2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ergenlikte Alkol-Madde Kullanımı ve Ailelere Öneriler
MAKALE #5694 © Yazan Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU | Yayın Ekim 2010 | 19,334 Okuyucu
Ergenlikte madde kullanımına başlamakta arkadaş etkisi çok önemlidir. Genç, arkadaşının kullandığı maddeyi merak eder ve kullanır. Sigara ve alkolün deneysel kullanımı daha sonra bunların ara ara kullanımına neden olur. Bu tür maddelerin giderek artan sıklıktaki kullanımı bağımlılık oluşmasına neden olur. Bunu esrar ve diğer maddelerin kullanımı izler. Bu maddelerden sonra opiyoid ve diğer hallusinojenler tercih edilir.

Deneysel kullanım ya da ara sıra kullanımda maddenin keyif verici etkisi rol oynar. Bu sırada maddenin zararı ya da tehlikesi göz ardı edilir. Bu aşamadan sonra kullanım daha düzenli hale gelir. Madde kullanımının sürmesi direnç gelişmesine ve maddeyi arzulamaya neden olur. Artık günlük kullanım başlar. Bundan böyle maddenin kullanımı keyif almak için değil, olumsuz etkilerinden kaçınmak içindir.

Maddenin zehirlenme oluşturacak düzeydeki bir dozda alınması ile ortaya çıkan geri dönüşümlü sendroma entoksikasyon denir. Entoksikasyon belirtileri kavgacılık, duygudurum değişiklikleri, bilişsel işlevlerde bozukluk, yargı bozukluğu, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulma olarak sıralanabilir.

Bir maddenin belirli bir dozunun yinelenen uygulamalarından sonra daha düşük bir etki göstermesi halinde veya tersine ilk kullanımdaki etkiyi elde etmek için gittikçe artan dozların kullanılması gerektiğinde direnç oluştuğu söylenebilir.

Yoksunluk, bir bağımlılık yapıcı maddenin ani olarak kesilmesinin ardından ortaya çıkan psikolojik ve fizyolojik reaksiyonları tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
Bağımlılık yapmış ve ani olarak kesildiğinde yoksunluğa yol açabilecek olan bir maddenin azaltılarak kesilmesine detoksifikasyon denir.

Bağımlılık, bir maddenin yinelenen kullanımıyla oluşan ve yoksunluk sendromunun ortaya çıkmasını önlemek için maddenin sürekli kullanımını gerekli kılan bir fizyolojik nöroadaptasyon sürecidir.

DSM-IV-TR Tanı Ölçütleri
Madde Kötüye Kullanımı Tanı Ölçütleri
A. 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az birinin olması ve klinik olarak bozulmaya yol açan madde kullanımı)
1. Sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici madde kullanımı
2. Fiziksel tehlikeli durumlarda yineleyici madde kullanımı
3. Madde kullanımı ile ilişkili yineleyici yasal sorunlar
4. Madde kullanımı ile ilişkili yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar
B. Bu belirtiler madde bağımlılığı ölçütlerini karşılamamalıdır.

Madde Bağımlılığı Tanı Ölçütleri
12 aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan, aşağıdakilerden üçü (ya da daha fazlası) ile kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz bir madde kullanımı örüntüsü:
1) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere tolerans gelişmiş olması:
a) Entoksikasyon ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artmış miktarlarda madde kullanma gereksinmesi
b) Sürekli olarak aynı miktarda madde kullanılması ile belirgin olarak azalmış etki sağlanması
2) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere yoksunluk gelişmiş olması
a) Söz konusu maddeye özgü yoksunluk sendromu
b) Yoksunluk semptomlarından kurtulmak ya da kaçınmak için aynı madde (ya da yakın benzeri) alınır
3) Madde, çoğu kez tasarlandığından daha yüksek miktarlarda ya da daha uzun bir dönem süresince alınır
4) Madde kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ya da boşa çıkan çabalar vardır
5) Maddeyi sağlamak, maddeyi kullanmak ya da maddenin etkilerinden kurtulmak için çok fazla zaman harcama
6) Madde kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinlikler ya da boş zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır ya da azaltılır
7) Maddenin neden olmuş ya da alevlendirmiş olabileceği, sürekli olarak var olan ya da yineleyici bir biçimde ortaya çıkan fizik ya da psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın madde kullanımı sürdürülür.

BİRLİKTELİK DURUMLARI

Depresyon ve bipolar bozukluğu olan çocukların yakınlarında alkol ve madde kullanımı yüksek oranlardadır. Diğer yandan alkol bağımlılarında duygudurum bozuklukları yaygındır. Alkol ve psikoaktif madde kullananlarda DEHB bulgularının daha sık gözlenmesi üzerine Carrol ve Rounsaville’in (1993) kokain kullanıcılarında yaptıkları araştırmalarında, tedavi arayışı içinde olan kokain kullanıcılarının %34,6’sının çocukluk döneminde DEHB ölçütlerini karşıladığı belirlenmiştir.
Erken antisosyal davranış, davranım bozukluğu ve MKK arasında güçlü bir ilişki olduğu bilinmektedir. Genel olarak madde kullanımı ile suç arasındaki ilişki pek çok araştırmaya konu olmuş, ülkemizde yapılan çalışmalarda da madde bağımlıları arasında suç işleme oranı %77 olarak bulunmuştur.

NEDENLERİ

Kalıtım: Ailelerinden ayrı yetişmiş alkol bağımlılarının çocuklarında yapılmış çalışmalar, bu çocukların ortalama %25 oranında alkol bağımlısı olabileceğini göstermektedir. Gençlerin alkol kullanma sıklığı ile anne babalarının alkol kullanma sıklıkları arasındaki ilişkiyi inceleyen Jung (1995), özellikle erkek çocuklar ile babalarının alkol kullanma sıklıkları arasında önemli benzerlikler bulmuştur.

Madde kullanan evlat edinilmiş bireylerle bu bireylerin biyolojik aileleriyle arasında belirgin bir ilişki saptanmış, bu bireyleri evlat edinen ailelerin alkol kullanıyor olması madde bağımlılığı gelişmesi olasılığını etkilemediği bildirilmiştir (Cadoret, Z.J ve ark., 1980).
Monozigotlarda (%60) dizigotlara (%39) göre, erkek ikizlerde kadın ikizlere göre daha sık alkolizm geliştiği bildirilmiştir (Davies, J.,1972, 1983).

Psikolojik Etmenler: Madde bağımlılığı ile ilgili ilk açıklamalar psikanalitik eğilimli kuramcılardan gelmiş; oral regresyon, doyum arayıcı zevke düşkünlükten (hedonizm) ve özkıyımcı dürtülerden söz edilmiştir. Daha sonra bu görüş madde kullanımının regresyon yerine depresyon, utanç ve öfke gibi güçlü duygu durumlarına karşı uyum ve savunma amacına hizmet ettiği, özkıyımcı dürtülerin fazlalığından çok, özkoruyucu yöntemlerin yetersiz olmasından kaynaklandığı şeklinde değişmiştir. Bu yetersizliğin nedeni olarak da erken gelişimsel sorunlar nedeniyle anne baba imgelerinin yeterli içselleştirilememesi gösterilmiştir (Gabbard, 1990).

Fizyolojik Etmenler: Bağımlılıkta dopaminerjik ve serotonerjik sistemlerin ilgili olduğu yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.

Çevresel Etmenler: Yüksek sosyoekonomik düzeyden gelen gençlerin (Kaplan, 1979) ya da fazla cep harçlığı alan öğrencilerin (Tol, 1990) alkol kullanma sıklığının daha fazla olduğuna işaret edilmektedir.

Gençlerin içinde yaşadığı aile ortamı da üzerinde çalışılan konulardan biridir. Aile ortamlarında çeşitli sorunlarla karşılaşan, anne babası ayrı ya da boşanmış olan gençlerin daha fazla alkol kullandıkları belirlenmiştir (Wisniewski ve ark, 1985).

Fiziksel istismar ve çok katı bir disiplin anlayışıyla karşı karşıya kalan gençler daha fazla risk altındadır (Johnson ve Pandina, 1991).

Bu nedenler dışında gençlerin arkadaşlarıyla birlikte içtikleri ve alkolü bir sosyalleşme aracı olarak gördükleri belirtilirken, gencin arkadaş grubunun alkolle ilgili değerlendirmeleri de önemli bir rol oynamaktadır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada, gençlerin büyük ölçüde “özenti” olarak alkole başladıkları ve “sakinleşmek”, “üzüntü” ve “alışkanlık” gibi nedenlerle devam ettikleri saptanmıştır (Özen ve ark., 1989).

Berzonsky (1981), madde kullananların kabaca 3 gruba ayrılabileceğini belirtmiştir:
· “Sosyal kullanıcı” olanlar aile ve arkadaşları tarafından kabul görmek ve büyümüş gözükmek için,
· “Deneysel kullanıcı” olanlar kendilerini araştırmak ve sınırlarını sınamak için,
· “Karakterolojik kullanıcı” olanlar ise yalnızlık, yabancılaşma, boşluk ve diğer sorunlardan kaçmak için maddelere yönelmektedir.

Araştırma sonuçlarına göre sigaraya başlama nedenleri arasında ise, bağımlılık-bağımsızlık çatışması, akran baskısı ve cinsel kimlik sayılmaktadır. Bağımlılık-bağımsızlık çatışmasının temelinde, biyolojik olgunlaşma ve psikososyal gelişme açısından çocukluktan çıkıp yetişkinliğe doğru yönelimin olduğu ergenlik dönemindeki kimlik edinme ve yetişkin rolü üstlenme arzusu yatmaktadır. Bu dönemde ergen yetişkinlere özenip, yetişkinlere özgü davranışları deneyerek, kendine ve yaşıtlarına büyüdüğünü kanıtlama çabasına girebilir. Öte yandan özellikle ataerkil değerlerin üstün olduğu geleneksel toplumlarda erkek olmak üstünlük, bu üstünlüğün gereği olarak da bazı tutum ve davranışların sergilenmesi zorunluluk olarak görülmektedir. Bunlar arasında acıya katlanamama, sızlanma ve ağlama kadınsı davranışlar olarak nitelenirken, sigara içme erkeksi davranışlardandır (Dabak, 2004).

Gİdİş ve Sonlanım:

Alkol kullanımına 15 yaşından önce başlayanlar arasında alkol bağımlılığı gelişme riski 4 kat daha fazladır (DeWit, DJ., 2000). Bununla beraber erişkinlik dönemi öncesinde alkolü kesenlerde ömür boyu alkol bağımlılığı riski azalmaktadır. Erken dönemde alkol kullanım sorunu olanların yalnızca %20-30’u erken erişkinlik döneminde alkol alımını artırırlar (Freudenreich, O. ve ark., 2007).

Ergenin madde kullanımı erişkinlikte üç ayrı biçimde gözlenebilmektedir:
1. Aynı düzende ve dozda madde kullanımını sürdürmektedir.
2. Madde kullanımını azaltmakta ya da kesmektedir.
3. Giderek kullandığı madde miktarı artmakta ve farklı maddelere geçmektedir (Ögel ve ark., 2003a)

Uyuşturucu Madde Kullanan Kişiler Nasıl Anlaşılır?

Uyuşturucu madde kullanan kişilerin farkına varmak kolay değildir. Madde kullanımını gösteren özgün belirtiler çok azdır. Uyuşturucu madde kullandıklarından kuşkulanan kişilerde gözlenen davranışlar doğru yorumlanmalıdır. Gözlenen değişikliklerin başka nedenlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalıdır. Özellikle ergenlik dönemine özgü olabilecek bazı değişiklikler akıldan çıkarılmamalıdır. Ergen kullanmadığı halde sadece bazı belirtiler benziyor diye suçlanmamalıdır. Eğer kullanmadığı halde suçlanırsa ilişki zedelenir ve tehlikeli sonuçlar doğabilir. Amaç kişiyi yakalamak değil, ona yardımcı olmak olmalıdır.

Bu maddeleri kullanan kişileri anlamak için başvurulabilecek 3 yöntem vardır:

1. Kan ve İdrar Tahlilleri: Bu yöntemlerle yapılacak araştırmalar doğru sonuçlar verir. Ancak kuşku duyulan bir gençten bunları istemenin nasıl bir etki yapacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Sonucun negatif çıkma olasılığı da vardır fakat sonrasında genç ile iletişim kurmanız, ona güvendiğinizi hissettirmeniz çok zor hale gelebilir.

2. Davranış Değişiklikleri:
*Uyuşturucu madde kullanan gençler çevrelerini değiştirirler, yeni arkadaşılar edinirler. Çünkü yeni arkadaş çevresinde hem daha rahat madde bulabilecek, hem de bulabildiği maddeyi bu çevre içinde rahat kullanabilecektir.
*Kullandığı maddenin etkisine bağlı olarak ruhsal değişimler gösterir. Kimi zaman neşeli, sakin, kimi zaman ise öfkeli, saldırgan davranışlar gösterebilir.
*Daha önce okul başarısı iyi olan öğrencinin okul başarısının düşmeye başlaması
*Okula devamın azalması
*Evde bulunduğu zamanlarda odasında tek başına kalmayı tercih etmesi
*Aile ilişkilerini azaltmaya ve evde az bulunmaya çalışma ( hem durumunun anlaşılmaması, hem de ailesiyle bazı çatışmaları olduğu için)
*Her zamankinden daha fazla para harcamaya başlama
*Kendisine olan bakımın azalması

3. Madde Etkisine Bağlı Değişiklikler:
*Dalgınlık, dikkat eksikliği, halsizlik, yorgunluk gözlenebilir.
*dikkat edildiğinde gözlerde kanlanma saptanabilir. Büyümüş ya da küçülmüş göz bebekleri gözlenebilir.
*Konuşmasında güçlük, ağızda kuruluk, aşırı terleme, bulantı, kusma, yürümede güçlük ortaya çıkabilir.
*Uyku problemleri görülebilir.
*Beslenme alışkanlıkları bozulabilir ve buna bağlı olarak kilo kaybı gözlenebilir.
*Madde yoksunluğunda eklemlerde ağrılar, kramplar, esneme, kaşıntı, tüylerin ürpermesi gözlenir.
*Vücudunda yara izleri, ciltte renk değişikliği, enjektör izleri bulunabilir.

ÇOCUĞUNUZUN MADDE KULLANDIĞINDAN ŞÜPHELENİYORSANIZ;
· Öncelikle çocuğunuz ile konuşmaya sizin hazır hissetmeniz gerekir. Çocuğunuzu bu konuda bilgilendirmediğiniz için kendinizi suçlamayın veya madde kullandığı için çocuğunuza karşı öfkeye kapılmayın. Bu ve benzeri duygularla konuşmaya başladığınızda, yapılan konuşma yarardan çok zarar getirir.
· Uyuşturucu hakkında konuşmaktan kaçınmayın. Korku ve kuşkularınızı nedenleriyle birlikte açıkça paylaşın. Onun güvenini kazanın.
· Konuşurken onu korkutmamaya özen gösterin. Eğer o da istiyorsa, ona destek ve yardımcı olmak istediğinizi belirtin.
· Onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın. Konuşurken kendinizi onun yerine koyun.
· Madde kullanmasından dolayı onu suçlamayın ve yargılamayın. Ancak bunun sonuçlarına kendisinin katlanacağını hatırlatın. Onun sorumluluğunu onun yerine üstlenmeyin. Sadece kendi sorumluluğunu üstlenmesine yardımcı olun.
· O konuşurken dikkatinizi verin, dinlediğinizi ona beden dilinizle belli edin, sözünü kesmeyin, o konuşurken siz ne konuşacağınızı planlamayın, düşüncenizi onun sözü bitene kadar açıklamayın.
· “Şunu yapmalısın…”, “Ben senin yerinde olsam….” veya “Ben senin yaşındayken…” gibi yanıtları kullanmayın. Bunların yerine “Bu durum beni çok etkiledi” veya “Seni anlıyorum, kimi zaman bu çok zor bir durumdur.” biçiminde yanıtları başlangıçta kullanabilirsiniz.
· Madde kullanan gençler genellikle tedavi kurumlarından çekinirler. Bu nedenle onu tedavi için cesaretlendirin. En azından danışmanlık için başvurmasına yardımcı olun.

Tedavİ:

Tedavinin başarısı iki etkene bağlıdır;
· Kişinin tedavi olmayı istemesi gerekir. Eğer kişi tedavi olmayı kendisi istemiyor ise, kimse ona yardım edemez.
· Kişinin maddeyi bırakmaya kendini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü madde ile birlikte alışkanlıklarından birçoğunu ve yaşadığı ortamları da değiştirmek durumundadır.

Bir ergen için en uygun tedavi programına karar vermeden önce kullanılmakta olan madde tipinin, miktarının ve sıklığının saptanmasında yardımcı bir tarama süreci yer almalıdır. Tedavi öncesi ve tedavi sonrası kötüye kullanım derecesini belgelemek için değerlendirme ölçekleri kullanılır.

İlaç Tedavileri: Amaç madde kullanma isteğinin azaltılması ve zorlantılı bir şekilde madde alımının önlenmesidir. Madde bağımlılığı kronik bir hastalıktır. Kişi maddeden arındıktan yıllar sonra madde kullanımına bağlı beyin yolaklarında ortaya çıkan değişiklikler normale dönmemektedir. Madde bağımlısı hastaların detoksifikasyon süreçleri zamanla sınırlıdır ve anlaşılması kolaydır. Hastaya bağımlı olunan maddeyle aynı kategoride bir ilaç verilerek geri çekilme belirtileri engellenir. Buna örnek olarak nikotin için nikotin bandı, opiyoidler için metadon ve buprenofrin verilebilir. Bu tür ilaçlardan en temel beklenti bağımlı olguların madde kullanma dürtüsünü azaltmadır.

Belirli bir süre maddeden uzak kalındıktan sonra nüks sık olarak gözlenir. Hastanın sürdürüm tedavisinde basitçe bağımlı olduğu maddeyle aynı farmakolojik kategoride başka bir ilacın kullanılması bir tedavi yaklaşımı olarak denenmektedir.

Motivasyonel Görüşmeler: Motivasyonel görüşme yöntemi özendirmeden çok araştırmayı, ikna etme ya da tartışmaktan çok desteklemeyi içerir. Terapist işbirlikçi rolde kalmalıdır. Bunlar bireyin amaca yönelik aktivitesini artırır. Değişim için sorumluluk danışana bırakılır. Danışan danışmanlık almak ya da almamakta özgür bırakılmalıdır. Bireyin kendi hedef ve değerlerine saygı duyulmalı, değişim için tartışma sunan danışan olmalıdır.

Bireyin tedavi için gerekli motivasyona sahip olduğu gözlendikten sonra, psikolojik bağımlılığın tedavisi ve sağlıklı bir ayıklık döneminin oluşturulması hedeflerine geçilir. Kişinin kendini tanıması, maddeyi kullanma nedenlerini anlaması, madde kullanma davranışı hakkında kendini gözleyebilmesi, tekrar başlamamak için neler yapması gerektiğini öğrenmesi amaçlanır. Bu dönemde birlikte yaşadığı aile bireyleri veya yakınları sık sık bilgilendirilir ve tedaviye dahil edilir. Ek olarak yoğun çatışmaların yaşandığı bir aile ortamı mevcutsa, aile terapileri de gerekli olabilmektedir.


KAYNAKLAR
*Coşkunol, H. Alkol ve Madde Bağımlılığı Aile ve Eğitimci El Kitabı.
*Şenol, S. (2007). Alkol ve Madde Kötüye Kullanım Bozuklukları. Çocuk ve Ergenlerde Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (b.36., s. 679-692), Golden Print Yayınları.
*Yüncü, Z., Aydın, C., (2008). Alkol ve Madde Kullanım Bozukluğu. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabı (b. 55., s. 554-577), Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği Yayınları-3.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Ergenlikte Alkol-Madde Kullanımı ve Ailelere Öneriler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Burcu ÇATALOĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi126 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'nun Makaleleri
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Tamer Numan DUMAN
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Serpil KIZILTAŞ GÜNYÜZ
► Alkol ve Madde Bağımlılığı Psk.Gül MERİÇ
► Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları Psk.Bayram ŞİMŞEK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Ergenlikte Alkol-Madde Kullanımı ve Ailelere Öneriler' başlığıyla benzeşen toplam 29 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çalışan Anne Misiniz? Nisan 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:56
Top