, diğer ders araç gereçlerinin temin edilememesi gibi birçok etken örnek olarak gösterilebilir. Ancak öğretmen görüşlerinin yer verildiği bir çalışmada “Öğretmenlerin %20.8’i, öğrencilerin okuldan sonra bir işte çalışmasının onların hazırbulunuşluk düzeylerini olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir” (Özgan, 2011, s. 427). Öğrencilerin yorgun olduğunun belirtiği bu çalışma gösteriyor ki eğitim öncesi hazırbulunuşluk yalnızca sosyal ve bilişsel faktörlerle açıklanabilmekten çok uzaktır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ilk iki basamakta yer alan beslenme, barınma, güvenlik gibi ihtiyaçların karşılanmasında ortaya çıkan zorluklar, öğrencileri etkileyebilmekte ve eğitim öncesi enerjilerini düşürüp alacakları verimi azaltabilmektedir. Bunun yanı sıra sosyoekonomik statünün düşüklüğü öğrencilerin farklı hobi ve uğraşlarda bulunmasını engelleyebilir. Müzik enstrümanlarına meraklı olan bir çocuk, bu yanını geliştirmek istediğinde ''Eğer aile çok fakirse keman, piyano gibi müzikal zekayı geliştirebilecek enstrümanlar olmadığından bu zekanın güçlenmesi zorlaşabilir'' (Talu, 1999). Çeşitlendirilebilecek bu örneklerde bireyler kendilerini motive edecek alanlardan mahrum kaldıklarında hazırbulunuşlukları olumsuz yönde etkilenebilir. Aynı zamanda “Çocukların erken yaşlardan itibaren problem çözme becerilerinin desteklenmesi, çocuğun gerçek yaşama uyum sağlamasını kolaylaştırdığı belirtilmekte ve özellikle okul öncesi eğitimin problem çözme becerileri üzerinde etkisi olduğu vurgulanmaktadır” (Toran, 2020, s. 427). Birçok araştırma bulgusu okul öncesi eğitiminin öğrencilerin hazırbulunuşluklarını ve bilişsel kabiliyetlerini pozitif yönde etkilediğini göstermektedir. Ancak MEB ilkokulda eşit şartlarda olan eğitimi sağlamaya çalışsa da okul öncesi eğitim ailelerin maddi durumlarına göre belirlenmektedir. Para, hayatın devamlılığını sağlamanın yanında hayatı ayrıcalıklı hale getirmenin gücünü temsil eder. Bir uçta işçi öğrenci çocukların, diğer uçta özel okul fırsatlarından faydalanma fırsatı bulan çocukların aynı sınava hazırlandığı bir sistem vardır.
2) Öğretmen Odaklı Hazırbulunuşluk
Eğitim kelimesi telaffuz edildiğinde akla ilk gelen unsur öğrencidir. Ancak öğrenciye öğreten kişi, kutsal bir mesleği icra eden öğretmendir. Lakin öğrencinin öğrenmeye hazırbulunuşluğu ölçülürken, öğretmenin öğretmeye hazırbulunuşluğu ölçülmemektedir. Bu önemli eksik, konuyu değerlendirirken kör bir nokta oluşturmaktadır. Önemli bir araştırma “Öğretmenle çocuk arasında yaşanan çatışma durumunun çocukların motivasyonlarını ve okul başarılarını olumsuz yönde etkilediği” (Akış, 2018, s. 40) yönündedir. Sadece bir araştırmaya bakarak öğretmenlerin kötü tutumları olduğunu söylemek sağlıksız olur. Buradaki asıl eksik, öğretmen odaklı eğitim öncesi hazırbulunuşluk perspektifinde yeterli araştırmanın yapılmamış olmasıdır. Bu nedenle konu ile alakalı eksiklerde tam olarak tespit edilememiştir.
Sonuç
Eğitim, hayat boyu devam eden bir süreçtir. Eğitimi aldığımız yerin çatısı, öğretmenlerimizin kendisi ve hatta tavırları sürekli bir değişim içindedir. Kademeli ilerleyen bu süreç kendinden hep bir öncesi ve bir sonrası olan basamaklar içerir. İlk basamağı çıkmadan ikinci basamağa adım atmak zor olur. Eğitim sürecinde de eğitim öncesi hazır olmak elzemdir. Hazırbulunuşluğu etkileyen bir birçok faktör vardır. Bahsedildiği üzere okul öncesi eğitimlerin, aile tutumundaki anlayış ve uyumun, ebeveynlerin öğrenim düzeylerinin, sosyoekonomik statünün eğitim öncesi hazırbulunuşluğu etkilediği görülmektedir. Motivasyon, aile tutumu, kültür, bilişsel yeterlikler, sosyoekonomik statü bunlardan yalnızca bazılarıdır. Birbirleriyle eklektik bir etkileşim halinde olan bu hususlar içlerinde birçok soru işareti de barındırmaktadır. Ancak bu sorulardan en önemlisi sosyoekonomik açıdan yeterli olmayan, aile tutumu açısından olumsuz etkilenen öğrenci adaylarının eğitime hazırbulunuşluk düzeyini arttırmanın yollarının neler olduğudur. Bu ve daha fazla soruya cevap aranmaya çalışılan bu makalede eğitim öncesi hazırbulunuşluk, öncelikle öğrenci odaklı olarak motivasyon, aile tutumu, sosyal çevre, bilişsel beceriler ve sosyoekonomik statü başlıkları altında değerlendirilmiştir. Ardından eğitim öncesi hazırbulunuşluğun öğretmen odaklı eleştirisi yapılarak psikolojik perspektifte incelenip, tartışılmıştır.
KAYNAKÇA
Akbaba, S. (2006). “Eğitimde Motivasyon” Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, 13.
Akış, G. ve Pırpır, D. (2018, Ağustos). Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden 5-6 Yaş Grubu Çocukların Okula Uyumlarını Yordayan Değişkenlerin İncelenmesi (basılmamış yüksek lisans tezi). Selçuk Üniversitesi, Ankara.
Altınköprü, T. (2001). Çocuğun Başarısı Nasıl Sağlanır?. İstanbul: Hayat Yayıncılık.
Çataloluk, C. (1994). Farklı Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Ortamlarda Yetişen Çocukların Okul Olgunluğu Açısından Karşılaştırılması (basılmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Ekinci E. (2011). "Bazı Sosyoekonomik Etmenlerin Türkiye’de Yükseköğretime Katılım Üzerindeki Etkileri” Eğitim ve Bilim Dergisi, 36-160, 287-297.
Erkan, S. (2011). “Farklı Sosyoekonomik Düzeydeki İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Okula HazırBulunuşluklarının İncelenmesi” Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 40, 186-197.
Özgan, H. ve Tekin, A. (2011). “Öğrencilerin Hazırbulunuşluk Düzeylerinin Sınıf Yönetimine Etkisine Yönelik Öğretmen Görüşleri” Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15, 421-434.
Sop, A. (2016). Ebeveyn tutumları, Davranış Problemleri ve Okula Hazırbulunuşluk Arasındaki İlişkinin Öz Düzenlemenin Aracılık Etkisi ile İncelenmesi (basılmamış doktora tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Ülgen, G. (1997). Eğitim Psikolojisi. İstanbul: Alkım Yayınevi.
Talu, N. (1999). “Çoklu Zekâ Kuramı ve Eğitime Yansımaları” Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 15, 164 – 172.
Tekin, H. ve Koçyiğit, S. (2020). “Öz Düzenleme Becerilerinin İlkokula Hazırbulunuşluk Üzerindeki Etkisi” Kastamonu Education Journal, 28-5, 1932-1945.
Toran, Ş. ve Alabay, E. (2020). “Çocukların Okula Hazırbulunuşluk Düzeyleri ile Problem Çözme Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi” Yaşadıkça Eğitim, 34-2, 426-487.
Eğitim süreci insanın dünyaya gözlerini açtığı ilk andan itibaren başlar. Bu süreç sürekli bir gelişim ve olgunlaşma içinde ilerler. Bir çocuğun yürüyebilmesi için kemiklerinin ve kaslarının yeterli güce ulaşması, düşmeden yürüyebilmesi için ise düştükten sonra kalkmayı öğrenmesi gerekir. Osmanlı Enderun Mektepleri kapılarında “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz” sözünün yer aldığı bilinir. Eğitim alan bireylere en verimli eğitimi verebilmek için öncelikle onların en verimli nasıl eğitilebileceklerini tahlil etmek gerekir. Aksi taktirde verilen eğitime hazır olmayan bireyin durumu denizden çıkarılıp uçuş eğitimine tabi tutulan balığın durumuna benzer. Her ikisi de ait olmadıkları yerde çırpınır ve nefessiz kalırlar. Bireylerin eğitimi verimli bir şekilde devam ettirebilmeleri için öncelikle verilecek olan eğitime hazır olmaları elzemdir. Hazırbulunuşluk, bireyin bir sonraki evre veya görev için biyolojik, fizyolojik, psikolojik, bilişsel ve sosyal hazır oluşunu ifade eder. ''Hazırbulunuşluk, belli bir öğrenme faaliyetinin gerçekleşmesi için gerekli olan ön koşul davranışların kazanılması anlamına gelmektedir'' (Ülgen, 1997). “Okula hazırbulunuşluk kavramı, sadece ilkokula geçişte değil eğitimin her kademesinde kullanılan bir kavramdır. İnsanın bulunduğu gelişim düzeyine göre bir sonraki aşamaya başarılı bir şekilde geçiş yapabilmesi için belirli ön yeterliliklere sahip olması gerekmektedir” (alıntılayan Sop, 2016, s. 11). Bu makalede ilk olarak öğrenci odaklı bir bakış açısıyla bakılarak öğrencilerin motivasyon düzeylerinin, bilişsel kabiliyetlerinin, aile kültürü ve tutumlarının, aynı zamanda sosyoekonomik düzeylerinin eğitim öncesi hazırbulunuşluluğa etkisi incelenecek olup ardından öğretmenlerin hazırbulunuşluğu üzerine kısa bir değerlendirmede bulunup psikolojik bağlamda incelenecek ve tartışılacaktır.
Anahtar Sözcükler: Hazırbulunuşluk, sosyoekonomik statü, aile tutumu, bilişsel beceriler, Psikososyal Gelişim Kuramı, motivasyon, okul öncesi eğitim
1. Öğrenci Odaklı Hazırbulunuşluk
Eğitimin en önemli dinamiği öğrencidir. Öğrenen kişinin olmaması, öğretim sistemini işlevsiz hale getirir. Eğitim sisteminin odaklandığı ise başarıdır. Bu nedenle hazırbulunuşluk araştırmalarında başarı önemli bir gölge kriterdir. Öğrencilerin okul kapsamındaki derslerde başarıya ulaşması uzun bir deneyim sürecidir. Geçmiş deneyimlerin gelecekteki deneyimleri etkilemesi gibi geçmiş birikimlerimiz, hazırlıklarımız da gelecekteki verimliliğimize etki eder. ''Eğitim ve öğretimin herhangi bir aşamasına girerken çocuğun neleri öğrenmek zorunda olduğuna değil, daha önce neleri kazanmış olduğuna bakmak gerekir'' (Çataloluk, 1994). Öğrenci odaklı hazırbulunuşluk, psikolojik perspektifte “Motivasyonel Hazırbulunuşluk”, “Aile Tutumu, Kültürel ve Bilişsel Hazırbulunuşluk”, “Sosyoekonomik Hazırbulunuşluk” başlıkları altında incelenecektir.
a) Motivasyonel Hazırbulunuşluk
Motivasyon, bir insanı belirli bir hedef için harekete geçiren güdü anlamına gelmektedir. Güdüler ikiye ayrılır. ''Dışsal güdü dışarıdan gelen ödül, ceza gibi etkilerle ortaya çıkar. İçsel güdü ise kişinin ilgi, merak ihtiyaç vb. içinden gelen etkilerle ortaya çıkar'' (Akbaba, 2006, s. 345). Bu da gösteriyor ki öğrencilerin eğitim hayatları içinde sık sık motive edilmesi, başarılarının fark edilmesi elzemdir. “Araştırmalar içsel olarak motive olmuş öğrencilerin sadece dışsal motive olmuş öğrencilerden daha yüksek başarıya ulaştıklarını göstermektedir” (Akbaba, 2006, s. 346). Bu durumda dışsal motivasyona sahip olan çocuklara özel olarak işlerine yarayacak ve motivasyonlarını her daim iyi tutmalarını sağlayacak motivasyon stratejileri öğretilmelidir. Nitekim Erickson’un Psikososyal Gelişim Kuramına göre, 5-11 yaş arası çocuklar üretkenliğe karşı aşağılık duygusuyla baş ettikleri bir dönem yaşarlar. Bu dönemde çocuklar bir şeyleri üretemezlerse, yapamadıklarını düşünürlerse aşağılanma ve küçük düşme durumlarıyla karşı karşıya kalır ve bu duygularla yüzleşirler. Ardından gelen 12-20 yaş arası olan dönem ise kimlik kazanımına karşı kimlik karmaşası dönemidir. Birey, bu yıllarda kişiliğini inşa etmeye çalışır, eğer edemezse karmaşa yaşar ve kendini tanımlayamaz. Bu dönemler içinde bireyler yeterince motive edilmezse ve başarısızlıkları üzerinden muamele görürlerse her zaman başarısız olacaklarına inanırlar ve sadece eğitime hazır olmaları açısından zarar görmekle kalmazlar, psikolojik sağlamlıklarını da yitirebilirler. Yine araştırmalara göre öğrenciler için teşvik edici bir ortamın oluşturulması ve eğitim sürecine katılması da öğrencilerin motivasyonlarını arttırmaktadır. Bu mesele özellikle aile tutumu içinde incelenecektir. Motivasyon başlığı altında değinilmek istenen bir diğer nokta ise motivasyonun hedef belirlemeye veya hedef belirlemenin motivasyon oluşumuna etkisidir. Bir insanın çalışması için hedef belirlemesi gerekmektedir. Bunun için ise bir hayale ve motivasyona ihtiyacı vardır. Literatürde bu ilişkiyi inceleyen yeterli bir araştırma bulunmamaktadır.
b) Aile Tutumu, Sosyal ve Bilişsel Hazırbulunuşluk
Asırlar önce İbn-i Haldun “Coğrafya Kaderdir” demişti. Bu günlerde de “Doğdun ev kaderindir” sözü sık sık kullanılıyor. Aile tutumu, sosyal çevre ve bilişsel kabiliyetlerin, eğitim öncesi hazırbulunuşlukla ilişkisi incelendiğinde bu sözlerin haklılık paylarının olduğu görülmektedir. Aile tutumu, ebeveynlerin çocuklarına karşı yaklaşımlarını, yetiştirme tarzlarını, ebeveynlik modellerini ifade etmektedir. Sosyal çevre ile kastedilen ise çocuğun yaşadığı çevre, geldiği kültürdür. Biliş, bireylerdeki düşünme, dikkat, akıl yürütme ve dildeki gelişimleri kapsar. Bu nedenle okul eğitimi için bilişsel yeterlikler veya kabiliyetler önemli bir yer tutar. Bu başlık altında aile tutumu ve sosyal çevrenin bilişsel kabiliyetlerle ilişkisi ve bunun eğitim öncesi hazırbulunuşluğa etkisi incelenecektir. Bilişler zekâ perspektifinden değil, kabiliyet perspektifinden değerlendirilecektir. Aile tutumunun nasıl olduğu okul öncesi hazırbulunuşlukta çocuk için en temel faktörlerden bir tanesidir. Lammerman’a göre, “Okul başarısı ile ailenin geliri arasında %19, okul başarısı ile yaşama koşulları arasında %53, okul başarısı ile uyumlu aile yaşamı arasında %63 oranında ilişki bulunmaktadır” (alıntılayan, Altınköprü, 2001). Bireylerin ilk mektebi evleridir. Aile içindeki tutum, uyum ve anlayış üzerine tesis edilirse çocuk neyi neden yaptığını ve neyi neden yapmadığını bilir düzeye gelir. Psikolojik modelde en kullanışlı ve işlevsel ebeveynlik “demokratik” olandır. “Demokratik ebeveynler, çocuklarından olgun taleplerde bulunmakta ama aynı zamanda sıcak ve duyarlı olan, çocuklarının çıkarları doğrultusunda onları destekleyen ve sevgi gösteren ebeveynler olarak da açıklanmaktadır “(alıntılayan Sop, 2016, s. 23). Bu kriterlerin karşılandığı bir ebeveynlikte çocukların okula hazırbulunuşlukları olumlu yönde etkilenecektir. Bir diğer önemli etken ise ailenin kültürü ve eğitim düzeyidir. Erkan (2011), “Farklı sosyo-ekonomik düzeydeki ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin okula hazırbulunuşluklarını incelediği araştırmasında, annesi lise ve yüksek öğrenimli olan çocukların okula hazırbulunuşluk düzeylerinin, annesi düşük öğrenimli olanlara göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır” (alıntılayan Tekin, 2020, s. 1942). Aynı zamanda ailenin tutumu ve eğitim durumuyla, eğitim öncesi bilişsel problem çözme ve öz düzenleme kabiliyetleri arasında ilişkiler bulunmuştur. “Çocuğun çevresel kaynaklarının çocuğun gelişim alanlarını etkileyen uyaranlar, anne baba tutumları, aile yaşantısı, pedagojik olanaklar gibi faktörler çocuğun tüm gelişim alanlarını desteklemekle birlikte problem çözme becerisini de olumlu yönde etkilemektedir” (alıntılayan Toran, 2020, s. 427). Bu bulguyu destekleyen bir başka araştırmada ise “Çocukların okula hazırbulunuşluk düzeyleri ve problem çözme becerileri arasındaki ilişkinin yönünün pozitif ve yüksek düzeyde olduğu, çocukların okula hazırbulunuşluk düzeyi arttıkça problem çözme becerilerinde de artışın olduğu bulunmuştur” (alıntılayan Toran, 2020, s. 432). Bahsi geçen araştırmada hazırbulunuşluk ve problem çözme becerisi düzeyleri yüksek olan öğrencilerin çoğunluk olarak ailelerinin eğitim düzeyleri yükseköğrenim seviyesindedir. Başka araştırmalar tarafından da desteklenen bu bulgu önemli bir yer tutmaktadır. Bir diğer bilişsel beceri ise öz düzenlemedir. “İyi bir öz düzenleme becerisi, çocuk için okula hazır olma yönünden ciddi derecede bir avantaj sağlamaktadır. Nitelikli öğrenmeye ve sosyal etkileşime yardımcı olan öz düzenleme, beraberinde akademik başarıyı getirmektedir” (alıntılayan Tekin, 2020, s. 1935). “Erken çocukluk yıllarında öz düzenleme becerilerinin gelişimi sonraki yıllarda akademik başarı ile doğrudan ilişkilidir” (Sop, 2016, s. 3). Yapılan başka bir araştırmanın bulguları öz düzenleme becerilerinin de önemli bir yordayıcısının ailedeki eğitim durumu olduğunu göstermiştir. “Erken çocukluk dönemi çocuklarının öz düzenleme becerisi düzeylerinin annenin öğrenim durumu değişkenine göre istatistiksel olarak farklılaştığı söylenebilir” (Tekin, 2020, s. 1939). Bireyin aile ve sosyal çevre etkisi yalnızca ilkokul yıllarına özel değildir. Eğitimin devam eden diğer kademelerindeki hazırbulunuşluğu da etkiler. Örnek olarak, üniversite sınavına hazır bulunmak için lisedeki başarının etki etmesi verilebilir. Bir araştırmaya göre “Hem anne ve baba birlikte(A+B) hem de ayrı bakıldığında anne ve babanın eğitim düzeyi yükseldikçe onların çocuklarının yükseköğrenimden yararlanma oranın arttığı söylenebilir” (Ekinci, 2011, s. 291). Eğitim gören ailelerin eğitimin nasıl alınacağını, nasıl çalışılması gerektiğini, çalışılacak konuyu bilmeleri ve okul disiplinine aşina olmaları gibi etkenler çocuklarındaki hazırbulunuşluk düzeyini açıklayabilir. Konuyla ilgili daha kapsamlı araştırmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. Tekrardan başa dönmek gerekirse doğduğumuz evin ve yetiştiğimiz çevrenin, eğitim öncesi hazıbulunuşluğumuza ve bilişlerimize etki ettiği söylenebilir.
c) Sosyoekonomik Hazırbulunuşluk
Millî Eğitim Bakanlığı, ilkokula başlayan çocukların devlet okullarında eşit standartlarda eğitim görmesini hedefler. Ekonomik statünün ortadan kalkması için tüm öğrenciler aynı üniformaları giyer ve kitaplarını devlet temin eder. Ancak sosyoekonomik statü aynı üniformanın giyilmesi ve MEB’in kitapları temin etmesiyle değişmemektedir. Ekonomik gereksinimler nedeniyle her birey aynı hazırbulunuşluk düzeyinde eğitim hayatına başlayamamaktadır. Araştırmaya göre “Üst sosyoekonomik gruptaki çocukların ilkokula hazırbulunuşluk düzeylerinin, alt sosyoekonomik gruptaki çocuklara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur” (Erkan, 2011, s. 294). Bu bulgunun birçok farklı nedeni olabilir. Öğrencilere ders çalışmaları için özel alan ayırılamaması, diğer ders araç gereçlerinin temin edilememesi gibi birçok etken örnek olarak gösterilebilir. Ancak öğretmen görüşlerinin yer verildiği bir çalışmada “Öğretmenlerin %20.8’i, öğrencilerin okuldan sonra bir işte çalışmasının onların hazırbulunuşluk düzeylerini olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir” (Özgan, 2011, s. 427). Öğrencilerin yorgun olduğunun belirtiği bu çalışma gösteriyor ki eğitim öncesi hazırbulunuşluk yalnızca sosyal ve bilişsel faktörlerle açıklanabilmekten çok uzaktır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ilk iki basamakta yer alan beslenme, barınma, güvenlik gibi ihtiyaçların karşılanmasında ortaya çıkan zorluklar, öğrencileri etkileyebilmekte ve eğitim öncesi enerjilerini düşürüp alacakları verimi azaltabilmektedir. Bunun yanı sıra sosyoekonomik statünün düşüklüğü öğrencilerin farklı hobi ve uğraşlarda bulunmasını engelleyebilir. Müzik enstrümanlarına meraklı olan bir çocuk, bu yanını geliştirmek istediğinde ''Eğer aile çok fakirse keman, piyano gibi müzikal zekayı geliştirebilecek enstrümanlar olmadığından bu zekanın güçlenmesi zorlaşabilir'' (Talu, 1999). Çeşitlendirilebilecek bu örneklerde bireyler kendilerini motive edecek alanlardan mahrum kaldıklarında hazırbulunuşlukları olumsuz yönde etkilenebilir. Aynı zamanda “Çocukların erken yaşlardan itibaren problem çözme becerilerinin desteklenmesi, çocuğun gerçek yaşama uyum sağlamasını kolaylaştırdığı belirtilmekte ve özellikle okul öncesi eğitimin problem çözme becerileri üzerinde etkisi olduğu vurgulanmaktadır” (Toran, 2020, s. 427). Birçok araştırma bulgusu okul öncesi eğitiminin öğrencilerin hazırbulunuşluklarını ve bilişsel kabiliyetlerini pozitif yönde etkilediğini göstermektedir. Ancak MEB ilkokulda eşit şartlarda olan eğitimi sağlamaya çalışsa da okul öncesi eğitim ailelerin maddi durumlarına göre belirlenmektedir. Para, hayatın devamlılığını sağlamanın yanında hayatı ayrıcalıklı hale getirmenin gücünü temsil eder. Bir uçta işçi öğrenci çocukların, diğer uçta özel okul fırsatlarından faydalanma fırsatı bulan çocukların aynı sınava hazırlandığı bir sistem vardır.
2) Öğretmen Odaklı Hazırbulunuşluk
Eğitim kelimesi telaffuz edildiğinde akla ilk gelen unsur öğrencidir. Ancak öğrenciye öğreten kişi, kutsal bir mesleği icra eden öğretmendir. Lakin öğrencinin öğrenmeye hazırbulunuşluğu ölçülürken, öğretmenin öğretmeye hazırbulunuşluğu ölçülmemektedir. Bu önemli eksik, konuyu değerlendirirken kör bir nokta oluşturmaktadır. Önemli bir araştırma “Öğretmenle çocuk arasında yaşanan çatışma durumunun çocukların motivasyonlarını ve okul başarılarını olumsuz yönde etkilediği” (Akış, 2018, s. 40) yönündedir. Sadece bir araştırmaya bakarak öğretmenlerin kötü tutumları olduğunu söylemek sağlıksız olur. Buradaki asıl eksik, öğretmen odaklı eğitim öncesi hazırbulunuşluk perspektifinde yeterli araştırmanın yapılmamış olmasıdır. Bu nedenle konu ile alakalı eksiklerde tam olarak tespit edilememiştir.
Sonuç
Eğitim, hayat boyu devam eden bir süreçtir. Eğitimi aldığımız yerin çatısı, öğretmenlerimizin kendisi ve hatta tavırları sürekli bir değişim içindedir. Kademeli ilerleyen bu süreç kendinden hep bir öncesi ve bir sonrası olan basamaklar içerir. İlk basamağı çıkmadan ikinci basamağa adım atmak zor olur. Eğitim sürecinde de eğitim öncesi hazır olmak elzemdir. Hazırbulunuşluğu etkileyen bir birçok faktör vardır. Bahsedildiği üzere okul öncesi eğitimlerin, aile tutumundaki anlayış ve uyumun, ebeveynlerin öğrenim düzeylerinin, sosyoekonomik statünün eğitim öncesi hazırbulunuşluğu etkilediği görülmektedir. Motivasyon, aile tutumu, kültür, bilişsel yeterlikler, sosyoekonomik statü bunlardan yalnızca bazılarıdır. Birbirleriyle eklektik bir etkileşim halinde olan bu hususlar içlerinde birçok soru işareti de barındırmaktadır. Ancak bu sorulardan en önemlisi sosyoekonomik açıdan yeterli olmayan, aile tutumu açısından olumsuz etkilenen öğrenci adaylarının eğitime hazırbulunuşluk düzeyini arttırmanın yollarının neler olduğudur. Bu ve daha fazla soruya cevap aranmaya çalışılan bu makalede eğitim öncesi hazırbulunuşluk, öncelikle öğrenci odaklı olarak motivasyon, aile tutumu, sosyal çevre, bilişsel beceriler ve sosyoekonomik statü başlıkları altında değerlendirilmiştir. Ardından eğitim öncesi hazırbulunuşluğun öğretmen odaklı eleştirisi yapılarak psikolojik perspektifte incelenip, tartışılmıştır.
KAYNAKÇA
Akbaba, S. (2006). “Eğitimde Motivasyon” Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, 13.
Akış, G. ve Pırpır, D. (2018, Ağustos). Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden 5-6 Yaş Grubu Çocukların Okula Uyumlarını Yordayan Değişkenlerin İncelenmesi (basılmamış yüksek lisans tezi). Selçuk Üniversitesi, Ankara.
Altınköprü, T. (2001). Çocuğun Başarısı Nasıl Sağlanır?. İstanbul: Hayat Yayıncılık.
Çataloluk, C. (1994). Farklı Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Ortamlarda Yetişen Çocukların Okul Olgunluğu Açısından Karşılaştırılması (basılmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Ekinci E. (2011). "Bazı Sosyoekonomik Etmenlerin Türkiye’de Yükseköğretime Katılım Üzerindeki Etkileri” Eğitim ve Bilim Dergisi, 36-160, 287-297.
Erkan, S. (2011). “Farklı Sosyoekonomik Düzeydeki İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Okula HazırBulunuşluklarının İncelenmesi” Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 40, 186-197.
Özgan, H. ve Tekin, A. (2011). “Öğrencilerin Hazırbulunuşluk Düzeylerinin Sınıf Yönetimine Etkisine Yönelik Öğretmen Görüşleri” Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 15, 421-434.
Sop, A. (2016). Ebeveyn tutumları, Davranış Problemleri ve Okula Hazırbulunuşluk Arasındaki İlişkinin Öz Düzenlemenin Aracılık Etkisi ile İncelenmesi (basılmamış doktora tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Ülgen, G. (1997). Eğitim Psikolojisi. İstanbul: Alkım Yayınevi.
Talu, N. (1999). “Çoklu Zekâ Kuramı ve Eğitime Yansımaları” Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 15, 164 – 172.
Tekin, H. ve Koçyiğit, S. (2020). “Öz Düzenleme Becerilerinin İlkokula Hazırbulunuşluk Üzerindeki Etkisi” Kastamonu Education Journal, 28-5, 1932-1945.
Toran, Ş. ve Alabay, E. (2020). “Çocukların Okula Hazırbulunuşluk Düzeyleri ile Problem Çözme Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi” Yaşadıkça Eğitim, 34-2, 426-487.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Okul Başarısının Psikolojik Sırrı: Hazırbulunuşluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Yahya Ahmed DOĞANAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Yahya Ahmed DOĞANAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
okul, başarı, okul başarısı, motivasyon, motivasyon ve okul, eğitim, ders motivasyonu, okul motivasyonu, eğitim eşitliği, hazırbulunuşluk, hazırbulunuşluluk, eğitim öncesi hazırbulunuşluk, eğitim öncesi hazırbulunuşluluk, psikoloji ve eğitim, eğitim psikolojisi, anaokulu, sınav
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.