2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Polikistik Over Sendromu(Pcos) ve Beslenme
MAKALE #18624 © Yazan Uzm.Dyt.Aziz KILINÇ | Yayın Temmuz 2017 | 7,382 Okuyucu
Polikistik over sendromu(PCOS) uzun dönemli kardiyovasküler, metabolik ve endokrin etkileri olan yaygın, kompleks, endokrin bir rahatsızlıktır. Genellikle yaşamın erken dönemlerinde ortaya çıkar. Hali hazırda tüm klinik bulguları ele alan bir ilaç tedavisi mevcut değildir. İlk defa 1935 yılında Irving Stein ve Michael Leventhal tarafından tanımlanmıştır. İlk kez 7 kadın üzerinde yapılan vaka çalışmasında obezite, hirşutizm(yüzde ve boyunda erkek tipi kıllanma), amenore(menarj olmuş kadınlarda ardışık 3 adet dönemi boyunca kanamanın olmaması), büyümüş/genişlemiş yumurtalık(overler) ortak rastlanan bulgu olarak gözlenmiştir. Etiyolojisi tam olarak anlaşılmamakla birlikte birinci dereceden kadın akrabalarında bu hastalığın bulunması, fiziksel ve çevresel faktörler, obezojenik çevre, beslenme örüntüsü, obezite ve kirleticilerin(insektisitler, plastik ambalajlardaki endokrin bozucu bisfenol-A ve fitalatlar) muhtemel etkili olabileceği düşünülmektedir.
Bazı kliniklerde PCOS tanısı konulabilmesi için hastada aşağıdakilerden en az 2 tanesinin kombinasyonunun bulunup bulunmadığına bakılmaktadır:
*Kronik(uzun süren) Anovulasyon(yumurtlama eksikliği veya hiç yumurtlama olmaması)
*Hiperandrojenizmin klinik ve/veya biyokimyasal bulguları
*Androjen fazlalılığının hariç tutulması veya diğer ilişkili bozukluklara bağlı olmaksızın ultrasonda polikistik yumurtalıklar,
(Polikistik yumurtalığa neden olabilme potansiyeli nedeniyle hariç tutulan diğer bozukluklar hiperprolaktinemi, anormal troid fonksiyonları, klasik olmayan 2-hidroksilaz yetersizliği ve androjen salgılayan tümörlerdir.)
PCOS tanısında kullanılan standart biyokimyasal testler şunlardır: toplam ve serbest testesteron, dehidroepionadrosteron(DHEA) glikoz toleransı ve insülin duyarlılığı, kolestrol, tiroid hormonları ve prolaktin.
Cinsiyet hormonu bağlayıcı protein(SHBP) de bazen test edilir. Bu proteinin azalması serbest androjen(erkeklik hormonları) miktarını arttırır. Bu ise istenmeyen bir durumdur. (İnsülin salınımını arttıran aşırı şekerli besinler de aynı etkiye sahip olmaktadır. Çünkü plazmada insülinin yükselmesi karaciğerde üretilen ve dolayısıyla kandaki Cinsiyet hormonu bağlayıcı protein(SHBP) düzeylerini azaltır). Lüteinizan hormon(LH) ve FSH(folikül uyarıcı hormon) oranı ise zayıf spesifitesi nedeniyle daha nadir tercih edilen testlerdir.
Belirti ve bulgulardan başlıcaları şunlardır:
Anovülasyona bağlı kısırlık: PCOS olan kadınların %50-70’inde görülür
Amenore veya oligomenore: PCOS olan kadınların %90-95’ini etkileyebilir.
Hirşutizm: Kadınlarda erkek tipi kıllanma
Hiperinsülinemi: PCOS olan kadınların %50-80’inde görülebileceği rapor edilmektedir.
Dislipidemi: PCOS olan kadınlarda PCOS olmayan akranlarına göre dislipidemi gelişme ihtimali 1,5-2 kat daha fazladır.
Obezite: PCOS olan kadınların yaklaşık yarısı obeziteden muzdariptir. BKI normal olan kadınlarda bel çevresinin 80 cm altına indirilmesine odaklanılmalıdır.
Santral obezite(karın bölgesi yağlanması) normal ağırlıktaki kadınlarda bile karşılaşılan bir sorundur. Kardiyo egzersizleri(günlük 10-15 dakika ısınma hareketleri+25-30 dakika kadar bu egzersizler yapılabilir) karın yağları için faydalı olabilir.
Bel/kalça oranının da 0,85’in altında olması önerilmektedir(WHO, 2011).
Akne: PCOS olan kadınların %38’inde akne rapor edilmiştir.
Akantozis nigrikans: İnsülin direncine bağlı gelişip daha çok boyun ve koltuk altı bölgesinde görünen kir görünümünde kahverengi lekelerdir.
Erkek tipi saç dökülmesi(Alopesi): PCOS olan her 100 kadından 16’sında görülmektedir.
Tıkayıcı uyku apnesi: Kalp-damar hastalığı olaylarında artışa neden olmaktadır.
Sinirlilik ve depresyon: PCOS olan kadınlarda daha yaygın olmakla birlikte ilişki tam olarak açıklanamamıştır.
GnRH (Gonodotropin salgılatıcı hormon) sıklıkla hipotalamusta genelde normalin üzerindedir. Bu nedenle folikül uyarıcı hormona göre lüteinleştirici hormon(LH) artar. Bu hormonal dengesizliğin sonucu ise androjen seviyelerinin artmasıdır. LH seviyesinin çok yüksek seyretmesi infertilite(kısırlık) göstergesi de olduğundan istenen bir durum değildir.
İnsülin direnci daha çok erkeklik hormonları fazla olup adet düzensizliği görülmeyen PCOS hastalarında karşılaştığımız bir durumdur. Androjen seviyeleri normal olan PCOS hastalarında ise genelde insülin direnci gözlenmez ancak adet düzensizliği vardır.
PCOS olan kadınlar IGT(Halk arasında gizli şeker), tip-2 DM ve gebelik diyabeti gelişimi açısından risk altındadır. Metabolik sendrom görülme sıklığı PCOS olan kadınlarda %47 iken PCOS olmayan kontrol grubu kadınlarda %4 olarak bulunmuştur.
PCOS olan kadınlarda uzun süreli anovulasyon ve endometrial dokudaki östrojen maruziyetinden dolayı endometrium malignansisi gelişebileceği bildirilse de bilim insanları bunun üzerinde uzlaşmamaktadır. Vajinal, vulval, servikal, yumurtalık veya meme Ca ile PCOS arasında ilişki olduğu doğrulanmamıştır.
İNSÜLİN DİRENCİ VE PCOS
İnsülin direnci veya kanda yüksek seyreden insülin aynı zamanda aromataz enzim aktivitesini inhibe ederek testesteronun östrojene dönüşümünü azaltır. Ayrıca insülin direnci 5-alfa redüktazı aktive eder. Testosterondan dehidrotestosterona dönüşümü hızlandırır. Dehidrotestesteron artışı ise kadınlarda akne, sivilce benzeri deri sorunları ve erkek tipi saç dökülmesine neden olur.
İnsülin direncini engellemek için ayçiçeği ve mısırözü yağı yerine daha çok zeytinyağı tercih edilmeli, haftada 1-2 gün mutlaka yağlı balık yenmelidir. Ayçiçek ve mısır yağları omega-6, balık, ceviz gibi besinler ise omega 3 yağ asitleri içerir. Diyette omega 6 oranı omega 3’e göre çok yükselirse bu defa araşidonik asit metabolitlerinden prostoglandin E 2 sentezi azalır. Prostoglandin E 2 ise 1. faz insülin salınımı engelleyicisidir. İnsülin direnci sebeplerinden biri de bu olarak gösterilmektedir.
Yüksek seviyede insülin yumurtalık ve adrenal bezlerde aşırı erkeklik hormonu üretimini uyarır. Bunun sonucu olarak ovulasyon(adet görme) gerçekleşmez veya düzensizleşir.
TEDAVİ STRATEJİLERİ
Günümüzde PCOS için uygulanan alışılmış/geleneksel tedavi yöntemleri faydalı olmayıp bazıları beklenmedik yan etkilere yol açabilmektedir. PCOS adet düzensizlikleri, artmış androjen(erkeklik hormonu), polikistik yumurtalıklar ile karakterize bir sendromdur. Ayrıca insülin direnci, hiperinsülinizm ve diyabet ile de ilişkili bulunmuştur. Ayrıca bu kadınlar dislipidemi ve obezite sorunundan da muzdariptir. Günümüzde PCOS tedavisi şunları içermektedir: normal adet döngüsü ve ovulasyonun sağlanması, hirşutizm(kadınlarda yüz ve boyun bölgesinde kıllanma) ve akne oluşumunun yine kardiyovasküler risklerin azaltılması
Oral kontroseptifler ve metformin bu grupta sıklıkla reçete edilen ilaçlardır. Doğum kontrol haplarının kullanılma sebebi gonodotropin salınımını baskılamak ve kandaki serbest androjen seviyesini azaltabilmektir. Böylece adet döngüsü düzene girebilir. Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta daha vardır. Doğum kontrol haplarının kullanımı insülin direnci ve hiperglisemi üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Aşırı kilolu/obez bireylere yaşam tarzı modifikasyonları önerilir. PCOS’un temel özelliklerinden biri de obezitenin eşlik etmesidir. Obezite PCOS olan kadınlarda farklı mekanizmalar yoluyla doğurganlığı etkilediği bilinen bir faktördür. Burada artmış androjen seviyeleri, insülin direnci, artmış lüteinize hormon temel rolü oynamaktadır. Araştırmalar bu kadınlarda ağırlık kaybının adet düzensizliklerini azaltabileceğini göstermiştir. Ayrıca kilo kaybı spontan gebeliği de kolaylaştırır. Ana bulgu menstrual kanamalar arasındaki sürenin uzamış/gecikmiş olmasıdır(2 aydan daha fazla).
PCOS tedavisinde altta yatan hormonal bozuklukları tamamen tersine çevirecek ve tüm klinik tabloyu iyileştirecek ideal bir ilaç şu an için yoktur. PCOS olan kadınlarda kullanılan geleneksel ilaç tedavileri şu şekildedir:
*Oral kontraseptif ilaçlar: Hamilelik isteği/planlaması olmayan kadınlarda adet düzensizliği ve hiperandrojenizm tedavisinde kullanılır. Ancak yeni çalışma bulguları bu ilaçların PCOS’ un metabolik kontrolü üzerinde negatif etkiye sahip olabileceğini(zararlı olabileceğini) göstermiştir.
*Progestinler: Medroxy progesteron asetat gibi progesteronun sentetik formları temel olarak kadınlarda erkek tipi kıllanma ve fonksiyonel olmayan uterin kanaması tedavisinde kullanılır. Ancak bu gruptaki ilaçlar yan etki olarak kilo artışı, vücutta sıvı birikimi, karaciğer fonksiyon bozukluğu ve depresyona neden olabilir.
*Anti-androjenler: Cyproteron asetat, spironolakton, flutamid bu ilaçlara örnek olup temel olarak hirşutizm tedavisine yönelik kullanılırlar. Sıklıkla doğum kontrol haplarıyla beraber reçete edilir.
*İnsülin duyarlılığını arttırıcı ilaçlar/metformin: Yeni araştırmalar PCOS olan kadınlarda metformin kullanımının kilo kaybı, insülin duyarlılığı, kan lipid profilleri üzerine yararlı bir etkisinin olmadığını göstermiştir. Ayrıca bazı kadınlarda yan etki olarak mide-barsak rahatsızlıkları, nadiren de böbrek hasarı ve laktik asidoz gelişebileceği bildirilmektedir.
* Clomiphene: 2007 yılında metformin ile mukayese edildiğinde doğurganlık ve canlı doğum oranları açısından daha başarılı sonuçlar vermiştir. Ancak 2009’da yapılan bir başka meta analiz çalışmasında bu iki ilaç arasında başarı oranları açısından bir fark bulunamamıştır.
*Yaşam tarzı değişiklikleri: Aşırı kilolu kadınlarda yaşa ve cinsiyete göre ideal kiloya kavuşmak ve bel çevresinin 80 cm altına indirilmesi hedeflenmeli, ayrıca bel kalça oranı da <0,85 olmalıdır. PCOS olan bazı kadınlarda vücut ağırlığındaki %5’lik azalma bile ovulasyonu devam ettirip adet döngüsünü düzene sokabilir. Düzenli egzersiz ve rafine şekerlerden kaçınma da oldukça önemlidir. Sebze tüketimi arttırılmalı, stres seviyeleri kontrol altına alınmalı, düşük glisemik indeks/glisemik yük içeren besinlere ağırlık verilmelidir.
Diğer ilaçlar
*Statinler: Yeni araştırma sonuçları PCOS olan kadınlarda statin grubu ilaç kullanımının hiperandrojenizmi azaltabileceğine ve lipid profilini düzenleyebileceğine işaret etmektedir. Ancak muhtemel yan etkileri nedeniyle PCOS tedavisinde kullanımı tartışmalıdır.
Polikistik over hastaları için reçete edilen ilaçlar sıklıkla önemli yan etkilere ve kontroendikasyonlara sahip olabilmektedir. Özellikle hamilelik düşünen kadınlar için bu saydığımız ilaçlar problematik hale gelebilmektedir.
Bitkisel tıp, Fitoterapi ve PCOS
Bu tedavi yöntemi gebe ve emzikliler için uygun değildir. Bitkiler ilaç benzeri etki gösterdiği için herhangi bir ilaç kullanıyorsanız veya bir rahatsızlığınız varsa hekim kontrolünde olmadıkça bitkisel ürünleri tedavi amaçlı kullanmayınız. Örneğin aşağıda faydalı özellikleri sayılan dereotu ve rezeneyi düşük tansiyon problemi yaşayan kişiler kullanmamalıdır. Bu makalede bahsi geçen sonuçların çoğu hayvan deneylerinden elde edilmiş sonuçlardır. İnsanlar üzerinde yan etkiler ve güvenilirlik açısından daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
Tarih boyunca fitoterapi PCOS ile ilişkili semptomların tedavi edilmesinde kullanılmıştır. Çin şakayığı(Paeonia lactiflora), Meyan (Glycyrrhiza glabra), hayıt(Vitex agnus) PCOS tedavisinde uygulayıcılar tarafından en sık reçete edilen bitkisel ürünlerdir.
Paeonia lactiflora(çin şakayığı)bileşiminde bulunan paeoniflorin yumurtalıklardan testesteron üretimini anlamlı bir şekilde azaltmaktadır. Ruth Trickey 2004 yılında yayınlanan Kadın, Hormonlar ve Menstrüal Döngü kitabında bu bitkiyle elde ettiği başarılı sonuçları anlatmıştır.
Meyan PCOS olmayan kadınlarda anti-androjenik etki göstermiştir. Bu etkisinin 17-20 liaz ve 17-hidroksi steroid dehidrogenaz enzimlerini inhibe etmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. 17-20 liaz aktivitesinin inhibe olmasının olumsuz sonucu ise aterojenik yaşlanmayı hızlandırmasıdır.
Ratlar üzerinde yapılan farmakolojik araştırmalarda meyan bileşiminde bulunan glycyrrhetinic asidin ratların yumurtalıklarında testesteron üretimini anlamlı bir şekilde azalttığı bulunmuştur.
Yüksek dozda ve uzun süreli kullanımı kan basıncında artışa sebep olur.
Yapılan çalışmalarda tarçının fosfatidil inositol-3 kinaz aktivitesini arttırarak insülin etkisini kuvvetlendirdiği görülmüştür. Nane Türkiye’de geleneksel olarak hirşutizm tedavisi için kullanılmaktadır. Ayrıca kıvırcık nanenin testesteronu azaltıp FSH, LH ve östrodiolde artış sağladığı da bulunmuştur. Tüylü çay üzerine yapılan çalışmalar PCOS olan kadınlarda anormal uterus kanamalarının tedavisinde etkili olduğunu göstermiştir. Ancak yüksek dozda kullanımının bir takım yan etkilere yol açtığı bilinmektedir.
PCOS olan kadınlarda altın mühür bitkisinin metformine benzer bir yolla teka hücreleri ve granüloza hücrelerde insülin direncinde iyileşme sağladığı, ayrıca androjen üretimini modüle ettiği görülmüştür.
Dereotunun fare deneylerinde ovulasyon uyarıcı olduğu görülmüş aynı zamanda progesteron konsantrasyonunu da arttırmıştır. Aynı şekilde kuşkonmaz bitkisi yumurtalık foliküllerinin sayısını, FSH, GnRH , östrojen, LH ve progestin hormon seviyelerini arttırır. Ayrıca insülin sekresyonunu ve B-hücre fonksiyonlarını iyileştirir, total ve LDL kolestrolde azalma sağlar.
Ağaç kavunu bitkisinin östrojenik etkiye sahip olması nedeniyle PCOS tedavisinde kullanılabileceği düşünülmektedir. İncir periferdeki dokularda insülin benzeri etki gösterir, HDL kolestrolü arttırır, LDL’de azalma sağlar.
Rezene özütü serum östrojen, progesteron, prolaktin seviyelerini arttırdığı için adet düzensizliği sorunu yaşayan kadınlarda kullanılabilir. Cilt değişiklikleri olduğunda rezene kullanımı bırakılmalıdır.
Mayıs papatyası bitkisi yumurtalık dokusundaki kistleri azaltır. Yine ısırgan bitkisinin hiperandrenojenizm olan kadınlarda testeronda azalma sağladığı bilinmektedir.
İnsanlar üzerinde bu çalışmada adı geçen 71 bitkiden sadece Foeniculum vulgar adıyla bilinen rezenenin kadınlarda adetleri kolaylaştırıcı, hızlandırıcı etkiye(emmenagog etki) sahip olduğu onaylanmıştır. Yine bu bitkiler hayvan deneylerinde ovülasyon indükleyici(adet kolaylaştırıcı) etki göstermiştir. Sadece Origanum majorana(mercanköşk) ve Urtica dioica (ısırgan otu) nun klinik çalışmalarda insanlarda da ovülasyon indükleyici özelliğe sahip olduğu görülmüştür.
Kuşkonmaz, çemenotu ve soğan ise PCOS’a bağlı amenore(adet kesilmesi) için muhtemel faydalı olarak nitelendirilmiştir.
PCOS, OBEZİTE VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ
PCOS olan kadınlarda obezite prevelansı arttıkça diyabet oluşma sıklığı da artmaktadır. %2-5’lik ağırlık kaybı sonucunda serbest testesteronda %21’lik azalma görülmüştür. Ayrıca çalışmaya katılan 18 kadından 9’unda adet düzensizlikleri düzelmiş, 2 sinde de hamilelik oluşmuştur.
24 obez PCOS hastası kadının katıldığı bir diğer çalışmada ise katılımcılara 6 aylık süre boyunca 1000 kalorilik düşük yağlı diyet uygulanmış olup 13 katılımcıda başlangıç ağırlığının %5’inden fazla ağırlık kaybı sağlanmıştır. Bu 13 katılımcının cinsiyet hormonu bağlayıcı globulin seviyelerinin arttığı(olumlu), açlık insülin seviyelerinin azaldığı(olumlu), yarısından fazlasında da yumurtalık fonksiyonlarının normale döndüğü görülmüştür. Karın yağlanmasındaki azalmanın metabolik ve üreme fonksiyonlarındaki düzelme için daha etkili olduğu bilinmektedir.
Diyete ek günlük 30 dakika bisiklet sürme(başka bir aktivite de olabilir) metabolik ve hormonal dengeyi sağlamaya yardımcı olacaktır.
Glikoz toleransının iyileşmesi artmış gebe kalma oranları ile ilişkilidir.
Yaşam tarzı değişikliği PCOS tedavisinde ilk ve en önemli basamaktır. Psikososyal stres yaratıcıların azaltılması, diyet ve egzersiz
Enerjisi azaltılmış diyetler(Obez bireylerde 6-12 aylık süreçte vücut ağırlığında %7-10 kayıp olması hedeflenmelidir).
Enerji kadar diyet örüntüsü de önemlidir. Enerjinin yağdan gelen oranı <%30, doymuş yağ oranı <%10 olmalıdır. Sebze, meyve, tam tahıllı ekmek alımı ile lif(posa) tüketimi arttırılmalıdır.
Her gün en az 30 dakika yapılandırılmış egzersiz programına da ihtiyaç vardır.
Yeni bulgular ağırlık kaybıyla birlikte çok sayıda endometrial kanser belirtecinde de azalma olduğunu göstermektedir. Ayrıca ağırlık kaybı glikoz dinamiklerinde de iyileşme sağlayarak artmış meme ve endometrium kanser riskini de tersine çevirebilir.
PCOS’taki mood(duygu durum) bozuklukları dolaylı olarak obezite ve insülin direnci sebebiyle stres yanıtında oluşan değişikliklerden kaynaklanabilmektedir.

KAYNAKLAR
Rooney S, Pendry B. Phytotherapy for Polycystic Ovarian Syndrome: A review of the literature and evaluation of practitioners’ experiences. Journal of Herbal Medicine. 2014:4;159-171.
Bates GW, Legro SR. Longterm management of Polycystic Ovarian Syndrome (PCOS). Molecular and Cellular Endocrinology. 2013:373; 91-97.
Hosseinkhani A et al. Traditional Persian Medicine and management of metabolic
dysfunction in polycystic ovary syndrome. Journal of Traditional and Complementary Medicine. 2017;1-7.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Beslenme ve Metabolizma ABD, Ders Notları.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Polikistik Over Sendromu(Pcos) ve Beslenme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Dyt.Aziz KILINÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Dyt.Aziz KILINÇ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     69 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Aziz KILINÇ Fotoğraf
Uzm.Dyt.Aziz KILINÇ
Konya (Online hizmet de veriyor)
Uzman Diyetisyen
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Dyt.Aziz KILINÇ'ın Makaleleri
► Polikistik Over Sendromu’nda Beslenme Dyt.Nurettin ŞAHİNLİ
► Polikistik Over Sendromu ve Beslenme Dyt.Nagihan KIRCALI
► Polikistik Over Sendromu ve Beslenme Prof.Dr.Dyt.Murat BAŞ
► Pkos (Polikistik Over Sendromu), Yaşam Şekli ve Beslenme Dyt.Zeynep Işıl KÜÇÜKGÖNCÜ
► Polikistik Over Sendromu Dyt.Nil ŞAHİN GÜRHAN
► Polikistik Over ve Beslenme Dyt.Pınar ERMİŞ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Polikistik Over Sendromu(Pcos) ve Beslenme' başlığıyla benzeşen toplam 78 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Ek Besinlere Geçiş Mart 2018
► Malnütrisyon Şubat 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:49
Top