2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kaygı ile Neden Baş Edemiyoruz
MAKALE #20011 © Yazan Uzm.Psk.Zeynep KAYA | Yayın Kasım 2018 | 2,235 Okuyucu
Anksiyete (Kaygı) Nedir?
Bir öğrenci, çok çalıştığı bir sınava girecekken, birden tüm bildiklerini unutup hafızasının bomboş olduğunu düşünebilir.
Bir tıp öğrencisi katıldığı ilk ameliyatta kendinden geçebilir.
Bir sunum sırasında sunumu yaparken kişi sadece kendi kalp atışlarını duyabilir, nutku tutulabilir.
Başarılı bir müzisyen konser sırasında gitarını çalacakken parmaklarının kasıldığını fark edebilir.
Bu aksiliklerin her biri, anksiyete (kaygı) olarak nitelendirilebilir. Anksiyete gerginlik arz eden duygusal bir duyum olarak tanımlanabilir ve sık sık terleme, titreme, çarpıntı, yüksek nabız gibi belirgin fizyolojik belirtiler eşlik eder. Anksiyete Latince bir kökene sahip olan angere’ den gelmektedir. Angere Latince de nefesi kesilmek, boğulmak anlamına gelir. Anksiyete yaşayan çoğu insan da anksiyeteyi böyle tanımlar “Boğulmak”…
Kaygı ve Korku Arasındaki Fark
Anksiyete (kaygı) ve korku çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılırlar. Fakat anksiyete ve korku tamamen farklı anlamlara sahiptir.
Korku, kelime olarak ani felaket ve tehlike anlamlarını içerir. Gerçek ya da potansiyel bir tehlike var olduğunda kişinin yaptığı değerlendirmedir. Anksiyete ise gerginlik arz eden bir durumdur. Korku daha çok bilişsel bir sürece odaklanırken, anksiyete bu değerlendirmeye verilen tepkidir. Bu ikisi arasındaki ayrım ise gerçekten bize ne olduğunu anlamamız konusunda ayırt edici bir nitelik taşır.
Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Anksiyete (kaygı) günlük hayatımız içinde sıklıkla deneyimlediğimiz bir süreç. Fakat bu durumu bozukluk olarak kılan şey ne?
Anksiyete Bozukluğu, yoğun bir şekilde duyulan korku, endişe, evham ve huzursuzluk hali ve bu duygularla baş edememe durumudur. Bu duygu ve düşüncelere sıklıkla çarpıntı, titreme, terleme gibi bedensel duyumlar eşlik eder. Kişiler duygularının aşırı ya da gerçek dışı olduğunu bilse bile bununla baş etmek konusunda zorluk çeker. Toplumumuzda oldukça yaygın olan anksiyete bozukluğu kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmektedir.
Yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, post travmatik stres bozukluğu, sosyal fobi ,özgül fobi, sosyal fobi, agorafobi, gibi bozukluklar Anksiyete bozukluğunun bir türü olarak değerlendirilir.
Anksiyete Bozukluğunun Nedenleri Nedir?
Anksiyete (kaygı) bozukluklarının tek bir nedeni yoktur. Birden fazla neden anksiyete bozukluğuna yol açabilir. Bir travmaya maruz kalmak, çocukluk çağı ihmal ve istismar yaşantıları, anne çocuk arasında gerçekleşen bağlanma sırasında oluşan kopukluk, genetik faktörler, öğrenme hepsi anksiyetenin zeminini oluşturabilir.

Anksiyete (kaygı) ile Neden Baş Edemiyoruz
Peter Byarus bu konuyla ilgili çok güzel bir örnek veriyor. Bir kalas üzerinde yürüyen birini düşünelim; eğer bu kalas yerde ise adam rahatlıkla üzerinde yürüyebilir fakat aynı kalas bir köprü üzerine ya da suyun üzerine konulursa adam daha dikkatli hareket edecektir. Bunun nedeni aslında adama ait bir düşünceden başkası değildir. Onu yoğun bir biçimde etkileyen düşünme fikrine bütün organ ve yetilerinin de odaklandığı düşüncesidir.
Anksiyete problemi yaşayan insanlar kendilerini sürekli bir tehdit altında hisseder. Bu tehdit algısıyla savaşabilmek için olayların hep olumsuz yönlerine odaklanır, içsel ve dışsal olaylar karşısında kendilerini hep güvensiz hissederler. Çoğunlukla bu problemi yaşayan kişiler baş edebilme kapasitesini azımsayarak kendi zayıflığına odaklanır.
Fritz Perls anksiyeteyi, insanın gelecekle baş edebilecek kapasitesi ya da kendini destekleme sistemine inancının olmaması şeklinde tanımlar.
Anksiyete problemi yaşayan kişiler, sürekli hata yapacağına, bu hataların sonuçlarının olası herhangi başarıdan daha şiddetli olacağına inanır. Olumsuz hatıralarını olumlulardan daha kolay hatırlar. Bu da kişilerin kendilerini ve yaşadıklarını olumsuz ve yanlı değerlendirmelerine anksiyetenin sürekli devam etmesine neden olur.
Psikoterapi Ve Anksiyete Bozukluğu
Sürekli kontrol edilemez bir kaygıyla yaşamak insanların yaşam kalitesini oldukça azaltır. Anksiyete problemi yaşayan kişilerin çoğunda depresyon, özgüven sorunları gibi baş etme kapasitesini düşürücü başka sorunlara da rastlanır.
Psikoterapi bu anlamda öncelikli olarak sorunun ana kaynağını saptamayı ve bugünün koşullarında kişilerin kendilerine yardım edebilecek şekilde değişebilmelerini hedefler.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kaygı ile Neden Baş Edemiyoruz" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Zeynep KAYA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Zeynep KAYA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Zeynep KAYA Fotoğraf
Uzm.Psk.Zeynep KAYA
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi21 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Zeynep KAYA'nın Yazıları
► Neden Tahammül Edemiyoruz? ÇOK OKUNUYOR Psk.Emine ÖZDEMİR
► Kaygı ve Sosyal Kaygı Psk.İ.Nil BİREYŞOĞLU ÖZEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Kaygı ile Neden Baş Edemiyoruz' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► İdeal İlişki Kasım 2018
► Emdr Nedir Temmuz 2018
◊ İlişkilerde İletişim Nisan 2018
◊ Bilinmeyen Nisan 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


16:23
Top