Ağız ve Diş Sağlığı - İmplantolojide Yenilikler: Yüzey Özelliklerinin İyileşme Hızına Katkıları
Bilimsel kanıtlara dayalı implantoloji 1965’ten beri yapıla gelmektedir. Bu süreç içersinde başlangıçta cilalı saf titanyum yüzeylere sahip olan implantlar daha sonra Titanyum Plasma Spray adı verilen teknikle pürüzlendirilmiş yüzeyli olarak kullanılmış, ardından benzer şekilde Hidroksil Apatit ile kaplı implantlar ortaya çıkmış ve bunu Kumlama-Asitleme ile pürüzlendirilmiş implantlar ile Anodize yüzeyler ve son olarak Hidrofilik yüzeyli implantlar takip etmiştir. Farklı implant markalarına ait olan bu patentli teknolojileri inceleyen bağımsız bilimsel araştırmalar farklı yüzeylerin iyileşme hızlarına ve implant başarısına değişik oranlarda etkisi olduğunu ortaya koymuştur. Ancak bu bilimsel çalışmaların standart olmaması ve implant iyileşme sürelerine olan etkiler ile başarı değerlendirmesinin bir çok parametreye bağlı olması sebebiyle konu hakkında basit ve kolay anlaşılır yargılara varmak mümkün olmamaktadır. Bu nedenle bu makalede derinlemesine ve kapsamlı bir değerlendirme yerine en popular olan –hekimlerce en çok tercih edilen- implant yüzeyleri ele alınmıştır.
Hidrofilik Yüzeyli İmplantlar
Diş implantı uygulamaları giderek yaygınlaşırken bu alanda 2007'den itibaren kullanıma giren “suyu seven” hidrofilik yüzeyli implantlar tedavi başarısını arttırdığını gösteren bilimsel kanıtlar yayınlanmıştır (Schwarz ve ark.2009). Bilimsel çalışmalara göre Hidrofilik implant yüzeyinin yararı vücuda yerleştirildiği andan itibaren iyileşmenin başlıyor olmasıdır (Schwarz ve ark. 2009) Hidrofilik yüzeyli olmayan titanium implantlarda ise implant çeperinde oluşan asidik tabakanın vücut tarafından ortadan kaldırılmasından sonra iyileşme başlamaktadır. Bir İsviçre implant firmasına patentli olan hidrofilik yüzey teknolojisinde fabrikasyon aşamasında titanyum hiçbir şekilde hava ile temas etmeden implant haline getirilerek sıvı içersinde ambalajlanmaktadır. Bu sayede hep doku içersinde imiş gibi ıslak kalan implant yerine yerleştirildiğinde vücut tarafından hep orada varmış gibi algılanarak iyileşme hızla devreye girmektedir (Wall ve ark. 2009). Yapılan bilimsel araştırmalar aynı firmanın hidrofilik olmayan implantının başarı oranını %98 olarak verirken hidrofilik implantta bu oran %o 999 ile 10 kat artış göstermiştir.(Bornstein ve ark.2009)
Hidrofilik implantlar ile implant başarısının artmış olmasının yanısıra tedavide toplam bekleme süresi de rutin olarak üç haftaya inmiştir (Morton ve ark.2009). Klasik implant tedavisinde ise bekleme süreleri üç ile altı ay arasında değişmektedir. Ayrıca hidrofilik yüzey, kemikteki başlangıç stabilitesi yüksek olan implantlarda hemen aynı seansta üzerine kaplama diş takılarak dişin kullanıma girmesine de olanak tanımaktadır. “Hemen implant” uygulaması olarak adlandırılan bu yöntem de benzer başarı oranına sahiptir ve hastaların tek seansta yeni dişe kavuşmasına olanak tanımaktadır.
TPS-kaplama
Titanyum Plasma Spray (TPS) 1974’ten itibaren Schroeder ve ark. tarafından implantların yüzey alanlarını, daha doğrusu kemikteki tutunmasını arttırmak için kullanılmaya başlanılmıştır. Bu teknikte 40-µm büyüklükte titanyum partikülleri plasma alevi ile ısıtılarak yüksek ısı ve hız ile titanyum yüzeye püskürtülerek pürüzlü kaplama elde edilir. TPS-kaplı ITI-Bonefit implantlarını plasma-sprey tabakasının 20-30µm kalınlık ve 15µm pürüzlülükte olduğu bildirilmiştir. IMZ ve ITI implantlarının kıyaslandığı çalışmada TPS kalınlıklarının farklı olduğu ortaya konmuştur. IMZ implantlarında yüzey pürüzlülüğü 25.9 µm olarak saptanmıştır.
Leize ve ark., çeşitli sebeplerle insanlardan sökülen TPS-kaplı implantları (ITI-Bonefit), elektron mikroskobu ile incelediklerinde kemik ile kimyasal bir bağlantı kurulduğunu, pürüzlü yüzey içine doğru kalsiyum fosfat kristallerinin büyüdüğünü gözlemlemişlerdir. Bu çalışmada pürüzlü titanyum yüzeye çok yakın, çapları 5-50nm arasında değişen titanyum parçacıkların varlığı gösterilmiştir. Bir hayvan çalışmasında ise TPS-kaplı implantlardan kopan parçaların yabancı cisim reaksiyonuna yol açtıkları gösterilmiştir. Eksplante edilmiş ITI ve IMZ implantlarının metalürjik açıdan kıyaslandığı çalışmada, implantların üçte ikisinde kaplama kalınlığında azalma olduğu gösterilmiştir.
Yapılan çalışmalar TPS-kaplama ve asitleneme/kumlama ile hazırlanan yüzeyler arasında, sonuncusunun daha iyi bir ankraj sağladığı, TPS-kaplamada kopmaların yabancı cisim reaksiyonu yaratabileceği yolundaki raporlardan ötürü, üretici firmalar TPS-kaplı implantlarını asitleme-kumlama yüzeye çevirmişlerdir.
Kumlama-Asitleme ile Pürüzlendirilmiş Yüzeyler
TPS-kaplamalara alternatif olarak, daha iyi bir yüzey elde etme çabaları sonunda asitleme-kumlama tekniği ile titanyum implantların pürüzlendirilmesine başlanılmıştır. Asitleme/kumlama tekniği ile ilk olarak 1986 yılında New Ledermann Screw, daha sonraları 1989’da Frialit-2, 1998’de SLA (Sand-blasted, Large grit, Acid-etched) ve Osteotite piyasaya sürülmüştür. Günümüzde farklı isimler altında, benzer tekniklerle üretilen asitleme-kumlama teknikleri ile üretilen implantlar mevcuttur.
Klokkevold ve ark., tavşan femurlarına cilalı Ti ve HCL/H2SO4 ile asitlenerek pürüzlendirilmiş (Osteotite) 3.25x4mm lik implantları tork testine tabi tutmuşlardır. İki aylık iyileşme dönemi sonunda osteotite ve cilalı Ti için 20.5Ncm ve 4.95Ncm değerleri saptanmış; pürüzlü yüzey için 4 kat daha fazla olan tork direncinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu ortaya konarak; pürüzlü yüzeylerin kemiğe bağlanmayı arttırdığı saptanmıştır.
Buser ve ark., SLA ve Osteotite yüzeyleri tork çalışması ile kıyaslamışlardır. Minyatür domuzlerın üst çenelerinde gerçekleştirilen çalışmada Osteotite yüzey aleyhine anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.01). 4.,8 ve 12. haftalarda Osteotite 62.5 Ncm, 87.6 Ncm, 95.7 Ncm ortalama tork kuvveti ile kemikten ayrılırken, SLA 109.6Ncm, 196.7 Ncm ve 186.8 Ncm’lik tork değerlerine ulaşmıştır. SEM analizinde her iki yüzeyde de asitleme sonucu elde edilmiş 1 veya 2mikrometre çapında mikropitlere rastlanmıştır. Profilometrik analizde Osteotite yüzeyi biraz daha düz bulunmuştur.
Cordioli ve ark., tavşan tibialarında CP-Ti, Osteotite, TiO2-kumlama (10-60µm partikül), TPS-kaplama (50-70µm kalınlık) implantları 5 haftalık iyileşme döneminden sonra tork değerleri açısından kıyasladıklarında, 25.2 Ncm, 40.8 Ncm, 26.8 Ncm ve 29.5 Ncm’lik değerleri saptamışlardır. Asitlenmiş yüzey ile diğer gruplar arasında tork değerleri ve histomorfometrik temas yüzdeleri istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05).
Asitleme/kumlama tekniği ile elde edilen yüzeyler günümüzde pürüzlü yüzeyler arasında en çok ilgi çeken tip olup bu yüzeylerin araştırılmasına devam edilmektedir.
Değerlendirme
Araştırmalar implant yüzey özelliklerinin kemiğin iyileşme cevabı üzerinde rol oynadığını göstermektedirler. Yüzey hazırlama yöntemleri arasında fiziksel-kimyasal metodlardan ziyade morfolojik yöntemlerin daha belirgin etkileri görülmüştür. Pürüzlü yüzeylerin bu cevabı olumlu olarak etkilediği ortaya konmuştur. Pürüzlü yüzey elde etmek için kullanılan yöntemler arasında asitleme/kumlama ile anodize yüzey teknikleri başarılı sonuçlar göstermektedirler. Son olarak geliştirilen hidrofilik yüzey teknolojisi ile ilgili olarak yargıya varmak için henüz erken olmakla birlikte istatistiksel olarak diğerlerine göre daha başarılı olduğu saptanmıştır.
Hidrofilik Yüzeyli İmplantlar
Diş implantı uygulamaları giderek yaygınlaşırken bu alanda 2007'den itibaren kullanıma giren “suyu seven” hidrofilik yüzeyli implantlar tedavi başarısını arttırdığını gösteren bilimsel kanıtlar yayınlanmıştır (Schwarz ve ark.2009). Bilimsel çalışmalara göre Hidrofilik implant yüzeyinin yararı vücuda yerleştirildiği andan itibaren iyileşmenin başlıyor olmasıdır (Schwarz ve ark. 2009) Hidrofilik yüzeyli olmayan titanium implantlarda ise implant çeperinde oluşan asidik tabakanın vücut tarafından ortadan kaldırılmasından sonra iyileşme başlamaktadır. Bir İsviçre implant firmasına patentli olan hidrofilik yüzey teknolojisinde fabrikasyon aşamasında titanyum hiçbir şekilde hava ile temas etmeden implant haline getirilerek sıvı içersinde ambalajlanmaktadır. Bu sayede hep doku içersinde imiş gibi ıslak kalan implant yerine yerleştirildiğinde vücut tarafından hep orada varmış gibi algılanarak iyileşme hızla devreye girmektedir (Wall ve ark. 2009). Yapılan bilimsel araştırmalar aynı firmanın hidrofilik olmayan implantının başarı oranını %98 olarak verirken hidrofilik implantta bu oran %o 999 ile 10 kat artış göstermiştir.(Bornstein ve ark.2009)
Hidrofilik implantlar ile implant başarısının artmış olmasının yanısıra tedavide toplam bekleme süresi de rutin olarak üç haftaya inmiştir (Morton ve ark.2009). Klasik implant tedavisinde ise bekleme süreleri üç ile altı ay arasında değişmektedir. Ayrıca hidrofilik yüzey, kemikteki başlangıç stabilitesi yüksek olan implantlarda hemen aynı seansta üzerine kaplama diş takılarak dişin kullanıma girmesine de olanak tanımaktadır. “Hemen implant” uygulaması olarak adlandırılan bu yöntem de benzer başarı oranına sahiptir ve hastaların tek seansta yeni dişe kavuşmasına olanak tanımaktadır.
TPS-kaplama
Titanyum Plasma Spray (TPS) 1974’ten itibaren Schroeder ve ark. tarafından implantların yüzey alanlarını, daha doğrusu kemikteki tutunmasını arttırmak için kullanılmaya başlanılmıştır. Bu teknikte 40-µm büyüklükte titanyum partikülleri plasma alevi ile ısıtılarak yüksek ısı ve hız ile titanyum yüzeye püskürtülerek pürüzlü kaplama elde edilir. TPS-kaplı ITI-Bonefit implantlarını plasma-sprey tabakasının 20-30µm kalınlık ve 15µm pürüzlülükte olduğu bildirilmiştir. IMZ ve ITI implantlarının kıyaslandığı çalışmada TPS kalınlıklarının farklı olduğu ortaya konmuştur. IMZ implantlarında yüzey pürüzlülüğü 25.9 µm olarak saptanmıştır.
Leize ve ark., çeşitli sebeplerle insanlardan sökülen TPS-kaplı implantları (ITI-Bonefit), elektron mikroskobu ile incelediklerinde kemik ile kimyasal bir bağlantı kurulduğunu, pürüzlü yüzey içine doğru kalsiyum fosfat kristallerinin büyüdüğünü gözlemlemişlerdir. Bu çalışmada pürüzlü titanyum yüzeye çok yakın, çapları 5-50nm arasında değişen titanyum parçacıkların varlığı gösterilmiştir. Bir hayvan çalışmasında ise TPS-kaplı implantlardan kopan parçaların yabancı cisim reaksiyonuna yol açtıkları gösterilmiştir. Eksplante edilmiş ITI ve IMZ implantlarının metalürjik açıdan kıyaslandığı çalışmada, implantların üçte ikisinde kaplama kalınlığında azalma olduğu gösterilmiştir.
Yapılan çalışmalar TPS-kaplama ve asitleneme/kumlama ile hazırlanan yüzeyler arasında, sonuncusunun daha iyi bir ankraj sağladığı, TPS-kaplamada kopmaların yabancı cisim reaksiyonu yaratabileceği yolundaki raporlardan ötürü, üretici firmalar TPS-kaplı implantlarını asitleme-kumlama yüzeye çevirmişlerdir.
Kumlama-Asitleme ile Pürüzlendirilmiş Yüzeyler
TPS-kaplamalara alternatif olarak, daha iyi bir yüzey elde etme çabaları sonunda asitleme-kumlama tekniği ile titanyum implantların pürüzlendirilmesine başlanılmıştır. Asitleme/kumlama tekniği ile ilk olarak 1986 yılında New Ledermann Screw, daha sonraları 1989’da Frialit-2, 1998’de SLA (Sand-blasted, Large grit, Acid-etched) ve Osteotite piyasaya sürülmüştür. Günümüzde farklı isimler altında, benzer tekniklerle üretilen asitleme-kumlama teknikleri ile üretilen implantlar mevcuttur.
Klokkevold ve ark., tavşan femurlarına cilalı Ti ve HCL/H2SO4 ile asitlenerek pürüzlendirilmiş (Osteotite) 3.25x4mm lik implantları tork testine tabi tutmuşlardır. İki aylık iyileşme dönemi sonunda osteotite ve cilalı Ti için 20.5Ncm ve 4.95Ncm değerleri saptanmış; pürüzlü yüzey için 4 kat daha fazla olan tork direncinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu ortaya konarak; pürüzlü yüzeylerin kemiğe bağlanmayı arttırdığı saptanmıştır.
Buser ve ark., SLA ve Osteotite yüzeyleri tork çalışması ile kıyaslamışlardır. Minyatür domuzlerın üst çenelerinde gerçekleştirilen çalışmada Osteotite yüzey aleyhine anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.01). 4.,8 ve 12. haftalarda Osteotite 62.5 Ncm, 87.6 Ncm, 95.7 Ncm ortalama tork kuvveti ile kemikten ayrılırken, SLA 109.6Ncm, 196.7 Ncm ve 186.8 Ncm’lik tork değerlerine ulaşmıştır. SEM analizinde her iki yüzeyde de asitleme sonucu elde edilmiş 1 veya 2mikrometre çapında mikropitlere rastlanmıştır. Profilometrik analizde Osteotite yüzeyi biraz daha düz bulunmuştur.
Cordioli ve ark., tavşan tibialarında CP-Ti, Osteotite, TiO2-kumlama (10-60µm partikül), TPS-kaplama (50-70µm kalınlık) implantları 5 haftalık iyileşme döneminden sonra tork değerleri açısından kıyasladıklarında, 25.2 Ncm, 40.8 Ncm, 26.8 Ncm ve 29.5 Ncm’lik değerleri saptamışlardır. Asitlenmiş yüzey ile diğer gruplar arasında tork değerleri ve histomorfometrik temas yüzdeleri istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05).
Asitleme/kumlama tekniği ile elde edilen yüzeyler günümüzde pürüzlü yüzeyler arasında en çok ilgi çeken tip olup bu yüzeylerin araştırılmasına devam edilmektedir.
Değerlendirme
Araştırmalar implant yüzey özelliklerinin kemiğin iyileşme cevabı üzerinde rol oynadığını göstermektedirler. Yüzey hazırlama yöntemleri arasında fiziksel-kimyasal metodlardan ziyade morfolojik yöntemlerin daha belirgin etkileri görülmüştür. Pürüzlü yüzeylerin bu cevabı olumlu olarak etkilediği ortaya konmuştur. Pürüzlü yüzey elde etmek için kullanılan yöntemler arasında asitleme/kumlama ile anodize yüzey teknikleri başarılı sonuçlar göstermektedirler. Son olarak geliştirilen hidrofilik yüzey teknolojisi ile ilgili olarak yargıya varmak için henüz erken olmakla birlikte istatistiksel olarak diğerlerine göre daha başarılı olduğu saptanmıştır.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Ağız ve Diş Sağlığı - İmplantolojide Yenilikler: Yüzey Özelliklerinin İyileşme Hızına Katkıları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.Dt. Tosun TOSUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.Dt. Tosun TOSUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
titanyum plasma spray, hidroksil apatit, anodize, implant, implantoloji, implantolojide yenilikler, hidrofilik yüzeyli implantlar, tps-kaplama, tps kaplama
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.