2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuk ve Şiddet
MAKALE #7386 © Yazan Uzm.Psk.Füsun BUDAK | Yayın Eylül 2011 | 7,093 Okuyucu
1. . Çocuk ve gençlerin son zamanlarda şiddet eğiliminin arttığını görüyoruz. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durumu neye bağlıyorsunuz?

Günümüzde medya aracılığıyla çok sık çocuklar ve gençler tarafından aile içinden bireylere ya da çevresine karşı uygulanan şiddet olayları gündeme gelmektedir. Şiddet aslında insanın doğasında vardır. İlk çağlarda temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için doğaya saldırmıştır. Sonra da sahiplendiği alanları korumak için saldırgan davranmıştır. Kendini tanıdıkça da isteklerini karşılamaya çalışmış ve engeller karşısında saldırgan davranışlarda bulunmuştur. Her dönemde saldırganlık ve şiddete eğilimi olmuştur. Günümüzde daha sık karşılaşılmasının pek çok nedenleri olabilir. Daha fazla uyaranın ve teknolojik araçların olması ve bunların pek de denetlenmemesi çocuk ve gençlerin bunlara kolaylıkla ulaşıyor olması şiddeti artırmaktadır. Aile toplumun en küçük birimidir. Metropol şehirlerde iş, ekonomik zorluklar, trafik ve bir şeylere yetişme telaşı ve stresi aile içinde ilişkileri önemli ölçüde zedelemektedir. Aile içinde anne babanın birbirlerine karşı öfkeli ve gergin davranışları da çocukların bu davranışları model almasına sebep olmaktadır. Ayrıca günümüzde ailelerin çocuk odaklı bir tutum sergilemesi ve onların isteklerini engellememesi de ileri yaşamında ve çevreye açıldığında diğer kişilerden de aynı davranışları bulamayınca çocuk daha saldırgan davranışlar sergilemektir. Aile tarafından çok hırpalanan ve şiddet gören çocuklarda bunun hıncını kendinden daha güçsüz insanlardan ya da fırsatını bulduğu ilk anda çıkaracaktır.

2. . Her çocuk ve genç şiddet uygulama potansiyeline sahip midir? Onları tetikleyen etmenler nelerdir?

Her çocuk ve genç değil, her insan şiddet uygulama potansiyeline sahiptir. Onu tetikleyen etmenlerden yukarda da bahsettim. Ama kısaca toparlayacak olursak, isteklerinin engellenmesi, etrafta şiddet uygulayan modellerin bulunması, çocuğun kendinin şiddete maruz kalması, kendini ifade etmesine izin verilmemesi, sürekli eleştirilmesi, anne baba tarafından sürekli korunması ve yeteneklerini ortaya koymasına izin verilmediği için kendine güven duymaması, anne babanın uyguladığı disiplin yöntemlerinin tutarlı olmaması, çok fazla şiddet içeren medya ve internet kullanımı bunun artışında etkilidir. Ya da bu etkenlerin dışında organik nedenlere bağlı olarak bazı çocuklarda hiperaktivite gözlenebilir. Bu tür çocuklarda ilerleyen yaşlarda özellikle ergenlik dönemlerinde davranış bozuklukları yaşanır. Etrafındaki kişilere ya da eşyalara zarar verirler, engellenmeye tahammül edemezler, kurallara uymak istemezler. Bu tür çocuklar içinde bir uzmandan yardım almak ve sorunlar büyümeden önlemini almak gerekir.

3. Aile, toplumsal sınıf ve cinsiyet gibi etkenler çocuk ve gençlerin şiddete yönelmesinde ve etkilenmesinde ne kadar rol oynuyor? Örneğin babası olmayan ya da anne babası ayrı ve çatışma içinde ve zengin olan ailelerin çocukları daha çok etkileniyor diyebilir miyiz?
Aile tutumu, toplumsal sınıf ve cinsiyet çocuk ve gençlerin şiddete yönelmesinde ve etkilenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Çocuğuna hiçbir disiplin yöntemini uygulayamayan pek çok anne baba ile karşılaşmaktayız. Uygulamaya çalıştığında da onun öfkesi ve çevrenin müdahaleleri ile karşılaşıyorlar. Anne baba birbiriyle sorun yaşamaya başlıyor. ‘Çocuğu bu duruma sen getirdin. Bu kadar yüz vermeseydin, her istediğini yapmasaydın böyle olmayacaktı’. Birbirlerini suçlamaktan sorundan uzaklaşır hale geliyorlar.

İsteklerin engellenmesi tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi öfke yaratır. Temel gereksinimlerin karşılanması dışında abartılı isteklerine tutarlı engeller koymak yerinde olur. Sürekli engellenmelerle karşılaşmak da çocuğun saldırgan davranışlar göstermesine sebep olur. Yerinde ve zamanında konulan engeller çocuğun bunu öğrenmesini sağlar. Bir taraf engel koyarken, diğer tarafın engeli ortadan kaldırması da çocuğun saldırgan davranışlarına sebep olur. Engeli ortadan kaldırandan destek bularak diğer tarafa karşı saldırganlaşabilir.

Saldırgan davranışlar gösterdiği zamanlarda istekleri yerine getirilirse bu tür davranışlar pekişir. Her istediğini ağlayarak, bağırıp çağırarak elde etmeyi öğrenir.
Anne babanın birbirine karşı davranışları da önemlidir. Birbirine bağırıp çağıran, sürekli kavga yaşanan ailelerin çocukları da öfkeli olur. Anne babanın davranışlarını görerek öğrenir ve aynı davranış şeklini benimser. Çocukların anne babalarını örnek aldıklarını unutmamak gerekir.

Kendini ifade etme güçlüğü çeken çocuklarda öfke patlamaları yaşayabilir. Olaylar karşısında çocuğun duygularını paylaşmak, onu dinlemek ve anlamaya çalışmak öfkesini sağlıklı bir şekilde ifade etmesini sağlayacaktır. Öfke hissetmesinin doğal olduğunu bilip, ifade ediş şekline dikkatimizi vermeliyiz. Kendini ifade edemeyen çocuklardan öfkelerini resmetmelerini sağlayarak bu duygunun saldırgan davranışlar olarak ortaya çıkmasını önleyebiliriz.

Birbirleriyle sürekli tartışan ve sorun yaşayan anne ve baba çocuklarına ulaşamadıkları için merkezimize başvurmuşlardı. Çocuk anne babanın yaptığı bütün tartışmalara tanık oluyor ve taraf tutması isteniyordu. Bir süre sonra çocuk içine kapanmıştı. Okulunda ders başarısı düşmüş, arkadaşları ile kavga eder olmuştu. Öğretmeninin sözünü de dinlemiyordu. Zaman zaman da öfke nöbetleri geçiriyordu. Kafasını duvarlara vuruyor, ağlıyor ve tepiniyordu. Anne babaya karşı da aşırı tepkiliydi. İlk geldiğinde benimle de konuşmak istemedi. Bir süre sessiz kaldık. Ona ulaşmak epey zaman aldı. Bana güvendikten ve iletişim kurabildikten sonra anne ve babasının arasında kalmaktan rahatsız olduğunu belirterek yaşadıklarını ve hissettiklerini anlattı. Onların birbirleri ile olan tartışmaları sırasında oradan kaçıp kurtulmaya çalıştığını, arada kalmak istemediğini ve onlara karşı çok kızgın olduğunu ifade etti.

Bu tür bir olayı birkaç yetişkin terapisindeki danışanlarımda anlattı. Evli, iş sahibi hatta çocuğu olan bu yetişkin danışanlarımın anne babalarına hala çok öfkeli olduklarını dinledim. Onlara yönelik öfkeleri yoğunluğundan bir şey kaybetmemişti. Bir araya gelmek istemiyorlardı. Yüksek sesle konuşmalara ve tartışmalara toleransları yoktu. Çocukluk döneminde yaşanan olaylar çoğu insanın hayatında etkili olmaktadır.
Konuşamayan ve kendini ifade edemeyen çocuklar, kendilerini anlatabilmek içinde aşırı tepki gösterebilirler. Aşırı tepki gösterdikleri zaman bunun yanlış bir şey olduğunu anlatabilmemiz zor. Ancak tepkisel olmadıkları zamanlarda onları ödüllendirir ve takdir edersek, diğer davranışının onaylanmadığını öğrenecektir. Ama tepkisel davrandığı zamanlarda bizde bağırır, çağırır ve dayakla yola getirmeye çalışırsak, bu da çocuğun bizim davranışlarımızı örnek almasına sebep olur.

Konuşabilmeye ve kendini ifade edebilmeye başladığında da onu hissettiklerinden dolayı cezalandırmak yerine duygularını paylaşmasını ancak bu hissettiklerini davranışlara dönüştürmesinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu göstermek ve anlatmak gerekir. Onun düşüncelerini, hissettiklerini dinlemek, onu anlamaya çalışmak ona önem ve değer verdiğimizi göstermemizi sağlayacaktır. Özgüveni olan bir çocuk kendisini ifade etmede sorun yaşamayacaktır. Çevresindeki insanların haklarına karşı da saygılı olması gerektiğini öğrenecektir.

Çocuğu sürekli eleştirmek ve arkadaşları ya da başkalarının yanında hırpalamak çocuğun hem size hem de çevresindeki kişilere karşı öfke duymasına sebep olacaktır. Kendine güvenmeyen bir çocuk kendini ifade etmekte güçlük çekebilir. Kendini ifade edemediği içinde anlatamadığı ve anlaşılamadığı içinde çevresine öfke geliştirir.
Toplumsal sınıf ya da cinsiyet konusunda; ezilmişlik duygusu yaşayan ve sürekli baskı altında olan düşük sosyo ekonomik düzeyde olan kişiler çevresine ve bulunduğu şartlara isyan ve öfke içinde olabilir. Ayrıca üst sosyo ekonomik düzeyde olan kişilerde sürekli istediklerine kolaylıkla sahip oldukları için engel ile karşılaştıklarında öfkelenebilirler. Kendini ispat etme ve haksızlıklar insanın şiddete yönelmesine sebep olabilir. Cinsiyete baktığımızda erkek çocuklar saldırgan davranışlarda daha çok desteklenmektedir. Geçenlerde gittiğim bir tiyatro oyununda da Caveman (Mağara Adamı) şu başlık dikkatimi çekti. Erkekler avcı, kadınlar toplayıcıdır.

4. Bu durumda özellikle ailelerin ne yapması gerekiyor? Çocuklarına ve gençlere nasıl davranmalılar, nasıl yaklaşmalı ve onları bu gibi tuzaklardan nasıl korumalılar? Aynı şekilde eğitimciler neler yapmalılar? Siz uzman olarak neler öneriyorsunuz?

Çocuğumuzu dinlemeli ve onu anlamaya çalıştığımızı göstermeliyiz.
Saldırgan davranışlarını fiziksel şiddet ile cezalandırmamalıyız.
Çocuğumuz öfkeli, gergin, sinirli ve heyecanlı iken onlarla tartışmamalıyız.
Çocuğa her yaşta alabileceği kadar tüm özelliklerine uygun sorumluluklar verilmelidir. Böylece saldırganlığının olumlu şeyler yapmaya yöneltilmesi ile iyi yönde gelişmesi sağlanabilir.
Çocuğun saldırganlığını doyurmak için bazı oyunlar oynamasına izin verilmeli, bazı etkinliklerde bulunması için teşvik edilmeli.
Grup etkinliklerine teşvik edilmeli, toplum kurallarını öğrenmesi sağlanmalı. Ergenlik dönemlerinde çocuklar bir gruba ait olmak ya da bir grubun ferdi olmak isterler. Gençlere sorumluluklar verilmeli, destek olunmalı. Kendini geliştirebileceği ortamlar yaratılmalı (spor gibi).
Anne baba ve okul iş birliği önemlidir. Gençlik bir toplumun geleceğidir. Onları yönetmeye çalışmak yerine yönetime hazırlamalı, onun görüşlerine ve yaptıklarına değer verilmelidir.
Çocuğun her yaptığını eleştirmemek, her isteğine hayır dememek, her istediğini de yapmamak gerekir.
Çocuk diğer akranlarıyla kıyaslanmamalı.
Çocuk saldırgan davranışlarla istediğini elde etmeyi başarırsa her fırsatta aynı yöntemi kullanacaktır. Bu yüzden anne baba çocuğun bu tür davranışları konusunda yumuşaklık göstermemelidir.
Anne baba çocuğun üstüne aşırı derecede düşmemelidir.
Çocuktan yeteneklerinin üstünde şeyler beklenmemeli.
Çocukların fiziksel, duygusal ve cinsel istismara maruz kalmamaları için gereken önlemler alınmalı.
Gençler çok enerjiktir. Kendi bireysel özgürlüğü ve haz ilkesinden yola çıkar. Yaşlılarda ise enerji azalmıştır ve deneyimleri ile hareket eder. Bu iki kuşak olumlu bir iletişim kurabilirse, gençliğin enerjik ve atılımcılığı, yaşlılığın görgü ve deneyimleri ile birleşirse olumlu atılımlar gerçekleşir. Tersi durumda çatışma ve sürtüşmeler oluşur.
Onunla çatışmalar ya da tartışmalar yaşamamız çok doğal. Aynı şeyleri istememiz ya da aynı şeyleri düşünmemiz çok zor. Onu toplum kurallarına uyan, kendine güvenen bir birey olarak yetiştirmek önemli olan.
Duyguları ifade etmenin yanlış olmadığını, duyguların olabileceğini ancak bazı aktarımların doğru olmadığını göstermek gerekiyor. Tabii bunları anlatarak aktarmak yeterli değil. Önemli olan davranışlarımızla örnek olmak. Çünkü söylediklerimizin davranışlarımızla tutarlı olması gerekiyor. Hepimiz çocuk olduk. Biz onlardan daha ilerideyiz. Geçmişte neler yaşadığımızı ve hissettiğimizi düşünürsek onları daha iyi anlayabileceğimizi düşünüyorum. Çocuklarımızın bizim düşüncelerimizi ve davranışlarımızı anlaması zor olabilir, ancak bizim onların düşündüklerini, hissettiklerini ve davranışlarını anlayabilmemiz daha kolay olacaktır. Ona sevgimizi göstermeli, zor zamanlarında yanında olduğumuzu ve destek olacağımızı hissettirmeliyiz.

5. Son yıllarda gençler arasında uyuşturucu ve alkol bağımlılığı da artıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Sosyal ve ekonomik zorlukların artışı, çözüm becerilerinin gelişmemesi, aile içi çatışmaların artması, aile içinde yetişkinlerin kötü örnek olması, ailenin çok engelleyici ya da hiç ilgi göstermemesi, gencin ya da çocuğun enerjisini boşaltacağı olumlu ortamların ve yönlendirmelerin yapılamaması, görsel ve yazılı medyanın özendirici ve popüler olarak göstermesidir. Medya günümüzde çok önemli bir araçtır. Toplumun her kesiminden ve yaş grubundan insanlar tarafından seyredilmektedir. Özellikle görsel medyanın sorumlulukları daha fazladır. Çünkü insan duyduğunu değil, gördüğünü daha çabuk algılar ve uygular.

6. Son dönemlerde psikiyatriste giden çocukların sayısında da bir artış yaşanıyor diyebilir miyiz?

Son yıllarda psikiyatriste ve psikologlara giden çocukların sayısında bir artış yaşanmaktadır. Çünkü aileler bu konuda daha bilinçlenmiştir. Bu konuda da medyanın önemini görmezden gelemeyiz. Ayrıca eğitimciler de bu konuda aileleri yönlendirmektedir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuk ve Şiddet" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Füsun BUDAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Füsun BUDAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Füsun BUDAK Fotoğraf
Uzm.Psk.Füsun BUDAK
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi16 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Füsun BUDAK'ın Yazıları
► Çocuk ve Şiddet Psk.Dnş.Kemal TUNCER
► Şiddet Nedir? Aile İçi Şiddet Psk.Dilara KAZANCI
► Şiddet Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Çocuk ve Şiddet' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► İlk Çocukluk Aşkları Ağustos 2011
► İç Motivasyon Ağustos 2011
► Panik Atak mıyım?... Kasım 2008
◊ Gelinime Mektup... Kasım 2008
◊ Ben Çocuğum! Kasım 2008
◊ Kayınvalideme Mektup... Ağustos 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


04:58
Top