2007'den Bugüne 92,326 Tavsiye, 28,224 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Motivasyonel Bilişsel Duygucu Determinasyon Terapisi ve Psikoterapinin Hedefleri
MAKALE #23063 © Yazan Doç.Dr.Psk.Murat ARTIRAN | Yayın Kasım 2023 | 431 Okuyucu
Yazan: Doç. Dr. Murat Artıran, 08/11/2023

Danışanların psikoterapi seansına geldiklerinde amaçları nelerdir? Psikoterapistin hedefleri nelerdir? Terapistin ve danışanın yaşama bakış açıları, yaşam tecrübeleri, kültürel özellikleri ve hafızalarında yer alan bilgileri psikoterapinin hedeflerine olumlu veya olumsuz etkide bulunmakta mıdır?

Psikoterapi yaklaşımlarının kurgulandıklarındaki ana amaçlarını sıralarsak öncelikli olarak akla gelenler şunlar olabilir: psikolojik rahatsızlık içinde olan kişiye yeniden işlevsellik kazandırmak, huzurlu bir yaşama kavuşmasına yardımcı olmak, kişilerarası ilişkilerini sağlıklı şekilde sürdürmesini sağlamak ve en önemlisi de kişinin kendi otonomisini (özerkliğini) kendisinin elleri arasına almasına yardımcı olmaktır.

En önemlisi olan sonuncu hedef, otonomisinin danışana tekrar kazandırılması, psikoterapinin nihai hedefi olmasının ötesinde psikoterapist ve danışan arasındaki terapötik ilişkinin de temelini oluşturur. Psikoterapide otonomi ne demektir? Carl Rogers’a göre psikoterapi iki kişinin birlikte yürüdüğü bir yoldur (Rogers, 1995). Yani terapist önde giden danışan takip eden şeklinde düşünülmemelidir. Sigmund Freud’a (1905) göre psikoterapi sağlıksız insanın sağlıksız olan yapısıyla yüzleşmesi ve farkındalığını artırmasıdır. Albert Ellis’e (1973) göre ise psikoterapi, terapistin danışana, kendisi ve toplum için ‘doğru, uygun, sağlıklı’ hedefe yürümesinde aktif olarak yardımcı olduğu bir araçtır. Her üç görüşte de aslında otonomi kelimesi geçmiyor. Otonomi danışanın kendisi için doğru olana karar verip, kendisinin harekete geçmesi ve kendi seçimlerinin sorumluluğunu almasıdır. Son yıllardaki gelişmeler otonominin psikoterapideki rolüne dikkat çekiyor. Bu gelişmelerden biri Pozitif Psikoloji akımının bir kolu olan Öz Belirlenim Kuramı’nda (ÖBK) sunulmaktadır. Kişinin kendi seçimlerini yapmadan ilerlemiş olması ve/veya kendi seçimlerinin yapmışsa dahi seçimlerinin sonuçları hakkında sorumluluk almamış olması tedavinin başarısızlığına neden olacaktır. Hedefe varılmamış olacaktır. Psikoterapi, otonomiyi geliştirir çünkü dışsal etkenler karşısında eylemde bulunan, düşünen ve hisseden, sorumlu benliğin oluşmasını sağlar (Holmes & Lindley, 2018).

Genel olarak Batı kökenli psikoterapi yaklaşımlarının bir çoğu ‘otonomi’yi ön plana almaktan çok bilimsel bilginin ışığında danışana ‘ne yapması, ne düşünmesi, ne hissetmesi’ gerektiği hakkında önden hedefler koyarlar. Örneğin Bilişsel Davranışçı yaklaşımlı psikoterapilerde buna formülasyon denilir. Bilimsel temelli bir yaklaşım olduğu için bu yön verici yaklaşım ilk bakışta doğalmış gibi görülse de kültürler arası farklılıklar gözetildiğinde, ve kültürler arası bilimsel çalışmaların yeterli sayıda olmadığı düşünüldüğünde cevaplanması gereken sorular doğurmaktadır. Kültürlerarası psikoloji perspektifinden bakıldığında, psikoterapötik müdahalelerin amaçları daha karmaşık hale gelebilir. En basit haliyle Batı’daki mutluluk kavramı Doğu kültürlerindeki mululuk anlayışı ile aynı anlama gelmeyebilir. Bireyci toplumlardaki kişilerarası ilişkiler kollektif toplumlarda farklıdır. Kıskançlık duygusu Batı’da farklı durumlara Doğu’da ise bambaşka olaylara neden olabilir. Bunun gibi örnekle çoğaltılabilir.

Bir Vaka Örneği: Buradaki örnek vaka, hedefler konusunda çaprazlaşan yaklaşımlara tipik bir örnektir. Terapistin amacı, 32 yaşında Orta Doğulu danışanı ile sorunlarının altında yatan dinamiklerinin anlaşılması için çalışmaktı. Terapist, sağlıksız bilişsel çarpıtmaları aramaya ve bunları çürütmeye çalıştı. Terapist, danışanın duyguları hakkında birçok soru sordu, ardından düşünceleri, algılamaları ve kendi stres yaşadığı kişiler arası ilişkisini değerlendirmeleriyle devam etti. Ancak, randevu istediğinde danışanın geliş amacı bu değildi. Danışan tüm soruları cevaplamaya çalıştı ama seansta rahatsız oldu. Hedef belirlenememişti. Terapistinin aktif bir yaklaşımla daha fazla kendisini yönlendirmesini istiyordu. “Doğru davranışın ne olduğunu bilmem gerekiyor” diyerek tavsiye almaya çalıştı. Psikoterapiste göre seansların hedefi danışanın bilişsel şemalarının işlevsel hale getirilmesi idi. Danışana göre ise terapinin hedefi romantik ilişkisindeki sorunların çözümü için en iyi tavsiyeyi almaktı. Bu sadece bir örnektir, tüm danışanlar veya tüm vakalar için genelleştirilemez ancak, Orta Doğulular için Batı kökenli bir psikoterapi yaklaşımının öngörülerinin ve varsanılarının “yeniden tanımlanması” gerektiğini bize gösterir.

Bu tanımlamanın bir ürünü olan yeni bir psikoterapi yaklaşımı Kültürümüze Uyumlu Motivasyonel Bilişsel Duygucu Determinasyon Terapisi (KU-MBDDT) (Artıran & Şimşek, 2020) ilk Orta Doğu kökenli bir psikoterapi yaklaşımıdır. KU-MBDDT’de danışanın hedefleri ve psikoterapistin hedefleri ortak bir paydada birleştirilmektedir. Öyleki bu hedefleri danışan kendi kendine, kendi otonomisini kullanarak belirlemektedir. Determinasyon, belirlemek anlamına gelen bir kelime olarak bu yeni psikoterapötik yaklaşımın bir unsurudur. Seanslara devamlılık, hedeflere sadık kalmak, kararlılıkla ilerlemek ve nihayetinde hedefe varma KU-MDDT’nin motivasyondan kastettiği unsurlardan en önemlileridir. Bu yeni yaklaşım Batı kökenli Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi ve Bilişsel Terapi’yi, ayrıca Pozitif Psikoloji’yi kültürel olarak sentezleyen bir yaklaşımdır. Huzur, Barışıklık, Anlamlı Yaşam, Üç Temel Psikolojik İhtiyaç sözkonusu terapi yaklaşımının ana hedeflerini oluşturmaktadır. Danışana bu ana hedefler üzerinde kendi otonomisini kullanarak kendi değerlerini oluşturmasına olanak vermektedir. Örneğin danışan huzurlu bir yaşamdan veya anlamlı bir yaşamdan ne anlıyorsa o hedefe doğru ilerlenmektedir. Psikoterapistin yönlendirici rolü, yani aslında Batı kökenli psikoterapi yaklaşımlarında olduğu gibi ‘doğru, mantıklı, uygun’ olanı göstermesi sınırlandırılmış olmaktadır.

Kinicki ve Kreitner (2009) motivasyonun bir hedefle ilişkili olduğunu ve duygusal uyarılma, yön ve dayanıklılık üreten bir davranış olduğunu belirtir. Diener, Lucas ve Oishi (2002) gerçekleştirdiği kültürlerarası çalışmalarda, bir hedef belirlemenin bireylerin öznel iyi oluşunu olumlu etkilediği sonucuna varılmıştır. Benzer şekilde Sheldon ve arkadaşları (2002) hedef belirlemenin bireylerin öznel iyi oluşları üzerinde olumlu etkileri olduğunu öne sürmüştür. Dolayısıyla öznel iyi oluşu yüksek bireylerin yaratıcı oldukları ve stresle baş etmede daha iyi oldukları, fiziksel sağlıklarının daha iyi olduğu ve kişilerarası ilişkilerde daha uyumlu olduklarını çıkarımlayabiliriz.

Sonuç olarak önerilen, hedefleri ana noktası olarak alan çözüm odaklı KU-MBDDT uygulamalarıdır. Bu yeni yaklaşım sayesinde bireyler kendilerine özgü, kültürlerine uygun, geçmiş yaşamları ile bağ içinde, isterse aile değelerini taşıyan, beklentilerine yönelik hedefler oluşturacaklardır. Otonomi böylece hem hedefleri tanımlamada otantikliği sağlamış olur hem de psikoterapötik tedavi süreçlerinde danışanın motivasyonunu yükselten bir imkan sağlamış olur. Psikoterapide otonomi üzerine yapılan araştırmaların çoğu danışanın kendisinin kendi kendine veya terapistin yardımıyla oluşturduğu hedeflere odaklanmasının psikolojik rahatsızlığının tedavisinde pozitif etkisi olduğunu ortaya koymaktadır.

Kaynakçalar

Artıran, M. & Şimşek, Ö., F. (2020) Bilişsel Davranışçı Terapiler’de Motivasyon Temel Psikolojik İhtiyaçlar ve Kültürümüze Uyumlu Motivasyonel Bilişsel Duygucu Terapi’ye Giriş. Der Yayınları

Diener, E., Lucas, R. E., & Oishi, S. (2002). Subjective well-being: The science of happiness and life satisfaction. Handbook of positive psychology, 2, 63-73.

Ellis, A. (1973). Rational psychotherapy. Readings in Abnormal Psychology, 59, 220.

Freud, S. (1905). On psychotherapy. Standard edition, 7(267), 64-145.

Holmes, J., & Lindley, R. (2018). The values of psychotherapy. Routledge.

Kinicki, A., & Kreitner, R. (2009). Organizational behavior: Key concepts, skills & best practices (p. 528). McGraw-Hill Irwin.

Rogers, C. R. (1995). On becoming a person: A therapist's view of psychotherapy. Houghton Mifflin Harcourt.

Ryan, R. M., Lynch, M. F., Vansteenkiste, M., & Deci, E. L. (2011). Motivation and autonomy in counseling, psychotherapy, and behavior change: A look at theory and practice 1ψ7. The Counseling Psychologist, 39(2), 193-260.

Sheldon, K. M., Kasser, T., Smith, K., & Share, T. (2002). Personal goals and psychological growth: Testing an intervention to enhance goal attainment and personality integration. Journal of Personality, 70(1), 5-31.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Motivasyonel Bilişsel Duygucu Determinasyon Terapisi ve Psikoterapinin Hedefleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç.Dr.Psk.Murat ARTIRAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Doç.Dr.Psk.Murat ARTIRAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Murat ARTIRAN Fotoğraf
Doç.Dr.Psk.Murat ARTIRAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Doktor Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi38 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Doç.Dr.Psk.Murat ARTIRAN'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Motivasyonel Bilişsel Duygucu Determinasyon Terapisi ve Psikoterapinin Hedefleri' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Case Analysis 1 Ocak 2020
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:36
Top