2007'den Bugüne 92,756 Tavsiye, 28,304 Uzman ve 20,056 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Fobi
MAKALE #22974 © Yazan Psk.Elif AKSOY SİNCİ | Yayın Haziran 2023 | 618 Okuyucu
Sosyal Fobi
Sosyal fobi kaygı bozuklukları arasında yer aran genellikle kalabalık ortamlarda farklı insanlarla etkileşim veya iletişim içerisinde bulunulan durumlarda kendini gösteren bir kaygı biçimidir. Sosyal fobi başka insanlar tarafından olumsuz değerlendirilecek, alay geçilecek, negatif yorumlanacak ve küçük düşecek korkusuyla ortaya çıkan fikirlerden kaynaklanır. Sosyal kaygı bozukluğu, kişinin başkalarıyla etkileşime geçtiğinde hissettiği sıkıntı, endişe ve korkudur. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel el kitabı olan DSM-5’te bu rahatsızlık, bireyin başkaları tarafından incelenmesi gibi bir durum söz konusu olan sosyal aktivitelerde kendini utandıracak bir davranışta bulunması ya da aşağılanma korkusu hissettiği bir bozukluk olarak tanımlanır.
Sosyal fobide başkalarının önünde yemek yemek ve içmek, telefonla konuşmak, imza atmak, tartışmak, yoğun kaygı yaratabilir. Bazen birçok insan için çok cazip olabilecek "ilgi odağı olunabileceği düşüncesi" bile yıpratıcı olur. Yaşanılan kaygıyı arttıran düşüncelerden biri de, "bu durumun" diğer insanlar tarafından fark edileceği ve gülünç hale düşüleceği korkusudur. Kendilerine güvenlerinde ve benlik saygılarındaki düşüş, sosyal fobisi olan insanları red edilmeye, olumsuz değerlendirmeye karşı aşırı duyarlı ve tahammülsüz yapar. Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler ayrıca eleştiriler veya olumsuz düşünceler karşısında hassas olabilir. Bir konuşma ya da ilişki başlatmak konusunda çekingen davranabilirler. Dolayısıyla bu durumlarla karşılaştıklarında korku hissedebilir veya bu durumdan kaçınabilirler. Bunların yanı sıra sosyal fobisi olan kişiler çoğunlukla utangaçtır ve göz teması kurmaktan kaçınır.
Sosyal Fobi Nedir?
Sosyal anksiyete bozukluğu ve sosyal fobi genellikle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Kaygı bozuklukları arasında yer alan sosyal fobi, 1994 yılında yayımlanan DSM-IV ile “sosyal anksiyete bozukluğu” adını almıştır.
Sosyal fobi, belirli toplumsal durumlarda küçük düşme korkusunun neden olduğu, psikolojik, bedensel ve davranışsal belirtilerin eşlik ettiği, işlevsellikte önemli kayıplara neden olan bir anksiyete bozukluğudur.
Sosyal fobi ne sıklıkta görülür?
Sosyal fobi en sık rastlanan anksiyete (kaygı) bozukluğudur. Yaşam boyu yaygınlığı genel olarak %3-13 arasındadır. Türkiye’de yaygınlığı %1,8 olarak bildirilmiştir. Diğer psikiyatrik bozukluklarla belirtilerin sıklıkla üst üste binmesi ve kesin sınırları olmayan tanı ölçütleri nedeniyle sıklık oranları değişkenlik göstermektedir.
Sosyal fobi genellikle onlu yaşlarda başlar. Ortalama başlangıç yaşı 5-20 yaş arasındadır. İleri yaşta görülmesi nadirdir. Yaygın alt tipinde başlangıç yaşı daha erkenken, sınırlı tipte daha geçtir.
Sosyal fobi belirtileri ve Alt Tipleri nelerdir?
Toplumların tutumlarına ve değer yargılarına göre sosyal fobinin klinik görünümü ve işlevsellikte bozulma değişkenlik gösterebilir. Sosyal fobik kişilerin anksiyetesi sosyal ortamlarda; yemek yemek, konuşmak, başkalarının önünde yazı yazmak, partilere katılmak, biriyle tanışmak gibi durumlarda artmaktadır. Korkulan bu ortamların sayısı ve tipi, sosyal fobinin alt gruplara sınıflandırılmasına yol açmıştır. Yaygın olan tipinde bütün sosyal ortamlarda fobik belirtiler ortaya çıkmaktadır ve %50- 80 oranında görülmektedir. Bu tipte ailesel özellikler, yeti kaybı, direnç ve birlikteliğinde diğer psikiyatrik rahatsızlıkların oranı daha fazladır. Sınırlı tipinde ise anksiyeteye neden olan tek bir durum vardır. Dolayısıyla işlevsellik kaybı da daha azdır.
Sosyal fobik kişiler genellikle eleştirilmeye, olumsuz değerlendirmeye ya da reddedilmeye karşı aşırı duyarlıdırlar. Kendilerini savunmada güçlük çekerler ve kendilerine güven duyguları azalmıştır. Başkalarının onları nasıl değerlendirdiklerinin farkında olmayıp gerçekte kendilerini olumsuz değerlendirmektedirler. Rahatsızlığın şiddeti ne kadar fazlaysa başka insanlar için sıradan durumlar rahatsızlık kaynağı olur. Dikkatleri kendilerine yönelmiştir; diğer insanların kendileriyle ilgili ne düşündüğü ile fazla uğraşırlar. Korkulan ortamlarda yüzde kızarma, ellerde titreme, ağız kuruluğu, çarpıntı, kaslarda gerginlik, terleme, bulantı gibi belirtiler ortaya çıkar. Oluşan anksiyete kişinin performansını, toplumsal ve mesleki işlevselliğini bozmaktadır.
Sosyal Fobinin Nedenleri nelerdir?
Çocukluk çağında yakın ilişkinin eksikliği, ana babada psikiyatrik hastalık öyküsü bulunması, ihmal, istismar gibi faktörlerin sosyal fobi gelişiminde etkili olduğı düşünülmektedir.
Sosyal fobinin nedenlerine yönelik araştırmalar sinir biliminden sosyolojiye kadar uzanan geniş bir alanı kapsar. Çalışmalar serotonerjik, dopaminerjik ve noradrenerjik sistemler ve hipotalamik-pituiter-adrenal eksen üzerinde yoğunlaşmıştır. Birinci derece akrabada sosyal fobi gözlenmesi, bozukluğun ortaya çıkma riskini iki veya üç kat arttırmaktadır.
Sosyal fobi gelişiminde çocukluk dönemindeki çevresel etkenlerin de önemli yeri vardır. Sosyal fobik kişiler genel olarak ailelerini reddedici, aşırı koruyucu ve duygusal sıcaklıktan yoksun olarak tanımlamaktadır. Ancak bu ailesel özellikler diğer birçok ruhsal bozuklukta da görülmektedir.
Sosyal Fobi olanlarda Ek olarak hangi bozukluklar gözlenir?
Sosyal fobide en sık olarak depresyon ve distimik bozukluk görülmüştür. Alkol ve madde kullanım bozuklukları da sıktır. Yaygın tip sosyal fobiklerin özgeçmişlerinde %70 gibi yüksek bir oranda başka psikiyatrik hastalık öyküsü gözlenmektedir.
Sosyal fobi ile kaçıngan kişilik bozukluğu çok yakın ilişki içindedir. Dahası, kaçıngan kişilik bozukluğunun sosyal fobinin şiddetli formu olabileceği düşünülmektedir ve sosyal fobinin yaygın tipiyle ayırımı çok güçtür.
Sosyal fobinin gidişatı nasıldır?
Sosyal fobi genelde yaşam boyu kronik ve dalgalı bir gidiş gösterir. Belirtiler ortalama olarak 10 yıl sürmektedir. Sosyal korkusu olan çocuklarda bu korku ergenlik döneminde de devam etmektedir. Rahatsızlık erken çocukluk yaşlarında başlamışsa kronikleşme daha sık gözlenir. Hastalığın belirtilerinin yarattığı yeti yitimi nedeniyle sosyal fobiklerde evlenme oranları düşüktür. Bu kişiler daha az eğitim almakta ve işsizlik oranı daha yüksek olmaktadır.
Etkin tedavi gidişat üzerine uzun dönemde olumlu etki göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte az da olsa kendiliğinden iyileşebilir. İlk başlangıç şiddetinin yüksek olması, tedaviye geç başlangıç, alkol kullanımı, nabız ve tansiyonun yüksek olması, bazı kişilik bozukluklarının bulunması olumsuz gidiş faktörleri arasında gösterilmektedir.
Sosyal anksiyete bozukluğu, genellikle ergenlik döneminde başlar. Ancak çocukluk ya da yetişkinlik dönemlerinde de başlayabilir. Semptomlar bireyin ailevi, kişisel, sosyal ve mesleki hayatının işleyişini ciddi derecede sıkıntıya sokabilir.
Sosyal fobiye neden olan etkiler arasında ise; Çeşitli faktörlerin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirme riskini artırdığı düşünülmektedir. Buna göre biyolojik ebeveynlerinde veya kardeşlerinde sosyal fobi görünen bireylerin sosyal anksiyete bozukluğu geliştirme olasılığı daha yüksektir.
Sosyal fobi yaşayan kişiler çoğunlukla içe dönük olur. Görülen belirtilerin büyük bir kısmı konuşma ile ilgilidir. Sosyal fobi yaşayan kişiler hissettikleri kaygı nedeniyle kısık sesle veya az konuşurlar. Bir iltifat almaları durumunda bunu sessiz bir şekilde geçiştirebilir ya da kısa ve çekingen cevaplar verebilirler. Konu fark etmeksizin fikirlerini açık şekilde ifade edemeyebilirler.
Konuşma ile ilgili belirtilere ek olarak başka durumlar da gözlemlenir. Başkalarını da etkileyecek kararlar vermekten çekinerek kaygı hisseder ve çekimser kalırlar. Herhangi bir ortamda dikkatin kendilerinde olmasından hoşlanmazlar. Korku hâli veya kaçınma gibi davranışlar da sık görülür.
Utangaçlık veya sosyal ortamlarda bulunmak istememek özellikle çocuklar için her zaman sosyal fobi belirtisi sayılmaz. Kişilik özellikleri ve geçmiş yaşam deneyimlerine bağlı olarak sosyal ortamlarda bireyin rahatlık seviyesi değişebilir. Dolayısıyla bazı kişiler daha çekingen davranırken diğerleri daha dışa dönük olabilir. Ancak sosyal anksiyete nadiren de olsa çocukluk döneminde de başlayabildiğinden çocukların davranışlarına dikkat edilmesi gerekir.
Alay edilme, aşağılanma, reddedilme, veya zorbalık gibi olumsuz deneyimler yaşayan çocukların sosyal kaygı bozukluğuna daha yatkın olduğu gözlemlenmiştir. syal fobi tanısı koyabilmek için uzmanlar kişilere çoğunlukla bir dizi soru sorar. Bu sorular sayesinde kişinin yaşadıkları hakkında detaylı bilgi edinilir. Verilen yanıtlar doğrultusunda sosyal anksiyete bozukluğu olup olmadığına karar verilerek teşhis konabilir. Bununla birlikte teşhisin konulabilmesi için DSM-5’te belirtilen sosyal fobi kriterlerinin olup olmadığına bakılır. Teşhis konması için kişinin en az altı ay boyunca sosyal fobi semptomları göstermesi gerekir.
DSM-5’te sosyal fobinin tanı kriterlerini şu şekilde belirtmiştir:
• Kalabalık ortamda bulunma, biri tarafından izlenme veya sosyal etkileşim gibi bireyin etraftakilerden eleştiri alabileceği bir durumda kaygı ya da korku hisseder. Çocuklarda ise bu durumlar yalnızca yetişkinlerle değil, yaşıtlarının olduğu ortamlarda da görülmelidir. Kişi, anksiyete semptomlarının diğerleri tarafından olumsuz değerlendirilmesi konusunda da endişeli hisseder. Bunların kendisini küçük düşüreceğini, utandıracağını ya da diğerleri tarafından reddedileceği veya onları gücendireceğini düşünür.
• Sosyal durumlar hemen hemen her zaman korku veya kaygıya neden olur. Çocuklarda bu korku ve kaygı durumu; ağlama, öfke, ebeveyne sarılma, konuşamama ya da donma gibi semptomlarla görülebilir.
• Bireyin hissettiği korku ve kaygı, sosyal durumun onun için neden olduğu risklerden bağımsızdır.
• Kişi, sosyal durumlardan kaçar ya da kaçmaması halinde yoğun bir kaygı ile duruma katlanır.
• Hissedilen korku, kaygı ya da kaçınma, kişinin hayatının iş, aile, sosyal yaşam gibi çeşitli alanlarında sorunlara neden olur.
• Kişinin hissettiği sosyal anksiyete devamlı bir durumdur ve 6 aydan uzun sürer.
• Kaygı veya kaçınma durumu, başka bir sağlık sorunu veya nedene bağlı değildir.
• Anksiyete veya uzaklaşma, başka bir psikolojik rahatsızlıkla açıklanamaz.
• Kişinin başka bir sağlık sorunu varsa korku, kaygı ve kaçınma durumları bu sağlık sorunu ile açıkça ilgisiz olmalıdır.

Bunun yanı sıra aile içi çatışma ortamı, travma veya istismar gibi diğer olumsuz olaylar da sosyal anksiyete bozukluğu ile ilişkilendirilebilir. Yeni durumlarla veya bireylerle karşılaştıklarında utangaç, çekingen, içine kapanık veya ölçülü davranış gösterecek mizaca sahip çocukların daha büyük risk altında olduğu düşünülmektedir.
Sosyal fobinin yayılım sıklığı ise; %3-13 arasındadır. Türkiye’de yaygınlığı %1,8 olarak bildirilmiştir. Diğer psikiyatrik bozukluklarla belirtilerin sıklıkla üst üste binmesi ve kesin sınırları olmayan tanı ölçütleri nedeniyle sıklık oranları değişkenlik göstermektedir.
Sosyal fobi genellikle onlu yaşlarda başlar. Ortalama başlangıç yaşı 5 ile 20 yaş arasındadır. İleri yaşta görülmesi nadirdir.
Sosyal Fobi Tedavisi
Sosyal fobi bozukluğunun tedavisi, durumun bireyin günlük yaşamda işlev görme yeteneğini ne kadar etkilediğine bağlıdır. Sosyal anksiyete bozukluğu için en yaygın iki tedavi türü psikoterapi yani psikolog veya ilaç tedavisidir. Bazı vakalarda iki tedavi türü eş zamanlı olarak kullanılır. Sosyal fobik hastalar sosyal iletişimden çekindikleri için nadiren kendiliğinden yardım arayışına girerler. Ancak yanında bulunan diğer psikiytrik bozukluklar oluştuğunda sıkıntıları artar ve hastalıklarını fark ederler.
Başvuranların çoğu erkektir. Eğitim düzeyi ortalamanın üstünde, bir işte çalışan, bozukluk nedeniyle işlevleri etkilenen erkekler özellikle iş yaşantısı ile ilgili güçlüklerden dolayı tedavi arayışına girmektedir.
Tedavide yer alan farmakoterapi ve psikoterapötik uygulamalarla ilgili araştırmalar son yıllarda hız kazanmıştır. Farmakoterapiyle belirtiler azalabilir. Sosyal beceri eğitimi ve bilişsel davranışçı terapi, sosyal fobide etkin olan psikoterapötik yaklaşımlardır.
Sosyal fobi 15 yaşından önce başladığı için erken tanı ve tedavi çok önemlidir. Ek psikiyatrik tanı da etkin şekilde tedavi edilmelidir.
Psikoterapi, çoğu sosyal anksiyete bozukluğu vakasında görülen semptomlarda iyileşmeyi büyük ölçüde sağlamaktadır açar. Terapi sürecinde birey kendisiyle ilgili olumsuz düşünceleri nasıl tanıyacağını ve değiştireceğini öğrenir. Sosyal durumlarda güven kazanmasına yardımcı olacak beceriler geliştirir. Bilişsel davranışçı terapi, anksiyete için en etkili psikoterapi türüdür. Bu terapi türü hem bireysel hem de gruplar halinde yapıldığında eşit derecede etki gösterebilir. Maruz kalmaya dayalı bilişsel davranışçı terapi sürecinde birey en çok korktuğu durumlarla yavaş yavaş yüzleştirilir. Bu, bireyin başa çıkma becerilerini geliştirebilir ve kaygı uyandıran durumlarla başa çıkabileceğine dair kendisine güven geliştirmesine yardımcı olabilir.Birey sosyal becerilerini geliştirmek ve başkalarıyla ilgili rahatlık ile kendine güven kazanmak için beceri eğitimine veya rol yapma oyunlarına da katılabilir. Bireyin sosyal durumlara maruz kalma pratiği yapması, endişeleri ile başa çıkması için özellikle faydalı olabilir.Sosyal kaygı sendromu belirtileri için kullanılan başka ilaç türleri de mevcuttur. Örneğin birey için en az yan etkiye sahip, ve en etkili olan türü bulmak için birkaç farklı antidepresan türünü denemek gerekebilir.Bireyler sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinin uzun süreceğini kabul etmelidir. Bu sebeple hemen pes edilmemelidir. Birkaç hafta veya ay boyunca psikoterapi yardımıyla ilerleme kaydedilebilir, veya bireyin durumu için doğru ilacı bulmak biraz deneme yanılma gerektirebilir.Tedaviden en etkin şekilde faydalanmak isteyen bireyler terapi randevularınıza uymalıdır. Kaygıya neden olan sosyal durumlara yaklaşmak için hedefler belirleyerek kendisine meydan okumalıdır. Sosyal fobi tedavisinde öncelikle bireyin hangi durumlarda rahatsız hissettiği tespit edilir. Diğer insanlarla yemek yemek, ortamdaki sohbete katılmaktan kaçınmak, toplu yerlerde endişeli hissetmek gibi durumlardan hangilerini yaşadığı ve bunlarla karşılaştığında nasıl davrandığı belirlenmelidir. Semptomların azaltılması için kişinin rahatsızlık hissettiği durumlarla ilgili duygu ve düşüncelerini kontrol etmek gerekir. Ek olarak kaçındığı ve korku hissettiği durumlardan kaçınması da azaltılmalı, kişinin sosyal durumlardaki endişesini kontrol altına alabilmesi sağlanmalıdır. Bilişsel davranışçı terapi şeklinde psikolojik tedavi önerilebilir. Ayrıca eğer varsa eş tanılı durumların da tedavi edilmesi büyük önem taşır. Bazı durumlarda ilaç tedavisi de uygun görülebilir.
KAYNAKÇA:
1-Amerikan Psikiyatri Birliği. (1994). Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı (Dördüncü Baskı). (Çev. E. Köroğlu) Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
2- Bacanlı, H. (1999). Sosyal Beceri Eğitimi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
3-Beck, A. T., Emery, G. and Greenberg, R. L. (1985). Anxiety Disorders and Phobias: A Cognitive Perspective. New York: Basic Books.
4-Beidel, D. C. and Turner, S. M. (1998). Shy Children, Phobic Adults. Nature and Treatment of Social Phobia. Washington, DC: American Psychological Association.
5-Eren Gümüş, A. (2006). Sosyal Kaygının Benlik Saygısına ve İşlevsel Olmayan Tutumlara Göre Yordanması. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 3 (26), 63-75.
6-Erkan, Z. (2002). Sosyal Kaygı ve Kendilik Sunum Yaklaşımı. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2 (23), 7-11. Heimberg, R. G., Stein M. B., Hiripi E. V. A. and Kessler R. C. (2000). Trends in the Prevalence of Social Phobia in the United States: A Synthetic Cohort Analysis of Changes Over Four Decades. European Psychiatry, 15, 29-37.7- 7-http://www.psikiyatri.org.tr/pagepublic.aspx?menu=21
8-https://www.acibadem.com.tr/
9-http://www.nhs.uk/conditions/social-anxiety/pages/social-anxiety.aspx
10-Öztürk MO: (1997) Ruh sağlığı ve Bozuklukları. 7ci basım Hek. Birl.Yay. Ankara 11-https://www.iremyalugulubil.com/tr/article/desc/46557/sosyal-anksiyete-bozuklugu.htm
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyal Fobi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Elif AKSOY SİNCİ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Elif AKSOY SİNCİ'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Elif AKSOY SİNCİ Fotoğraf
Psk.Elif AKSOY SİNCİ
Mardin (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Elif AKSOY SİNCİ'nin Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,056 uzman makalesi arasında 'Sosyal Fobi' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Panikte Panik Eylül 2023
► Oyun Terapisi Ekim 2021
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:01
Top