Dikkat Dağınıklığı ile Dikkat Bozukluğu Ayrı Şeylerdir
EBEVEYNLER DİKKAT: DİKKAT DAĞINIKLIĞI İLE DİKKAT BOZUKLUĞU AYRI ŞEYLERDİR
Dikkat dağınıklığı ile dikkat bozukluğu aynı şey değildir. Bu tıpkı -her ne kadar aynı anlamda kullanılsa da- sorun ile problemin aynı şey olmamasına benzer.
Malum, “Problem” kavramı psikolojide patolojik nitelikli sorunları ifade etmek için kullanılır. Daha ziyade normal olmayan durumları anlatır. Oysa “Sorun” kelimesi güncel nitelikli sıkıntıların ifadesinde tercih edilen bir kelimedir.
Sorun tabiri daha çok yol açtığı sıkıntılı sonuçlarına bakılarak kullanılır. Bu meyanda, öyle ya da böyle sonucu sıkıntılı olan her duruma kabaca sorun denilebilir. Dolayısı ile daha yaygın bir alanda, daha sık olarak kullanılan bir kavramdır. Problem sözcüğü ise daha ziyade yetkili kişilerce ele alınır, literatürdeki ilkelere ve kriterlere göre değerlendirilir.
BİR KAÇ ÖRNEKLE AÇIKLAMASI
Mesela belli özellikler bir araya geldiğinde “düşünce bozukluğu” anlamını taşır. Ancak bu tablodaki tek bir düşünce hatası “düşünce sorunu” şeklinde ele alınabilir.
Belli kişilik özellikleri herhangi bir kişide bir araya gelerek tablo oluşturursa “kişilik bozukluğu”; bu özelliklerden bir - kaçının bir arada olması durumuna ise “kişilik sorunu” denilebilir.
Yine mutsuzluk tek başına belki sorundur ancak mutsuzluğun da içinde yer aldığı bir dizi belirtiden oluşan tablo ise problemdir, sözgelimi depresyondur.
DİKKAT DAĞINIKLIĞI AYRIDIR, DİKKAT BOZUKLUĞU AYRIDIR
Dikkat dağınıklığı ile dikkat bozukluğu çoğu zaman aynı anlamda kullanılır ancak ikisi aynı şey değildir. Dikkat bozukluğu bazı istisnalar dışında hiperaktiviteyle birlikte seyreden, daha çok zemindeki dürtüsel nitelikli Hiperaktivite Bozukluğuna bağlı olarak gelişen patolojik bir durumdur. Dolayısı ile de bir çeşit davranış bozukluğudur.
Oysa dikkat dağınıklığı bir bozukluk (anormallik / hastalık) değildir; tamamen sonradan kazanılmış, yani öğrenilmiş bir sorundur. Dürtüsel olmayan hırsızlık ya da yalan söyleme davranışı gibi.
Daha çok okul yaşamında gözlenen bu sorun büyük ölçüde şu iki hatalı yaklaşım neticesinde kazanılır:
1. ÇOCUKLARIN AYNI ANDA İKİ FARKLI İŞLE MEŞGUL EDİLMESİ
Birinci neden çocukların aynı anda iki farklı işle meşgul olması ve bunun zamanla alışkanlık halini almasıdır.
Örneğin çocuk bir yandan yerde ya da masada kalemle yazı yazar, resim yapar; diğer yandan da bir gözü ile ekrandaki çizgi filmi ya da sevdiği diziyi izler. Bu aynı anda iki farklı işle meşgul olma uğraşısı, zamanla, beynin kendisini tek bir işe verebilmesinde sıkıntı yaşamasına neden olur. Beyin uzun süre yaptığı bir şeye alışır, dolayısı ile de bu yeni duruma uygun bir yapılanma ve iç düzen içine girer. İçine girdiği düzenin dışında bir durumla karşılaştığında ise zorlanır.
Çoğu aile adeta, “Fazla mal göz çıkarmaz” mantığıyla çocuklarının aynı anda iki farklı etkinlik içinde olmalarına, derken göz göre göre bu hatalı alışkanlığın edinilmesine, çünkü bozucu şartlanmanın doğmasına sebep olabilmektedirler.
İLK ADIM YEMEK SAATİNDE TELEVİZYON İZLEMEKLE ATILIYOR
Bu hatalı meşguliyet türü en yaygın haliyle yemek yeme ortamında gözlenir. Çoğu ailede sofra özellikle televizyonun açık olduğu odada kurulur. Yemek saati genellikle televizyonda çocukların en beğendiği programların yer aldığı saat dilimine denk gelir / getirilir. Çocuk bir yandan yemek yer, diğer yandan sofradaki konuşmalara dikkat kesilir, öbür yandan da göz ve kulak ucuyla ışıltılı tv. ekranını takip eder. Böylece, yaratılışı gereği aynı anda bir şeyi düşünmeye eğilimli olan beyin aynı anda iki - üç farklı uyarıcıya yoğunlaşarak dağılır.
Bu dağılma yaşantıları arttıkça zamanla yapısal bir sorun halini alır. Beyinde bu yönde bir eğilim oluşur. Sonunda beyin tek bir işi yaparken dahi ikinci ve üçüncü koldan gelebilecek olası uyarıcılara karşı hazırlık içine girer. Böylece yapılan işe aktarılması gereken sınırlı beyinsel enerji dağılır. Beyin -normalde dikkatini çekmeyecek- en ufak bir uyarıcı karşısında bile (ışık, hafif ses, görüntü gibi) ikiye, üçe dağılmaya artık daha da yatkın bir hal alır. Çünkü beynin ilgili doğal yapısı anılan hatalı / suni uygulamalar neticesinde bozulmuştur artık.
(Not: Ne kadar ağır ve olumsuz olursa olsun, belli bir anda tek bir sorunu düşünmek beyni fazla yormaz. Bunun için beynimiz doğuştan hazırlıklıdır. Bu organımızı en çok yoran, onu aynı anda bir kaç işle meşgul etmeye zorlamaktır. Aynı anda birkaç şeyi düşünen beyin kısa sürede yorulur. Böylece tek bir şeyi düşünürken bile yetersiz kalan, en çok da kısa sürede dikkati kayan bir sorun durumu çıkar ortaya. Psikolojik sorun yaşayan kişilerin bu sorunlarının altında genelde ruhsal yorgunluk; onun da altında beyinsel yorgunluk yatar. Beyni yorgun düşüren ise aynı anda birkaç şeyi uzun süre düşünmektir.)
2. ÇOCUĞUN BİR İŞE YÖNELMİŞ OLAN VE SONUNA DEK SÜRMESİ GEREKEN DİKAKTİNİ KESİNTİYE UĞRATMAK
Çocukta dikkat dağınıklığının ikinci ana nedeni ortama keyfice sokulan çevresel uyarıcılardır.
Mesela çocuk bir işe ya da meşguliyete başladığında keyfice ortama sokulan sözlü ve/veya görsel uyarıcılar, mesela ebeveyn tarafından kendisine yöneltilmiş bir söz, bu zamansız zaman diliminde çocuğa soru sorulması, hiç olmayacak bir yerde çocuktan cevap istenmesi gibi durumlar çocuğun bir işe yönelmiş ve o işin sonuna dek sürdürülmek üzere hazırlanmış - planlanmış olan "dikkatik enerjiyi" dağıtır. Bu tarzdaki uyarıcılarla sık sık dikkatik kesintiye uğrama egzersizlerine muhatap olmak belli bir zaman sonra beyni harici uyarıcılara karşı daha duyarlı ve açık, dolayısı ile de dikkati dağılmaya daha yatkın bir hale getirir.
Başta harici bir takım nedenlerle dağılan dikkat bir süre sonra kendiliğinden de, ortamda herhangi bir neden yokken de dağılmaya başlar. Beyin nasıl programlanırsa ona göre tepki verir. (Dağılmadığında ise ilgilendiği işe yüzeysel bir dikkat gösterebilir.)
EBEVEYNLERE ÖNERİ
Ebeveynler çocuklarının aynı anda tek bir işle meşgul olmalarını sağlamalılardır.
Böylece yaratılıştan gelen bu beyinsel eğilimlerine uygun bir pozisyon alışkanlığı kazandırmalılardır.
Yine ebeveynler çocukları belli bir işe yoğunlaştığında keyfice ortama uyarıcı sokmaktan, çocuğa müdahale ederek dikkatlerini sık sık kesintiye uğratmaktan ısrarla kaçınmalılardır.
İKİ SORUN KLİNİKTE BİLE KARIŞTIRILABİLİYOR
Aksi halde ebeveynler kendi elleriyle çocuklarında dikkat dağınıklığı sorununun tomurcuklanmasına, derken filizlenmesine zemin hazırlayabileceklerdir.
Sonra da çocuklarını, sanki sorun çocuklarından kaynaklanıyormuş gibi düşünerek kliniklere götürmek zorunda kalabileceklerdir.
Bu süreç sonundan mevcut sorunun DEHB ile karıştırılmasına, böylece çocuklarının gereksiz yere, genellikle de uzun süre ilaç kullanmak zorunda kalmasına neden olabileceklerdir.
Psikolog
İzzet Güllü
Dikkat dağınıklığı ile dikkat bozukluğu aynı şey değildir. Bu tıpkı -her ne kadar aynı anlamda kullanılsa da- sorun ile problemin aynı şey olmamasına benzer.
Malum, “Problem” kavramı psikolojide patolojik nitelikli sorunları ifade etmek için kullanılır. Daha ziyade normal olmayan durumları anlatır. Oysa “Sorun” kelimesi güncel nitelikli sıkıntıların ifadesinde tercih edilen bir kelimedir.
Sorun tabiri daha çok yol açtığı sıkıntılı sonuçlarına bakılarak kullanılır. Bu meyanda, öyle ya da böyle sonucu sıkıntılı olan her duruma kabaca sorun denilebilir. Dolayısı ile daha yaygın bir alanda, daha sık olarak kullanılan bir kavramdır. Problem sözcüğü ise daha ziyade yetkili kişilerce ele alınır, literatürdeki ilkelere ve kriterlere göre değerlendirilir.
BİR KAÇ ÖRNEKLE AÇIKLAMASI
Mesela belli özellikler bir araya geldiğinde “düşünce bozukluğu” anlamını taşır. Ancak bu tablodaki tek bir düşünce hatası “düşünce sorunu” şeklinde ele alınabilir.
Belli kişilik özellikleri herhangi bir kişide bir araya gelerek tablo oluşturursa “kişilik bozukluğu”; bu özelliklerden bir - kaçının bir arada olması durumuna ise “kişilik sorunu” denilebilir.
Yine mutsuzluk tek başına belki sorundur ancak mutsuzluğun da içinde yer aldığı bir dizi belirtiden oluşan tablo ise problemdir, sözgelimi depresyondur.
DİKKAT DAĞINIKLIĞI AYRIDIR, DİKKAT BOZUKLUĞU AYRIDIR
Dikkat dağınıklığı ile dikkat bozukluğu çoğu zaman aynı anlamda kullanılır ancak ikisi aynı şey değildir. Dikkat bozukluğu bazı istisnalar dışında hiperaktiviteyle birlikte seyreden, daha çok zemindeki dürtüsel nitelikli Hiperaktivite Bozukluğuna bağlı olarak gelişen patolojik bir durumdur. Dolayısı ile de bir çeşit davranış bozukluğudur.
Oysa dikkat dağınıklığı bir bozukluk (anormallik / hastalık) değildir; tamamen sonradan kazanılmış, yani öğrenilmiş bir sorundur. Dürtüsel olmayan hırsızlık ya da yalan söyleme davranışı gibi.
Daha çok okul yaşamında gözlenen bu sorun büyük ölçüde şu iki hatalı yaklaşım neticesinde kazanılır:
1. ÇOCUKLARIN AYNI ANDA İKİ FARKLI İŞLE MEŞGUL EDİLMESİ
Birinci neden çocukların aynı anda iki farklı işle meşgul olması ve bunun zamanla alışkanlık halini almasıdır.
Örneğin çocuk bir yandan yerde ya da masada kalemle yazı yazar, resim yapar; diğer yandan da bir gözü ile ekrandaki çizgi filmi ya da sevdiği diziyi izler. Bu aynı anda iki farklı işle meşgul olma uğraşısı, zamanla, beynin kendisini tek bir işe verebilmesinde sıkıntı yaşamasına neden olur. Beyin uzun süre yaptığı bir şeye alışır, dolayısı ile de bu yeni duruma uygun bir yapılanma ve iç düzen içine girer. İçine girdiği düzenin dışında bir durumla karşılaştığında ise zorlanır.
Çoğu aile adeta, “Fazla mal göz çıkarmaz” mantığıyla çocuklarının aynı anda iki farklı etkinlik içinde olmalarına, derken göz göre göre bu hatalı alışkanlığın edinilmesine, çünkü bozucu şartlanmanın doğmasına sebep olabilmektedirler.
İLK ADIM YEMEK SAATİNDE TELEVİZYON İZLEMEKLE ATILIYOR
Bu hatalı meşguliyet türü en yaygın haliyle yemek yeme ortamında gözlenir. Çoğu ailede sofra özellikle televizyonun açık olduğu odada kurulur. Yemek saati genellikle televizyonda çocukların en beğendiği programların yer aldığı saat dilimine denk gelir / getirilir. Çocuk bir yandan yemek yer, diğer yandan sofradaki konuşmalara dikkat kesilir, öbür yandan da göz ve kulak ucuyla ışıltılı tv. ekranını takip eder. Böylece, yaratılışı gereği aynı anda bir şeyi düşünmeye eğilimli olan beyin aynı anda iki - üç farklı uyarıcıya yoğunlaşarak dağılır.
Bu dağılma yaşantıları arttıkça zamanla yapısal bir sorun halini alır. Beyinde bu yönde bir eğilim oluşur. Sonunda beyin tek bir işi yaparken dahi ikinci ve üçüncü koldan gelebilecek olası uyarıcılara karşı hazırlık içine girer. Böylece yapılan işe aktarılması gereken sınırlı beyinsel enerji dağılır. Beyin -normalde dikkatini çekmeyecek- en ufak bir uyarıcı karşısında bile (ışık, hafif ses, görüntü gibi) ikiye, üçe dağılmaya artık daha da yatkın bir hal alır. Çünkü beynin ilgili doğal yapısı anılan hatalı / suni uygulamalar neticesinde bozulmuştur artık.
(Not: Ne kadar ağır ve olumsuz olursa olsun, belli bir anda tek bir sorunu düşünmek beyni fazla yormaz. Bunun için beynimiz doğuştan hazırlıklıdır. Bu organımızı en çok yoran, onu aynı anda bir kaç işle meşgul etmeye zorlamaktır. Aynı anda birkaç şeyi düşünen beyin kısa sürede yorulur. Böylece tek bir şeyi düşünürken bile yetersiz kalan, en çok da kısa sürede dikkati kayan bir sorun durumu çıkar ortaya. Psikolojik sorun yaşayan kişilerin bu sorunlarının altında genelde ruhsal yorgunluk; onun da altında beyinsel yorgunluk yatar. Beyni yorgun düşüren ise aynı anda birkaç şeyi uzun süre düşünmektir.)
2. ÇOCUĞUN BİR İŞE YÖNELMİŞ OLAN VE SONUNA DEK SÜRMESİ GEREKEN DİKAKTİNİ KESİNTİYE UĞRATMAK
Çocukta dikkat dağınıklığının ikinci ana nedeni ortama keyfice sokulan çevresel uyarıcılardır.
Mesela çocuk bir işe ya da meşguliyete başladığında keyfice ortama sokulan sözlü ve/veya görsel uyarıcılar, mesela ebeveyn tarafından kendisine yöneltilmiş bir söz, bu zamansız zaman diliminde çocuğa soru sorulması, hiç olmayacak bir yerde çocuktan cevap istenmesi gibi durumlar çocuğun bir işe yönelmiş ve o işin sonuna dek sürdürülmek üzere hazırlanmış - planlanmış olan "dikkatik enerjiyi" dağıtır. Bu tarzdaki uyarıcılarla sık sık dikkatik kesintiye uğrama egzersizlerine muhatap olmak belli bir zaman sonra beyni harici uyarıcılara karşı daha duyarlı ve açık, dolayısı ile de dikkati dağılmaya daha yatkın bir hale getirir.
Başta harici bir takım nedenlerle dağılan dikkat bir süre sonra kendiliğinden de, ortamda herhangi bir neden yokken de dağılmaya başlar. Beyin nasıl programlanırsa ona göre tepki verir. (Dağılmadığında ise ilgilendiği işe yüzeysel bir dikkat gösterebilir.)
EBEVEYNLERE ÖNERİ
Ebeveynler çocuklarının aynı anda tek bir işle meşgul olmalarını sağlamalılardır.
Böylece yaratılıştan gelen bu beyinsel eğilimlerine uygun bir pozisyon alışkanlığı kazandırmalılardır.
Yine ebeveynler çocukları belli bir işe yoğunlaştığında keyfice ortama uyarıcı sokmaktan, çocuğa müdahale ederek dikkatlerini sık sık kesintiye uğratmaktan ısrarla kaçınmalılardır.
İKİ SORUN KLİNİKTE BİLE KARIŞTIRILABİLİYOR
Aksi halde ebeveynler kendi elleriyle çocuklarında dikkat dağınıklığı sorununun tomurcuklanmasına, derken filizlenmesine zemin hazırlayabileceklerdir.
Sonra da çocuklarını, sanki sorun çocuklarından kaynaklanıyormuş gibi düşünerek kliniklere götürmek zorunda kalabileceklerdir.
Bu süreç sonundan mevcut sorunun DEHB ile karıştırılmasına, böylece çocuklarının gereksiz yere, genellikle de uzun süre ilaç kullanmak zorunda kalmasına neden olabileceklerdir.
Psikolog
İzzet Güllü
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Dikkat Dağınıklığı ile Dikkat Bozukluğu Ayrı Şeylerdir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.