2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuk ve Ergenlerde Cinsel Gelişim ve Cinsel Eğitimin Önemi
MAKALE #8043 © Yazan Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU | Yayın Ocak 2012 | 10,463 Okuyucu
ÇOCUK CİNSEL EĞİTİMİ NEDİR?

Çocuk, birbirleriyle paralel gelişen gelişim boyutlarıyla bir bütündür. Bedensel, ruhsal, sosyal, zihinsel ve cinsel gelişim bu boyutları oluşturur. Bu gelişim alanları içinde, cinsel gelişim dışındaki diğer boyutlar ve yapılması gerekenler belli iken, cinsel gelişim göz ardı edilmekte veya yok sayılmaktadır.


Genel anlamda cinsel eğitim; çocuk ve ergenlerin bedensel, duygusal, sosyal, zihinsel ve cinsel gelişimlerini takip etmek, kız ve erkek rollerini kabul etmesine, kendi cinsinin özellikleri ve karşı cinsin özellikleri ile bir bütün içinde yaşamasına yardımcı olmak amacıyla bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarıdır.


Cinsel eğitim doğumdan başlayan ergenlik dönemini de içine alan uzunca bir süreçtir. Cinsel eğitime başlamak için belli bir yaş bulunmamasına rağmen, anne babalar, çocukları okul öncesi dönemdeyken (3-4 yaş dolaylarında) ilk sorularla karşılaşırlar. Açıklamalar sade bir dille ve bilimsel kaynaklardan yararlanarak yapıldığı takdirde gelecekte karşılaşılabilecek olası zorluklar yaşanmayacaktır.


Çocuklar zaman zaman anne babalarına cinsel konularda sorular sorarlar. Anne-babaların bu konuda verdikleri cevaplar çocuk cinsel eğitimini oluşturur. Verilen cevapların ne kadar sağlıklı olduğu eğitimin de sağlıklı olup olmadığını belirler.


ÇOCUK CİNSEL EĞİTİMİ NEDEN ÖNEMLİDİR?


Ailenin cinsel eğitim konusunda gösterdiği duyarlılık çocukların cinsel gelişiminde olumlu etkiler yapmaktadır. Gerek anne, gerek baba tarafından verilecek cinsel eğitim, çocuk ve ergenlerin başka kaynaklara yönelmesini engelleyecektir.


Yetişkin cinselliğinin temelinde çocuklukta alınan eğitim de yatar. Cinsellik konusunda hiç konuşmamak ya da çocuğun sorularına yalan yanlış cevaplar vermek de eşit oranda sağlıksızdır. Bu eğitimi vermek için anne-babanın da cinselliğe ve kendi cinsel kimliğine bakışı da önemlidir.

Çocuklarla cinsel konuları konuşmadığınızda cinselliğin tabu olduğu mesajını vermiş olursunuz. Peki, cinsellikle ilgili konuşmak sizin için tabu mu? Siz bu konuda ne düşünüyorsanız çocuğunuz da sizin davranışınızı örnek alacaktır.

Çocukken cinsellik konusunda edinilen yanlış ve sağlıksız bilgiler yetişkinlik döneminde de yetişkinin cinsel yaşamını, kendi cinsel kimliğine bakışını etkiliyor. İşte bu yüzden uygun ve sağlıklı cinsel eğitim çocuklara verilmelidir.


Cinsellik hakkında konuşmak “seks” hakkında konuşmak değildir. Çocuğun kendi bedeniyle ilgili bilgi edinmesi onun en doğal hakkıdır. Vajina ve penis sadece seksi çağrıştırmamalıdır.


CİNSELLİĞİN YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE GELİŞİMİ


Çocuklukta başlayan cinsellik kavramı, ergenlik dönemi ile birlikte son şeklini alır. Ergenlik döneminden sonra çocuğun cinsel özellikleri çok az değişir. Önemli olan çocukluktan itibaren sağlam temelleri oluşturmaktır.


0-1 Yaş Arası Dönem


Bebek önceleri tanımadığı bir vücuda sahiptir. İlk aylarda gerilim ya da haz duygularıyla biraz vücudunu hisseder. Başkasıyla ilişki kurmaya başlayan vücudu onu umutlandırmaya başlar. Bebeğin annesinden aldığı mutluluk duygusunun yanı sıra hissettiği başka mutluluklar da vardır. Örneğin doyan karnın verdiği haz, ılık banyo suyunun tene dokunmasından ve cinsel bölgelerden yayılan haz gibi. Bebekteki doğuştan var olan emme zevki, cinsel içgüdünün ilk aşamasıdır. Güçlü ağız ve tensel temas ilişkisi, bebeğe sıcaklık ve güven duygusu aşılar. Çevresindeki insanlara inanmaya başlar ve yaşaması için gerekli olan cesareti gelişir. Emzik de bebek için emzirilme süresinin dışında yalnızca zevk duymasını sağlayan bir araç değildir. Memeden kesilme döneminde bebeğe kolaylık sağlar. 5. ve 6. aylara doğru kaşıkla beslenme yoluyla oluşan anne-çocuk ilişkisi artık yeni bir aşamaya girer.


Doğumdan sonraki birinci yılda, bebeğin ilk cinsel uyarıları, yıkanma ve altının değiştirilmesi sırasında ortaya çıkar. Bebek bezinin genital bölgedeki baskı ve hareketi, bebeğin hoşlandığı haz verici duyumsamalardır. Bebek el ve kol hareketlerini daha iyi kontrol edebilecek kadar biraz daha büyüyünce, tesadüfen cinsel organlarına dokunabilir ve haz verici bir duygunun yeniden yaşamasını istemek çok doğal ve insana özgü olduğundan, bebek yeniden cinsel organlarına dokunmaya çalışabilir. Erkek bebekler penislerini çekiştirirler, fakat kız bebekler cinsel organlarının gizli olması sebebiyle dokunmakta daha güçlük çekerler, bu sebeple kız bebeklerde cinsel organlarına dokunma daha az görülür. Bazı anne-babalar, bu cinsel ilgiden rahatsız olur ve bunun anormal olduğundan endişelenirler. Oysa bebeklerin bu davranışı tümüyle doğal, normal ve sağlıklıdır.


1-3 Yaş Arası Dönem


Bu dönemin en belirgin özelliği çocuğun istemli hareketleri yapabilme yeteneklerini kazanmasıdır. Çocukların gözlenmesi ile çocuğun alma-atma, tutma-bırakma gibi birbirinin karşıtı istemli hareketlerde kontrol kazanmaktan büyük bir haz aldığı görülür. Oysa bu kadar hareketli duruma gelen çocuğu çevre haklı olarak kısıtlamaktadır. Yine çevre çocuğu tuvalet eğitimine alıştırmak çabasındadır. Bu çocuğa kendi anüs kaslarını başkalarının isteğine bağlı olarak "tutmayı" ve "bırakmayı" öğretmek demektir. Kısaca anne ve diğer büyükler çocuğun kendi tutma-bırakma hazzına karışmakta, onun bu serbest seçimine egemen olmaya çalışmaktadır.


Sabırlı, sevgi dolu anne veya diğer büyükler çocuğun kendi anüs kasları üzerinde kontrol kazanmış olmasını, belirttikleri sevinç işaretleriyle ödüllendirirlerse, yalnızca kendi akıllarına geldiği zaman ve yerde değil de çocuğun zaten bu gereksinimi duymuş olabileceği zaman ve işaretlere göre tuvalet eğitimi uygularlarsa, çocuğun tutma-bırakma hazzına doğrudan karışmamış olurlar. Çocuk, bu kontrol yeteneğini kazanması ile çevrenin kendisini daha özerk, daha yeterli insan olarak gördüğünü hisseder. Böylece tuvalet eğitimi bu çocuk için bir sorun olmadan rahatça çözümlenir.


Çocuk genellikle 20 aylık olduktan sonra tuvalet eğitimi için yeterli olgunluğa ulaşmaktadır. Buna rağmen bu olgunluğa bazı çocuklar 18.ayda, bazıları 24.ayda ulaşabilirler. Bu nedenle çocuğun 1 yaş dolaylarında olduğu dönemde tuvalet eğitimine başlamak son derece sakıncalıdır. Tuvalet eğitimine başlamadan önce mesane kontrolü, bedensel olarak hazır olup olmadığının değerlendirilmesi önerilmektedir.


Bu dönemde cinsel organını keşfeden çocuk zamanla tesadüfen zevk almaya başlar ve bunun sonucunda mastürbasyon yaptığı görülebilir. Küçük çocuğun rastlantı sonucu kendini tatmin etmesi normaldir ve zararlı sayılmaz. Sıkça başvurulan bu cinsel uyarılma türü ebeveynlerin sandığı ölçüde korkulacak bir durum değildir. Bebekliklerinde çok uzun süre yalnız bırakılan çocuklarda bu duruma daha sık rastlanır. Canı sıkılan, sevgi ve ilgi eksikliği duyan, zihinsel açıdan uyarı ve doyumdan yoksun kalan çocuklar, kendilerine haz ve doyum sağlayan tek kaynak mastürbasyon olduğu için devamlı mastürbasyon yapma ihtiyacını hissederler.


3-6 Yaş Arası Dönem


Çocuklar için 3 yaşına kadar vajinanın ve penisin kulağından veya burnundan farkı yoktur. Bu yaş çocukları için çıplaklık son derece doğal ve rahattır. Cinselliğe ilginin başlaması 2-4 yaş arasıdır. Ama yine de bu organların diğer organlardan farkı yoktur. Sadece çocuk kendi bedenindeki girinti çıkıntıları incelemeye başlar. Sonra da anne-baba veya kardeşinin girinti çıkıntılarını izler. Yıkanırken, tuvaletini yaparken vb. Soru sorarsa da bu konuda açıklıkla cevap vermek gerekir. Örnek: “Sen kızsın ve kızlarda pipi yoktur. Erkeklerde vardır, bu bir sorun değildir” gibi basit bir açıklama yapılabilir.


Beden ile ilgili bu ilk araştırmalar çocuğun cinsel kimlik oluşumunun temelini oluşturur. 3-6 yaş döneminde cinsel kimlik kazanımı başlar. Bu dönemde bir erkek çocuğun ilk sevgilisi annedir. Babayı yataktan atar. Kıskanır. Annesiyle kendisinin evli olduğunu hayal eder. Babayı kendisine rakip olarak görür. Ve anne babanın birbirlerine karşı olan en küçük ilgisini kıskanır. Kız çocukları için de ilk sevgili babadır. Anne rakiptir. Bu dönemde erkek çocuğu babayla, kız çocuğu anneyle sorunlar yaşayabilir. Bu geçici bir durumdur. Anne-babanın olabildiğince sakin ve anlayışlı olması gerekir. Kız çocuğu babasının sevgisini kazanmak için annesi gibi davranmaya çalışır. Onun topuklu ayakkabılarını giyer. Makyaj yapar. Annesi gibi davranarak kadınsı kimliği benimser. Erkek çocuk da annesinin ilgisini kazanmak için babası gibi davranır. Örnek; baba anneden su isterse çocuk da ‘anne bana su ver’ ‘benimle yat’ gibi konuşmalarla erkek kimliğini benimser ve işte ilk cinsel kimlik gelişimi böylece başlamış olur.


Çocuklar 3-4 yaş civarı cinsellikle ilgili sorular sormaya başlarlar. Bir soru biter diğeri başlar. Cevap onu tatmin etmediyse tekrar tekrar sorar. Cevabınız açık, net ve onun yaşına uygun olmalıdır. Bedeniyle ilgili bir sürü sorabilir. Bu sorulara mümkün olduğu kadar net ve kısa cevaplar vermekte fayda vardır. Anne-baba cinsellik konusunda ne kadar rahat olursa çocuklarının sorularını da aynı rahatlıkta cevaplayabilir. Ancak kaygılı ise, “eyvah dünyanın sonu” şeklinde duruma yaklaşıyorlarsa o zaman da çocuklarının sorularını ya duymazdan geleceklerdir ya da baştan savma saçma sapan yanıtlar vereceklerdir. Emin olun her iki durum da birbirinden sağlıksızdır.


5 yaş civarı “Bebek nasıl olur?” sorusuna sık rastlarız. Bu soruyu soran çocuk kesinlikle sağlıksız değildir. Aksine oldukça sağlıklıdır. Verilecek cevap yine detaydan ve soyut kavramlardan uzak olmalıdır. Örnek; “Çocuklar annelerinin karnında özel ve sıcak bir yerde büyürler. Anne yemek yediğinde boğazından geçen yemekle bebek de beslenir. Bebek yeterince beslenip büyüdüğünde annenin içindeki bir delikten dışarıya gülerek çıkar" gibi net somut ve çocuğun yaşına uygun anlayabileceği açıklamalar yapılabilir.


6 yaş çocuğu genellikle cinsel ilişki ile ilgili ayrıntıları almaya hazır değildir. Bu dönemde cinsel ilişki ile ilgili ayrıntıları sormazlar.


6-12 Yaş Arası Dönem:


Bu dönemde çocuk cinsellikle çok ilgili değilmiş gibi görünür. Dışarıdan bir nevi suskunluk dönemi gibi algılanır ancak yine çocuk okulda merak ettiklerini arkadaşlarıyla konuşarak öğrenir. İnternet sitelerine girer ve öğrenir. Bir şekilde merak duygusunu tatmin eder. Utanma duygusu gelişmiştir. Örneğin kız çocuğu artık babasının yanında çıplak dolaşmaktan kaçınır. Erkek çocuğu pipisini göstermekten utanır. Bu doğal bir gelişim sürecidir. Bu dönemde kız çocukları kız cinsel kimliğini göstermeye çalışırlar. Erkekler de erkek cinsel kimliğini gösterirler. Bu yüzden erkekler erkeklerle kızlar da kızlarla oynarlar ve birbirlerinin kız veya erkek olmalarıyla ilgili tahammülsüzlükleri vardır. Erkekler kızlara göre; kaba, gürültücü tiplerdir. Kızlar da erkeklere göre; yumuşak, çıtkırıldım ve hemen ağlayıveren tiplerdir. Her ne kadar duruma böyle yaklaşsalar da küçük flörtler olmaya başlar. Erkek çocuğu bir kızdan hoşlanınca gider, ona sarılır ve öpebilir. Kızlar bunu hoş karşılamayabilir. Kız ebeveynleri bu konuda çok hassastırlar ama aslında bu olayda büyütülecek bir durum yoktur. Yasaklanan her davranışın dozu çocuk tarafından arttırılarak tekrar yapılacaktır. Bazen cinsel oyunlar da oynayabilirler. Bunlar sadece oyundur. Siz bu oyunlara başka olumsuz anlamalar yüklerseniz çocuk da olumsuz olarak anlam yükler ve ruh dünyasında yaralar açılır. Eğer siz bu konuda panikliyorsanız ve ne yapacağınızı bilmiyorsanız mutlaka bir psikologdan yardım almalısınız.


12 Yaş ve Sonrası Dönem (Ergenlik)


Çeşitli kaynaklarda en sık olarak yapılan yaş sınırlaması şöyledir:


1. Erken ergenlik: 11-15 yaşlar arasındaki dönemdir.

2. Orta ergenlik: 14-15 yaşlarından başlayıp, 16-17 yaşlara kadar süren dönemdir.
3. Geç ergenlik: 16-17 yaşlardan başlayıp 20’li yaşlarda sona erer.

Fiziksel büyüme ve cinsel olgunlaşma ergenlerin fizyolojik değişiklikleridir. Erkeklerde ve kızlarda ergenliğin tamamlanması yaklaşık aynı yaşlarda olmasına rağmen kızlar, ergenlik öncesi evreye erkeklerden yaklaşık bir yıl erken girerler. Kızların ergenlikteki fiziksel değişiklikleri ortalama 10.8 yaşında başlar ve yaklaşık 4 yıl sürer. Erkeklerde ise ortalama 11.8 yaşında başlar ve yaklaşık 3 yıl sürer. Kızlarda büyüme atakları genellikle gelişmenin erken evresinde olur. Erken ergenlik dönemi, kızlar ve erkekler arasında farklılığın en fazla olduğu zamandır. Ergenlik döneminin sonlarına doğru kişi bireyselleşmesini tamamlamış, kendi ebeveynlerinden ve diğer yetişkinlerden duygusal anlamda bağımsızlaşmıştır. Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmaya hazırdır.

Ergenlik önemli bir geçiş sürecine işaret eder; çocukluk dönemi sonlanırken, özenti duyulan yetişkinliğe yaklaşma heyecanına eşlik eden bedensel değişimler de endişe vericidir. Bedensel değişimin kaynaklık ettiği endişelerin yanında keşfedilen cinsellik hem heyecan verici hem de belirsizdir. Ani öfkelenmeler, çok sevme, hemen vazgeçme gibi birbirinden farklı, çelişkili görünen ani duygulanmalar da tüm bunların üstünde her şeyi daha içinden çıkılmaz bir hale getirir.

Bedendeki fizyolojik değişimler, hem bedenin hem de cinsel duyguların keşfedilmesi bu sürecin bir parçasıdır. Bedenle ilk kez tanışılıyor gibidir ve haz duygusu çarpıcıdır. Mastürbasyon bu dönemin en önemli keşiflerinden biridir. Bedenin keşfi, haz duygusunun gelişmeye başlaması pek çok merakı beraberinde getirir. Geçiş evresinde, bilgisiz, ne yaşadığını tam olarak bilemez haldeki ergen, sürekli araştırma içindedir. Yaşadıkları, hissettikleri bir yandan endişe vericiyken, bir yandan korku, kendini suçlama ama bunların tam aksi yönünde merak, haz, ilgi duyguları ergenin günlük hayatına yayılır.


Sürekli cinselliğe odaklanan ergen için her materyal değerlendirilir; cinsellikle ilgili her cümleyi seçer, algılar, dinler. Konuyla ilgili yazılı, görsel her türlü malzemeyi inceler. Ergenin doğru bilgiye ulaşabilmesi garanti altında değildir. Doğru bilgiye ulaşabileceği temel kaynak ebeveynleri olan ergen, genelde bu konuda konuşamaz. Ergen cinselliği hem ebeveynler hem de ergen için gerilimli bir konudur. Çocuğuyla ergenlik dönemine kadar cinsellikle ilgili hiç konuşmamış olan ebeveynler, bu dönemde iyice kapanırlar ve ergen de soru sormaya cesaret edemez. İnternet, arkadaşlar, kitaplar, dergiler; hangi tür bilginin ne derece işlendiğinin, aktarıldığının belli olmadığı kaynaklar olarak ortaya çıkar.


Ergenlik döneminde, gencin cinsel yapısı ve yeterliliği konusunda önce birtakım soruları, kuşkuları olabilir. Kendi cinsel yapısını, yeterlilik ve gücünü, düşüncede ya da eylemde, başkaları ile karşılaştırır. Bu konuda başkalarınca da nasıl görüldüğünü merak eder. Kendini sınar; yarışmaya kalkar. Zamanla, sağlıklı gencin bu tür sınamaları, yarışmaları, kuşkuları yatışır. Kendi cinsel yapısının ve yeterliliğinin gerçekçi kabullenişi ile “cinsel kimlik duygusu” olgunlaşır.


CİNSEL İSTİSMAR NEDİR?


Cinsel istismar, bir çocuk ya da yetişkinin başka birinin, istemediği cinsel davranışlarına maruz kalmasıdır.

Çimdikleme, okşama, sıkıştırma, öpme, el ile sarkıntılık etme, laf atma, uygunsuz sözcüklerle rahatsız etme, cinsel ilişkiye teşebbüs, tecavüz cinsel istismar kapsamına girer.


İstismarın verdiği hasar; sürekliliğine, çocuğun yaşına, istismar edenin çocuğa olan yakınlığına, bağlılık derecesine ve aradaki yaş farkına, fiziksel zorlama ve şiddet içermesine, istismar davranışının derecesine bağlı olarak değişir.

Cinsel istismarın derecesi ne olursa olsun unutulmamalıdır ki kimse cinsel istismara maruz kalmak istemez; kimse cinsel istismarı hak etmez; hiçbir davranış cinsel istismarı, taciz ve tecavüzü haklı gösteremez ve her türlü cinsel istismar kanunlar ve toplum önünde suçtur.


Demokratik aile ortamında yetişen çocukların, cinsel gelişim sürecinde sorun yaşama olasılıkları azdır. Merak ettiklerini rahatlıkla sorabilir ve uygun yanıtlar alabilirler. Kendilerine olan güvenleri nedeniyle ve ne isteyip ne istemediklerini rahatlıkla ifade edebildikleri için cinsel tacize uğrama olasılıkları çok azdır. Çünkü bunu önleyebilirler.


CİNSEL İSTİSMARI ÖNLEMEK İÇİN!!!


• Anne baba olarak, cinsel istismar konusunda bilgili ve bilinçli olmak,
• Çocuğun anne baba tarafından cinsel istismar konusunda bilgilendirilmesi,
• Çocuğun cinsel gelişiminin yakından takip edilmesi,
• Çocukla açık iletişim kurulması,
• Çocuğa ilgi ve şefkat gösterilmesi, güven ve sevginin belirtilmesinden kaçınılmaması,
• Aile fertleri ve yakın aile fertleri dışındaki başka kişilere fazla yaklaşmamaları korkutulmadan öğretilmelidir.
• Sevmenin sadece dokunmak, öpmek olmadığı, tatlı bir bakışın, bir sözün bile sevgiyi ifade etmek için yeterli olabileceği anlatılmalıdır.
• Hayır deme becerisi öğretilmelidir. Günlük yaşamda hayır diyemeyen çocuk böyle bir durumda da “HAYIR” deme becerisini gösteremeyebilir.

“Hiç kimsenin senin, özel yerlerine dokunmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin seni, kendi özel yerlerine dokundurtmaya da hakkı yoktur. Birisinin senden özel yerlerine dokunmanı istemesi ya da seninkilere dokunması saklayacağın bir sır değildir. Anlatmama sözü vermiş olsan bile, anlatırsan başına çok kötü şeyler geleceği söylenmiş olsa bile, böyle bir şey olursa anlatmalısın. Mutlaka söylemelisin. Sır saklaman gerektiği doğrudur. Ama bu saklanmaması gereken kötü bir sırdır.”


Gençlerin Cinsel İstismardan Korumaları İçin Yapılması Gerekenler:

• Genç kendi cinsel arzularını ve sorunlarını bilmelidir.
• Hoşlanmadığı bir durumla karşılaştığında net olarak hayır diyebilmelidir.
• Çok iyi tanımadığı insanlarla birlikte olunacaksa yakınlarına bunu bildirmelidir.
• Yaşı tutmuyorsa disko, bar, vb. yerlere gitmemeli, başkalarından içecek ve yiyecek almamalıdır.
• Alkol ve uyuşturucular sağlıklı düşünmeyi ve kendini ifade etmeyi engelleyebileceği için bunlardan uzak durmalıdır.
• Arkadaşının istemediği şeyleri yapması için yönlendirici olmasına izin vermemelidir.
• Cinsel istismara (saldırı, tecavüz, vb.) uğradığında hemen kendisini anlayabilecek, destek ve yardımcı olabilecek bir yakını ile bu durumu paylaşmalıdır.
• Herhangi bir cinsel saldırıdan sonra delilleri yok edecek davranışlardan kaçınılmalıdır.
• Bir arkadaşı istismara uğradığında onu mutlaka dinlemesi gerektiğini ve günlük yaşamında destek olması gerektiğini bilmelidir.

ÇOCUĞU BİLGİLENDİRMEDE ANNE BABALARA ÖNERİLER


Çocuk bilgi edinmeye bazen içsel, bazen de dış uyarım nedeniyle yönelir.

• Bilgilendirme çocuktan talep geldiği zaman veya ana-baba gereksinim duyulduğunu hissettiği zaman yapılmalıdır.
• Bilgilendirme çocuğun gelişim özelliklerine uygun olarak yapılmalıdır. Verilen bilgiler algılayamayacağı düzeyde fazla ve ayrıntılı veya yaş düzeyinin altında olmamalıdır. İlk durumda çocuğun kafası karışabilir, endişelenebilir. İkinci durumda ise önemsenmediği, küçük görüldüğünü düşünebilir, ebeveyni tarafından ciddiye alınmadığı duygusunu yaşayabilir.
• Huzursuz, gergin ve utangaç bir ifadeyle ne söyleyeceğini bilememe durumunda kalmamak gerekir. Çünkü bu durumda anne ve babalar çocuklarına bu konunun aslında konuşulmaması gereken kötü ve çirkin şeyler olduğu mesajını vermiş olurlar. Oysa çocuğun algılaması gereken cinselliğin doğallığı ile birlikte gizliliği ve özelliğidir.
• Yetişkinin beden dili, konuşulanların içeriğinden ve kullanılan dilden daha önemlidir.
• Ana-babalar, cinsellikle ilgili sorulara verdikleri yanıtların çocuk tarafından anlaşılamayacağını düşünürler. Kısa, gerçek ve net cevaplar bu tehlikeye yol açmaz.
• Sözel bilgi verilirken önceden hazırlanılmış düşüncesi yaratılmamalıdır.
• Gebelik ve doğumla ilgili bilgilendirmede, acılar ve sıkıntılar değil anne olmanın güzelliği anlatılmalıdır.
• Çocuk hangi ebeveyne soru yöneltiyorsa cevabı o ebeveyn vermelidir.
• Bilgi veren yetişkinle özdeşim, duygusal olgunluğu kolaylaştırdığı için kız çocuğuna annenin, erkek çocuğuna ise babanın bilgi vermesi daha doğaldır.
• Cinsel organlar çeşitli adlandırmalar ile değil “vajina”, “penis”, “testis”, “meme” olarak öğretilmelidir.
• Kız çocuk, penis yokluğu nedeniyle kaygı duyar ve bunu açığa vurur. Bundan rahatsız olmadan “kızların cinsel organlarının erkeklerinkine benzediği ancak içe doğru geliştiğini, kadınların anne olabilmeleri için böyle bir yapıya sahip olmaları gerektiği” anlatılmalıdır.
• Erkek çocuğa, penise sahip olmanın bir üstünlük olmadığı yetişkinlerin bu organa odaklanmayıp doğal olarak algılamalarıyla öğretilebilir.
• Soruları anlayışla ve doğal karşılayın. Eğer ebeveyn sorular karşısında anlayışlı görünmüyorsa, suçluluk ve utanç duygusu cinsel yaşamı kaplar.
• Sorulara sağlıklı cevaplar almak çocuğun anne-babasına olan güvenini destekler. Bu sağlıklı iletişim için gereklidir.
• Çocuk ana-babasının vücudunu görmek ister. Bunu doğal olarak kabul etmek gerekir. Reddetme ve azarlama tepkileri gösterilmemelidir. Sadece bunun özel olduğu anlatılmalıdır. Çocuk kendini suçlu hissetmemelidir.
• Cinsel özdeşim 3-4 yaşında başlar. 3-4 yaşından sonra cinsiyete uygun olarak giydirme ve rol beklentileri geliştirme, oyuncak seçimi, cinsel kimliğe uygun ebeveyn ile iletişim önem kazanır.
• Büyükler genellikle kendi aralarında konuşurken söz cinselliğe gelince, etrafta çocuklar varsa hemen konuyu değiştirirler. Bu durumlar çocukları bilgilendirmek için iyi bir fırsattır. Onu ortamdan uzaklaştırmadan, büyükleri dinlediğini unutmadan konuşma belli kurallar dahilinde sürdürülebilir ve ona istenilen bilgiler ulaştırabilir.
• Ergenlik dönemi öncesinden başlayarak, çocukları bu dönem hakkında; bilhassa bedenlerinde ve duygularında meydana gelecek değişimler hakkında bilinçlendirmek ve bu döneme hazırlamak çocuğunuzun, ergenlik dönemini daha kolay algılaması ve kendisini tanıması bakımından ayrıca anne baba ile iletişiminin kuvvetlenmesi bakımından faydalı olacağı değerlendirilmektedir.

ÇOCUĞUNUZUN HANGİ DAVRANIŞLARI BİR UZMANA BAŞVURMANIZI GEREKTİRİR?


- Banyo yapanları uyarılmasına rağmen ısrarla izlemeyi sürdürmek.

- Anne-baba “hayır” dedikten ve sürekli uyardıktan sonra, ısrarla ve sürekli olarak “kötü söz” söylemeye devam etmek.
- Sürekli ve ısrarlı olarak, kendinden daha küçük çocukları cinsiyet ve cinsellikle ilgili oyunlar oynamaya zorlamak.
- Arkadaşlarını “doktorculuk” oynamaya ve üzerindeki giysileri çıkarmaya zorlamak.
- Yabancı ya da yakın yetişkinler tarafından sarılıp, öpülmekten, dokunulmaktan, iletişime geçmekten korkmak.
- Oyunlarda kadın ya da erkek rollerini üzgün, kızgın ya da saldırgan bir tarzda oynamak, kendi cinsinden ya da karşı cinsten nefret etmek.
- Sürekli ve ısrarlı olarak kendi cinsinden olanlardan hoşlanmak.
- Mastürbasyon yapma sıklığının artması.

Uzm. Aile Danışmanı Psikolog Burcu Çataloğlu


Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuk ve Ergenlerde Cinsel Gelişim ve Cinsel Eğitimin Önemi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Burcu ÇATALOĞLU Fotoğraf
Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi126 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Burcu ÇATALOĞLU'nun Makaleleri
► Cinsel Eğitimin Önemi Dr.Psk.Alper ÇUHADAROĞLU
► Çocuk ve Cinsel Gelişim Psk.Reyhan UZUN
► Çocuklarda Cinsel Gelişim (Cinsel Kimlik Gelişimi) ÇOK OKUNUYOR Psk.Doğan Demirkan ÖZDEMİR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Çocuk ve Ergenlerde Cinsel Gelişim ve Cinsel Eğitimin Önemi' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çalışan Anne Misiniz? Nisan 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:29
Top