Ego Durumları Terapi
Ego Durumları Terapisi nedir?
"İçsel benlikler" ile çalışmak (ego state / ego durumları)
"Ego Durumları", insan kişiliğinin karmaşıklığı, zenginliği, iç gerilimleri ve çelişkileri ve aynı zamanda ruhun yaralı bölgeleri hakkında net bir fikre sahip olmak için pratikte kendini kanıtlamış bir modeldir. Ego durumları, İngilizce “ego states” olarak geçmektedir. Türkçe tam karşılığı ise “Benlik Durumları”dır. Ego states terimi, Nazi Almanya’sının Nasyonal Sosyalistlerinden kaçarken ABD'ye göç eden Alman asıllı bir psikanalist olan, Paul Federn'e kadar uzanmaktadır. Federn, "Ich-Zusatende"den (Almanca: Ich = Ben, Zustaende = Durumları/Benlik Durumları) kavramlarını ortaya aran ilk kişidir. Daha sonra bu kavramlar, başkaları tarafından ele alınmıştır. Ego State’in bir terapi ekolü haline gelmesi ise Helen ve John Watkins öncülüğünde gelişmiştir.
Bu tür içsel (benlik) parçaları ile çalışan çeşitli yaklaşımlar vardır. Örneğin; Transanksiyonel Analiz (Berne), Davranış Terapisinden gelen Şema Terapisi (Young) veya Focusing Terapisinde de kullanılan “içsel çocuk çalışması” gibi. Aynı zamanda Roberto Assagiaoli'nin Psikosentez’inde de içsel benlik durumları ile “parça çalışması” olarak kullanılmaktadır.
Ego State Terapisi, travma sonrası stres bozukluğunda (travma terapisinde), travmanın kompleks biçimlerinde, disosiyatif bozukluklarda - özellikle disosiyatif kimlik bozukluğunda- Borderline ve diğer kişilik gelişim bozukluklarının terapisinde etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Ego State Terapisi, aynı zamanda danışanların hayat hikayelerini anlamak için değerli bir aracı temsil etmektedir.
Ego State Terapisi’nde benlik durumları ile çalışmanın bazı avantajları şunlardır:
Önemli bir konu veya belirli durumlarda sahip olunan farklı tepki, duygu ve düşüncelerin genel bir görünümü elde edilebilmektedir.
"İnsanın kendi içinde bu tür çelişkilerin olması tamamen normaldir. Bu çelişkileri de başka bir seviyede bir araya getirmek çoğu zaman da mümkündür." düşüncesinin oluşmasını sağlayabilmektedir.
Kişiye ayrıca "Bu iç seslerden bazılarına yer açabilir, onlarla baş edebilir, sorunlu yönlerinden uzaklaşabilir veya önemli ihtiyaçlara hitap edebilirim." düşüncesini aşılayabilmektedir.
Ego State terapisinin başlangıcında, insan kişilik yapısının temeli olarak Ego State teorisini ve modelini danışana anlatarak, danışana mikro psikoeğitim verilmesi önerilmektedir.
Tarihsel olarak Ego State Terapisi (Ego Durumları Terapisi / Benlik Durumları Terapisi)
Fransız psikiyatrist ve psikoterapist Pierre Janet, travma geçirmiş insanları araştırmıştır. Janet’in çalışmaları Freud, Adler ve Jung'un teorilerinin ana kaynağı olarak kabul edilmektedir.
Psikolojik parça modeli fikri, yani bir insanda farklı iç parçaların varsayımı, 1923'te Sigmund Freud tarafından formüle edilmiştir.
Psikanalizin kurucusu, her insanın içinde üç farklı parçası olduğu kavramını öne sürmüştür: birbirleriyle olan ilişkilerinden çok çeşitli içsel psikolojik çatışmalar doğabilecek süper ego (Über-Ich), ego (Ich) ve id (Es).
Sigmund Freud’un meslektaşı ve öğrencisi olan Paul Federn ise, egonun iç kısımları için "ego durumları (Ego States)" terimini kullanan ilk kişidir.
Federn ego durumlarının, çocuklukta ortaya çıktıklarını, az ya da çok birbirlerinden ayrı olarak bir arada var olduklarını ve dengeli ya da dengesiz bir iç-psişik dinamik oluşturduklarını açıklamıştır.
Yine Freud’un öğrencisi olan Eric Berne, 1961'de psikoterapötik bir yöntem olarak Transaksiyonel Analiz (TA) kuramını geliştirmiştir. Berne kuramında, "Ebeveyn-Ego-Durumu" (Parent-Ego-State), "Yetişkin-Ego-Durumu" (Adult-Ego-State) ve "Çocuk-Ego-Durumu" (Child-Ego-State) kavramlarını tanımlamıştır. (Berne kimi uzmanlar tarafından Ego State terapi modelinin öncüsü olarak da görülmektedir)
Yine aynı şekilde CG Jung, insan benliğinin doğasına ilişkin gözlemlerinden yola çıkarak, çok merkezli kişilik modeli olarak görülebilecek "Komplextheorie"sini geliştirmiştir. John ve Helen Watkins'in Ego State Terapi modeli teorisinin temelleri, özellikle Jung'un Komplex teorisine ve Paul Federn'in iki enerji teorisine dayanmaktadır.
Ego State Terapisi’nin gelişimsel süreci ve Psikoterapi camiasında yaygınlaşması
Ego State Terapi, 1970'lerde Amerikalı John ve Helen Watkins tarafından hipnoanalitik bir terapi yöntemi olarak geliştirilmiştir. (Analitik Hipnoz)
Helen Watkins (1921-2002), Josef Wagner ve Anna Maria Wagner'in kızı olarak Almanya’nın Augsburg şehrinde, Helyanthe Maria Wagner adıyla dünyaya gelmiştir.
Babası, Watkins doğmadan önce vefat etmiştir. Babasının vefatından sonra annesiyle birlikte büyükanne ve büyükbabasıyla birlikte yaşamıştır.
26 Haziran 1930'da, Helen Watkins ilkokul dönemindeyken annesiyle birlikte New York'a Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmiştir.
Amerika Pittsburgh'da köprü mühendisi olan amcaları ve teyzeleriyle birlikte bir dönem yaşamışlardır.
Helen Watkins, lisans derecesini aldığı Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nden mezun olmuş, yüksek lisansını Denver Üniversitesi’nde yapmıştır.
Hayatında üç evlilik yapan Watkins, ilk olarak 1943'te vefat eden Robert Verner ile evlenmiştir. Daha sonra iki çocuğunun babası Richard Huth ile evlenmiştir.
Watkins, otuz yılı aşkın bir süredir Montana Üniversitesi Danışmanlık Merkezi'nde (University of Montana Counseling Center) psikologluk görevi yapmıştır.
Daha sonra 1971'de psikolog olan, John Goodrich Watkins ile evlenmiştir.
Çift ilk kez 1979'da Ego State Terapisi çalışmalarını yayınlamışlardır. Günümüzde Ego State terapisi, uygulayıcıları tarafından sürekli olarak geliştirilmekte ve bugün dünya çapında tanınmaktadır.
Ego State terapisi, yaklaşık 30 yıldır Almanya'da yayılmakta ve kendini kabul ettirmektedir. Kendiminde dahil olduğum Alman Ego State Terapi Çalışma Grubuna göre, bugün Almanya'da travma çalışmalarında en yaygın terapi modeli olarak görülmektedir.
Günümüzde Almanya’da yirmiden fazla enstitüde, Ego State Therapy International (ESTI) müfredatına uygun olarak Ego State terapi eğitimi verilmektedir.
Ego State terapisi’nin dünyada yaygınlaştırılmasında önemli ilerlemeler, John ve Helen Watkins’in öğrencileri olan, Gordon Emmerson, Claire Frederick, Maggie Phillips, Woltemade Hartman ve Kai Fritzsche'nin katkılarıyla sağlanmıştır.
Günümüzde Ego State terapisi, travma ile ilişkili bozuklukların tedavisi alanında sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak Ego State terapisi, travma harici tüm diğer alanlarda da kullanılabilmektedir. Ego State terapisi bilhassa tüm terapötik seçenekler tükendiğinde ve diğer terapilerin hiçbir işe yaramadığı durumlarda bazen son şans olarak kabul edilmektedir.
Ego durum modelinin temel varsayımları
John ve Helen Watkins, her insanın kişiliğini psikolojik parçalardan oluşan ve "Ego Durumlar (Ego State)" olarak adlandırılan bir bütün olarak ele alır. Kişi ego durumlarının farkında olabilir ya da değildir.
Gordon Emmerson, her insanın ortalama 5-15 ego durumuna sahip olduğunu ve bunların tümünün -örneğin normal bir günlük hafta içerisinde- etkinleştirilebileceğini ve yaşam biçimimizi etkileyebileceğini varsayar.
Yani farklı zamanlarda, duruma bağlı olarak, işlevlerine göre farklı davranan farklı ego durumları aktive olmaktadır.
Ego durumları, sağlıklı bir psişeye (ruhsal yapıya) sahip her insana aittirler ve dinamiklerinin hiçbir şekilde patolojik semptomlar üretmesine gerek yoktur.
Örneğin: Tutkulu bir kadın balerin dans ettiğinde, o anda "dansçı" dır. Buna uygun bir ruh halindedir, muhtemelen bir akış hissi, belki bir hafiflik hissi algılar. Belki de “Dans ettiğimde özgürüm” veya “Dans ediyorum ve dünyayla birim, bütünüm ve mutluyum” gibi bilişsel varsayımlar da bu durumla bağlantılıdır.
Bu duygular, düşünceler, duyumlar ve muhtemelen belirli davranışlar, bu örnekte kesinlikle bir kaynağı (resource) temsil eden Ego State "Dansçı"ya aittir. Her Ego State bireyseldir, bir biyografiye dayanır ve kendi deneyim alanına sahiptir.
Bale dersinde "dansçı" Ego State şimdi aktif ise "kızı (Annesinin kızı)" (kendi özel davranış ve deneyim sistemi ile) "duraklatır" ve etkinleştirilmez. Tüm Ego State'ler birbirlerini algılayabilirler, böylece neler olduğunu bilirler.
Bununla birlikte, Ego State modeline göre, örneğin, stresli bir sınav durumunda endişeli bir şekilde gergin bir Ego State'i aktive olan bir kişinin, rahat bir durumdaki başka bir Ego State'i zorlukla hatırlayabildiği fenomenler de gözlemlenmiştir.
Örnek vermek gerekirse, bahçede huzur içerisinde gibi hoş bir ortamda birkaç gün önce sınavına çalışırken aktif olan diğer ego state ile travmatik yaşam deneyimlerinden dolayı dissosiyatif semptomları olan kişiler için, Ego State modelinde, bir veya daha fazla Ego State aktif hale gelebilmektedir. Kişi başka bir Ego State’e geçiş yaptığında bu dissosiyasyon zamanındaki aktive olan Ego durumlarını hatırlamayabilmektedir.
EgoState Terapisinde Hipnoterapötik Teknikler
Ego State terapisi, hipnoterapötik tekniklerin temel bir unsuru temsil ettiği bağımsız, yaratıcı, eklektik ve yenilikçi terapi biçimine yönelik bir psikoterapi ekolüdür.
Ego State Terapisi kimi uzmanlar tarafından hipnoanalitik terapinin (analitik hipnoz) devamı olarak da kabul edilir. Hipnoterapinin birçok farklı bozukluk için etkinliği, özellikle ağrı, anksiyete, kişilik bozukluklarında ve davranış bozukluklarının tedavisinde birçok meta-analiz çalışması ile kanıtlanmıştır.
Ego State terapistleri, EgoState terapisinin hipnoz ve trans fenomenlerinin olmadan kullanmanın işe yaramadığını ifade etmektedir.
Diğer taraftan Güney Afrika'da yapılan bir araştırma da ise, Ego State terapisinin hipnoz unsurları olmadan da başarılı bir şekilde gerçekleştirilebileceği sonucuna varılmıştır (Da Silva, 2012).
Kişisel deneyimim, terapistin profesyonel geçmişine ve hipnoza kişisel yaklaşımına bağlı olarak, Ego State terapisinde az ya da çok trans unsurlarının kullanılmasından yanadır.
Hipnoz ve hipnoterapi yerine trans durumlarının kullanımı, Ego State çalışmalarında oldukça etkindir. Ama trans durumlarının hipnoterapötik yöntemler ile uygulanması gerekmemektedir. Hipnoterapi yönteminde direkt yönlendirmeler ile çalışılmaktadır. Bunun yerine Focusing terapisinde kullanılan trans durumları ile çalışmayı ve Focusing Terapi temel terapötik duruşunu Ego State terapisine entegre ederek uygulamayı daha etkin bulmaktayım.
Ego State Terapisi üzerine yapılan bilimsel araştırma ve çalışmalar nelerdir?
Amerika’da Washington State Üniversitesi'nde Ego State terapisi üzerine Alman asıllı Amerikalı Prof. Dr. Arreed Franz Barabasz tarafından bilimsel araştırmalar yürütülmüştür.
Yapılan çalışmalarda travma anıları, Ego State terapi müdahalesi ile aktive edilmiş ve trans durumunda abreaktif bir etki yaratmak için terapötik olarak yönlendirilen bu transta yeniden yaşatılmıştır. Ego State terapi sayesinde travmatik materyalin daha yüksek entegrasyonu sağlanmıştır. Çalışma sonucunda, akut stres reaksiyonları gibi travma sonrası semptomlar önemli ölçüde azaltılabildiği gözlemlenmiştir.
Terapinin etkisinin, tedaviden 18 hafta sonra hala saptanabilir durumda olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca "TSSB'da Ego State Terapisi’nin Etkinliği: Travma Çözümü, Depresyon ve Anksiyete” adlı çalışmada da benzer bir sonuç elde edilmiştir.
Tedaviden üç ay sonra bile ego State terapisi’nin, TSSB’de meydana gelen depresyon ve anksiyete bozukluklarında semptomların şiddetini azaltmak için etkili bir yöntem olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır (Araştırma hakkında daha detaylı bilgiye ulaşamak için “Barabasz & al., 2013”).
Ayrıca son yıllarda Amerikan Klinik Hipnoz Dergisi’nde (American Journal of Clinical Hypnosis) Ego State Terapi üzerine yüzlerce bilimsel makaleler yayınlanmıştır. Araştırmalarda, Ego State terapisi ile travma sonrası veya dissosiyatif bozuklukları olan kişilerin iç ve dış sınırlarını tanımalarına ve kendi sınırlarını güçlendirmelerine yardımcı olunabildiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca narsistik kişilik bozukluğu olan hastaların, sadece bir yıl süren Ego State terapisi ile önemli ölçüde gelişme kaydettikleri gözlemlenmiştir.
Ayrıca Güney Afrika'da dissosiyatif bozukluğu olan yetişkin hastalar üzerinde sistematik, nitel bir fenomenolojik çalışma yapılmıştır (Fritz & da Silva, 2012) Araştırma sonuçları, Ego State terapisinin, hastaya özgü uyarlanabilen ve özellikle yaratıcı olanaklar sunan dissosiyatif bozuklukların tedavisi için çok etkili bir yöntem olduğunu göstermiştir. Hastalar, parçaların entegrasyonunun kendilerini daha bütünsel hissetmelerine yardımcı olduğunu ifade etmişlerdir. Özellikle dışsallaştırma, kişinin kendi farklı parçalarını tanımasına, onlarla temas etmesine, iletişim kurmasına ve daha sonra bütünleştirmesini sağlamıştır.
John Watkins'in öğrencisi olan Hartman, doktora tezini 1994 yılında "Cinsel Travma Geçirmiş Çocuklarla Ego State Terapisi" konusunda yapmıştır. (Ego State Therapy With Sexually Traumatized Children, Hartman,1994).
Hartman çalışmasında, 9 yaşında istismara uğramış bir kız çocuğunun Ego State terapi sürecini teorik ve bilimsel çerçevede ayrıntılı olarak sunmuştur.
Daha 1993'te Schwartz & Gay, "Yeme Bozukluğu Hastalarıyla Başa Çıkmak için EgoState Terapisi" başlıklı bir makale yayınlamıştır.
Ego State terapisinde diğer psikoterapi ekollerinin entegre edilmesi
Ego State terapisini uygularken, her danışana özgü bireysel bir yaklaşım bulmaya odaklanılmaktadır.
Böylece diğer terapi biçimlerinden öğeler de sıklıkla sürece dahil edilmektedir.
Örneğin EMDR (EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, İngilizce EMDR: “Eye Movement Desensitization and Reprocessing”), Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikodrama ya da Beden odaklı Psikoterapi (Focusing Terapi vb.) gibi Psikoterapi ekolleri, Ego State Terapisi ile çalışılırken rahatlıkla sürece entegre edilebilmektedir.
Watkins çifti, Ego State Terapisini bütünleştirici bir yöntem olarak tasarlandığından, bu ekolün uygulayıcılarını ve uzmanlarını Ego State teori üzerinde çalışmaya devam etmeleri sağlamıştır. Bu durum, dünya çapındaki çeşitli Ego State uzmanlarının, Ego State terapisi için gereken trans derinliği gibi, yöntemin kilit noktaları hakkında farklı görüşlere sahip olmasına yol açmıştır.
Ancak Ego state terapisinde "İç Güç" veya "İç Yardımcılar" gibi kavramlar ile içsel kaynaklara yönelik yapılan çalışmalar, tüm ego state terapi uzmanlarında aynıdır.
Ayrıca Ego State Terapi, danışan ile işbirliği içinde dikkatli ve sorumlu bir şekilde planlanmış, gerçekleştirilen ve kontrol edilen son derece bireysel terapi süreçlerinin yaratılmasına önem vermektedir.
Bu noktada, bireysel bir evin (terapinin) tasarlandığı ve inşa edildiği farklı yapı taşlarının, farklı yapı elemanlarının ve farklı malzemelerin bulunduğu bir ev inşa etme metaforu uygun olacaktır. Bir evin, diğer evlerle aynı görünmesi değil, ev sakinlerinin ihtiyaçlarına uygun olması önemlidir.
Bu terapötik yaklaşımdan dolayı, Ego state terapisi ile bir terapi konsepti için kapsamlı bir manuelleştirmenin mümkün olmadığı açıktır.
Bunun yerine, terapistlere, terapi seansı sırasında danışan için bireysel olarak uyarlanmış müdahale teklifleri için çerçeve çizilebilmektedir.
Ego State Terapisinin dayandığı kişilik (Persönlichkeit) kavramının “ana akım” psikolojidekinden farklı olduğu da belirtilmelidir.
Ego State kavramına göre, kişilik katı değildir. Sadece nüanslarda olsa bile, kişiliğin çeşitli bölümleriyle terapötik temas ve iletişim yoluyla çeşitli yönleriyle gelişmektedir.
Ayrıca, bir kişinin farklı benlikleri (ego durumları) zaman zaman ön planda bulunabilir veya kimi zamanlarda bazı benlikler etkisiz, donmuş bir şekildedir. Bu nedenle kişinin kişilik algısı farklı zamanlarda farklı olabilmektedir.
Abdullah ÖZER
Sosyal Hizmet Uzmanı, Klinik Psikoloji Bilim Uzmanı, Aile Danışmanı
Ego State Terapi Almanya (EST-DE) ve Ego State Terapi International (ESTI) tarafından akredite Ego State Terapi Terapisti.
Yayınlanan yazılar kaynak göstermeden, izinsiz kullanılması, kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Yayınlanan yazılar, makaleler, haberler kaynak gösterilerek içeriği değiştirilmemek şartıyla yayınlanmasına izin verilmektedir.
"İçsel benlikler" ile çalışmak (ego state / ego durumları)
"Ego Durumları", insan kişiliğinin karmaşıklığı, zenginliği, iç gerilimleri ve çelişkileri ve aynı zamanda ruhun yaralı bölgeleri hakkında net bir fikre sahip olmak için pratikte kendini kanıtlamış bir modeldir. Ego durumları, İngilizce “ego states” olarak geçmektedir. Türkçe tam karşılığı ise “Benlik Durumları”dır. Ego states terimi, Nazi Almanya’sının Nasyonal Sosyalistlerinden kaçarken ABD'ye göç eden Alman asıllı bir psikanalist olan, Paul Federn'e kadar uzanmaktadır. Federn, "Ich-Zusatende"den (Almanca: Ich = Ben, Zustaende = Durumları/Benlik Durumları) kavramlarını ortaya aran ilk kişidir. Daha sonra bu kavramlar, başkaları tarafından ele alınmıştır. Ego State’in bir terapi ekolü haline gelmesi ise Helen ve John Watkins öncülüğünde gelişmiştir.
Bu tür içsel (benlik) parçaları ile çalışan çeşitli yaklaşımlar vardır. Örneğin; Transanksiyonel Analiz (Berne), Davranış Terapisinden gelen Şema Terapisi (Young) veya Focusing Terapisinde de kullanılan “içsel çocuk çalışması” gibi. Aynı zamanda Roberto Assagiaoli'nin Psikosentez’inde de içsel benlik durumları ile “parça çalışması” olarak kullanılmaktadır.
Ego State Terapisi, travma sonrası stres bozukluğunda (travma terapisinde), travmanın kompleks biçimlerinde, disosiyatif bozukluklarda - özellikle disosiyatif kimlik bozukluğunda- Borderline ve diğer kişilik gelişim bozukluklarının terapisinde etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Ego State Terapisi, aynı zamanda danışanların hayat hikayelerini anlamak için değerli bir aracı temsil etmektedir.
Ego State Terapisi’nde benlik durumları ile çalışmanın bazı avantajları şunlardır:
Önemli bir konu veya belirli durumlarda sahip olunan farklı tepki, duygu ve düşüncelerin genel bir görünümü elde edilebilmektedir.
"İnsanın kendi içinde bu tür çelişkilerin olması tamamen normaldir. Bu çelişkileri de başka bir seviyede bir araya getirmek çoğu zaman da mümkündür." düşüncesinin oluşmasını sağlayabilmektedir.
Kişiye ayrıca "Bu iç seslerden bazılarına yer açabilir, onlarla baş edebilir, sorunlu yönlerinden uzaklaşabilir veya önemli ihtiyaçlara hitap edebilirim." düşüncesini aşılayabilmektedir.
Ego State terapisinin başlangıcında, insan kişilik yapısının temeli olarak Ego State teorisini ve modelini danışana anlatarak, danışana mikro psikoeğitim verilmesi önerilmektedir.
Tarihsel olarak Ego State Terapisi (Ego Durumları Terapisi / Benlik Durumları Terapisi)
Fransız psikiyatrist ve psikoterapist Pierre Janet, travma geçirmiş insanları araştırmıştır. Janet’in çalışmaları Freud, Adler ve Jung'un teorilerinin ana kaynağı olarak kabul edilmektedir.
Psikolojik parça modeli fikri, yani bir insanda farklı iç parçaların varsayımı, 1923'te Sigmund Freud tarafından formüle edilmiştir.
Psikanalizin kurucusu, her insanın içinde üç farklı parçası olduğu kavramını öne sürmüştür: birbirleriyle olan ilişkilerinden çok çeşitli içsel psikolojik çatışmalar doğabilecek süper ego (Über-Ich), ego (Ich) ve id (Es).
Sigmund Freud’un meslektaşı ve öğrencisi olan Paul Federn ise, egonun iç kısımları için "ego durumları (Ego States)" terimini kullanan ilk kişidir.
Federn ego durumlarının, çocuklukta ortaya çıktıklarını, az ya da çok birbirlerinden ayrı olarak bir arada var olduklarını ve dengeli ya da dengesiz bir iç-psişik dinamik oluşturduklarını açıklamıştır.
Yine Freud’un öğrencisi olan Eric Berne, 1961'de psikoterapötik bir yöntem olarak Transaksiyonel Analiz (TA) kuramını geliştirmiştir. Berne kuramında, "Ebeveyn-Ego-Durumu" (Parent-Ego-State), "Yetişkin-Ego-Durumu" (Adult-Ego-State) ve "Çocuk-Ego-Durumu" (Child-Ego-State) kavramlarını tanımlamıştır. (Berne kimi uzmanlar tarafından Ego State terapi modelinin öncüsü olarak da görülmektedir)
Yine aynı şekilde CG Jung, insan benliğinin doğasına ilişkin gözlemlerinden yola çıkarak, çok merkezli kişilik modeli olarak görülebilecek "Komplextheorie"sini geliştirmiştir. John ve Helen Watkins'in Ego State Terapi modeli teorisinin temelleri, özellikle Jung'un Komplex teorisine ve Paul Federn'in iki enerji teorisine dayanmaktadır.
Ego State Terapisi’nin gelişimsel süreci ve Psikoterapi camiasında yaygınlaşması
Ego State Terapi, 1970'lerde Amerikalı John ve Helen Watkins tarafından hipnoanalitik bir terapi yöntemi olarak geliştirilmiştir. (Analitik Hipnoz)
Helen Watkins (1921-2002), Josef Wagner ve Anna Maria Wagner'in kızı olarak Almanya’nın Augsburg şehrinde, Helyanthe Maria Wagner adıyla dünyaya gelmiştir.
Babası, Watkins doğmadan önce vefat etmiştir. Babasının vefatından sonra annesiyle birlikte büyükanne ve büyükbabasıyla birlikte yaşamıştır.
26 Haziran 1930'da, Helen Watkins ilkokul dönemindeyken annesiyle birlikte New York'a Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmiştir.
Amerika Pittsburgh'da köprü mühendisi olan amcaları ve teyzeleriyle birlikte bir dönem yaşamışlardır.
Helen Watkins, lisans derecesini aldığı Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nden mezun olmuş, yüksek lisansını Denver Üniversitesi’nde yapmıştır.
Hayatında üç evlilik yapan Watkins, ilk olarak 1943'te vefat eden Robert Verner ile evlenmiştir. Daha sonra iki çocuğunun babası Richard Huth ile evlenmiştir.
Watkins, otuz yılı aşkın bir süredir Montana Üniversitesi Danışmanlık Merkezi'nde (University of Montana Counseling Center) psikologluk görevi yapmıştır.
Daha sonra 1971'de psikolog olan, John Goodrich Watkins ile evlenmiştir.
Çift ilk kez 1979'da Ego State Terapisi çalışmalarını yayınlamışlardır. Günümüzde Ego State terapisi, uygulayıcıları tarafından sürekli olarak geliştirilmekte ve bugün dünya çapında tanınmaktadır.
Ego State terapisi, yaklaşık 30 yıldır Almanya'da yayılmakta ve kendini kabul ettirmektedir. Kendiminde dahil olduğum Alman Ego State Terapi Çalışma Grubuna göre, bugün Almanya'da travma çalışmalarında en yaygın terapi modeli olarak görülmektedir.
Günümüzde Almanya’da yirmiden fazla enstitüde, Ego State Therapy International (ESTI) müfredatına uygun olarak Ego State terapi eğitimi verilmektedir.
Ego State terapisi’nin dünyada yaygınlaştırılmasında önemli ilerlemeler, John ve Helen Watkins’in öğrencileri olan, Gordon Emmerson, Claire Frederick, Maggie Phillips, Woltemade Hartman ve Kai Fritzsche'nin katkılarıyla sağlanmıştır.
Günümüzde Ego State terapisi, travma ile ilişkili bozuklukların tedavisi alanında sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak Ego State terapisi, travma harici tüm diğer alanlarda da kullanılabilmektedir. Ego State terapisi bilhassa tüm terapötik seçenekler tükendiğinde ve diğer terapilerin hiçbir işe yaramadığı durumlarda bazen son şans olarak kabul edilmektedir.
Ego durum modelinin temel varsayımları
John ve Helen Watkins, her insanın kişiliğini psikolojik parçalardan oluşan ve "Ego Durumlar (Ego State)" olarak adlandırılan bir bütün olarak ele alır. Kişi ego durumlarının farkında olabilir ya da değildir.
Gordon Emmerson, her insanın ortalama 5-15 ego durumuna sahip olduğunu ve bunların tümünün -örneğin normal bir günlük hafta içerisinde- etkinleştirilebileceğini ve yaşam biçimimizi etkileyebileceğini varsayar.
Yani farklı zamanlarda, duruma bağlı olarak, işlevlerine göre farklı davranan farklı ego durumları aktive olmaktadır.
Ego durumları, sağlıklı bir psişeye (ruhsal yapıya) sahip her insana aittirler ve dinamiklerinin hiçbir şekilde patolojik semptomlar üretmesine gerek yoktur.
Örneğin: Tutkulu bir kadın balerin dans ettiğinde, o anda "dansçı" dır. Buna uygun bir ruh halindedir, muhtemelen bir akış hissi, belki bir hafiflik hissi algılar. Belki de “Dans ettiğimde özgürüm” veya “Dans ediyorum ve dünyayla birim, bütünüm ve mutluyum” gibi bilişsel varsayımlar da bu durumla bağlantılıdır.
Bu duygular, düşünceler, duyumlar ve muhtemelen belirli davranışlar, bu örnekte kesinlikle bir kaynağı (resource) temsil eden Ego State "Dansçı"ya aittir. Her Ego State bireyseldir, bir biyografiye dayanır ve kendi deneyim alanına sahiptir.
Bale dersinde "dansçı" Ego State şimdi aktif ise "kızı (Annesinin kızı)" (kendi özel davranış ve deneyim sistemi ile) "duraklatır" ve etkinleştirilmez. Tüm Ego State'ler birbirlerini algılayabilirler, böylece neler olduğunu bilirler.
Bununla birlikte, Ego State modeline göre, örneğin, stresli bir sınav durumunda endişeli bir şekilde gergin bir Ego State'i aktive olan bir kişinin, rahat bir durumdaki başka bir Ego State'i zorlukla hatırlayabildiği fenomenler de gözlemlenmiştir.
Örnek vermek gerekirse, bahçede huzur içerisinde gibi hoş bir ortamda birkaç gün önce sınavına çalışırken aktif olan diğer ego state ile travmatik yaşam deneyimlerinden dolayı dissosiyatif semptomları olan kişiler için, Ego State modelinde, bir veya daha fazla Ego State aktif hale gelebilmektedir. Kişi başka bir Ego State’e geçiş yaptığında bu dissosiyasyon zamanındaki aktive olan Ego durumlarını hatırlamayabilmektedir.
EgoState Terapisinde Hipnoterapötik Teknikler
Ego State terapisi, hipnoterapötik tekniklerin temel bir unsuru temsil ettiği bağımsız, yaratıcı, eklektik ve yenilikçi terapi biçimine yönelik bir psikoterapi ekolüdür.
Ego State Terapisi kimi uzmanlar tarafından hipnoanalitik terapinin (analitik hipnoz) devamı olarak da kabul edilir. Hipnoterapinin birçok farklı bozukluk için etkinliği, özellikle ağrı, anksiyete, kişilik bozukluklarında ve davranış bozukluklarının tedavisinde birçok meta-analiz çalışması ile kanıtlanmıştır.
Ego State terapistleri, EgoState terapisinin hipnoz ve trans fenomenlerinin olmadan kullanmanın işe yaramadığını ifade etmektedir.
Diğer taraftan Güney Afrika'da yapılan bir araştırma da ise, Ego State terapisinin hipnoz unsurları olmadan da başarılı bir şekilde gerçekleştirilebileceği sonucuna varılmıştır (Da Silva, 2012).
Kişisel deneyimim, terapistin profesyonel geçmişine ve hipnoza kişisel yaklaşımına bağlı olarak, Ego State terapisinde az ya da çok trans unsurlarının kullanılmasından yanadır.
Hipnoz ve hipnoterapi yerine trans durumlarının kullanımı, Ego State çalışmalarında oldukça etkindir. Ama trans durumlarının hipnoterapötik yöntemler ile uygulanması gerekmemektedir. Hipnoterapi yönteminde direkt yönlendirmeler ile çalışılmaktadır. Bunun yerine Focusing terapisinde kullanılan trans durumları ile çalışmayı ve Focusing Terapi temel terapötik duruşunu Ego State terapisine entegre ederek uygulamayı daha etkin bulmaktayım.
Ego State Terapisi üzerine yapılan bilimsel araştırma ve çalışmalar nelerdir?
Amerika’da Washington State Üniversitesi'nde Ego State terapisi üzerine Alman asıllı Amerikalı Prof. Dr. Arreed Franz Barabasz tarafından bilimsel araştırmalar yürütülmüştür.
Yapılan çalışmalarda travma anıları, Ego State terapi müdahalesi ile aktive edilmiş ve trans durumunda abreaktif bir etki yaratmak için terapötik olarak yönlendirilen bu transta yeniden yaşatılmıştır. Ego State terapi sayesinde travmatik materyalin daha yüksek entegrasyonu sağlanmıştır. Çalışma sonucunda, akut stres reaksiyonları gibi travma sonrası semptomlar önemli ölçüde azaltılabildiği gözlemlenmiştir.
Terapinin etkisinin, tedaviden 18 hafta sonra hala saptanabilir durumda olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca "TSSB'da Ego State Terapisi’nin Etkinliği: Travma Çözümü, Depresyon ve Anksiyete” adlı çalışmada da benzer bir sonuç elde edilmiştir.
Tedaviden üç ay sonra bile ego State terapisi’nin, TSSB’de meydana gelen depresyon ve anksiyete bozukluklarında semptomların şiddetini azaltmak için etkili bir yöntem olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır (Araştırma hakkında daha detaylı bilgiye ulaşamak için “Barabasz & al., 2013”).
Ayrıca son yıllarda Amerikan Klinik Hipnoz Dergisi’nde (American Journal of Clinical Hypnosis) Ego State Terapi üzerine yüzlerce bilimsel makaleler yayınlanmıştır. Araştırmalarda, Ego State terapisi ile travma sonrası veya dissosiyatif bozuklukları olan kişilerin iç ve dış sınırlarını tanımalarına ve kendi sınırlarını güçlendirmelerine yardımcı olunabildiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca narsistik kişilik bozukluğu olan hastaların, sadece bir yıl süren Ego State terapisi ile önemli ölçüde gelişme kaydettikleri gözlemlenmiştir.
Ayrıca Güney Afrika'da dissosiyatif bozukluğu olan yetişkin hastalar üzerinde sistematik, nitel bir fenomenolojik çalışma yapılmıştır (Fritz & da Silva, 2012) Araştırma sonuçları, Ego State terapisinin, hastaya özgü uyarlanabilen ve özellikle yaratıcı olanaklar sunan dissosiyatif bozuklukların tedavisi için çok etkili bir yöntem olduğunu göstermiştir. Hastalar, parçaların entegrasyonunun kendilerini daha bütünsel hissetmelerine yardımcı olduğunu ifade etmişlerdir. Özellikle dışsallaştırma, kişinin kendi farklı parçalarını tanımasına, onlarla temas etmesine, iletişim kurmasına ve daha sonra bütünleştirmesini sağlamıştır.
John Watkins'in öğrencisi olan Hartman, doktora tezini 1994 yılında "Cinsel Travma Geçirmiş Çocuklarla Ego State Terapisi" konusunda yapmıştır. (Ego State Therapy With Sexually Traumatized Children, Hartman,1994).
Hartman çalışmasında, 9 yaşında istismara uğramış bir kız çocuğunun Ego State terapi sürecini teorik ve bilimsel çerçevede ayrıntılı olarak sunmuştur.
Daha 1993'te Schwartz & Gay, "Yeme Bozukluğu Hastalarıyla Başa Çıkmak için EgoState Terapisi" başlıklı bir makale yayınlamıştır.
Ego State terapisinde diğer psikoterapi ekollerinin entegre edilmesi
Ego State terapisini uygularken, her danışana özgü bireysel bir yaklaşım bulmaya odaklanılmaktadır.
Böylece diğer terapi biçimlerinden öğeler de sıklıkla sürece dahil edilmektedir.
Örneğin EMDR (EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, İngilizce EMDR: “Eye Movement Desensitization and Reprocessing”), Bilişsel Davranışçı Terapi, Psikodrama ya da Beden odaklı Psikoterapi (Focusing Terapi vb.) gibi Psikoterapi ekolleri, Ego State Terapisi ile çalışılırken rahatlıkla sürece entegre edilebilmektedir.
Watkins çifti, Ego State Terapisini bütünleştirici bir yöntem olarak tasarlandığından, bu ekolün uygulayıcılarını ve uzmanlarını Ego State teori üzerinde çalışmaya devam etmeleri sağlamıştır. Bu durum, dünya çapındaki çeşitli Ego State uzmanlarının, Ego State terapisi için gereken trans derinliği gibi, yöntemin kilit noktaları hakkında farklı görüşlere sahip olmasına yol açmıştır.
Ancak Ego state terapisinde "İç Güç" veya "İç Yardımcılar" gibi kavramlar ile içsel kaynaklara yönelik yapılan çalışmalar, tüm ego state terapi uzmanlarında aynıdır.
Ayrıca Ego State Terapi, danışan ile işbirliği içinde dikkatli ve sorumlu bir şekilde planlanmış, gerçekleştirilen ve kontrol edilen son derece bireysel terapi süreçlerinin yaratılmasına önem vermektedir.
Bu noktada, bireysel bir evin (terapinin) tasarlandığı ve inşa edildiği farklı yapı taşlarının, farklı yapı elemanlarının ve farklı malzemelerin bulunduğu bir ev inşa etme metaforu uygun olacaktır. Bir evin, diğer evlerle aynı görünmesi değil, ev sakinlerinin ihtiyaçlarına uygun olması önemlidir.
Bu terapötik yaklaşımdan dolayı, Ego state terapisi ile bir terapi konsepti için kapsamlı bir manuelleştirmenin mümkün olmadığı açıktır.
Bunun yerine, terapistlere, terapi seansı sırasında danışan için bireysel olarak uyarlanmış müdahale teklifleri için çerçeve çizilebilmektedir.
Ego State Terapisinin dayandığı kişilik (Persönlichkeit) kavramının “ana akım” psikolojidekinden farklı olduğu da belirtilmelidir.
Ego State kavramına göre, kişilik katı değildir. Sadece nüanslarda olsa bile, kişiliğin çeşitli bölümleriyle terapötik temas ve iletişim yoluyla çeşitli yönleriyle gelişmektedir.
Ayrıca, bir kişinin farklı benlikleri (ego durumları) zaman zaman ön planda bulunabilir veya kimi zamanlarda bazı benlikler etkisiz, donmuş bir şekildedir. Bu nedenle kişinin kişilik algısı farklı zamanlarda farklı olabilmektedir.
Abdullah ÖZER
Sosyal Hizmet Uzmanı, Klinik Psikoloji Bilim Uzmanı, Aile Danışmanı
Ego State Terapi Almanya (EST-DE) ve Ego State Terapi International (ESTI) tarafından akredite Ego State Terapi Terapisti.
Yayınlanan yazılar kaynak göstermeden, izinsiz kullanılması, kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Yayınlanan yazılar, makaleler, haberler kaynak gösterilerek içeriği değiştirilmemek şartıyla yayınlanmasına izin verilmektedir.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ego Durumları Terapi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Abdullah ÖZER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Abdullah ÖZER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
ego state, ego state terapi, ego state terapisi, ego durumları, ego durumu, ego durumları terapisi, ego durum terapisi, john watkins, helen watkins, disosiyatif, hipnoz, hipnoanaliz, analitik hipnoz
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.