İlişkilere Revizyon Gerekli
İLİŞKİLERE REVİZYON GEREKLİ
İlişkilerde çiftler sadece olumsuz durumlarda, ilişkileri üzerinde mecburen durup , düşünmeye başlarlar. Nerede yanlış yaptıklarını, nerelerde eksiklikler olduğunu anlamaya çalışırlar. Ama aradan geçen uzun zamandan sonra var olan eksiklikler, yapılan yanlışlar o kadar birikmiştir ki, nereden, nasıl başlayacaklarını bilemezler. Çünkü sorunlar dağ gibi yığılmış, yumak iyice dolaşmıştır. Bu yüzden ilişkilere bu noktaya gelmeden, tabiri caizse arada ayar vermek ve ilişkiyi revize etmek gereklidir. Nasıl ki insanlar , beden sağlığı için belli periyotlarda check-up yaptırmaları gerekiyorsa ,ilişkiler özelikle evlilikler için gerekliden ziyade , şarttır. Tabi ki eğer evliliğin ve ilişkinin sağlıklı devam etmesi isteniyorsa.
1)ZAMAN ZAMAN ANILARI CANLANDIRMAK, İLİŞKİNİN İLK ZAMANLARINI HATIRLAMAK VE BUNUN ÜZERİNDE KONUŞMAK VE BUNU TEKRARA TEKRAR YAŞAMAK.
İlişkilerin başından belli bir noktaya kadar her şey güzel ve istenildiği gibidir. Çünkü bu süreç içerisinde, ilişkilerde çiftler egosantrik değil, daha çok karşı tarafın memnuniyeti üzerinde odaklanılır. Karşı tarafın mutluluğu ötekini de memnun eder. Çünkü henüz bireysel beklentiler işin içine girmemiştir. Bu yüzden,ilk zamanlardaki olumlu, mutlu anılar üzerinde durmak, ilişkiyi sağlıklı kılar ve diri kalmasını sağlar.
2) EVLİLİKTE ÇİFTLERİN KENDİ KİMLİKLERİNİ NE KADAR KORUDUKLARI VE BENLİK SINIRLARINI NE KADAR KORUYABİLDİKLERİNİ DEĞERLENDİRMELİ.
Evliklerde, ilişkilerde en önemli şey. çiftlerin kendi bireysel alanları, onların sınırları ve bu sınırları ne kadar esnetmeye gönüllü olduklarıdır. Başlangıçtan bu yana gelinen noktada bu sınırların ne durumda olduğunu değerlendirmek, hem daha sonraki süreçte ilişkiye yapılan yatırımların kimin ne kadar yaptığını tespit etmek hem de özveri mi? ödün mü? bunun arasındaki mesafeyi anlayabilmek için önemlidir. Nitekim çiftlerin belli bir zaman sonra en çok öfkelendikleri, karşı tarafın yeterince yatırım yapmaması ve bu konuda da kendilerini haksızlığa uğramış gibi hissetmeleridir ve bu süreç içinde karşı taraftan bir an önce düzelmesini istemeleri yönünde beklentilerinin artmasına sebep olur. Bu istekleri de kısa sürede karşılanamayacağı için kavganın körüklenmesine ve anlaşmazlıklarının artmasına neden olur ve ilişkinin temeline bir darbe etkisi yapar. İlişkilerde hayal kırıklığını oluşturan ve tolere edilemeyen de budur.
3) İLETİŞİM KESİLDİĞİ, ESKİSİ KADAR TARTIŞMALARIN OLMADIĞI YANİ İLİŞKİDE SESSİZLİĞİN HAKİM OLMASI TEHLİKE SİNYALİDİR.
Bir ilişki içinde sürekli kavga etmek kadar, hiç kavga etmemek, uzun süren sessizlik anlarının yaşanması, tartışmaların azalması da tehlikeli bir durumun göstergesidir. Çoğu insan bu durumu ‘’artık söylemekten varzgeçtim’’, ‘’istemekyten vazgeçtim’’, ‘’bir beklentim kalmadı’’, ‘’onun için artık susuyorum’’, ‘’ilişkiyi akışına bıraktım’’ sözlerini sarf etmeye başlarlar, İşte bu durum da ,revizyon şarttır. Bu sessizlik anları, şiddetli kavga ve anlaşmazlıkların habercisi olabilir.
4) ÇİFTLER ARASINDA TARTIŞMALAR NORMALDİR.
Tartışmak ilişkiyi güçlendirir, revize eder. Çiftlerin birbirlerine ulaşmalarını sağlar. Birbirlerini tanımları için gereklidir. Birbirlerine karşı benlik sınırlarını hatırlatır. Bu yüzden tartışmak bir evlilikte, ilişkide var olması gerekendir. Olmaması gereken şiddetli kavgalardır. Çünkü kavga sözün bittiği, eylemin başladığı, şiddetin ta kendisidir. Tartışmalar ilişkiyi öğretir, ilişkiyi canlandırır, düşünmeyi sağlar, etkileşimi arttırır.
5) ÖZELLİKLE BİR AİLEDE BİR BEBEĞİN DÜNYAYA GELMESİ, ÇİFTİN BİR BEBEK SAHİBİ OLMASI ÇOĞU ZAMAN EVLİLİKTE DİNAMİKLERİ DEĞİŞTİREN BİR ETKENDİR..
Bebek çifttin kendi çocukluklarını, kendi baba ve anneleriyle olan ilişkilerini sorgulamasına sebep olur .Bebek sahibi olmak hem bir müjde hem de sorgulama sürecinin başlangıcıdır. Bebek egosantrik bir varlıktır. Doğduktan sonra o ailede her şey ona dönük olmaya başlar. Çiftlerin ihtiyaçları geri planda kalır. Yeni bir çocuğa sahip olmanın verdiği mutlulukla, kaygılar, endişeler ve sorgulamalar birbirine karışır.
Bu noktada çiftlerin ilişkileri ile ilgili bir süreç yaşadıklarının farkında olmaları ve bu farkındalıkla bu sürece olumlu, sakin yaklaşmaları mutluluklarını hem artıracak hem de çocuğun ruhsal anlamda sağlıklı büyümesine neden olacaktır. Bu dönemde öfke ve çatışmalar bazen çocuk üzerinden dile getirilir, çift için gerekli ve ihtiyaç duyulan ilginin çok büyük bir kısmı çocuğa verilir ve verilmek zorundadır.
6) BİRLİKTE NEFES ALMAK.
Günlük yaşamın mücadelesi ile çiftler kendilerini ve birbirlerinin ihtiyaçlarını ihmal ederler. İlişkinin ilk başlarında çıkılan tatil ve buna benzer progralar nasıl o zamanlar keyif veriyorlarsa, tekrar aynı keyfi verecektir. İlişkinin ilk zamanlarında yaşanan ve yapılanların tekrara yapılmaya başlanması, ilişkinin motivasyon kaynağı ve enerjisi olacaktır. Birlikte tatil yapmak, çiftlerin birbirlerine zaman ayırması ve bu ayrılan zamanında aslında kendilerine ve karşısındakine değer verdiğinin göstergesi olacaktır. Zamanı ve parayı bahane etmeyin. Nitekim kötüye giden bir ilişki zaten iş yaşamını ve sosyal yaşamı etkileyeceği için sizler zaten kötü bir ilişki içinde bundan keyif almıyor olacaksınız. Kötü giden bir ilişkinin etkisi ile de iş yaşamı olumsuz etkilenecek ve otomatik olarak bir maddi kayba dönüşecektir. Küçük hesaplar, bazen ağır faturaların nedeni olabilir.
7) BİRBİRİNİZİN ZAYIF VE HASSAS YÖNLERİNİZE ÇALIŞMAYIN.
Çiftler zaman ilerledikçe, birbirlerini tanıdıkça, birbirlerinin zayıf ve hassas yönlerinizi görmeye başlarlar. Bunu merhem olmak yerine kavgada buna çalışmak, bu otomatik olarak iletişimi kesecektir. Nitekim birçok çiftte eşime ‘’koz vermek istemiyorum’’ ifadesini yüzlerce kere duymuşumdur. Eşler arasında koz kullanmak olmaz. Çünkü ilişki evlilik demek en mahrem şeylerin paylaşılması demektir.
8) EVLİLİĞİN YA DA İLİŞKİNİN ADI MONOTONLUK VE RUTİN DEMEK DEĞİLDİR.
Monotonlaşan insanlardır. Evlilik dinamik bir süreçtir ve monotonluktan hoşlanmaz. Çoğu çift belli bir süreden sonra evliliğin zaten monotonlaşacağını ve fazla bir şey beklenilmemesi gerektiğine dair bir boyun eğme gibi yanlış bir inanış geliştirmişlerdir. İşte bu durumlar evlilikle ilgili pişmanlıkları ya da belli bir zaman sonra aldatma sürecinin başlangıcı olabilir. İlişki bir ara alandır. Bu ara alanı kaliteli ve doyurucu bir şeklide doldurmak çiftlerin ortak vazifesidir.
İLİŞKİLERİ REVİZE ETMEK İÇİN
Evlilik monotonluk değildir.
Her insanın zaafı vardır. Çift olmak bu zaafları, anlamak, gerektiğinde yardımcı olmak ve nihayetinde sarabilmektir.
İlişki içinde yapılan küçük değişiklikler nefes aldırır.
Tartışmak ilişkiyi güçlendirir. Tanımayı arttırır.
Evlenmek bireysellikten uzaklaşmak değil, tam tersine bireyselliğin güçlendirilmesidir.
İlişkinin ilk zamanlarını hatırlamak, ilişkiye renk katar. Çünkü ne olursa olsun ilk zamanlar, daima renkli ve canlıdır.
İlişki yenilemek, yenilenmek, renklenmek ister. İlişkiye kendi benliklerinizi korkmadan ortaya koyarak renk katın.
Çocuk sahibi olmak aileye renk katar .Fakat ilk zamanlar yorucudur. Ve ilişkinin bütün dinamiklerini değiştirir ve yerinden oynatır.
İlişkilerde çiftler sadece olumsuz durumlarda, ilişkileri üzerinde mecburen durup , düşünmeye başlarlar. Nerede yanlış yaptıklarını, nerelerde eksiklikler olduğunu anlamaya çalışırlar. Ama aradan geçen uzun zamandan sonra var olan eksiklikler, yapılan yanlışlar o kadar birikmiştir ki, nereden, nasıl başlayacaklarını bilemezler. Çünkü sorunlar dağ gibi yığılmış, yumak iyice dolaşmıştır. Bu yüzden ilişkilere bu noktaya gelmeden, tabiri caizse arada ayar vermek ve ilişkiyi revize etmek gereklidir. Nasıl ki insanlar , beden sağlığı için belli periyotlarda check-up yaptırmaları gerekiyorsa ,ilişkiler özelikle evlilikler için gerekliden ziyade , şarttır. Tabi ki eğer evliliğin ve ilişkinin sağlıklı devam etmesi isteniyorsa.
1)ZAMAN ZAMAN ANILARI CANLANDIRMAK, İLİŞKİNİN İLK ZAMANLARINI HATIRLAMAK VE BUNUN ÜZERİNDE KONUŞMAK VE BUNU TEKRARA TEKRAR YAŞAMAK.
İlişkilerin başından belli bir noktaya kadar her şey güzel ve istenildiği gibidir. Çünkü bu süreç içerisinde, ilişkilerde çiftler egosantrik değil, daha çok karşı tarafın memnuniyeti üzerinde odaklanılır. Karşı tarafın mutluluğu ötekini de memnun eder. Çünkü henüz bireysel beklentiler işin içine girmemiştir. Bu yüzden,ilk zamanlardaki olumlu, mutlu anılar üzerinde durmak, ilişkiyi sağlıklı kılar ve diri kalmasını sağlar.
2) EVLİLİKTE ÇİFTLERİN KENDİ KİMLİKLERİNİ NE KADAR KORUDUKLARI VE BENLİK SINIRLARINI NE KADAR KORUYABİLDİKLERİNİ DEĞERLENDİRMELİ.
Evliklerde, ilişkilerde en önemli şey. çiftlerin kendi bireysel alanları, onların sınırları ve bu sınırları ne kadar esnetmeye gönüllü olduklarıdır. Başlangıçtan bu yana gelinen noktada bu sınırların ne durumda olduğunu değerlendirmek, hem daha sonraki süreçte ilişkiye yapılan yatırımların kimin ne kadar yaptığını tespit etmek hem de özveri mi? ödün mü? bunun arasındaki mesafeyi anlayabilmek için önemlidir. Nitekim çiftlerin belli bir zaman sonra en çok öfkelendikleri, karşı tarafın yeterince yatırım yapmaması ve bu konuda da kendilerini haksızlığa uğramış gibi hissetmeleridir ve bu süreç içinde karşı taraftan bir an önce düzelmesini istemeleri yönünde beklentilerinin artmasına sebep olur. Bu istekleri de kısa sürede karşılanamayacağı için kavganın körüklenmesine ve anlaşmazlıklarının artmasına neden olur ve ilişkinin temeline bir darbe etkisi yapar. İlişkilerde hayal kırıklığını oluşturan ve tolere edilemeyen de budur.
3) İLETİŞİM KESİLDİĞİ, ESKİSİ KADAR TARTIŞMALARIN OLMADIĞI YANİ İLİŞKİDE SESSİZLİĞİN HAKİM OLMASI TEHLİKE SİNYALİDİR.
Bir ilişki içinde sürekli kavga etmek kadar, hiç kavga etmemek, uzun süren sessizlik anlarının yaşanması, tartışmaların azalması da tehlikeli bir durumun göstergesidir. Çoğu insan bu durumu ‘’artık söylemekten varzgeçtim’’, ‘’istemekyten vazgeçtim’’, ‘’bir beklentim kalmadı’’, ‘’onun için artık susuyorum’’, ‘’ilişkiyi akışına bıraktım’’ sözlerini sarf etmeye başlarlar, İşte bu durum da ,revizyon şarttır. Bu sessizlik anları, şiddetli kavga ve anlaşmazlıkların habercisi olabilir.
4) ÇİFTLER ARASINDA TARTIŞMALAR NORMALDİR.
Tartışmak ilişkiyi güçlendirir, revize eder. Çiftlerin birbirlerine ulaşmalarını sağlar. Birbirlerini tanımları için gereklidir. Birbirlerine karşı benlik sınırlarını hatırlatır. Bu yüzden tartışmak bir evlilikte, ilişkide var olması gerekendir. Olmaması gereken şiddetli kavgalardır. Çünkü kavga sözün bittiği, eylemin başladığı, şiddetin ta kendisidir. Tartışmalar ilişkiyi öğretir, ilişkiyi canlandırır, düşünmeyi sağlar, etkileşimi arttırır.
5) ÖZELLİKLE BİR AİLEDE BİR BEBEĞİN DÜNYAYA GELMESİ, ÇİFTİN BİR BEBEK SAHİBİ OLMASI ÇOĞU ZAMAN EVLİLİKTE DİNAMİKLERİ DEĞİŞTİREN BİR ETKENDİR..
Bebek çifttin kendi çocukluklarını, kendi baba ve anneleriyle olan ilişkilerini sorgulamasına sebep olur .Bebek sahibi olmak hem bir müjde hem de sorgulama sürecinin başlangıcıdır. Bebek egosantrik bir varlıktır. Doğduktan sonra o ailede her şey ona dönük olmaya başlar. Çiftlerin ihtiyaçları geri planda kalır. Yeni bir çocuğa sahip olmanın verdiği mutlulukla, kaygılar, endişeler ve sorgulamalar birbirine karışır.
Bu noktada çiftlerin ilişkileri ile ilgili bir süreç yaşadıklarının farkında olmaları ve bu farkındalıkla bu sürece olumlu, sakin yaklaşmaları mutluluklarını hem artıracak hem de çocuğun ruhsal anlamda sağlıklı büyümesine neden olacaktır. Bu dönemde öfke ve çatışmalar bazen çocuk üzerinden dile getirilir, çift için gerekli ve ihtiyaç duyulan ilginin çok büyük bir kısmı çocuğa verilir ve verilmek zorundadır.
6) BİRLİKTE NEFES ALMAK.
Günlük yaşamın mücadelesi ile çiftler kendilerini ve birbirlerinin ihtiyaçlarını ihmal ederler. İlişkinin ilk başlarında çıkılan tatil ve buna benzer progralar nasıl o zamanlar keyif veriyorlarsa, tekrar aynı keyfi verecektir. İlişkinin ilk zamanlarında yaşanan ve yapılanların tekrara yapılmaya başlanması, ilişkinin motivasyon kaynağı ve enerjisi olacaktır. Birlikte tatil yapmak, çiftlerin birbirlerine zaman ayırması ve bu ayrılan zamanında aslında kendilerine ve karşısındakine değer verdiğinin göstergesi olacaktır. Zamanı ve parayı bahane etmeyin. Nitekim kötüye giden bir ilişki zaten iş yaşamını ve sosyal yaşamı etkileyeceği için sizler zaten kötü bir ilişki içinde bundan keyif almıyor olacaksınız. Kötü giden bir ilişkinin etkisi ile de iş yaşamı olumsuz etkilenecek ve otomatik olarak bir maddi kayba dönüşecektir. Küçük hesaplar, bazen ağır faturaların nedeni olabilir.
7) BİRBİRİNİZİN ZAYIF VE HASSAS YÖNLERİNİZE ÇALIŞMAYIN.
Çiftler zaman ilerledikçe, birbirlerini tanıdıkça, birbirlerinin zayıf ve hassas yönlerinizi görmeye başlarlar. Bunu merhem olmak yerine kavgada buna çalışmak, bu otomatik olarak iletişimi kesecektir. Nitekim birçok çiftte eşime ‘’koz vermek istemiyorum’’ ifadesini yüzlerce kere duymuşumdur. Eşler arasında koz kullanmak olmaz. Çünkü ilişki evlilik demek en mahrem şeylerin paylaşılması demektir.
8) EVLİLİĞİN YA DA İLİŞKİNİN ADI MONOTONLUK VE RUTİN DEMEK DEĞİLDİR.
Monotonlaşan insanlardır. Evlilik dinamik bir süreçtir ve monotonluktan hoşlanmaz. Çoğu çift belli bir süreden sonra evliliğin zaten monotonlaşacağını ve fazla bir şey beklenilmemesi gerektiğine dair bir boyun eğme gibi yanlış bir inanış geliştirmişlerdir. İşte bu durumlar evlilikle ilgili pişmanlıkları ya da belli bir zaman sonra aldatma sürecinin başlangıcı olabilir. İlişki bir ara alandır. Bu ara alanı kaliteli ve doyurucu bir şeklide doldurmak çiftlerin ortak vazifesidir.
İLİŞKİLERİ REVİZE ETMEK İÇİN
Evlilik monotonluk değildir.
Her insanın zaafı vardır. Çift olmak bu zaafları, anlamak, gerektiğinde yardımcı olmak ve nihayetinde sarabilmektir.
İlişki içinde yapılan küçük değişiklikler nefes aldırır.
Tartışmak ilişkiyi güçlendirir. Tanımayı arttırır.
Evlenmek bireysellikten uzaklaşmak değil, tam tersine bireyselliğin güçlendirilmesidir.
İlişkinin ilk zamanlarını hatırlamak, ilişkiye renk katar. Çünkü ne olursa olsun ilk zamanlar, daima renkli ve canlıdır.
İlişki yenilemek, yenilenmek, renklenmek ister. İlişkiye kendi benliklerinizi korkmadan ortaya koyarak renk katın.
Çocuk sahibi olmak aileye renk katar .Fakat ilk zamanlar yorucudur. Ve ilişkinin bütün dinamiklerini değiştirir ve yerinden oynatır.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "İlişkilere Revizyon Gerekli" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
