2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İmplantın Başarısını Etkileyen Lokal Faktörler
MAKALE #246 © Yazan Dt.Murat KANLI | Yayın Eylül 2007 | 8,094 Okuyucu
LOKAL FAKTÖRLER



Kemik Kalitesi,Miktarı Ve Anotomik Lokasyon :

İmplantasyon sahasındaki kemiğin özellikleri ve anatomik yerleşim yerleri(implanta yükleme yapılsın veya yapılmasın) implantın başarısını önemli derecede ekileyen faktörler arasındadır. Her zaman olmamakla birlikte genelde,maksillaya ve her iki çenenin posterior kısımlarına yerleştirilen implantlarda diğer yerlere göre daha yüksek başarısızlık oranı rapor edilmiştir.Bunun nedeninin bir kısmı,bu bölgelerde farklı kemik kalitesi ve yükleme durumlarının olması ile açıklanabilir. Gerçekte mandibula maksillaya göre çoğunlukla daha yoğun ve kalın kortikal tabakaya sahiptir ve her iki çenedeki kortikal tabaka posteriora doğru daha ince ve pöröz yapıda olmaya meyillidir.Ayrıca mandibuladaki trabeküler kemik kısım maksilladakine göre,anterior bölgelerdeki trabeküler kısım posteriordakilere göre daha yoğundur.(Fakat mandibulada yüksek oranda farklılık görlebilir). Buna ilaveten distal implantlar en ağır yüklemelere maruz kalırlar ve genelde uygulanacağı bölgelerdeki yetersiz kemik miktarı nedeniyle genelde kısa yapılırlar. Ayrıca maksillar sinüs,inferior alveolar sinir gibi anatomik yapılar da posterior bölge implantasyonunda kullanılabilir kemik miktarını kısıtlayan yapılardır.

Radyografik görüntüye ve delmeye karşı gösterilen dirence göre kemik kalitesi 4 kategoriye ayrılmıştır :

TİP 1 KEMİK: Bütün çenenin homojen kompakt kemikten oluştuğu tip kemiktir.

TİP 2 KEMİK: Merkezi yoğun trabeküler kemikten oluşan ve bunun etrafını ince kortikal kemiğin çevrelediği tipteki kemik.

TİP 3 KEMİK: Merkezi yeterli dayanıklılıkta yoğun trabeküler kemikten oluşan ve bunun etrafını ince kortikal kemiğin çevrelediği tip kemik.

TİP 4 KEMİK: Merkezi düşük yoğunlukta ve güçte kortikal kemikten oluşan ve bunun etrafını da ince kortikal kemiğin çevrelediği tipteki kemik.

Bir ara çıkan bir yayımdaki kemik miktarı ile bağlantılı erken başarısızlıkla ilgili değerlendirmede ‘TİP 1 KEMİK’e uygulanan implantların ‘TİP 4’e yerleştirilenlere göre başarısızlık oranlarının daha yüksek olduğu bildirilmiş.Otoriteler bu farklılığın ‘TİP 4 KEMİK’te HA kaplı implantların kullanılması ile ve ‘TİP 1’de implant yerleşim yerinin hazırlanırken bu kemiğin kompakt kısmının aşırı ısınması ile oluşabileceği tahmininde bulunmuşlardır.Aynı grup üzerinde yapılan bir sonraki çalışmada erken başarısızlık miktarı düşürülmüş ve bunun nedeni de cerrahın maharetine bağlanmıştır.Tip 1 kemikte,implantın kaplanmasından önce görülen başarısızlıkların çoğu hekimsel nedenlere bağlı olabilir(enfeksiyon ve aşırı ısı).Abutment birleşim yerlerindeki başarısızlık oranı kemik yoğunluğu düştükçe artar(Kemik kalitesinin büyük rol oynadığı belirtilmişti)

Bunlara ilaveten spesifik anatomik bölgelerde kullanılan implantların değişik dizaynları (silindirler, vidalar, yivli silindirler ve basketler) ve yüzey kaplamalarının (HA, Ti vb) sonucu etkilediği bir gerçektir.Örneğin toplam 69 başarısızlık vakasının 46’sında genelde mandibulada kullanılan ve ‘TİP 1 KEMİK’te sıkça rastlanan içi boş basket implantları kullanılmış. Özellikle 8 başarısızlık vakasının 6’sı, basket implantları içeren ‘TİP 1 KEMİK’te meydana gelmiştir.Bunun aksine yaygın olarak daha yumuşak yapıda olan ‘TİP 4 KEMİK’in oluşturduğu maksillada HA kaplı implantlar kullanılmış. Bu veriler implant kayıpları ile aynı zamana denk gelen farklı faktörler arasındaki ilişkiye iyi örnek oluşturmaktadırlar.

İlginç bir şekilde yapılan bir sınırlı element analiz incelemesinde,kansellöz kemik için uygulanan implantlarda maksimum stres ve gerilimin implant apeksinde toplandığı gösterilmiştir.Kortikal tabaka ve kansellöz kemikten oluşan non-homojen kemikte ise maksimum stresin kortikal kemik sırtında olduğu görülmüştür.Kalın kortikal tabaka stres düzeyini düşürür.Sonuçta biomekanik açıdan bakılacak olursa, belki yakın gelecekte ,ki eğer mümkün olursa, implantlar tamamen kortikal kemik ile destekleneceklerdir.

İmplant yerleştirmek için gerekli olan kemik miktarı kriterleri şöyledir; 6 mm bukko-lingual miktar,8 mm interradiküler miktar,10 mm ise inferior alveolar kanal ve mandibular kanal üzerinde olması gereken kemik miktarıdır. Kemik kalitesi açısından ise en iyi bölge, mandibular simfiz bölgesi,en zayıf bölge ise posterior alanlardır.Yetersiz kemik miktarı ve kalitesi olması durumlarında sırt modifikasyonu,sinüs ogmentasyonu gibi tedavi prosedürleri uygulanarak kemik kalite ve miktarı istenilen düzeye getirilebilir.

İleri Derecede Rezorbe Olmuş Mandibulada Dikkat Edilmesi Gerekenler:

Bu tip mandibulada alveolar kemik kenarı,mental foramene ve mylohyoid çıkıntıya yaklaşmış olabilir.Bu morfolojik değişimler implant planlaması sırasında düşünülmelidirler.Kanin bölgesine iki adet implant yerleştirilmek istendiğinde,simfiz bölgelerinde yapılan rahatlatıcı insizyonlar yardımı ile foramenler arası kret tepesinden insizyon yapılır. Eğer 4 veya daha fazla implant yerleştirilmesi düşünülüyorsa, mental foramenin bulunduğu yere dikkat edilmelidir.Bu durumda yapılacak insizyonun lingual kısımdan ve alveolar sırta yakın bir yerden yapılması tavsiye edilir.Bunun nedeni lingual siniri korumaktır.Alveolar sinirin ön ilmiğinin mesiale doğru yayıldığı alan %25’tir.Bu da mesiale doğru 0.5-1 mm’ye denk gelir.Bundan dolayı implantlar mental foramen mesial sınırından en az 3 mm uzağa yerleştirilmelidirler.Mandibular sinirin bir kısmı mandibular kanal içerisinde anteriora doğru uzansa da bu bölgede(interforaminal alan) bu sinirin korunmasına gerek yoktur.

KEMİK GREFTLERİ


Uzun dönem bir osseointegrasyondan bahsetmek istiyorsak, endoosseos implantlarda maksimum kemik implant teması sağlamamız gerekir. Bu yüzden travma, konjenital defektler, rezorbsiyon gibi çeşitli nedenlerden yetersiz kemik yüksekliğine ve genişliğine sahip hastalarda implant uygulaması için greft kullanılması kaçınılmazdır. Fakat kemik greftlerinin kullanımı implant başarısını negatif etkiliyor gibi görünmektedir.

1990 yılında Adel ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmada maksillada serbest kemik grefti ile aynı anda yerleştirilen implantların başarı oranı (%71), greft uygulanmamış, alveolar krete yerleştirilen implantlardan (%81) daha düşük bulunmuştur.(10)

1998 yılında Marco ve arkadaşlarının Branemark implantlar kullanarak maksillada yaptığı çalışmada tüber bölgeye yerleştirilen implantlarla, sinüs lifting yapılarak bu bölgeye yerleştirilen implantların başarısızlığı yaklaşık olarak aynı bulunmuştur. Bu yüzden anatomik şartlar el verdiği sürece maksiller tüber implantlar sinüs lifting işlemlerine bir alternatif olarak görülmektedir.

Hem onley, hem de inley greftleme işlemleri uygulanmış çenelerde yüksek oranda implant başarısızlığı gözlemlenmiştir.

Tablo

Yapılan bir çalışmada greft uygulanmış (test implantları) ve greft uygulanmamış alanlara implantlar (kontrol implantları) yerleştirilmiş ve 5 yıllık süre ile takip edilmiştir.Kontrol ve test grupları oluturulmuş bu iki grup arasında implant osseointegrasyon oranlarında önemli bir fark gözlenmemiştir. (1)


Implant Osseointegrasyon Oranları


Yerleştirilen Implant
Adedi

Osseointegre olan
Implant Adedi

Osseointegrasyon yüzdesi (%)
Test İmplantları
52
48
92%
Kontrol İmplantları
60
59
98%
Total
112
107
95%

Yapılan diğer bir çalışmada : Mandibula’ya uygulanan blok greftlerde (vaskülerize veya nonvaskülerize, immediat veya delayed implantlar) Partiküllü greftlere oranla daha mükemmel sonuçlar sağlanmış.

Maxilla’da ise aynı sayıda blok ve partiküllü greftler kullanılarak sinüs lifting yapılmış ve her iki tıp greftede aynı sayıda implant yerleştirilmiş.İmplant başarı oranları her iki tip greft için (% 91 blok greft, % 94 partiküllü greft) için yaklaşık olarak aynı bulunmuş. Fakat her iki tip greftede implant başarısı delayed implantlarda immediatlara oranla daha düşük bulunmuş. (2)

Tavşanlar üzerinde yapılan bir çalışmada ise,yönlendirilmiş kemik augmentasyonu yapılmış ( GBA ) sahada ve yönlendirilmiş kemik greft augmentasyonu (GBGA) yapılmış sahalara yerleştirilmiş titanyum vidaların çevresndeki osseointegrasyon karşılaştırılmış.Vida çevresindeki osseointegrasyonları GBA için 67,6+11,2 % , GBGA için 78,8 + 11,9 % bulunmuş.Bu sahalardaki osseintegrsyonlarda önemli bir fark bulunmamıştır. (3)

Bunun yanında greft uygulamasıyla implant yerleştirilme zamanıda önemlidir.Başarılı bir osseintegrasyonun olabilmesi için implant- kemik ara yüzünde canlı kemik hücrelerinin varlığı gerekir. Kemik greftleri revaskülerize olana kadar ölü kemiktir.Bu olay gerçekleşene kadar beklenmesi gerekir.Birçok otörün düşüncesi rekonstrüksiyon ve implant yerleştirilmesi arasındaki ideal süre 4 aydan 6 aya kadardır.(4)

Çok yakın bir zamanda köpekler üzerinde yapılan deneysel bir çalışmada:

Köpek mandibula’larında oluşturulan defektlere

1) Otojen kortikokansellöz blok greft
2) Otojen kortikokansellöz blok + ve e PTFE membran
3) Trikalsiyum fosfat partikül ve e PTFE membran
4) Demineralize dondurulmuş-kurutulmuş allogreft ve e PTFE membran uygulanmıştır.

4 ay sonra yapılan histolojik incelemede bütün implantların çevresinde (% 59 - % 75) kemik implant temasının sağlandığı görülmüştür. (5)

Son olarak rekombinant insan kemik morfojenik proteinleri ve büyüme faktörlerinin oluşturulması ve izalasyonundaki yeni teknolojiler ve otojen kök hücrelerinin uygulanımı kemik greftlemesinin geleceğin olarak düşünülmektedir.(6)


PARAFONKSİYONLAR

Burada başarısızlık parafonksiyonlar başlığı altında incelenmesine rağmen temel olarak implanta gelen aşırı yük ( overload ) ve uygunsuz streslerin neden olduğu kemik kaybıdır.Bunun yanında ikincil faktörlerde ( kemik karakteristiği...) bu sonuçta önemlidir.Doğal olarak genç dönem implant başarısızlığı ile parafonksiyonlar ( bruxism ve clenching ) ilişkilidir.Bu konu ayrıntılı olarak overload konusunda incelenecektir.

LOKAL İMMUN CEVAP


Organizmada lokal immun cevap oluşturan maddeler immunojen maddelerdir.Bir canlının kendi molekülleri o canlı için immunojen değildir,ama başka bir canlı için immunojendir.(1)


İmmunolojik uyumluluğun olmaması organizmanın kendinden olmayan antijenlere karşı immunolojik temele dayalı bir dizi olayı başlatır ve doku atılım reaksiyonuna neden olur.Eğer yerleştirilen oral implant uygun bir konak yanıtı oluşturma yeteneğine sahip değilse osteointegrasyon başarısız olur.Bu materyalin vücut tarafından kabulü karbon atomu yapısına olan benzerliği göstermesine bağlıdır. (2)


Periodontal hastalık immunolojisinde ise en büyük etken bakteri plağıdır ve immunolojik olarak değerlendirildiğinde ; bakteri plağı ürünleri antijen rolünü üstlenir.Normal dişli bireylerde immun konak yanıtına bağlı olarak bakteri plağındaki spesifik mikroorganizmalar periodontitise neden olurken implantta ise periimplantitise neden olmaktadır. Bakteri plağı ağız içinde açık olarak osteointegrasyon için iyileşmeye bırakılan implant tiplerinde başarısızlığa yönelik bir faktör oluşturmaktadır.(3)

Cp Ti ve HA kaplı implantlara karşı hiçbir immun cevap bildirilmemiştir. Metal sensivitesi hücreye bağlı olrak gelişen bir immun cevaptır.Teorik olarak hipersensiviteye bağlı başarısızlıklar olabilir. CP Ti ‘a karşı alerjik reaksiyon olmamasına rağmen pacemaker taşıyanlarda gecikmiş hipersensivite ortaya çıkabilir.Konak faktörü de önemli bir rol oynar.



RADYOTERAPİ


Maksillofacial bölgede tümör cerrahisi uygulandıktan sonra hastalarda büyük miktarda yumuşak doku yaralanmaları ve iskeletsel defektler ortaya çıkmaktadır.Tükrük üretimi azalır, protez retansiyonu azalır ve radyoosteonekroz görülebilir. Bu tür hastalarda fonksiyon ve estetiği gidermenin en doğru tedavilerinden biri implant yerleştirilmesidir.

Radyoterapi dokularda erken veye geç dönem değişikliklerin oluşumunu proveke edebilir.


Akut fazda yumuşak dokularda değişiklikler görülürken kronik fazda , kemik iyileşmesinde gecikme ve enfeksiyon görülebilir.

  • Kemik implant kontağında azalma
  • Osteointegrasyonda azalma
  • Avasküler nekroz
  • Fibrosis
olgularının varlığı bildirilmiştir.

Genellikle total radyasyon dozu 4800 rad altında iken komplikasyonlar nadir görülürken, 6400 rad da komplikasyon olasılığı artış göstermektedir.

Eğer implant tedavisi planlanıyorsa radyoterapiden 6 ay sonra yapılması daha uygun olur.


Branemark radyoterapi gören 8 implant hastası üzerinde yaptığı çalışmada:
  • Radyotepi gören bireylerde osseointegrasyonda başarısız olma ihtimalini
  • HBO terapisinin bu başarıyı nasıl etkilediğini
  • Total radyasyon dozunun başarısızlıktaki etkisini
  • Cerrahi öncesinde radyoterapi-operasyon intervalini incelemiştir.

Araştırma sonucu Branemark, radyoterapi gören hastalarda mandibuladaki osseointegrasyondaki başarısızlık oranının radyoterapi görmeyenlere göre daha fazla olduğunu saptamıştır.


Goteborg Üniversitesinde yapılan bir pilot çalışmada , mandibula rekonstrüksiyonu yapılan ve 2 hafta süreyle radyasyon tedavisi gören 5 hasta denek olarak kullanılmıştır ve tüm bu hastalara toplam 20 implant yerleştirilmiştir.Hastalarda HBO terapisi de uygulanmıştır. 1 ‘nin osteointegrasyonunda başarısızlık saptanmıştır.


Yine aynı üniversitede yapılan çalışmada 52 IMZ implant yerleştirilen bireylerde 14 implant osteointegrasyonunda başarısız olunmuştur.

Radyotepi sonrası yerleştirilen implantların osteointegrasyonundaki başarısızlık olasılığı daha fazla olarak saptanmıştır.
  • Radyasyonun dozu
  • Radyoterapi sonrası geçen süre osteointegrasyonun başarısını etkilemektedir.


YETERLİ YAPIŞIK KERATİNİZE DİŞETİ BANDI


Yetersiz yapışık dişeti genişliği ve implantın başarısızlığı arasındaki ilşikinin varlığı tartışmalıdır.

Uygulama öncesi yapışık dişeti varlığı değerlendirilmelidir.

En az yapışık dişeti miktarı 5 mm olmalıdır.

Yapışık dişetinin yetersiz olduğu durumlarda uygulama öncesi serbest dişeti grefti konmak suretiyle genişlik arttırılır.

Yeterli yapışık dişeti varlığında hastanın spesifik olarak plağı uzaklaştırması kolaylaşmaktadır.


OSSEOİNEGRASYONUN GELİŞTİRİLMESİ


Kirsh ve Donath, plazma püskürtülmüş titanyum ile tedavi edilmiş implantların daha erken kemik apozisyonu sağladığını, ham Ti implantlara göre bildirmişlerdir. Daha sonra kum püskürtülmüş yada asitlendirilmiş titanyum implantlar geliştirilmiş. Bu değişiklikler daha iyi ve klinik iyileşme dönemini azaltmaktadır. Hidroksiapatit ve kalsium fosfat, kemik implant temasını arttırmak için kullanılmıştır. Ancak HA kaplı implantlarda HA-Ti arasında zayıf dayanıklılık ve kaplanan dış yüzeyin zamanla çözüldüğünü gösteren çalışmalar vardır. Ancak Chang ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada yüksek oranda HA kaplı Ti implantların kullanılması sağlamlığın sağlanmasında daha çok arzu edildiğini bildirmişlerdir.

Ayrıca insan BMPs büyüme faktörü kullanılarak mezenkimal hücreler kondroprogenitör ve osteoprogenitör hücrelere farklılaştığı gösterilmiştir. BMP-2 ve OP-1(BMP-7) implant kullanımında değerlendirilmiştir. Cochran et al 96 implant uygulamıştır. Tedavi grubuna rhBMP-2, kontrol grubuna rezorbe olmayan membran uygulamıştır. Çalışmanın sonucunda implant çevresindeki defektlerdeki yeni kemik oluşumunun zamana, taşıyıcıya, bariyer membranın yeri ve rhBMP-2 ‘nin bulunmasına bağlı olduğunu söylemiştir. Cook ve Rutherford yeni çekim yapılmış bölgelere OP-1 içeren implantlarin etkilerini değerlendirmiştir. İki çalışmanın sonucunda da yeni kemik oluşumu protein ile uyarılmıştır

Fiorellini ve arkadaşlarının 2001’de yayınladıkları litaratürde, osteoindüktif peptid olan insan kemik morfogenetik protein-2 (rhBMP-2) kullanarak kemik yapımının artmasını göstermişlerdir. Bu çalışmada önce çift taraflı mandibular premolarlar çekilmiştir. 3 ay sonra 2mm çapında, 6mm uzunluğunda implantlar yerleştirilmiştir. Çenenin bir tarafındaki implant bölgesine %0. 9 metilselluloz jel (MCG) içerisinde 0. 16mg/ml rhBMP-2 uygulanmıştır. Diğer tarafa sadece %0. 9’luk MCG uygulanmıştır. 21 gün sonra rhBMP-2/MCG kullanılan bölgede %100 kemik oluşumu, sadece MCG kullanılan bölgede %48 yeni kemik oluşumu gözlenmiştir

Xiang ise sığır BMP’nin kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, aktif ajan ile tedavi edilen implantlarda kemik formasyonunun daha hızlı ve yeni kemik implant yüzeyine adapte olmaktadır. Lynch’da büyüme faktörlerinin derivasyonlarından oluşan kombinasyon ve insülin benzeri büyüme faktörü -1’de kanin model üzerinde benzer sonuçlar elde etmiştir. (ınt J Periodontics Dent 2001;21;41-47)

İmplantın iyileşme dönemini kısaltmak için elektrik alan (capacitively coupled electric fields)(CCEF) oral implantlarda kullanılmıştır. 1985’de CCEF tedavisinin osteogenezi stimule ettiği Brighton ve Pollock bildirmiştir. Ochi ve arkadaşları CCEF kullanımının; tavşanların femurlarına yerleştirilen implantların çevresindeki kemik yapımını uyardığını bildirmişlerdir. Shigino ve arkadaşları köpek mandibulası üzerindeki çalışmalarında benzer sonuçlar elde etmişlerdir. Tokohino ve arkadaşlarının CCEF ile ilgili son araştırmada, köpek mandibulasına implant uyguladıktan sonra 14. ve 21. günlarde okluzal yükleme yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda , erken loading artırılsa bile CCEF uygulanımının implant yakınında yoğun kemik yapımının arttırdığını ,CCEF uygulamanın osteogenezisi arttırdığını belirtmişlerdir. (Int. J. Oral Maxillofasial İmplant 2001;16;841-850)


KAYNAKLAR

1. İmmediate and early loading of implants, Peter Schanner D.M.D, M.S; Roland Glause D.M.D, Dental School of Zurich University
2. J. Periodontal 2001 Nov; 72 (11) : 1560-71
3. Oral İmplantoloji, Barış Tunalı, 2000, Nobel Tıp Kitapevi
4. Biological Factors contrubuting to failures of osseointegrated oral implants – Esposito M, Hirsch J-M, Lekholm U, Thomsen P – Eur J Oral Sci 1998: 106: 721-764
5. Two Stage Implant Systems – Michael E. Fritz – Emory University School Of Medicine – Adv. Dent. Res 13: 162-169, June 1999
6. One-Step Surgical Placement of Branemark Implants: A Prospective Multicenter Clinical Study – Int J Oral Maxillofac. Implants 1997
7. A meta analytic, quantitative assessment of osseointegration establishment and evolution of submerged and non-submerged endosseous titanium oral implants – Luigi T. Boioli, Jacques Penaud, Neal Miller – Clin. Oral Impl. Res 12, 2001; 579-588
8. Giuseppe Corrente,Roberto Adundo,Daniele Cardaropoli, Giuseppe Cardaropoli, Giranluca M artuscelli (Int.. J. Periodontics Restorative Dent 2000;20:391-397)
9. TOLMAN DE - Reconstructive procedures with endoosseous implants in grafted bone. - Int . J Oral Maxillofacial İmplants 1995;10-275-294
10. Koichi Ito,Koichi Nnaba,Tetsuta Nishida, Kenji Fujikava,Seidai Murai - Journal of Oral Science 41;87-92,1999
11. Motteo Chiapasco,Silvio Abati, Giuseppe Ramundo, Alessondro Rossi - Clin.Oral İmpl.Res.2000; 11:66-75
12. Von Arx, Cochran DL, Hermann JS, Schenk RK, Higginbottom FL, Buser D.
Lteral ridge augmentation and implant placement: An experimantal study evaluating implant osseointegration in different augmentation materials in the canine mandible.

13. Sammarco VJ,Chang L. - Modern issues in bone graft substitutes and advances in bone tissue technology. - Foot Ankle Clin 2002 Mar; 7(1) : 19-41
14. Proceedings of the 1996 World Workshop in Periodontics. Consensus report. Implant Therapy. I. Ann Periodont 1996; 1: 792-795
15. BALSHİ TJ - Overload management of osseointegrated fixtures to achieve optimum bone remodeling through multistage prosthodontic loading. Chicago: Ouintessence Publishing Co. Inc, 1992:364-371
16. BALSHİ TJ.WOLFINGER GJ. Immediate loading of Branemark implants edentulous mandibles: Implants Dent 1997;6: 83-88
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İmplantın Başarısını Etkileyen Lokal Faktörler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dt.Murat KANLI'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dt.Murat KANLI'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Murat KANLI Fotoğraf
Dt.Murat KANLI
Trabzon
Diş Hekimi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dt.Murat KANLI'nın Makaleleri
► Diş Çürüğünü Etkileyen Faktörler Dt.Burcu PEŞKİRCİOĞLU
► İmplantın Tarihçesi Dt.Murat KANLI
► Dişlerde Erozyona Neden Olan Faktörler Dt.Burcu PEŞKİRCİOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'İmplantın Başarısını Etkileyen Lokal Faktörler' başlığıyla benzeşen toplam 65 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Dişhekimliğinde Laser Şubat 2011
► Dental İmplant Nedir? Şubat 2011
► Diş Beyazlatma Şubat 2011
► İmmediate Yerleştirme Eylül 2007
► Osseointegrasyon Eylül 2007
► İmplantın Tarihçesi Eylül 2007
► Estetik Diş Yeni Trend Eylül 2007
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:20
Top