2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İnsanlar Neden Yalan Söyler? Psikolojik Bir Değerlendirme.
MAKALE #8874 © Yazan Psk.İlkten ÇETİN | Yayın Nisan 2012 | 15,831 Okuyucu
İnsanlar Neden Yalan Söyler? Psikolojik bir Değerlendirme..

Yalan olgusu düşünüldüğünde insanların akıllarında soru işareti bırakan ve en sık düşünülen soruların şunlar olduğu görülmüştür..

“Yalan bir hastalık mıdır?” “Hangi kişilik tipleri yalana yatkındır?” “Masum yalan ile çıkar yalanı arasında fark var mıdır?” “Yalan öğrenilir mi?” “Yalanın altında yatan psikolojik dinamikler nelerdir?”

Yalan bütün toplumları etkileyen psikolojik ve sosyal açıdan önemli bir olgudur. Çocuklar arasındaki kavgaya neden olan yalan akrabaları da zehirler. İş yaşamında kişileri birbirine düşürebildiği gibi ailede mutluluğun en önemli düşmanıdır aynı zamanda. Boşanmaların artışındaki sinsi düşman olarak yalan çıkar karşımıza. Politik kavgaların temel nedeni de yalanlardır.

Yalanı yalan yapan şey söyleyenin söylediği şeye inanmamasıdır.

Bazı kişiler sadece ilgi çekmek için çok renkli hikayeler uydururlar. Hedefleri zor bir durumdan kurtulmak veya çıkar sağlamak değildir. Sadece ilgi odağı olmaktır. Bu tür yalanlara 'pseudologia fantastica' denir, 'fantastik laflar uydurma'. Bunlar genellikle 'histriyonik' denilen 'oyuncu' kişiliklerdir.Antisosyal kişilikler çıkar sağlamak için, hem de hiç pişman olmadan yalan söylerler. Histriyonikler ise ilgi odağı olmak için yalan söylerler. Örneğin; yarar için yalan söyleyenler, narsistik duyguların tatmini için, zarar görmekten korunmak için vs..Antisosyaller ve histriyonikler. Ama herkes yalan söyleyebilir. Peki yalanı bir başka açıdan da sınıflamak mümkün müdür? Mesela, adi yalanlar, entelektüel yalanlar gibi dersek yanıtı şöyle verebiliriz; Antisosyallerin yalanı, adi yalana iyi örnek olur. Bu kişilerde sahte kimlikler, sahte adlar, adi suçlardan ceza evine girişler gırla gider. Üstelik hep kendilerini haklı görürler. Histriyonikler çıkar gütmezler, ama doktorlarını bile kandırabilirler. Entelektüel yalana iyi örnek, 20nci yüzyılın ünlü bilim felsefecisi Popper'in 'pseudoscience', yani 'sahte bilim' dediği şey olabilir. Sahte bilime marksizm ile psikanalizi misal gösteriyordu. Çünkü marksistler ve psikanalistler hipotezlerini 'yanlışlanmaya' değil 'doğrulanma'ya açık olarak kuruyorlar ve ne olursa olsun daima haklı çıkıyorlardı. Halbuki Einstein 1919'da güneş tutulması olacağını yıllar evvel yazmıştı, güneş tutulmasaydı hipotezi yanlışlanacaktı, bu yüzden Einstein'in bilimi doğru bilimdi. En bilgili insanlar bile yalan atabilirler. Bilgisizler, belki yalana daha çok muhatap olabilirler. Ama entelektüel yalanların muhatabının genellikle okumuş kesim olduğunu da unutmamak gerekir. Okumuş yazmışlar entelektüel yalana maruz kalır ve entelektüel yalan atarlar. Ama iyi niyetli, samîmî oldukları için buna yalan demek zordur. Kanabilirler, ama kandırmazlar. Zekice üretilen yalanlar gerçekten zeka işareti midir? Konusu da çok merak edilir. Yalanın bile iyisini uydurmak zekâ gerektirir. Mesela henüz olgunlaşmamış olan çocukların yalanları hemen anlaşılacak tarzdadır, çok masumanedir. İddia sahibi kişiler yalana inanmaya da yalan söylemeye de daha yatkındırlar. İnançlarını ateşli biçimde savunan, sonra fikir değiştiren, fikir değiştirdikten sonra sanki hiç öyle bir geçmişleri olmamış gibi yeni inançlarını çok yüksek sesle haykıran, kendileri gibi düşünmeyenleri ihanetle suçlayan insanlar aramızda eksik değil. Hepimiz yanılabiliriz, ama iddiacı kişiler yanılgılarını fanatikçe savunurlar ve başkalarını inandırmak için söylenecek yalanları meşru görürler. Kişilerin yalanları olduğu gibi devletlerin de yalanları olabilir mesela.. Yalan, modern devletin temelidir desek yanlış olmaz belki de. Benedict Anderson, meşhur 'Hayalî Cemaatler' kitabında tarihte millet diye soyut bir cemaatin olmadığını, 19uncu yüzyılda milliyetçilik akımı doğduktan sonra milletin icat edildiğini, sonra bu milletlerin savaşarak devletlerini kurduklarını anlatır. Yunanlılar, Bulgarlar, Arnavutlar, Macarlar, Romanyalılar, Sırplar, Macarlar, Çekler önce kendilerine bir geçmiş yaratmışlar, bu geçmişte kendilerine kahramanlar bulmuşlar, tarih müzeleri kurmuşlar, hamasî bir edebiyat oluşturmuşlar, sonra da Osmanlı ve Avusturya-Macaristan'dan bağımsızlaşmışlardır. 19uncu yüzyıl ortalarında İtalyan milliyetçiliğinin çalışmalarıyla İtalya Birliği kurulmuş, ama çeşitli İtalyan şehirlerinden gelen kişiler birbirleriyle anlaşamadıkları için Fransızca konuşmak zorunda kalmışlardır. Devlet yalanları konusunda Türklerin de sicili temiz değildir. Eti Türkleri, Sümer Türkleri, Güneş Dil Teorisi gibi icatlar yalan konusunda pek de başarılı olamadığımızı gösterir.

Tekrar i
nsanlara dönersek. Çocuklukta yalan pek de anormal değildir. Ancak bir insanın ileride yalancı olup olmayacağı genellikle ergenlik yıllarında kendisini belli eder. Bütün huylar gibi yalancılıkta da öğrenmenin rolü büyüktür. Fakat bazen çocuklarını aşırı dürüst yetiştirmeye çalışan aileler, katı ve cezalandırıcı davranarak, çocuklarını yalan söylemeye itebilirler. -Peki yalana yatkın olmaktan söz edilemez mi? Aynı aileden yetişmiş iki kişi bu konuda çokta farklı olamazlar mı?.. İkizler bile pek çok konuda birbirinden farklılık gösterirler. Kardeşler, aynı ortamda büyüseler bile aynı şartlarda büyümemişlerdir. Bir tarlanın verdiği ürünün lezzeti her sene farklı olabilir. Kardeşlerin huyları da farklı olabilir.

Hastalık haline gelmiş olan patolojik yalanlar Antisosyallerin çıkara yönelik yalanları ve histriyoniklerin pseudologia fantastica'ları. Çoğu insan yalan söyler, ama bunların çok azı yalancıdır. Sadece bazı konularda yalan söyleyenleri yalancı kabul etmek doğru olmaz. Ama antisosyaller ve histriyonikler sürekli yalan söylerler. Yalancılığı yaşam tarzı haline getirmiş kişilerde düzelmeler zordur. Düzelmelerinden çok bir miktar değişmelerini beklemek daha gerçekçi olur.

Gülten Kazgan birkaç sene evvel İstanbul gençliğinin değerleri konusunda yaptığı araştırmada, geçler arasında milliyetçiliğin yaygın olduğunu görmüştü. Fakat Türk olmakla böbürlenen bu gençler, fırsat bulur bulmaz yurt dışında yaşamayı tercih edeceklerini söylüyorlardı. Demek ki kendi üstünlüğümüz konusunda söylediğimiz şeyler, kendimizin bile inanmadığı kadar abartılı. İnsanların "Ben kötü niyetle söylememiştim" savunmalarının bir anlamı olabilir mi acaba? Kötü niyetle söylenen yalanın yol açacağı zarar elbette daha fazladır. Yalan şüphesiz onaylanamaz, ama niyetin kötü olmaması bir hafifletici sebep olabilir.. İnsanların çoğu zor bir durumdan kurtulmak için yalan atarlar. Kendilerini iyi durumda göstermek için de yalan söyleyenler vardır.İletişimin daha önemli bölümü, sözel olmayan iletişimdir. Yani beden diliyle, gözlerle, bakışlarla, tavırla, edayla, ses tonuyla kurulan iletişimdir. Tavırla yalan söylemeye verilen güzel bir de ad vardır: 'yapmacık'.

-Yalan ile özgüven eksikliğinin bağlantısı nedir? Ya da var mıdır? Diye bakarsak “Hayır” diyebilmek mümkün.. Özgüveni fazla olanlar daha az yalan söylerler. Çünkü olumsuz durumlarla yüzleşmeye daha fazla hazırdırlar. 'Obsesif' dediğimiz mükemmeliyetçi, titiz, kılı kırk yaran, inceleyip sık dokuyan insan türü de hastalık derecesinde dürüsttür. SadeceKorku insanı yalana götürür. Ama asıl tehlikeli yalan, içinde korku değil çıkar unsurunun bulunduğu yalandır. Keyifle okuduğumuz masallar, romanlar ve tiyatrolar nedir? Buna yalandan ya da hayalden doğru çıkartmak çabası denebilir mi?ki.. Edebiyat elbette tabiatı gereği 'kurmaca'dır, 'fiction'dur. Ancak iyi edebiyat eseri, insanı anlama yönünde en değerli çabadır. Meselâ Dostoyevski'yi veya Marcel Proust'u bu kadar sevmemizin sebebi, insan ve hayat hakkında bize çok şey öğretmeleridir. Yalanın tedavisi var mıdır? Sorusu da en çok merak edilenlerdendir. Elbette yapılabilecek çok şey var. Ancak kişilik bozukluklarında (bu bağlamda antisosyaller ve histriyonikler) bu problem geç ve güç düzelir diyebiliriz..

Bu makale psikolog İlkten Çetin ve Yrd.Doç.dr.Şeyda Dülgerler tarafından hazırlanmıştır
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İnsanlar Neden Yalan Söyler? Psikolojik Bir Değerlendirme." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     6 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlkten ÇETİN Fotoğraf
Psk.İlkten ÇETİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi259 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlkten ÇETİN'in Makaleleri
► Çocuklar Neden Yalan Söyler? Psk.Erol AKDAĞ
► Çocuklar Neden Yalan Söyler? Psk.Burcu ÇAPA
► Çocuklar Neden Yalan Söyler? Psk.Barış ÜLKÜMEN
► Çocuklar Neden Yalan Söyler? Psk.Cenya KATALAN
► Çocuklar Neden Yalan Söyler? Psk.İlay AKTOPRAK
► Psikolojik Değerlendirme ve Danışan Psk.Doğancan GÖKÇE
► Psikolojik Değerlendirme Nedir Psk.Kamil ERTEKİN
► İnsanlar Neden Evli Kalır? Psk.Dnş.Hasan Ali GÖNCÜ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'İnsanlar Neden Yalan Söyler? Psikolojik Bir Değerlendirme.' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendine Sevgili Misin? Şubat 2022
► Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları) ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:57
Top