İdeal İlişki
İdeal İlişki
Tango neden aşkın dansıdır hiç düşündünüz mü? Ya da bize neden hep tutkuyu ve aşkı çağrıştırır?
Tango da bedenlerin gerilim nedeniyle denge oluşturması gerekir. Bacaklar birbirine değmeli fakat boğmamalıdır. Hareketi engellememelidir. Tango kadın ve erkeğin ayrı ayrı dengesini değil, ilişkinin merkezindeki dengeyi gerektirir. Eğer harika bir gösteri sunulmak isteniyorsa partnerlerin dans içinde iletişimde kalmayı öğrenmeleri gerekir. Bize tutkuyu yansıtan şey budur. Farklılıkların bütün olması ve ahenkle bir araya gelmesi.
Her ilişkinin başlangıcı güzeldir. İlişkiyi başlatan kişisel ihtiyaçların başında sevilme, değer görme, önemsenme yer alır. Ve her ilişkinin başlangıcında bu ihtiyaçlar sıklıkla tatmin edilir. Birbirinin yanında olmak, paylaşmak ve destelenmek ilişki içinde kişiye kendini geliştirme imkanı tanır. Fakat kuşkusuz bu durumun karşılıklı olması gerekir.
Çiftler çoğu zaman bir araya gelmelerine neden olan özellikleri yüzünden çatışma yaşarlar. İnsanlarda çekimi başlatan şey sıklıkla farklılıklardır. Başta benim için çok zor olan şey beni büyüler. Zaman geçip büyü bozulduğunda bu durum sorun haline dönüşmeye başlar. Ya da sorunun farklılıklar olduğunu düşünürüz ve sorunu farklılıklarda ararız. Oysa mesele bağlantının kopmasıdır. Bağlantım koptuğunda her şey tehdit halini almaya başlar. Sevilmediğime, önemsenmediğime, değerli olmadığıma dair kanıtlar toplamaya başlarım bu durum zaman içinde iletişimin azalması hatta bazen kopmasına neden olur.
İlişki içinde bağlantının kopması için birçok neden olabilir. İlişki hakkındaki mitlerimiz, ilişkiyi destekleyen ya da desteklemeyen inançlarımız, ilişki içinde değişen ihtiyaçlarımız ve bu ihtiyaçlarımızı giderecek şekilde ilişkiyi destekleyememek bağlantının kopmasına zemin hazırlar.
İlişki içinde sıklıkla doğru kabul ettiğimiz bilgi, sevginin, aşkın, tutkunun hep aynı şiddetle hissedilmesidir. Oysa gerçek farklıdır. Sevgi sürekli aynı şiddette hissedilmez. Bazen azalır, bazen çoğalır. Hayatın bize sunduğu yeniliklere göre ihtiyaçlarımız değişir. Çünkü insan değişir, çevre değişir, şartlarımız değişir. Değişimin olduğu yerde değişmeme direnci sorunları beraberinde getirir. Sen çok değiştin cümlesi çiftler arasında genellikle suçlama amaçlı kullanılır. Oysa suçlanan şey insan doğasının gerçeğidir.
Diğer bir mit ise, biriyle olabilmenin altın kuralının onunla aynı olmak, aynı şeyleri hissetmek, aynı zevkleri paylaşmak olduğudur. Oysa bu da insan doğasına aykırıdır. İnsan biriciktir. Onun biricikliği başkasının biricikliğiyle aynı olamaz. Karşımızdakini kendimizle aynı yapmaya çalışmak ya da onunla aynı olamaya çalışmak bizi biricikliğimizden uzaklaştırdığı için sorunları beraberinde getirir. İlişkiyi kişisel zenginlikler besler. Kişisel olarak kendimizi besleyemediğimiz zaman ilişkiyi besleyebilecek en önemli dalı kesmiş oluruz. Nasıl ki sürekli olarak el ele tutuşulursa kişiler birbirinin elini bir süre sonra hissedemez, sürekli birlikte olunduğu zaman da birbirini hissetme konusunda sıkıntı yaşarlar. İlişki monoton bir hale gelir.
İdeal ilişki ne aynılıktır, ne tamamlamaktır. Aşk birbirini bulan iki bütün varlık arasında yaşanır. Kendilerini bir bütün hissetmek için birbirine ihtiyaç duyan iki yarım arasında değil. Bu yüzden aşk, keşfedebilmek, keşfetmeye gönüllü olmaktır… Ünlü Fransız yazar Marcel Proust keşfetmek ile ilgili bizlere altın değerinde bir öğüt sunar. Gerçek bir keşif yolculuğunun yeni yerler görerek değil, yeni gözlerle görerek mümkün olduğunu söyler. Birini keşfetmeye gönüllü olmak aslında kişinin kendini keşfetmesidir.
İdeal ilişki büyümeye zemin hazırlar, izin verir. Destekleyicidir. Farklılıklar tehdit değil zenginliktir. İlişki içinde talep etmek bencillik değil, özgürlüktür. İdeal ilişki olması gerekeni değil, uygun olanı seçme şansını verendir. İdeal ilişki sürekli kendini anlatmak, aklamak zorunda olduğun değil güvenle kendini ifade edebildiğin ilişkidir.
Şimdi ilişkinize birde bu gözle bakın…
Kaynakça**
Ceylan Daş Ezbere İlişkilere Ezber Bozan Çözümler
Güler Okman Fişek – İlişki İçinde Ben
Sue Jojnson -Bana Sıkıca Sarıl
Tango neden aşkın dansıdır hiç düşündünüz mü? Ya da bize neden hep tutkuyu ve aşkı çağrıştırır?
Tango da bedenlerin gerilim nedeniyle denge oluşturması gerekir. Bacaklar birbirine değmeli fakat boğmamalıdır. Hareketi engellememelidir. Tango kadın ve erkeğin ayrı ayrı dengesini değil, ilişkinin merkezindeki dengeyi gerektirir. Eğer harika bir gösteri sunulmak isteniyorsa partnerlerin dans içinde iletişimde kalmayı öğrenmeleri gerekir. Bize tutkuyu yansıtan şey budur. Farklılıkların bütün olması ve ahenkle bir araya gelmesi.
“İki yarım insan bir ilişki yürütemez. Çünkü ilişkiyi yürütmek için bütünleşmiş iki ayrı yetişkin gerekir
Ceylan Daş”
Çiftler çoğu zaman bir araya gelmelerine neden olan özellikleri yüzünden çatışma yaşarlar. İnsanlarda çekimi başlatan şey sıklıkla farklılıklardır. Başta benim için çok zor olan şey beni büyüler. Zaman geçip büyü bozulduğunda bu durum sorun haline dönüşmeye başlar. Ya da sorunun farklılıklar olduğunu düşünürüz ve sorunu farklılıklarda ararız. Oysa mesele bağlantının kopmasıdır. Bağlantım koptuğunda her şey tehdit halini almaya başlar. Sevilmediğime, önemsenmediğime, değerli olmadığıma dair kanıtlar toplamaya başlarım bu durum zaman içinde iletişimin azalması hatta bazen kopmasına neden olur.
İlişki içinde bağlantının kopması için birçok neden olabilir. İlişki hakkındaki mitlerimiz, ilişkiyi destekleyen ya da desteklemeyen inançlarımız, ilişki içinde değişen ihtiyaçlarımız ve bu ihtiyaçlarımızı giderecek şekilde ilişkiyi destekleyememek bağlantının kopmasına zemin hazırlar.
İlişki içinde sıklıkla doğru kabul ettiğimiz bilgi, sevginin, aşkın, tutkunun hep aynı şiddetle hissedilmesidir. Oysa gerçek farklıdır. Sevgi sürekli aynı şiddette hissedilmez. Bazen azalır, bazen çoğalır. Hayatın bize sunduğu yeniliklere göre ihtiyaçlarımız değişir. Çünkü insan değişir, çevre değişir, şartlarımız değişir. Değişimin olduğu yerde değişmeme direnci sorunları beraberinde getirir. Sen çok değiştin cümlesi çiftler arasında genellikle suçlama amaçlı kullanılır. Oysa suçlanan şey insan doğasının gerçeğidir.
Diğer bir mit ise, biriyle olabilmenin altın kuralının onunla aynı olmak, aynı şeyleri hissetmek, aynı zevkleri paylaşmak olduğudur. Oysa bu da insan doğasına aykırıdır. İnsan biriciktir. Onun biricikliği başkasının biricikliğiyle aynı olamaz. Karşımızdakini kendimizle aynı yapmaya çalışmak ya da onunla aynı olamaya çalışmak bizi biricikliğimizden uzaklaştırdığı için sorunları beraberinde getirir. İlişkiyi kişisel zenginlikler besler. Kişisel olarak kendimizi besleyemediğimiz zaman ilişkiyi besleyebilecek en önemli dalı kesmiş oluruz. Nasıl ki sürekli olarak el ele tutuşulursa kişiler birbirinin elini bir süre sonra hissedemez, sürekli birlikte olunduğu zaman da birbirini hissetme konusunda sıkıntı yaşarlar. İlişki monoton bir hale gelir.
İdeal ilişki ne aynılıktır, ne tamamlamaktır. Aşk birbirini bulan iki bütün varlık arasında yaşanır. Kendilerini bir bütün hissetmek için birbirine ihtiyaç duyan iki yarım arasında değil. Bu yüzden aşk, keşfedebilmek, keşfetmeye gönüllü olmaktır… Ünlü Fransız yazar Marcel Proust keşfetmek ile ilgili bizlere altın değerinde bir öğüt sunar. Gerçek bir keşif yolculuğunun yeni yerler görerek değil, yeni gözlerle görerek mümkün olduğunu söyler. Birini keşfetmeye gönüllü olmak aslında kişinin kendini keşfetmesidir.
İdeal ilişki büyümeye zemin hazırlar, izin verir. Destekleyicidir. Farklılıklar tehdit değil zenginliktir. İlişki içinde talep etmek bencillik değil, özgürlüktür. İdeal ilişki olması gerekeni değil, uygun olanı seçme şansını verendir. İdeal ilişki sürekli kendini anlatmak, aklamak zorunda olduğun değil güvenle kendini ifade edebildiğin ilişkidir.
Şimdi ilişkinize birde bu gözle bakın…
Kaynakça**
Ceylan Daş Ezbere İlişkilere Ezber Bozan Çözümler
Güler Okman Fişek – İlişki İçinde Ben
Sue Jojnson -Bana Sıkıca Sarıl
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "İdeal İlişki" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Zeynep KAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Zeynep KAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
