Bir Psikoloğun Beyninden Damlayan Şifa Tabletleri
15 yıllık yoğun klinik deneyimim, otuz binin üzerindeki hasta - danışma görüşmelerim neticesinde beynimin ince ve karmaşık kıvrımları arasında damıttığım bazı özlü şifa tabletlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
...
*"Derman aradım dedime. Meğer derdim bana derman imiş" demiş şair. Ne kadar doğru söylemiş! Ağrı, halsizlik, üşüme, titreme bizatihi illetin kendisi değildir. Sıkıntı, öfke, karamsarlık, mutsuzluk da öyledir. Tüm bunlar insana yolda yön gösteren tabelalardır aslında. Oysa çoğu insan bu tabelalara uygun manevralar yapmak yerine hemen onları sökmeye çalışıyor. Sonra da kalkıp bu işgüzarlığın adına "tedavi" diyor.
*Terleme, kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp – verme, halsizlik, yüzde kızarıklık, yorgunluk, ayakta zor durma, hatta titreme... Bakın, tam 8 belirti saydım. Sizce bu kişinin hastalığı nedir? Hayır, belirtilerin niteliğine de sayısına da aldanmayın. Bu kişi, az önce 10 bin metre koşusunu tamamlamış ve birinci olmuş dünyaca ünlü bir atlettir. Bakın, insan organizması sadece hasta olduğu zamanlar değil normal durumlarda da aynı tepkileri verebiliyor!
*Beden doydukça ruh acıkır. Beyin doyarsa duygular doyar.
*Maruz kaldığın fırtına çok sertmiş ya da yumuşakmış senin bunlarla ne işin var. Karşısında sert kaya mısın yoksa savrulmaya hazır kum taneleri mi, sen ona bak.
*İçimizdeki yüce mahkeme gönül, yargıcı da vicdandır. Sürekli neyi yaptığımıza ya da yapmadığımıza bakar, sonra da bizi muhtelif dereceli sıkıntılarla cezalandırır.
*Talep olmasaydı arz'ın ne kıymeti olurdu. Güzellik bile beş pare etmezdi, şu bizdeki aşk olmasaydı. O halde sorun edilmemiş sorunların sorunsuzluktan tek farkı, adıdır.
*Modern ebeveyn olmak demek çocukla sürekli arkadaşça konuşmak, hatalarına karşı da “anlıyorum anneciğim” ya da “ama teyzeciğim bak bu çok yanlış” diyerek yaklaşmak demek değildir.
*Görüntüye aldanmamak gerekir. Kolayda sadece rahatlık, zor olanda ise psikososyal içerikli pek çok fayda vardır.
*Beklenti şekli başımıza gelen olayların etkisini artıran ya da azaltan bir zihin pozisyonu biçimidir.
*Bir köşede yanan masum bir ateşi yangına çevirmek ateşin alevlerinin kabahati değildir. Bu sadece ve sadece nasıl tepki verdiğimizle alakalı bir yaklaşım sorunudur.
*Mutluluğu canının istediklerini yapmakta arayanlar akdeniz havzasında karadeniz hamsisi avlamaya çalışanlardır.
*Kronik mutsuzluk hastalık üreten bir bataklıktır.
*Başımıza gelen ve olumsuzmuş gibi duran olaylar güneş; yaşattığı acılar da bu güneşin tabiatı canlandıran, meyveleri olgunlaştıran ışıklarıdır.
*Söz konusu insansa algı ve düşünce her şeydir.
*Hikmetli öğütler / öneriler bunalan ruhlar için kuruyan kıraç topraklara yağan bahar yağmurları gibidir.
*Özlü sözün lafzı tablet; taşıdığı hakikat de içindeki etken maddedir.
*İnsan organizmasında sadece metobolizma, sinir yahut sindirim sistemi değil; algılama sistemi de bozulur. Ruhi dediğimiz sorunlar aslında bu soyut mekanizmadaki bozulmanın tabii bir sonucudur.
*Her bakış ayrı bir görüştür.
*Şu insanoğlu ne garip! Evlendikten sonra heyecan bitti diye mahkemeye, sınavlardan önce de heyecan çıktı diye psikoloğa koşuyor!
*Sanmayın ki esas dertleri etik değerler yahut millet... Bu zamanda kişisel çıkar kaygısı ne acıdır ki en baba illet.
*Bir milyon sızlanma kararlı olarak atılmış tek bir adım dahi etmez.
*Eşimize yedi kat yabancıya gösterdiğimiz itinayı / özeni bile göstermiyoruz, sonra da onda yedi kat elin bize veremeyeceği mutluluğu bekliyoruz.
*Hayır! Sabır boş yere acı çekmek demek değildir. Esasında sabır, dışımızdaki zaman ilacıyla içimizdeki doğal iyileştirme mekanizmamıza bizi iyileştirebilmesi için gerekli olan makul süreyi tanımak demektir.
*Sabır boş yere acı çekmek demek değildir; olsa olsa eşsiz bir sistemin en kısa yollu tarifidir sadece.
*Her sorun bir ateştir. Ancak her ateş evi yakmaz. Ve her ateş eninde sonunda söner. Öyleyse her kıvılcıma rüzgar olmaya kalkma. Unutma ki rüzgar her zaman için söndürmez, çoğu zaman ateşi daha da körükleyerek büyük yangınlara dönüştürür.
*Çoğu kişi sorunlarla mücadele adı altında zaten gidecek olan bir misafirin boş yere kahrını çekmekle meşgul şu dünyada.
*Uzman görüşü de bir görüştür. Ancak kişisel yaşanmışlıklara ve bunun inşa ettiği subjektif yargılara, en önemliside şahsi nitelikli yanıltıcı duygulara değil; bilimsel bilgiye, deneyime, gözleme ve objektifiteye dayanır.
Daha derin, daha nesnel bir birikim havuzundan damıtılmıştır, dolayısı ile ihtiyacınız olan gerçeğe daha yakındır. Tüm bu yönleri nedeniyle uzman görüşleri kullanmasını bilen kişiler için şifalı bir ilaç kadar faydalıdır.
*Bir malın değerini o malın cinsi ve kalitesi değil; aslında bizim talebimiz belirler. Öyle ki güzellik bile beş pare etmezdi, eğer şu bizdeki aşk olmasaydı. Demek sadece ürünü değil, güzeli bile değerli kılan biziz. Aynı şekilde başımıza gelen bir sorunun etkisini o sorunun ne olduğu değil; bizim o soruna ilişkin yaklaşım biçimimiz belirliyor. O halde gördüğün her ürünü almaya kalkma ki fiyatı, başına gelen her soruna kıymet verme ki değeri gerçek kıymeti olan beş kuruşa düşsün.
*Birçok sorunun kaynağı para derler. Oysa çok para tek başına feleğin yüzünü güldürmeye yetmez, bilakis kısır bir döngünün içine düşürür. Mesela kişi önce para verir ikinci bir ev alır, sonra onu kiraya verir yine para alır. Bu böyle biteviye sürüp gider. Mutluluk ancak doğru bir algıya yol açan sağlıklı bir yaşam felsefesiyle mümkündür.
*Bir çok sorunun nedeni de çapkınlıktır. Halbu ki çapkınlık bir güç gösterisi değil; bilakis tek bir kadını bile mutlu edemeyişin getirdiği içsel ezikliği telafi edebilme arayışıdır. Malum, yenilen pehlivan güreşe doymaz. O halde bir çapkın gördük mü aslında sıradan bir becereksiz gördüğümüzü düşüneceğiz.
Psikolog
İzzet Güllü
MDH
...
*"Derman aradım dedime. Meğer derdim bana derman imiş" demiş şair. Ne kadar doğru söylemiş! Ağrı, halsizlik, üşüme, titreme bizatihi illetin kendisi değildir. Sıkıntı, öfke, karamsarlık, mutsuzluk da öyledir. Tüm bunlar insana yolda yön gösteren tabelalardır aslında. Oysa çoğu insan bu tabelalara uygun manevralar yapmak yerine hemen onları sökmeye çalışıyor. Sonra da kalkıp bu işgüzarlığın adına "tedavi" diyor.
*Terleme, kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp – verme, halsizlik, yüzde kızarıklık, yorgunluk, ayakta zor durma, hatta titreme... Bakın, tam 8 belirti saydım. Sizce bu kişinin hastalığı nedir? Hayır, belirtilerin niteliğine de sayısına da aldanmayın. Bu kişi, az önce 10 bin metre koşusunu tamamlamış ve birinci olmuş dünyaca ünlü bir atlettir. Bakın, insan organizması sadece hasta olduğu zamanlar değil normal durumlarda da aynı tepkileri verebiliyor!
*Beden doydukça ruh acıkır. Beyin doyarsa duygular doyar.
*Maruz kaldığın fırtına çok sertmiş ya da yumuşakmış senin bunlarla ne işin var. Karşısında sert kaya mısın yoksa savrulmaya hazır kum taneleri mi, sen ona bak.
*İçimizdeki yüce mahkeme gönül, yargıcı da vicdandır. Sürekli neyi yaptığımıza ya da yapmadığımıza bakar, sonra da bizi muhtelif dereceli sıkıntılarla cezalandırır.
*Talep olmasaydı arz'ın ne kıymeti olurdu. Güzellik bile beş pare etmezdi, şu bizdeki aşk olmasaydı. O halde sorun edilmemiş sorunların sorunsuzluktan tek farkı, adıdır.
*Modern ebeveyn olmak demek çocukla sürekli arkadaşça konuşmak, hatalarına karşı da “anlıyorum anneciğim” ya da “ama teyzeciğim bak bu çok yanlış” diyerek yaklaşmak demek değildir.
*Görüntüye aldanmamak gerekir. Kolayda sadece rahatlık, zor olanda ise psikososyal içerikli pek çok fayda vardır.
*Beklenti şekli başımıza gelen olayların etkisini artıran ya da azaltan bir zihin pozisyonu biçimidir.
*Bir köşede yanan masum bir ateşi yangına çevirmek ateşin alevlerinin kabahati değildir. Bu sadece ve sadece nasıl tepki verdiğimizle alakalı bir yaklaşım sorunudur.
*Mutluluğu canının istediklerini yapmakta arayanlar akdeniz havzasında karadeniz hamsisi avlamaya çalışanlardır.
*Kronik mutsuzluk hastalık üreten bir bataklıktır.
*Başımıza gelen ve olumsuzmuş gibi duran olaylar güneş; yaşattığı acılar da bu güneşin tabiatı canlandıran, meyveleri olgunlaştıran ışıklarıdır.
*Söz konusu insansa algı ve düşünce her şeydir.
*Hikmetli öğütler / öneriler bunalan ruhlar için kuruyan kıraç topraklara yağan bahar yağmurları gibidir.
*Özlü sözün lafzı tablet; taşıdığı hakikat de içindeki etken maddedir.
*İnsan organizmasında sadece metobolizma, sinir yahut sindirim sistemi değil; algılama sistemi de bozulur. Ruhi dediğimiz sorunlar aslında bu soyut mekanizmadaki bozulmanın tabii bir sonucudur.
*Her bakış ayrı bir görüştür.
*Şu insanoğlu ne garip! Evlendikten sonra heyecan bitti diye mahkemeye, sınavlardan önce de heyecan çıktı diye psikoloğa koşuyor!
*Sanmayın ki esas dertleri etik değerler yahut millet... Bu zamanda kişisel çıkar kaygısı ne acıdır ki en baba illet.
*Bir milyon sızlanma kararlı olarak atılmış tek bir adım dahi etmez.
*Eşimize yedi kat yabancıya gösterdiğimiz itinayı / özeni bile göstermiyoruz, sonra da onda yedi kat elin bize veremeyeceği mutluluğu bekliyoruz.
*Hayır! Sabır boş yere acı çekmek demek değildir. Esasında sabır, dışımızdaki zaman ilacıyla içimizdeki doğal iyileştirme mekanizmamıza bizi iyileştirebilmesi için gerekli olan makul süreyi tanımak demektir.
*Sabır boş yere acı çekmek demek değildir; olsa olsa eşsiz bir sistemin en kısa yollu tarifidir sadece.
*Her sorun bir ateştir. Ancak her ateş evi yakmaz. Ve her ateş eninde sonunda söner. Öyleyse her kıvılcıma rüzgar olmaya kalkma. Unutma ki rüzgar her zaman için söndürmez, çoğu zaman ateşi daha da körükleyerek büyük yangınlara dönüştürür.
*Çoğu kişi sorunlarla mücadele adı altında zaten gidecek olan bir misafirin boş yere kahrını çekmekle meşgul şu dünyada.
*Uzman görüşü de bir görüştür. Ancak kişisel yaşanmışlıklara ve bunun inşa ettiği subjektif yargılara, en önemliside şahsi nitelikli yanıltıcı duygulara değil; bilimsel bilgiye, deneyime, gözleme ve objektifiteye dayanır.
Daha derin, daha nesnel bir birikim havuzundan damıtılmıştır, dolayısı ile ihtiyacınız olan gerçeğe daha yakındır. Tüm bu yönleri nedeniyle uzman görüşleri kullanmasını bilen kişiler için şifalı bir ilaç kadar faydalıdır.
*Bir malın değerini o malın cinsi ve kalitesi değil; aslında bizim talebimiz belirler. Öyle ki güzellik bile beş pare etmezdi, eğer şu bizdeki aşk olmasaydı. Demek sadece ürünü değil, güzeli bile değerli kılan biziz. Aynı şekilde başımıza gelen bir sorunun etkisini o sorunun ne olduğu değil; bizim o soruna ilişkin yaklaşım biçimimiz belirliyor. O halde gördüğün her ürünü almaya kalkma ki fiyatı, başına gelen her soruna kıymet verme ki değeri gerçek kıymeti olan beş kuruşa düşsün.
*Birçok sorunun kaynağı para derler. Oysa çok para tek başına feleğin yüzünü güldürmeye yetmez, bilakis kısır bir döngünün içine düşürür. Mesela kişi önce para verir ikinci bir ev alır, sonra onu kiraya verir yine para alır. Bu böyle biteviye sürüp gider. Mutluluk ancak doğru bir algıya yol açan sağlıklı bir yaşam felsefesiyle mümkündür.
*Bir çok sorunun nedeni de çapkınlıktır. Halbu ki çapkınlık bir güç gösterisi değil; bilakis tek bir kadını bile mutlu edemeyişin getirdiği içsel ezikliği telafi edebilme arayışıdır. Malum, yenilen pehlivan güreşe doymaz. O halde bir çapkın gördük mü aslında sıradan bir becereksiz gördüğümüzü düşüneceğiz.
Psikolog
İzzet Güllü
MDH
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Bir Psikoloğun Beyninden Damlayan Şifa Tabletleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
26 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
