2007'den Bugüne 92,300 Tavsiye, 28,217 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Otizm; Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi
MAKALE #14728 © Yazan Uzm.Psk.Gizem HÜNERLİ | Yayın Mayıs 2015 | 7,873 Okuyucu
OTİZME GENEL BİR BAKIŞ

Otizm genel olarak 1943 yılınsa Amerikalı çocuk psikiyatristi Leo Kanner tarafından “Erken Çocukluk Otizmi” olarak adlandırılmıştır. Kanner otizm sözcüğünü, zihinsel özürlü bir grup çocuğun içinde ötekilerden ayrılan farklı bir grubu tanımlamada kullanmıştır. Kanner bu çocukları ötekilerden ayıran beş ayrı özelliği, otizmin belirtileri olarak saptamış ve söz konusu tablo “Kanner Sendromu” ya da “Çocukluk Otizmi” olarak adlandırılmıştır.
Birkaç yıl sonra psikiyatristler, belirlediği beş belirtisine dört tane daha eklemişlerdir ve o zamandan bu yana tanı, dokuz belirtiye göre konmaktadır. Otizm, doğuştan gelen veya yaşamın ilk iki yılı içinde ortaya çıkan bir sorundur .
Otizm, sosyal etkileşimde bozukluk, dil, konuşma ve sözel olmayan iletişimde gerilik ile birlikte tekrarlayıcı ve stereotipik hareketler ile karakterize MSS’ nin gelişimsel bir bozukluğudur (Davidovicz, Folstein, Rosen-Sheidley’ den aktaran Yüksel, 2005). Otizm, kronik bir bozukluktur, yaşam boyu sürer, yaşla ve olgunlaşma ile semptomların görünüm ve şiddetinde değişiklik görülür. Günümüze kadar etiyolojisi tam olarak saptanamamıştır (Lamb, Moore, Bailey’ den aktaran Yüksel, 2005).
Otistik çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler. Otistik çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de, zeka seviyeleri normal otistik çocuklar da vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, Otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler.
Bir annenin doğum sonrası çocuğunun (tüm özür grupları dahil olmak üzere) özürlü olma oranı %2dir; Otistik olması oranı ise %0.5′tir (eskiden bu oran 4/10.000 olarak değerlendirilirdi). Bir otistik çocuktan sonra, ikinci çocukta otizmin ortaya çıkması riski %3 dür. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklarından 4 kat daha fazla görünmektedir Her çocuktaki otistik belirtiler ve bunların seviyesi farklılık gösterebilir, bu nedenle otizmin seviyelerini kategorize etmek güçtür.

Otizmin nedenleri

Oluş nedeni net olarak bilinmemektedir. Ancak bazı araştırmacılar çevreden gelen uyarıcıların işlendiği beyin bölgelerinde fonksiyonel bozukluklar olduğunun üzerinde dururken, diğer araştırmacılar vücuttaki kimyasal maddelerin salgılanışlarındaki dengesizliklerle ilgili durumları sebep olarak ileri sürmektedirler.
Diğer yandan genetik çalışmalar yapan araştırmacılar da sorunu bu yönden açıklamaya çalışmaktadırlar. Ancak genel kanı, bu sorunun birçok sebebin bir araya gelmesiyle oluştuğu şeklindedir. Psikolojik ortamdaki hiçbir etken otizmin nedeni değildir.
Otistik çocuklarda prenatal, perinatal ve neonatal sorunlar incelendiğinde, gebelikte kanama, enfeksiyon hastalıkları (rubella, toksoplazmozis, sitemegolavirus, sifiliz enfeksiyonları vb.) yüksek kan basıncı, toksemi, ilaç kullanımı, 36 haftadan önce doğum, düşük doğum ağırlığı, gebelik süresinin 42 haftadan uzun olması, doğumda forseps veya vakumla müdahale, doğumda geliş bozuklukları (çene, alın, ayak gelişi vb.), genel anestezi, sezeryan, kordon komplikasyonları, solunum problemleri, düşük apgar skoru, uzamış sarılık ve matürasyon geriliği önemli ölçüde yüksek bulunmuştur.

Otizmin belirtileri

Otistiklerde, etkilenme dereceleri değişse de, aşağıdaki ortak belirtiler görülür;

• Sosyal ilişkilerde güçlük Konuşma güçlüğü
• Sessiz iletişimde zorlanma
• Oyun oynama ve hayal gücünü kullanmada zorlanma
• Değişikliklere karşı tepki ve direnç gösterme.

Otizmin tipik özellikleri

Otistik Bir Çocuk,

• Başkalarına karşı ilgisizdir.
• Göz temasından kaçınır.
• Başkaları ile kendiliğinden iletişim kurmaz.
• İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak belirtir.
• Diğer çocuklarla oynamaz.
• Sürekli bir konu üzerinde konuşur. Sebepsiz şekilde ağlar, güler ve sebepsiz davranışlarda bulunur.
• Anlamsız sözleri üst üste tekrarlar.
• Nesneleri tutup sürekli döndürmekten hoşlanır. Değişikliklerden hoşlanmaz.
• Yaratıcılık gerektiren oyunları oynayamaz.
• Bazıları yaratıcılık gerektirmeyen bazı işleri oldukça hızlı ve iyi yapar.

Otizm’in sınıflandırılması

Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 2000 yılında yayımladığı klavuza göre (DSM-IV-TR), otizm spektrum bozukluğu; (a) sosyal etkileşim sorunları, (b) iletişim sorunları ve (c) sınırlı yinelenen ilgi ve davranışlarla kendini göstermekte ve beş alt gruba ayrılmaktadır: (1) asperger sendromu, (2) başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk (atipik otizm), (3) çocukluk dezintegratif bozukluğu ve (4) rett sendromu. Otizm, otizm spektrum bozukluğu sınıflandırılmasındaki en temel alt gruptur ve sosyal etkileşimde, iletişim ve oyunda önemli yetersizlikler ve çeşitli takıntılarla kendini göstermektedir. Bu yetersizliklere bağlı olarak otistik özellikler gösteren çocuklarda, çevresindeki diğer kişilerle sosyal etkileşime girmede isteksizlik, göz kontağı kurmalarında sınırlılık, dil ve iletişim sorunları gibi belirgin yetersizlikler görülebilmektedir.
1. Asperger Sendromu: Asperger Sendromunun temel özelliği, toplumsal etkileşimde şiddetli ve kalıcı bozulmaların, kişinin gerek ilgi ve etkinliklerinin, gerekse davranışlarının sınırlı bir gelişim göstermesi ve tekrarlayıcı bir örüntüye sahip olmasıdır. Otizmin tam tersine dil gelişiminde, toplumsal etkileşim dışındaki uyum sürecinde, bilişsel gelişimde ya da çocuktan beklenen ilgi ve etkinliklerin gelişmesinde belirgin bir gecikme görülmemektedir. Asperger Sendromu tanısı alan bireylerin sözcük dağarcıkları ve dil bilgisi gelişimleri genelde iyi olmakla birlikte algısal ve görsel işlevlerde yetersizdirler. Büyük bir bölümünde motor gelişimde gecikmeler, sakarlıklar, denge sorunları gözlenmektedir.
Asperger Bozukluğunun temel özelliği, toplumsal etkileşimlerde şiddetli derecede ve kalıcı bozulmaların olması, kişinin gerek ilgi ve etkinliklerinin gerekse davranışlarının sınırlı bir gelişim göstermesi ve tekrarlayıcı örüntüye sahip olmasıdır (DSM IV, 2000).
2. Atipik Otizm ( başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk): Atipik otizm diğer yaygın gelişimsel bozuklukların belirti ve özelliklerine uymayan bireyler için kullanılan bir kategoridir. Atipik Otizm kategorisi; hafif otistik belirtiler gösteren yüksek işlevli otizm ya da kuşku duyulan durumlar için kullanılmaktadır. Başlangıç yaşının geç olması, belirtilerin tipik olmaması ya da gözlenen belirtilerin tanı koymak için yetersiz kaldığı ya da bu belirtilerin tümünün bir arada bulunması Atipik Otizmin temel özellikleri arasında yer almaktadır.
Atipik otizm yalnızca üç belirtiyi beraberinde getirir. Bunlar iletişim ve ilişki kurma bozukluğu ile zoraki davranışlar sergilemedir .

3. Çocukluk Dezintegratif Bozukluk: Bu bozukluğun temel özelliği, yaşamın ilk iki yılında normal bir gelişim döneminin ardından birçok işlevsellik alanında belirgin bir gerilemenin görülmesidir. İki yaşa kadar olan normal gelişme, yaşına uygun sözel ve sözel olmayan iletişimi, toplumsal ilişkileri, oyunları ve uygun davranışları içermektedir. İki yaşından sonra ve on yaşından önce sözel anlatım ya da dili algılama, toplumsal uyum becerileri, kalın bağırsak ya da mesane kontrolü, oyun etkinlikleri, motor beceriler gibi alanların en az ikisinde ve daha önceden kazanılan yetilerde belirgin bir kayıp gözlenir. Bu bozukluğu olan bireylerde otizmde gözlenen bozuk toplumsal etkileşim ve iletişimdeki davranış özellikleri gözlenmektedir. İlgi ve etkinliklerde sınırlılık, tekrarlayıcı ve basmakalıp davranış örüntüleri de bu bozukluğa eşlik etmektedir (Kayaoğlu, Görür, 2008).
4. Rett Sendromu: Rett Sendromunun en belirgin özelliği, doğumdan sonra normal bir işlevsellik sürecini takip ederken, birden bire özgül bir bozukluğun gelişmeye başlamasıdır. Bu çocukların doğum öncesi ve doğum sonrası gelişme dönemleri ve ilk beş ay boyunca psikomotor gelişimleri normaldir. Doğumda kafa çevresi normal sınırlardayken, beş ile kırk sekizinci aylar arasında kafa büyümesi yaşayabilir. Beş ile otuzuncu aylar arasında daha önceden kazanılmış olan amaca yönelik el becerileri yitirilip, yerine basmakalıp el bükme ya da el yıkamaya benzer hareketler yapmaya başlayabilirler. Yürümede ya da vücut hareketlerinde koordinasyon büyük ölçüde bozulurken, sözel anlatım ve dili algılamada da ileri derecede bozukluklar kendini göstermeye başlar. Yapılan çalışmalarda bu bozukluğun başlangıcının dört yaşından önce olduğu ve sadece kızlarda görüldüğü bildirilmiştir. Rett Sendromuna ağır ve çok ileri derecede mental retardasyon eşlik edebilir. İletişim ve davranış sorunları yaşam boyu devam eder ve becerilerdeki kayıp kalıcı ve ilerleyici bir özellik gösterir.

Otizmli çocuğu olan ailelerin durumu karşılama biçimleri

Engelli çocuk “kendi kendini idame ettirmekte yetersizliği olan” olarak tanımlanmaktadır. Bağımsızlığının yitimi kısmi veya tamamen olabilir. Önemli olan, yetersizlikten dolayı, diğer bir kişiye duyulan ihtiyaçtır. Öyle ki, engelli bir çocuk, normal bir birey gibi sosyal hayat içinde yer almakta güçlük çeker, gündelik işlevlerini yerine getirmekte zorlanır. Fiziksel ve zihinsel kapasitesi el verdiği derecede bağımsızdır (Kandamuthan’dan aktaran Atam, 2009). Normal bir çocuk beklentisi ile geçirilen hamilelik süreci sonrası, ilerleyen dönemlerde yetersizlikleri daha belirginleşecek bir çocukla karşılaşmak, ebeveynler için oldukça güçtür. Engelli çocuğun doğumu ailelerde bir ikilem yaratır. Sosyal toplum, ebeveyn olmayı olumlu karşılarken, engelli çocuk doğumunu olumsuz karşılar. Sosyal toplumdaki bu ambivalans, engelli bireyin ebeveynlerindeki stresin artmasına neden olur. Bunun yanı sıra ebeveynler arasındaki, evlilik ilişkisinde de bu durum aniden artan stres ve şikayetlerle, engelli çocuğu reddetme, engelli çocukla ilgili karşılıklı suçlamalara ve kaygıya neden olur. Ekonomik stres, hastane ve medikal gereksinimlerin harcamalarıyla artar. Ebeveynlerin sosyal hayatı yok denecek seviyelere geriler. Çevreleri tarafından bu reddediliş onlarda korku ve utanma yaratır. Engelli çocuğu olan ailelerdeki psikolojik etkileşim bu ailelerde ortak şok, inkar ve acı olarak gözlenmektedir.
Engelli çocuk ebeveynleri, bu duruma ilişkin duygulanımlarını genellikle 6 düzeyde yaşarlar:
1) İnanmama
2) Suçlama
3) Reddetme
4) Utanma
5) İnkar
6) Yardıma muhtaç hissetme
Engelli çocuk doğumu ve teşhisi sürecine gösterilen tepkiler aileden aileye/ebeveynden ebeveyne farklılıklar gösterebilir. Sıklıkla tanımlanan ortak duygular; şok ve hissizlik şeklindedir. Ebeveynler, panik, kaygı ve çaresizlik periyodları yaşayabilirler. Aldırmazlık ve öfke periyodları sonucunda bireyler depresyon, apati ve acı yaşamakla yüzleşirler (Vijosh, Sukumaran’dan aktaran Atam, 2009).


Diğer çocuklardan farklılıkları

İnsan yüzüne ilgisizlik, göz ilişkisi kuramama veya delip geçen bakışlar. Oyunları yineleyicidir, sembolik oyun becerileri yoktur (hayali oyunlar oynayamazlar, rol alamazlar). Cansız nesnelere bağlanmalar olabilir. Sosyal davranışları sınırlıdır. Çevresinde kimse yokmuş gibi insanlara karşı duyarsız görünürler. Kendi duygularını ifade etmekte güçlük yaşarlar.
Başkalarının duygularını anlamlandıramazlar, empati yapamazlar. Genellemede zorluk yaşarlar. (Evde el yıkama ile lokantada el yıkama bu çocuklara farklı gelebilmektedir). Dilin iletişim amaçlı kullanımında güçlükleri vardır. Zamirleri karıştırırlar. ( Kendinden üçüncü tekil kişi olarak bahseder. Ben-sen zamirlerini karıştırır). Mecaz anlamları anlamakta zorluk yaşarlar. Örneğin: “İştahın kesilmesi” deyimi, otizmli bir birey için, iştah denilen bir organın kesilmesi anlamını taşıyabilir.
Adları söylendiğinde bakmayabilirler. Konuşmaya geç başlayabilir, yavaş gelişebilir veya konuşmayı tercih etmeyebilirler, konuşmayı kesebilirler. Ekolali dediğimiz, söyleneni tekrar etme (yankılayıcı konuşma vardır). Ses tonu ve vurgulamaları gariptir. Yakınında bulunan biri ile çok yüksek sesle konuşabilirler. Harflere ve okumaya ilgi duyarlar. Müzik, resim yetenekleri ve bellekleri çok iyi olabilir. Stereotipik hareketler sergileyebilirler ( kuş gibi çırpınma, kendi etrafında dönme, parmaklarıyla amaçsız oyunlar). Eşyalarının ve oyuncaklarının yerlerinin değiştirilmesi gibi çevredeki değişikliklere tepkilidirler (Güneş, 2005).

Otizmin tedavisi

Otizme neyin sebep olduğu henüz bulunamamıştır. Ancak son zamanlardaki araştırmalar, otizmin genetik bir rahatsızlık olduğu görüşünü kuvvetlendirmektedir. Otizmin tedavisi için, henüz herhangi bir yöntem ya da ilaç mevcut değildir. Otistik çocukların kullandığı ilaçlar, genelde hiperaktiviteyi azaltan, dikkatin yoğunlaşmasına yardımcı olan, dolayısı ile çocuğun eğitiminden daha çok yararlanılmasına destek veren yardımcı ilaçtır. Otistik çocuklar sabırla ve bilinçli bir şekilde yürütülecek özel eğitim çalışmaları ile, temel yaşam becerilerini, konuşma ve iletişim kurma özelliklerini kazanabilirler. Çok az görülmekle birlikte, tamamıyla otizmin etkisinden kurtulup normal bir yaşantıya sahip olan çocuklar da vardır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Otizm; Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Gizem HÜNERLİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Gizem HÜNERLİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Gizem HÜNERLİ Fotoğraf
Uzm.Psk.Gizem HÜNERLİ
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi33 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Gizem HÜNERLİ'nin Yazıları
► Atipik Otizm, Belirtileri ve Tedavisi ÇOK OKUNUYOR Psk.Dnş.Semra KESKİN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Otizm; Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi' başlığıyla benzeşen toplam 46 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Bahar Yorgunluğuna Dikkat Ağustos 2016
► Sosyal Jet-Lag Sendromu Ağustos 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


21:42
Top