2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocukta Kaygının Nedenleri ve Çözüm Yolları
MAKALE #15833 © Yazan Uzm.Psk.Ayşe YILMAZ | Yayın Aralık 2015 | 4,543 Okuyucu
Bireyin sanki kötü bir şey olacakmış hissine kapılmasına neden olan, tetikte durmasına yol açan, tehlike olarak algıladığı herhangi olay ve ya duruma verdiği duygusal tepkidir. Kaygı genellikle korku ile karıştırılır. Korkunun bir nesnesi olmakla beraber kaygının nesnesi olmayabilir. Korku nesnesi ortadan kaldırılınca birey rahatlar fakat kaygı daha derin, güçlü, genel ve bireyin iç dünyasından kaynaklı bir durumdur.

Kaygı her insanın yaşadığı bir duygu olmakla birlikte iki boyutta kendini gösterir. Birincisi deprem, ölüm, kaza gibi olaylara tepki olarak verilen kaygıdır. Bu normal bir durumdur ve herkesin kaygılanması beklenir. İkincisi insanların çoğunun kaygı duymayacağı şeyleri tehlike olarak algılama durumudur. Bu durum patolojik kaygıya girer. Kaygının patolojik boyutta olması ve ya normal kaygı nedenlerinin çok yaşanması insanın psikolojisini olumsuz yönde etkiler ve tedavi gerektirir.

Çocukluk döneminde kaygıya neden olan şeyler bireyin yetişkinlikteki duygusal tepkilerinin ve ruh dünyalarının alt yapısını oluşturur. Bazı danışanlar anlamsız kaygılarım oluyor, mantıksız olduğunu bilmeme rağmen kendimi kontrol edemiyorum, şikayetleriyle gelir ve destek almak isterler. İşte bu anlamsız ve gereksiz kaygıların nedeni çocukluk döneminde ebeveynin tutum ve tepkilerine bağlı oluşmaktadır. Çocukluk döneminde her yaşın bir kaygı nedeni ve her davranışın çocuk dünyasında bir yorumu vardır. Anne babanın bunları bilmesi çok önem arz etmektedir.

Çocuklar kaygılarını bir şeylerden korkma ifadeleriyle, beden dilleriyle ve davranışlarıyla belli ederler. Ebeveynin çocuklarını iyi gözlemlemesi ve çocuklarının davranışlarını okuyarak ne demeye çalıştıklarını ve ne hissettiklerini anlamaya çalışmaları çok önemlidir.

KAYGININ NEDENLERİ
  • Güvensizliğin ve koşullu sevginin hakim olduğu aile ortamında yetişmiş olmak
  • Anne babanın kaygılı ve özgüvensiz olması
  • Çocuğun duygusal ihtiyaçlarının(sevgi, ilgi, güven, bağlanma vs) yeterince karşılanmaması
  • Ebeveyn yoksunluğu ve ya ebeveynden ayrı kalma
  • Anne babanın çocuğa tutarlı davranmaması
  • Kardeş kıskaçlığına sebep verecek tutumlar, başkalarıyla mukayese etme
  • Ailenin yüksek beklentiye sahip olması
  • Eleştirici, baskıcı, alay edici, hoşgörüsüz ebeveyn tutumları
  • Anne babanın çatışmaları
  • Anne baba ayrılığı
  • Çocuğun alt ıslatma, ders başarısızlığı gibi davranışlarının tepkiyle karşılanması
  • Çocuğa fiziksel ya da psikolojik baskı uygulanması
  • Çocuk yanlış davranış sergilediğinde davranışının değil de kişiliğinin ayıplanması
  • Aşırı koruyucu ebeveyn tutumu

ÖNERİLERÇocuğun bebeklik döneminde temel gereksinimlerinin karşılanması, ihtiyacı anında annesinin yanında olması, evin güvenli, gürültüsüz olması, bebeğin ağlatmadan büyütülmesi, anne fiziksel olarak çocuğun yanında olmasa bile ihtiyacım anında annem hemen yanı başımda olur algısının çocukta oturtulması çocuğun güven duygusunu geliştirecek ve huzurlu olmasını sağlayacaktır.

Çocuğun bebeklik döneminde annesine ihtiyacı olduğu anda annesini yanında hissetmemesi, annesinden ayrı olması, memeden aniden kesilmesi, annenin çocuğuyla güvenli ve tutarlı bir bağ kurmaması, annenin kaygılı olması ve kaygısını çocuğa yansıtması çocuğun kaygılı olmasına zemin hazırlayacaktır.

Çocuk 1-1.5 yaşına geldiğinde yürümeyi öğrenmekle birlikte çevresini keşfetme ve bireyselleşme sürecine girer. Bu süreç çocuğun farklı ve yeni şeyleri ilk deneyimlediği dönemdir. Bu dönemde hem anneden uzaklaşmak ister hem de anneden uzaklaştığı anda kaygı duyar. Bu durumda annenin kaygılı olması, çocuğu korumaya çalışması, çocuğun kendinden uzaklaşmasına izin vermemesi veya çocuğun döndüğü anda annesini bıraktığı yerde bulamaması çocukta kaygı oluşturacaktır. Çocuğun uzaklaşmasına kaygıyla tepki veren anne çocuğuna hayat güvensizdir, mesajını verecek ve çocukta anneden ayrılma kaygısı oluşmasına zemin hazırlanacaktır. Annenin çocuğunun uzaklaşmasına fırsat vermesi ve çocuğu döndüğü anda aynı yerde kendini bulmasını sağlaması çok önemlidir. Annenin çocuk kendinden ayrıldığı anda rahat olabilmesi için evin tehlikeli, zararlı eşya ve malzemelerden arındırılması ve güvenli hale getirilmesi çok önemlidir. Böylelikle anne çocuğun anneden uzaklaşma girişimlerinde kaygılı olmaz ve engelleyici ve koruyucu tutum sergilemez. Tabi ki annenin kaygılı olmaması için ev ortamının güvenli olmasından öte annenin kendine güvenen ve kaygısız bir yapıya sahip olması önemlidir. Zira çocuğun kişiliği anne babasını model alarak oluştuğu gibi, duygu ve algısı da yine ebeveynini model alarak ve onlarla özdeşim kurarak oluşmaktadır. Anne babanın kaygılı olması çocuğunda kaygılı olmasına neden olmaktadır.

Parkta oynarken yere düşen ve kafasını kanatan bir çocuk ve iki anne tepkisi üzerinde örneklendirsek;

Lale Hanım: Aman Allah’ım! Ne oldu sana. Hemen kanını silelim. Bir daha benden habersiz kaydırağa binmiyorsun.
(Lale Hanım’ın çocuğu annesinin gözlerinde korkulması gereken bir durum olduğu mesajını alacak, ağlayacak, kaygılanacak ve annesinden ayrılmanın tehlikeli olduğuna şartlanacaktır.)
Jale Hanım: Kaydıraktan mı düştün yavrum. Oynarken böyle kazalar olabilir. Gel kanını silelim. Bir daha ki sefere daha dikkatli olmalısın.
(Jale Hanım’ın çocuğu annesinin rahatlığından dolayı rahatlayacak ve durumu normalize edecektir. Ağlaması kısa sürede sonuçlanacaktır.)

Danışanlarımın gerek evlilik ilişkilerinde, gerekse bireysel yaşantılarında birçok sorunun altında olay ve durumlara kaygıyla baktıkları ve şartları kaygıyla yorumladıklarını görmekteyim. Bu durumun çıkış noktasının 0-6 yaş dönemine ait anne babanın tutumundan kaynaklı olduğunu, özellikle 0-1 yaş esnasında anneye bağlanma ve 1-3 yaş arasındaki anneden ayrışma dönemlerini sağlıklı atlatamadıklarını görmekteyim. Aile içerisinde baskıcı, kuralcı ve kontrolcü bir anne ya da baba varlığının da çocukta kaygılı yapı gelişmesinde etkisinin büyük olduğunu düşünmekteyim.

Çocuğun en büyük korkusu anne babasının sevgi ve ilgisini kaybetmektir. Anne babanın koşullu sevmesi, yeni bir kardeşin doğması, kardeşler arasında kıyaslamanın olması bu korkuyu kaygıya çevirir. Anne babanın kontrolcü olması ve aşırı koruyucu olması çocuğun kendine ve hayata güvenmemesi gerektiğine dair algı oluşturur. Annenin gereğinden fazla koruyucu olması ve dozundan fazla annelik göstermesi hangi yaşa gelirse gelsin çocuğunun çocuk kalmasına, kendine güvenemeyen bir birey olmasına ve olgunlaşmamasına sebep olacaktır.

Psikiyatr Ruth Sanford’un bu konuyla ilgili çok manidar bir anısını paylaşmak istiyorum.

“İyi niyetli ve yardımsever bir arkadaşımla bir gün doğada gezinirken, kozasından çıkmaya çabalayan bir kelebek gördük. Kelebek kozanın lifleri arasından sıyrılmaya çalışıyordu. Arkadaşım hemen kelebeğin imdadına koştu. Dikkatlice kozanın liflerini sıyırdı. Kozayı araladı ve kelebeğin fazla çabalamadan kozadan çıkmasını sağladı. Ancak kelebek kozadan kolaylıkla çıktıysa da, biraz çırpındı ve uçamadı. Yardımsever arkadaşımın göz ardı ettiği gerçek şuydu: Kanatlar ancak kozadan çıkma çabaları ile güçlenir ve uçuşa hazırlanır. Kelebek kendini kurtarma çabalarıyla aslında kaslarını geliştirmekte, kendini ayakta tutacak, güçlü kılacak, uçmaya hazırlayacak hareketleri çabalarıyla öğrenmekteydi. Arkadaşım işini kolaylaştırarak kelebeğin güçlenmesine engel olmuştu. Kelebek hiçbir zaman özgürlüğü tanımadı. Hiçbir zaman gerçekten yaşamadı.”

Örnekte görüldüğü gibi bir kelebeğin oluşabilmesi ve uçabilmesi kozasından kendi çabalarıyla çıkabilmesine bağlıdır. Aynı şekilde bir bebeğinde bağımsızlaşabilmesi, bireyselleşebilmesi hazır olduğu zaman annesinin onun kendinden ayrışmasına ve yeni girişimlerde bulunmasına fırsat vermesine bağlıdır. Taşınma, kreşe başlama, çok sevdiği bir şeyi, kişiyi kaybetme gibi çocuğun hayatındaki ani değişimler çocukta kaygı oluşturabilmektedir. Bu durumlar çocuğun dünyasında sevdiği başka şeyleri de kaybetme algısı oluşturabilmektedir. Çocuk yeniliklere öncesinden psikolojik olarak hazırlanmalıdır. Yeni ortamlara girme, okula başlama kaygısını engellemek için baştan o ortamlar tanıtılmalı, gezilmeli, hazırlıklar birlikte yapılmalıdır ve heyecanla zamanının gelmesi duygusu çocukta oluşturulmaya çalışılmalıdır.

Bazen çocuk kaygısından dolayı anne babasının yanında yatmak isteyebilir. Böyle durumlarda ebeveyn yanında yatmaya izin vermek kontrol edilemez duruma gelmeye ve çocuğun bunu kullanmasına neden olabilir. Bunun yerine çocuğun odasına bazen annenin bazen babanın gitmesi uyumadan önce birkaç dakika yanında durması, onunla konuşması, masal okuması ve sen yalnız yatabilirsin sana güveniyoruz, tepkisini çocuğa vermesi gerekmektedir.

Ailenin çok önem atfettiği şeyler çocukta kaygı oluşturabilir. Örneğin aile çocuktan başarı beklentisine sahipse çocukta başarı, sınav kaygısı oluşabilmektedir. Beklentinin çocuğun potansiyeliyle paralel olması, ailenin teşvik edici, güven verici ve yapıcı tutum sergilemesi gerekmektedir. Felaket senaryoları kurmaktan, biz senin için ne fedakarlıklar yaptık, tarzı tutumlardan kaçınmalıdırlar.

Ergenlik döneminde bir gruba ait olamama, bireyselleşememe, arkadaş edinememe, karşı cins gözünde nasıl göründüğüne dair kaygılar görülebilmektedir. Bu durumun ergenliğe has olduğunun bilinmesi, çocuğun bireyselleşmesine fırsat verilmesi, tercihlerinin kendisinin yapmasının sağlanması gerekmektedir. Çocuğun çocukluk ile yetişkinlik arasında gidip gelmelerinin olmasını geçiş döneminde olmasından, çatışmalarının kimlik edinme ve bireyselleşmeden kaynaklı olduğunun bilinmesi çocuğun ve ailenin kaygısını aza indirecektir.

Çocukta kaygı uyandıran şeyler konuşulduğu takdirde çocuğun deşarj olması sağlanmış, iç çatışma yaşaması engellenmiş, konuşulurken de kaygıya sebep olan sorunun çözümlenmesi sağlanmış olur. Bazen küçük bir konuşma, bazen küçük bir dokunma, sarılma sorunu çözmeye ve kaygıyı söndürmeye yeterli gelmektedir. Mühim olan anne babanın çocuğun kaygısını anlayışla karşılamaları, çocuğu rahatlatmaya çalışmaları, kararlı, soğukkanlı bir duruş sergilemeleri, sorunu anlamaya ve çözmeye odaklanmaları, tutarlı ve ortak tutum sergilemeleridir.

Özetle; kaygının anne babanın bakışından, duruşundan, tutumundan çocuğun ruhuna kopyalanan bir duygu olduğu, birçok hastalığın sebebi ve çıkış noktası olduğu, ergenlikte ve yetişkinlikte yaşanabilecek problemlerin işareti olduğu bilinmelidir. Ebeveyn olarak yukarıda bahsedilen şeylerin uygulanmasına rağmen kaygının devam ettiği görülüyorsa mutlaka bir psikolojik destek alınması gerekmektedir
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocukta Kaygının Nedenleri ve Çözüm Yolları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Ayşe YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Ayşe YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Ayşe YILMAZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Ayşe YILMAZ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi71 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Ayşe YILMAZ'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Çocukta Kaygının Nedenleri ve Çözüm Yolları' başlığıyla benzeşen toplam 24 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aile İçi İletişim Ekim 2016
► Depresyon Ekim 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:38
Top