Kalp Damar Hastalıklarından Korunmak İçin Nasıl Beslenelim ?
KALP DAMAR HASTALIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN NASIL BESLENELİM?
Bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı, sağlıklı ve üretken olmaktır. Sağlıklı ve üretkenolmanın simgesi, bedenen, aklen, ruhen ve sosyal yönden iyi gelişmiş bir vücut yapısı ve bu yapının bozulmadan uzun süre işlemesidir.
Toplumumuzda beslenme sorunları oldukça yoğun ve ağır olarak gözlenmektedir. Bunlar
başlıca aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir:
Besin üretimi, dağıtımı ve teknolojisinde yetersizlik ve düzensizlikler; sosyo ekonomik ve kültürel etmenler; ekonomik yapı, aile, çeşitli örf ve gelenekler, çevre, dini inanışlar, eğitim, gibi kültürel etmenler gıdanın temininden alımına kadar çeşitli kademelerde beslenmemize etki etmektedirler.
Günümüzde çocukluk çağı dışında, ölüm nedenlerinin ilk sırasını kalp ve damar hastalıklarından ölüm almaktadır. Beslenmenin bu sistemin üstünde etkisi fazladır.
Bu konuda yoğun eğitimsel bilgilerin verildiği görülse de çeşitli dergilerde ya da basın yayın organlarında belirtilen bilgilerdeki yaklaşımların doğruluğu konusunda tereddütlerimiz vardır.Bu konuda adeta ağzı olan konuşmaktadır. Kardiyo-vasküler
hastalıkların oluşmasında, pek çok hastalıkta olduğu gibi bebek ana rahmine düştüğü andan başlayan yaşamın sonuna kadar devam eden beslenme şeklinin, alışkanlıkların
önemli yeri vardır.Yukarıda da belirtldiği üzere genetik ve ailesel etmenlerin, sosyo kültürel, sosyo ekonomik yapının, çevre koşullarının, tüketilen besinlerin özelliklerinin,
besin üretimi, dağıtımı ve teknolojisindeki yetersizlik ve düzensizliklerin,satınalma gücünün, aile yapısının, besinlerin üretim,hazırlama, pişirme, tüketim aşamalarındaki uygulamaların, iklimin, ailenin-annenin beslenme bilgi düzeyi gibi pek çok faktörün de beslenme ile yakın ilişkisi vardır. Beslenme Diyet tedavileri uygularken, tüm genel beslenme değerlendirilmeli, kişinin kabul edebileceği,dengeli bir gıda tüketim şekli önerilmelidir.Zira her durumda olduğu gibi beslenme şekli bireye özgü olalıdır. Ülkedeki herkese aynı tarz beslenmeyi önermek bu konuda ne denli tecrübesiz olunduğunun ve son derece acemice bir yaklaşımdan başka bir şeyi göstermez.
Tabii ki bireye özgü olsa da uygulanmayan önerilerin fazla bir yararı olmayacağı unutulmamalıdır. Kimi zaman bireylerin diyet şekillerinde değişiklik yapmanın imkansız derecesinde zor olduğu da unutulmamalıdır. Kişiye özgün uyarlamalar mutlak gerekmektedir. Bu açıdan ele alındığında,SINIRLANDIRILMASI GEREKEN besinler de dahil olmak üzere tüm yiyeceklerl için uyarlamalar yapılmalıdır.
Hastalığın oluşmasında beslenme şekli son derece önemli bir etkendir. Bunlardan ilk akla gelenler şekilde sıralanabilir;
- Diyetin kolesterol içeriği:
Kolesterol büyük oranda kendi organizmamız tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle
dışarıdan alınması konusu çok önemsenmeyebilinir. Ancak kalori yönünden kısıtlama veya dengeli bir beslenme ile birlikte kolesterol kısıtlaması etkili olabilecektir. Çocukluk
döneminde her gün yumurta yemenin yasaklanması, haftada iki kezden fazla verilmemesi fazla katı olan uygulamadır. Proteinden zengin gıda alan ailelerin çocukları için ya da intoleransı olanlar için uygulanabilir. Ancak proteinden fakir beslenen aileler için, yumurta ucuz ve çok kaliteli bir proteindir. Günde bir yumurta, çocuğun tüm protein gereksinimi sağlayabilir.
- Diyette doymuş ve doymamış yağ içeriği:
Doymamış (sıvı bitkisel) yağlar elzem oldukları için alınmaları gereklidir. Bu açıdan azda
olsa, erişkin kişinin gıdasında bulunmalıdır. Doymuş yağlar tamemen yasaklanırken,
bugün daha gerçekci yaklaşımla kısıtlanmaktadır. Ancak sıvı yağların diyetteki oranı,
doymuşlara göre fazla olmalıdır. Tüm bitkisel sıvı yağlar kolesterolsüzdür. Tereyağlarda ise kolesterol vardır. Sıvı yağlardan yapılan margarinlerde, hidrojenle sıvı yağlar doymuş hale getirildiğı için kolesterol yoktur. Ancak margarinler tadsız olduğu için, içine süt
konulmaktadır. Bu durumda kolesterol kapsamaktadırlar.
- Diyetin toplam karbonhidrat ve şeker içeriği:
Özellikle şeker alımı kalori gereksinimi karşılamak içindir. Enerji gereksinimi olmayan bir kişiye gıdasında gereğinden fazla karbonhidrat verilmesi, vücudun yağ sentezini arttırmaya yarayacaktır. Bu nedenle kısıtlama, gerçek anlamda gıda içinde karbonhidratın dengelenmesi demektir.
- Alkol alımı:
Alkol enerji vermektedir. Ancak yakılması için ilk planda enerji gerektirmekte ve hücrelerde toksik sorunlara yol açmaktadır. Az miktarda alındığında fazla sorunlara yol
açmadığı şeklinde görülmekte ise de, iki hafta içinde alkolün karaciğere yaptığı hasar, 3 ay süre ile giderilemediği saptanmıştır. Ülkemizde yüksek alkollü rakının tüketiminin ilk planda olması,sorunun ağırlığını göstermektedir.
- Enerji dengesizliği ve şişmanlık:
Dengeli ve vücudun gereksinime uyan miktarda gıda alınmadığı durumunda, fazla alınan
yemek, daha sonra enerji gereksiniminde kullanılmak üzere yağ dokusu olarak depo
edilecektir. Sonuçta şişmanlık kaçınılmaz olmaktadır.Bu da kalp- damar hastalıklarının oluşması ya da gelişmesi için gerekli ortamın hazırlanması anlamına gelmektedir.
- Posalı diyet:
Barsakların normal olarak işlevlerini yapabilmesi için posaya gereksinimleri vardır. Bu
açıdan posalı gıda alınması gereklidir. Posalı gıdalar doyma hissini sağladıklarından,
perhiz uygulamalarında önemli yer tutmaktadırlar.Yukarıda sayılan etmenlerle ortaya çıkan arterio-sklerotik hastalıklarda diyet tedavisi
uygulanmalıdır.
Diyetteki kolesterol ve doymuş yağlar azaltılmalı, diyetin enerjisi hastanın gereksinimine
göre ayarlanmalıdır. Birey işmansa ideal ağırlığına uygun olacak şekilde zayıflatılmalıdır.
Kan lipitlerini normal düzeye düşürmek ve bu düzeyde kalmasını sağlamak gerekir
Kolesterol içeren besinler; organ etleri, yumurta sarısı, kabuklu deniz ürünleri, tereyağ, süt ve ürünleri, etler ihtiyaç ölçüsünde ayarlanmalıdır..
Doymuş yağlar; et, yumurta, süt ve türevlerinde bulunurlar. Margarin, tereyağ, sade yağ, iç yağ doymuş yağlar azaltılmalıdır.
Bitkisel sıvı yağlar doymamış yağlardır. Diyette çoğunlukla bitkisel sıvı yağlar yer almalıdır.
Çok az margarin veya sade yağ kullanılabilir.
Yiyecekler yağda kızartılmamalıdır.
Haftada bir gün tam yumurta yenebilir. Beyazı kolesterol içermemektedir.
Birey şişman değilse kalori kısıtlamasına gidilmeyebilir.
Etlerden kümes hayvanları derileri ile birlikte yenilmez. Tavuğun beyaz etleri tercihedilmelidir. Kolesterolü daha düşüktür.
Yumurta sarısı konmuş yiyecekler (kek, pasta gibi) az yenilmelidir.
Şeker, şekerleme, çikolata, meşrubat gereksiz kalori almaktır. Bunlar yerine sebze,meyveler, ekmek ve tahıllar yer almalıdır.
Yüksek posalı gıdalar önerilmelidir.
Tansiyon yüksekliği varsa tuz azaltılır. Günde 2.5 gram veya 40 mEq Sodyum alacakşekilde ayarlanmalıdır. Salamuralar, konserveler, gazozlar, tuzlanmış deniz ürünleriverilmez. Ekmek tuzsuz yenilmelidir.
KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER :
Kalp hastalıklarından korunmak için beslenmede dikkat edilmesi gereken noktalar:
- Diyetin kolesterol içeriği ayarlanmalıdır. Çocukluktan itibaren arterio-skleroz için önlemalınmalıdır.
- Aşırı yemek yeme ve fiziksel hareketsizlikten kaçınılmalıdır. Şişmanlık hastalık nedenleriarasındadır. Vücut ağırlığı dengede tutulmalıdır.
- Aşırı alkol alınmamalıdır.
- İşlenmiş hazır gıdaları yiyenlerde tuz tüketimi fazladır. Kalıtsal olarak bazı bireylerdesodyuma karşı hassasiyet vardır. Bu nedenle gereğinden fazla tuz alınmamalıdır.
- Hareketi arttırmalıdır. Yaşam boyu hafif sportif hareketler yapılmalıdır.Günlük su ihtiyacı her dönem için aksatılmadan alınmalı, sigaradan uzak durulmalıdır
Bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı, sağlıklı ve üretken olmaktır. Sağlıklı ve üretkenolmanın simgesi, bedenen, aklen, ruhen ve sosyal yönden iyi gelişmiş bir vücut yapısı ve bu yapının bozulmadan uzun süre işlemesidir.
Toplumumuzda beslenme sorunları oldukça yoğun ve ağır olarak gözlenmektedir. Bunlar
başlıca aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir:
Besin üretimi, dağıtımı ve teknolojisinde yetersizlik ve düzensizlikler; sosyo ekonomik ve kültürel etmenler; ekonomik yapı, aile, çeşitli örf ve gelenekler, çevre, dini inanışlar, eğitim, gibi kültürel etmenler gıdanın temininden alımına kadar çeşitli kademelerde beslenmemize etki etmektedirler.
Günümüzde çocukluk çağı dışında, ölüm nedenlerinin ilk sırasını kalp ve damar hastalıklarından ölüm almaktadır. Beslenmenin bu sistemin üstünde etkisi fazladır.
Bu konuda yoğun eğitimsel bilgilerin verildiği görülse de çeşitli dergilerde ya da basın yayın organlarında belirtilen bilgilerdeki yaklaşımların doğruluğu konusunda tereddütlerimiz vardır.Bu konuda adeta ağzı olan konuşmaktadır. Kardiyo-vasküler
hastalıkların oluşmasında, pek çok hastalıkta olduğu gibi bebek ana rahmine düştüğü andan başlayan yaşamın sonuna kadar devam eden beslenme şeklinin, alışkanlıkların
önemli yeri vardır.Yukarıda da belirtldiği üzere genetik ve ailesel etmenlerin, sosyo kültürel, sosyo ekonomik yapının, çevre koşullarının, tüketilen besinlerin özelliklerinin,
besin üretimi, dağıtımı ve teknolojisindeki yetersizlik ve düzensizliklerin,satınalma gücünün, aile yapısının, besinlerin üretim,hazırlama, pişirme, tüketim aşamalarındaki uygulamaların, iklimin, ailenin-annenin beslenme bilgi düzeyi gibi pek çok faktörün de beslenme ile yakın ilişkisi vardır. Beslenme Diyet tedavileri uygularken, tüm genel beslenme değerlendirilmeli, kişinin kabul edebileceği,dengeli bir gıda tüketim şekli önerilmelidir.Zira her durumda olduğu gibi beslenme şekli bireye özgü olalıdır. Ülkedeki herkese aynı tarz beslenmeyi önermek bu konuda ne denli tecrübesiz olunduğunun ve son derece acemice bir yaklaşımdan başka bir şeyi göstermez.
Tabii ki bireye özgü olsa da uygulanmayan önerilerin fazla bir yararı olmayacağı unutulmamalıdır. Kimi zaman bireylerin diyet şekillerinde değişiklik yapmanın imkansız derecesinde zor olduğu da unutulmamalıdır. Kişiye özgün uyarlamalar mutlak gerekmektedir. Bu açıdan ele alındığında,SINIRLANDIRILMASI GEREKEN besinler de dahil olmak üzere tüm yiyeceklerl için uyarlamalar yapılmalıdır.
Hastalığın oluşmasında beslenme şekli son derece önemli bir etkendir. Bunlardan ilk akla gelenler şekilde sıralanabilir;
- Diyetin kolesterol içeriği:
Kolesterol büyük oranda kendi organizmamız tarafından yapılmaktadır. Bu nedenle
dışarıdan alınması konusu çok önemsenmeyebilinir. Ancak kalori yönünden kısıtlama veya dengeli bir beslenme ile birlikte kolesterol kısıtlaması etkili olabilecektir. Çocukluk
döneminde her gün yumurta yemenin yasaklanması, haftada iki kezden fazla verilmemesi fazla katı olan uygulamadır. Proteinden zengin gıda alan ailelerin çocukları için ya da intoleransı olanlar için uygulanabilir. Ancak proteinden fakir beslenen aileler için, yumurta ucuz ve çok kaliteli bir proteindir. Günde bir yumurta, çocuğun tüm protein gereksinimi sağlayabilir.
- Diyette doymuş ve doymamış yağ içeriği:
Doymamış (sıvı bitkisel) yağlar elzem oldukları için alınmaları gereklidir. Bu açıdan azda
olsa, erişkin kişinin gıdasında bulunmalıdır. Doymuş yağlar tamemen yasaklanırken,
bugün daha gerçekci yaklaşımla kısıtlanmaktadır. Ancak sıvı yağların diyetteki oranı,
doymuşlara göre fazla olmalıdır. Tüm bitkisel sıvı yağlar kolesterolsüzdür. Tereyağlarda ise kolesterol vardır. Sıvı yağlardan yapılan margarinlerde, hidrojenle sıvı yağlar doymuş hale getirildiğı için kolesterol yoktur. Ancak margarinler tadsız olduğu için, içine süt
konulmaktadır. Bu durumda kolesterol kapsamaktadırlar.
- Diyetin toplam karbonhidrat ve şeker içeriği:
Özellikle şeker alımı kalori gereksinimi karşılamak içindir. Enerji gereksinimi olmayan bir kişiye gıdasında gereğinden fazla karbonhidrat verilmesi, vücudun yağ sentezini arttırmaya yarayacaktır. Bu nedenle kısıtlama, gerçek anlamda gıda içinde karbonhidratın dengelenmesi demektir.
- Alkol alımı:
Alkol enerji vermektedir. Ancak yakılması için ilk planda enerji gerektirmekte ve hücrelerde toksik sorunlara yol açmaktadır. Az miktarda alındığında fazla sorunlara yol
açmadığı şeklinde görülmekte ise de, iki hafta içinde alkolün karaciğere yaptığı hasar, 3 ay süre ile giderilemediği saptanmıştır. Ülkemizde yüksek alkollü rakının tüketiminin ilk planda olması,sorunun ağırlığını göstermektedir.
- Enerji dengesizliği ve şişmanlık:
Dengeli ve vücudun gereksinime uyan miktarda gıda alınmadığı durumunda, fazla alınan
yemek, daha sonra enerji gereksiniminde kullanılmak üzere yağ dokusu olarak depo
edilecektir. Sonuçta şişmanlık kaçınılmaz olmaktadır.Bu da kalp- damar hastalıklarının oluşması ya da gelişmesi için gerekli ortamın hazırlanması anlamına gelmektedir.
- Posalı diyet:
Barsakların normal olarak işlevlerini yapabilmesi için posaya gereksinimleri vardır. Bu
açıdan posalı gıda alınması gereklidir. Posalı gıdalar doyma hissini sağladıklarından,
perhiz uygulamalarında önemli yer tutmaktadırlar.Yukarıda sayılan etmenlerle ortaya çıkan arterio-sklerotik hastalıklarda diyet tedavisi
uygulanmalıdır.
Diyetteki kolesterol ve doymuş yağlar azaltılmalı, diyetin enerjisi hastanın gereksinimine
göre ayarlanmalıdır. Birey işmansa ideal ağırlığına uygun olacak şekilde zayıflatılmalıdır.
Kan lipitlerini normal düzeye düşürmek ve bu düzeyde kalmasını sağlamak gerekir
Kolesterol içeren besinler; organ etleri, yumurta sarısı, kabuklu deniz ürünleri, tereyağ, süt ve ürünleri, etler ihtiyaç ölçüsünde ayarlanmalıdır..
Doymuş yağlar; et, yumurta, süt ve türevlerinde bulunurlar. Margarin, tereyağ, sade yağ, iç yağ doymuş yağlar azaltılmalıdır.
Bitkisel sıvı yağlar doymamış yağlardır. Diyette çoğunlukla bitkisel sıvı yağlar yer almalıdır.
Çok az margarin veya sade yağ kullanılabilir.
Yiyecekler yağda kızartılmamalıdır.
Haftada bir gün tam yumurta yenebilir. Beyazı kolesterol içermemektedir.
Birey şişman değilse kalori kısıtlamasına gidilmeyebilir.
Etlerden kümes hayvanları derileri ile birlikte yenilmez. Tavuğun beyaz etleri tercihedilmelidir. Kolesterolü daha düşüktür.
Yumurta sarısı konmuş yiyecekler (kek, pasta gibi) az yenilmelidir.
Şeker, şekerleme, çikolata, meşrubat gereksiz kalori almaktır. Bunlar yerine sebze,meyveler, ekmek ve tahıllar yer almalıdır.
Yüksek posalı gıdalar önerilmelidir.
Tansiyon yüksekliği varsa tuz azaltılır. Günde 2.5 gram veya 40 mEq Sodyum alacakşekilde ayarlanmalıdır. Salamuralar, konserveler, gazozlar, tuzlanmış deniz ürünleriverilmez. Ekmek tuzsuz yenilmelidir.
KALP HASTALIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER :
Kalp hastalıklarından korunmak için beslenmede dikkat edilmesi gereken noktalar:
- Diyetin kolesterol içeriği ayarlanmalıdır. Çocukluktan itibaren arterio-skleroz için önlemalınmalıdır.
- Aşırı yemek yeme ve fiziksel hareketsizlikten kaçınılmalıdır. Şişmanlık hastalık nedenleriarasındadır. Vücut ağırlığı dengede tutulmalıdır.
- Aşırı alkol alınmamalıdır.
- İşlenmiş hazır gıdaları yiyenlerde tuz tüketimi fazladır. Kalıtsal olarak bazı bireylerdesodyuma karşı hassasiyet vardır. Bu nedenle gereğinden fazla tuz alınmamalıdır.
- Hareketi arttırmalıdır. Yaşam boyu hafif sportif hareketler yapılmalıdır.Günlük su ihtiyacı her dönem için aksatılmadan alınmalı, sigaradan uzak durulmalıdır
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kalp Damar Hastalıklarından Korunmak İçin Nasıl Beslenelim ?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Zühal AYNACI BAYEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Zühal AYNACI BAYEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
kalp damar hastalıkları, kalp hastalıklarında beslenme, kalpte diyet tedavisi, kalp hastalığında beslenme, damar hastalıklarında beslenme, kalp hastalıklarında diyet
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.