Evlilik Bir İş Ortaklığı Mıdır?
Yeterli olgunluğa ulaştığını düşünen iki birey bir araya gelerek sevgi bağı ile evlilik kurumunu oluşturmaktadırlar. Ancak çoğu kez evliliklerde "Aman sen de sanki herkes çok mutlu bir evlilik yapıyor" mantığı ile görmezden geldikleri pek çok dile getirilmeyen sorunları evlilikten bir süre sonra yaşamaya başlamaktadırlar.
Aslında evlilik bir iş ortaklığı kadar ciddiye alınması gereken bir süreçtir. Bir iş ortaklığı kadar ciddi sorumlulukları vardır. Eğer bu sorumluluklar göz ardı edilirlerse zamanla toparlanması çok zor başka sorunlara da yol açmaktadır
Son dönemlerde evlilikte yaşanan problemleride gözle görülür bir biçimde sorunların varlığı tespit edilmektedir. Boşanma oranları her geçen gün daha da artmaktadır. Devlet istatistik enstitüsünün verilerine baktığımızda boşanma oranlarındaki ciddi artış daha net gözrülebilmektedir.
Madem psikoloji insan davranışlarını ele alan bilim dalı, o halde evlilikte yaşanan çatışmaların nedenlerine de bir baktığımızda şunları gözlemlemekteyiz.
Öncelikle insanların evliliklere bakış açısına bakmak gerekmekte. Bazıları için evlilik bir anne/baba kucağı bulmak, bazıları için resmi bir cinsel hayat bulmak, bazıları için ekonomik bir ferah yaşama ve bu liste daha da uzayıp gidebilmektedir. Daha da derinlemesine baktığımızda evliliklerin çoğu oldukça paldır küldür yapılmaktadırlar. İnsanlar , çiftler tam olara birbirlerini tanımadan evleniyorlar. Eşlerle terapi süreçlerinde görüşmeler yaptığımızda anlıyoruz ki aslında sadece birkaç kritere bakılarak birbirleriyle evlenmeye karar vermişler. Bazen de eskiden çok cazip gelen bir kriter zaman ve mekan değişikliğinde anlamını tamamen yitirebilmekte. Örenğin ilk tanıştığınız zamanda sevgilinizin cool tavrı o zamanlar sizin için çok cezbedici bir unsur iken zamanla o cool tavrını sürdürmesi canınızı fena halde sıkabilmektedir. Bu durumda evlilikten önce mutlaka herşey çok iyi analiz edilmelidir.
Eğitimden ekonomiye, temizlik alışkanlıklarından para harcama tutumuna kadar, aile bağlarından çocuk isteyip istemediğine kadar hemen herşey evlenmeden önce mutlaka ele alınmalıdır.
Evlenmeden önce eşler arasındaki eğitim farkı çok fazla anlam ifade etmezken evlendikten sonra bunlar çok daha fazla göze batabilmektedir. Evlenmeden önce eşlerin para harcama tutumları birbirlerini çok fazla enterese etmezken evlilikten sonra bu konuda akıl almaz tartışmalar yaşanabilmektedir.
Bu noktada sizlerle evlilikte beş temel bağ konusunda dikkat edilmesi gereken hususları paylaşmakta fayda görmekteyim. Bu bağlardan bir ya da birkaçının zayıf, kopuk ya da hiç olmaması halinde evlilikler sonrasında ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Peki evlilik kurumunda son derece önemli olan bu bağlar nelerdir?
Bu bağlardan ilki aşk ve sevgi bağıdır. ‘Seviyor muyum aşık mıyım’ diye buna dikkat etmesi gerekiyor. Belki de en temel bağ olarak kabul edebileceğimiz bir bağdır ki eğer bu bağ zayıf ya da yoksa zaten evlilikte sorunsuzluk beklemek neredeyse hayal gibidir.
İkinci bağ ise, bağlılık bağıdır. Bir annenin çocuğuna, çocuğun da anneye duyduğu bağlılık gibidir bu bağ. Eşlerden biri hastalandığında diğerinin ona bir çorba yapabilecek şefkate sahip olabilmesi, diğer odadan ahhh diye bir ses geldiğinde aralarında bir küslük olsa bile koşup gidebilmek, eşlerden birinin maddi, sağlık, akademik ya da sosyal herhangi bir sorununda her an yanında olduğunu karşısındakine hissettireilmek olarak bu bağı ifade edebiliriz.
Üçüncüsü ise ekonomik bağdır.Burda da iki noktaya bakmak gerekiyor. Eşlerin gelir seviyeleri birbirlerine denk mi ya da bir dengesizlik varsa eşler buna nasıl bakıyorlar, eşlerin parayı harcama ve değerlendirme biçimleri birbirlerine uyumlu mu? Bir evlilik öncesi terapi sürecinde, çiftlerin birbirlerine uyumlu olup olmadıklarını analiz ettirmek istedikleri bir zamanda gözlemlediğim bir şeyi sizlerle paylaşmak isterim. Örneğin hanımefendi X marka saç jölesini kullanmaktan asla vazgeçemeyeceğini aksi halde saçına zarar vereceğini söylerken beyefendi para olsa bile bunun için bu kadar para harcamanın gereksiz bir alışveriş olduğunu söylemekte. Burada para harcamada önceliklerin farklılığı iyi analiz edilmelidir. Ayrıca ekonomik gelir elde etmek için kimin neler yaptığı ve eşlerin de buna ne tip bir tutum geliştirdikleri de bu süreçte değerlendirilmesi gereken hususlardan biridir.
Dördüncü bağ cinsellik bağı, Çoğu kez eşlerin birbirleriyle konuşmadıkları, sakladıkları cinsel uyumsuzluklar, mutsuzluklar ya da sorunlar evlenince geçer gibi görülse de çoğu kez öyle olmamaktadır. Hele de cinsel çekim eşler arasında yoksa bu sonradan elde edilmesi neredeyse mümkün olmayan bir bağ haline gelmektedir. Eşlerin cinsel yaşamda neyden zevk alıp almadıklarını, fantazilerini vb konuları ele almaları gerekmektedir. Böyle olmadığı takdirde birçok sorun yaşanmaktadır
Beşincisi ibağ ise sosyal arkadaşlık bağıdır. Eşlerin bu bağa da çok dikkat etmesi ve çok iyi bir biçimde gözden geçirmesi gerekiyor. Eşler birbirlerinin aileleryle, arkadaşlarıyla birlikte uyumlu zaman geçirebiliyorlar mı, her iki çift de eşlerinin arkadaş ya ailesiyle zaman geçirmesinden hoşnut oluyor mu yoksa içsel huzursuzluklar duyuyorlar mı. Eşler birbirleriyle iyi birer arkadaş olabiliyorlar mı. Benzer aktivitelerden zevk alarak birlikte ortak bir zmaanı paylaşabiliyorlar mı. Tüm bu ve benzeri maddeleri chek etmekte de fayda görmekteyim.
Eğer eşler arasındaki bu bağlar benzer ise evlilliğin çok daha sorunsuz bir şekilde ilerleyebildiğini görmekteyiz. Ama bu beş bağdan bir tanesinde bile problem varsa evliliklerde birbiri ardına gelen ve bir türlü anlamlandırılamayan sorun yumağı aile ortamında yaşanmaktadır.
Eğer henüz evli değilseniz mutlaka bu bağları aranızda kontrol ediniz. bunu kendi başınıza yapmak istemiyorsanız gerçekten evlilik terapileri konusunda eğitim almış uzamanlara başvurunuz.
Halihazırda evli iseniz ve sık sık tartışmalar yaşıyorsanız mutlaka bir evlilik terapistine başvurunuz. Genellikle gözlemlediğimiz şey "bizde bir problem yok, biz çok iyi bir çiftiz" görüntüsünü özellikle dış sahada eşler göstermeye çalışırlar. Öncelikle eşler kendi içlerinde bir problem olup olmadığını dürüstçe itiraf edebilmelidirler. Eşlerin birbirlerine "Sen evliliğimiz ile ilgili bir sorun yaşıyor musun, ya da sence evliliğimizde yolunda gitmeyen şeyler var mı?" tarzında sorular sorarak konuyu açıklığa kavurşturabilmeleri oldukça olgun bir davranıştır. Diyelim ki eşler bunları yapıyorlar ancak yine de sorunları ne konuşabiliyor ne de çözümü konusunda anlaşabiliyorlar. Bu durumda yaşanabilecek çatışmaların önüne geçebilmek ya da daha fazla uzatmamak için süreci mutlaka üçünc bir göz ve kulağın varlığına başvurmanızı önermekteyim. Ancak tavsiye ettiğimiz üçüncü kişi olarak asla ama asla arkadaş, akraba, anne, baba bunları tercih edilmemelidir. Sıklıkla Türk kültüründe kan kussan da kızılcık şerbeti içtim diyeceksin tipinde bir gelenekçi yapı olması itibariyle aile içinde yaşanan sıkıntılar üçüncü bir kişiye anlatılmaz. Ama yine de üçüncü bir kişiye anlatılacaksa bu kez de Senin kötün elin iyisinden yeğdir, gibi bir atasözü ile karşılaşmaktayız.
Evlilikte veya ilişkide daha derin yaralar açmadan önce bir üçüncü kişi olarak anne ve babadan değil, bu konuda uzman kişiden yardım almalarını tavsiye ediyoruz.
Aslında evlilik bir iş ortaklığı kadar ciddiye alınması gereken bir süreçtir. Bir iş ortaklığı kadar ciddi sorumlulukları vardır. Eğer bu sorumluluklar göz ardı edilirlerse zamanla toparlanması çok zor başka sorunlara da yol açmaktadır
Son dönemlerde evlilikte yaşanan problemleride gözle görülür bir biçimde sorunların varlığı tespit edilmektedir. Boşanma oranları her geçen gün daha da artmaktadır. Devlet istatistik enstitüsünün verilerine baktığımızda boşanma oranlarındaki ciddi artış daha net gözrülebilmektedir.
Madem psikoloji insan davranışlarını ele alan bilim dalı, o halde evlilikte yaşanan çatışmaların nedenlerine de bir baktığımızda şunları gözlemlemekteyiz.
Öncelikle insanların evliliklere bakış açısına bakmak gerekmekte. Bazıları için evlilik bir anne/baba kucağı bulmak, bazıları için resmi bir cinsel hayat bulmak, bazıları için ekonomik bir ferah yaşama ve bu liste daha da uzayıp gidebilmektedir. Daha da derinlemesine baktığımızda evliliklerin çoğu oldukça paldır küldür yapılmaktadırlar. İnsanlar , çiftler tam olara birbirlerini tanımadan evleniyorlar. Eşlerle terapi süreçlerinde görüşmeler yaptığımızda anlıyoruz ki aslında sadece birkaç kritere bakılarak birbirleriyle evlenmeye karar vermişler. Bazen de eskiden çok cazip gelen bir kriter zaman ve mekan değişikliğinde anlamını tamamen yitirebilmekte. Örenğin ilk tanıştığınız zamanda sevgilinizin cool tavrı o zamanlar sizin için çok cezbedici bir unsur iken zamanla o cool tavrını sürdürmesi canınızı fena halde sıkabilmektedir. Bu durumda evlilikten önce mutlaka herşey çok iyi analiz edilmelidir.
Eğitimden ekonomiye, temizlik alışkanlıklarından para harcama tutumuna kadar, aile bağlarından çocuk isteyip istemediğine kadar hemen herşey evlenmeden önce mutlaka ele alınmalıdır.
Evlenmeden önce eşler arasındaki eğitim farkı çok fazla anlam ifade etmezken evlendikten sonra bunlar çok daha fazla göze batabilmektedir. Evlenmeden önce eşlerin para harcama tutumları birbirlerini çok fazla enterese etmezken evlilikten sonra bu konuda akıl almaz tartışmalar yaşanabilmektedir.
Bu noktada sizlerle evlilikte beş temel bağ konusunda dikkat edilmesi gereken hususları paylaşmakta fayda görmekteyim. Bu bağlardan bir ya da birkaçının zayıf, kopuk ya da hiç olmaması halinde evlilikler sonrasında ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Peki evlilik kurumunda son derece önemli olan bu bağlar nelerdir?
Bu bağlardan ilki aşk ve sevgi bağıdır. ‘Seviyor muyum aşık mıyım’ diye buna dikkat etmesi gerekiyor. Belki de en temel bağ olarak kabul edebileceğimiz bir bağdır ki eğer bu bağ zayıf ya da yoksa zaten evlilikte sorunsuzluk beklemek neredeyse hayal gibidir.
İkinci bağ ise, bağlılık bağıdır. Bir annenin çocuğuna, çocuğun da anneye duyduğu bağlılık gibidir bu bağ. Eşlerden biri hastalandığında diğerinin ona bir çorba yapabilecek şefkate sahip olabilmesi, diğer odadan ahhh diye bir ses geldiğinde aralarında bir küslük olsa bile koşup gidebilmek, eşlerden birinin maddi, sağlık, akademik ya da sosyal herhangi bir sorununda her an yanında olduğunu karşısındakine hissettireilmek olarak bu bağı ifade edebiliriz.
Üçüncüsü ise ekonomik bağdır.Burda da iki noktaya bakmak gerekiyor. Eşlerin gelir seviyeleri birbirlerine denk mi ya da bir dengesizlik varsa eşler buna nasıl bakıyorlar, eşlerin parayı harcama ve değerlendirme biçimleri birbirlerine uyumlu mu? Bir evlilik öncesi terapi sürecinde, çiftlerin birbirlerine uyumlu olup olmadıklarını analiz ettirmek istedikleri bir zamanda gözlemlediğim bir şeyi sizlerle paylaşmak isterim. Örneğin hanımefendi X marka saç jölesini kullanmaktan asla vazgeçemeyeceğini aksi halde saçına zarar vereceğini söylerken beyefendi para olsa bile bunun için bu kadar para harcamanın gereksiz bir alışveriş olduğunu söylemekte. Burada para harcamada önceliklerin farklılığı iyi analiz edilmelidir. Ayrıca ekonomik gelir elde etmek için kimin neler yaptığı ve eşlerin de buna ne tip bir tutum geliştirdikleri de bu süreçte değerlendirilmesi gereken hususlardan biridir.
Dördüncü bağ cinsellik bağı, Çoğu kez eşlerin birbirleriyle konuşmadıkları, sakladıkları cinsel uyumsuzluklar, mutsuzluklar ya da sorunlar evlenince geçer gibi görülse de çoğu kez öyle olmamaktadır. Hele de cinsel çekim eşler arasında yoksa bu sonradan elde edilmesi neredeyse mümkün olmayan bir bağ haline gelmektedir. Eşlerin cinsel yaşamda neyden zevk alıp almadıklarını, fantazilerini vb konuları ele almaları gerekmektedir. Böyle olmadığı takdirde birçok sorun yaşanmaktadır
Beşincisi ibağ ise sosyal arkadaşlık bağıdır. Eşlerin bu bağa da çok dikkat etmesi ve çok iyi bir biçimde gözden geçirmesi gerekiyor. Eşler birbirlerinin aileleryle, arkadaşlarıyla birlikte uyumlu zaman geçirebiliyorlar mı, her iki çift de eşlerinin arkadaş ya ailesiyle zaman geçirmesinden hoşnut oluyor mu yoksa içsel huzursuzluklar duyuyorlar mı. Eşler birbirleriyle iyi birer arkadaş olabiliyorlar mı. Benzer aktivitelerden zevk alarak birlikte ortak bir zmaanı paylaşabiliyorlar mı. Tüm bu ve benzeri maddeleri chek etmekte de fayda görmekteyim.
Eğer eşler arasındaki bu bağlar benzer ise evlilliğin çok daha sorunsuz bir şekilde ilerleyebildiğini görmekteyiz. Ama bu beş bağdan bir tanesinde bile problem varsa evliliklerde birbiri ardına gelen ve bir türlü anlamlandırılamayan sorun yumağı aile ortamında yaşanmaktadır.
Eğer henüz evli değilseniz mutlaka bu bağları aranızda kontrol ediniz. bunu kendi başınıza yapmak istemiyorsanız gerçekten evlilik terapileri konusunda eğitim almış uzamanlara başvurunuz.
Halihazırda evli iseniz ve sık sık tartışmalar yaşıyorsanız mutlaka bir evlilik terapistine başvurunuz. Genellikle gözlemlediğimiz şey "bizde bir problem yok, biz çok iyi bir çiftiz" görüntüsünü özellikle dış sahada eşler göstermeye çalışırlar. Öncelikle eşler kendi içlerinde bir problem olup olmadığını dürüstçe itiraf edebilmelidirler. Eşlerin birbirlerine "Sen evliliğimiz ile ilgili bir sorun yaşıyor musun, ya da sence evliliğimizde yolunda gitmeyen şeyler var mı?" tarzında sorular sorarak konuyu açıklığa kavurşturabilmeleri oldukça olgun bir davranıştır. Diyelim ki eşler bunları yapıyorlar ancak yine de sorunları ne konuşabiliyor ne de çözümü konusunda anlaşabiliyorlar. Bu durumda yaşanabilecek çatışmaların önüne geçebilmek ya da daha fazla uzatmamak için süreci mutlaka üçünc bir göz ve kulağın varlığına başvurmanızı önermekteyim. Ancak tavsiye ettiğimiz üçüncü kişi olarak asla ama asla arkadaş, akraba, anne, baba bunları tercih edilmemelidir. Sıklıkla Türk kültüründe kan kussan da kızılcık şerbeti içtim diyeceksin tipinde bir gelenekçi yapı olması itibariyle aile içinde yaşanan sıkıntılar üçüncü bir kişiye anlatılmaz. Ama yine de üçüncü bir kişiye anlatılacaksa bu kez de Senin kötün elin iyisinden yeğdir, gibi bir atasözü ile karşılaşmaktayız.
Evlilikte veya ilişkide daha derin yaralar açmadan önce bir üçüncü kişi olarak anne ve babadan değil, bu konuda uzman kişiden yardım almalarını tavsiye ediyoruz.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Evlilik Bir İş Ortaklığı Mıdır?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Ayla KETRE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Ayla KETRE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
evlilik, evlilikte paylaşım, evlilikte ortaklık, hayat ortaklığı, yaşam ortaklığı, yaşamı paylaşmak, evlilikte sorumluluk, evlilikte sorumluluklar, eşlerin sorumlulukları
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
