2007'den Bugüne 92,774 Tavsiye, 28,308 Uzman ve 20,057 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Mevsim Değişikliğinin İnsan Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri
MAKALE #5403 © Yazan Uzm.Psk.Füsun BUDAK | Yayın Eylül 2010 | 41,944 Okuyucu
SONBAHAR

Ünlü şair Attila İlhan Adım Sonbahar isimli şiirinde şöyle der :
Her yanını çiçek açmış erik ağacının, nereden baksan gözlerin kamaşır.
Oysa ben akşam olmuşum,
Yapraklarım dökülüyor usul usul
Adım Sonbahar

Mevsimlerin insan ruh hali üzerine etkilerini anlatan pek çok şiirin yanında, ruh halini mevsime benzeten böylesi şiirler bile var. Mevsimler, özellikle de mevsim değişimleri insan üzerinde ne gibi değişimler yaratıyor? Neden?

Mevsim değişiklikleri tüm canlılar da olduğu gibi insan üzerinde de fiziksel ve ruhsal değişimler yaratıyor aslında… İlkbahar ile doğanın uyanışını gözleriz. Çiçekler açar, ağaçlar yeşerir, kışın görmekte güçlük çekilen hayvanlar ortaya çıkar. Hayata bir canlılık ve bir neşe gelir. Günler uzar ve geceler kısalır. Güneş ışığıyla birlikte her şey adeta yeniden canlanır ve doğar. Işık her canlı üzerinde etkilidir. Işık görmeyen bir bitki solar. Aynı şekilde ışık yardımıyla salgılanan hormonlar insanın daha aktif ve canlı olmasını sağlar. Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazı hormonlar ise insan metabolizması gereği güneş ışığı gördüğünde daha fazla salgılanıyor.Güneş ışığının insanın ruhsal ve fiziksel enerjisini artırdığı artık bilimsel bir gerçeklik. Oysa sonbahar ve kış aylarında ilkbaharın tersine ağaçların yaprakları sararır ve dökülür ve güneş ışığı yerini bulutlara bırakır. Doğanın canlılığını kaybettiği bu baharda insan ruhu da canlılığını kaybediyor, karamsarlıklar artıyor. İlkbaharın getirdiği ümitler, heyecan bir anda yerini umutsuzluğa, karamsarlığa ve azalan heyecana bırakıyor. Aslında dinamik açıdan bakıldığında da var oluş ve yok oluş yaşanıyor gibi. İnsanoğlunun çözemediği ve baş etmekte zorluk çektiği ölümü hatırlattığını düşünüyorum. Bu nedenle hayatın anlamı daha fazla sorgulanıyor. Gerçekten de sonbahar adı üzerinde hazan yani hüzün mevsimi…

Ayrıca mevsimsel değişiklikler bir anda insanın alıştığı düzenden farklı bir düzene geçmesine sebep olur ve uyum sağlamakta güçlük çekilir. Özellikle ilkbahar ve yaz mevsiminin getirdiği rahatlıklar, dışarıda daha fazla zaman geçirmeler, tatiller sonbahar ve kışın gelişiyle yerini bir anda sosyal aktivitelerin azalarak evde oturmaların artışına bırakıyor. Sabahları havanın puslu ve yeterince aydınlık olmayışı insanın yataktan kalkışını zorluyor. Yaza oranla giyilen kıyafetler hareket imkanını kısıtlıyor. Beslenme alışkanlıkları değişiyor. Sıcak havalarda insanın kendini dışarılara bırakması aktiviteler nedeniyle hem yemek fikrini aklına getirmesini engellemekle birlikte fazla su alımı da iştahın azalmasına neden oluyor. Oysa soğuk havalarda insan daha fazla besin alma ihtiyacı duyuyor. Enerji sağlamak için daha fazla nişastalı, karbonhidratlı ve tatlı yiyecekler yeniyor. Üstüne bir de hareketsizlik eklenince kilo alımı insanın ruhsal olarak daha da çökmesine sebep oluyor. Bu döngü isteksizlikleri, hedefsizlikleri ve hayattan zevk alamamayı yaratıyor.

Şimdi de sonbahara giriyoruz. Sonbahar ve kış aylarında, danışanlarınız, söylendiği gibi en çok depresyona mı giriyor? Depresif ruh halinden kurtulmaları için kendilerine neler öneriyorsunuz?

Sonbahar ve kış aylarında depresyon vakalarının arttığını söyleyebilirim. Daha öncede belirttiğim gibi sonbahar doğanın canlılığını kaybetmeye başladığı bir mevsim ve çağrıştırdıkları nedeniyle evet depresyonun arttığı bir mevsim… Hatta kimi zaman ilkbahar ve yaz aylarında terapilerine ara verdiğim bazı danışanlarım bu mevsimde karamsarlık ve isteksizlik duyguları ile görüşmeler için tekrar talepte bulunabiliyor.
Güneş ışınlarının daha az görüldüğü ülkelerde depresyon ve intihar oranlarının daha fazla olduğu da bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Ayrıca her insan kış ya da sonbahar aylarında depresyon yaşıyor diyemeyiz, duygu durum bozukları yaşayan ve eğilimi olan kişilerin mevsime bağlı depresyonu yaşama oranları daha yüksektir.

Depresif ruh halinden çıkabilmek için; Sonbahar ve kış mevsiminde de yapılabilecek aktiviteler olabileceğini unutmamak gerek. Sosyal aktiviteler kapalı alanlara kaydırılmalı, sosyal ilişkiler devam ettirilmeli. Bu mevsimde yapılması mümkün olan hobiler edinilmeli. Spor aktiviteleriyle birlikte uyku ve yeme düzenine dikkat edilmeli. Yazın neden olduğu koşturmaca ve tatildeki rahatlığın yerine yeni hedefler belirlemek. Anı yaşamanın önemini hatırlamak…

Aynı zamanda öyle ya da böyle her mevsim kendine göre güzellikler sunar, insana… Yeter ki bu güzelliklerden yararlanmasını bilelim. Bahar ile ilgili anlattığımız olumlu şeyleri göremeyen ve yaşayamayan da pek çok insan var. Aslında görebilmek ve hissedebilmek önemli olan. Yaşama katılmak istedikten sonra, sevmek istedikten sonra her şey güzel gelebilir, mutluluk verebilir. Diğer mevsimlere haksızlık etmemek gerek bence. Her mevsim bir şeyler katıyor. İçimizi açıyor, içimizi kapatıyor. Oysa içimiz kapalı ya da kötü ise mevsimin hangi mevsim olması fark eder mi? Hangi mevsimde olduğunu bilmeden yaşanan anları unutmamak gerek. Yorgun, isteksiz ve mutsuz. Aslında her güne, her ana biz anlam yüklüyoruz.

Şu mevsim, olumsuz motivasyon için diğerlerinden daha baskın diyebilir misiniz?

İlkbaharda havaların ısınması ve güneş ışığının artışıyla insan daha bir hareketli ve dinamik olur. Çalışma isteği ve yaratıcılığı artar. Ancak sonbahar ve kış aylarında güneş ışıklarının ortadan kayboluşuyla, ısının düşüşü ve karanlığın artışı insanın üşengeç olmasına ve üreticiliğinin azalmasına sebep olabilir. Kış aylarında havaların soğuması ve güneş ışıklarının erken saatlerde yeryüzünden ayrılması ve hiç görülmemesi ile birlikte, insanların duygularında da soğumalar ve içe kapanışlar yaşanıyor. İnsanın yarattığı şeylerde sonbahar ve kış aylarında bir o kadar karamsar ruh halini yansıtıyor.
Uzmanların belirttiğine göre, bahar mevsimi ile havadaki elektrik yükü artıyor. Pozitif ve negatif yüklü iyonların artması insan biyoritminde olumlu ve olumsuz etkiler oluşturuyor. Pozitif iyonlar insanı daha zinde hissettirirken, negatif iyonların artması insanın kendini daha halsiz hissetmesine ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili oluyor. Ayrıca bahar aylarında, aslında vücudumuz daha aktif olmamızı sağlayacak hormonlar salgılanmasına karşın eğer ortada vitamin eksikliği, beslenme bozukluğu varsa, vücut buna aynı uyumu gösteremiyor ve yorgunluk hissi artıyor. Baharla gelen canlılıkla birlikte yorgunluk ve halsizliklerde bu mevsimde gözlenir. Adına bahar yorgunluğu dediğimiz şeyde bu dönemde yaşanır. Ayrıca bu aylarda neşeli ve enerjik olunmasının da temel nedenlerinden biri yine hormonlar. Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazı hormonlar ise insan metabolizması gereği güneş ışığı gördüğünde daha fazla salgılanıyor. Yazın güneşin fazla görüldüğü dönemlerde ise depresyondan çıkışı kolaylaştıracak, daha neşeli hale getirecek hormonlar salgılanıyor. Ancak kişinin ruhsal yapısı da bu durumdan ne kadar etkileneceğinde belirleyici oluyor.

Şunu da unutmamak gerek, sonbahar her ne kadar yok oluşu anımsatsa da bir taraftan da doğanın kendini yenilemesi de yine bu mevsimde oluyor. İnsanın nasıl baktığı ile önemli gibi geliyor bana…

Depresyon daha çok kadınlarda mı, erkeklerde mi görülüyor?

Depresyonun kadınlarda daha yaygın olduğu söylenmekle birlikte erkekler arasında da azımsanmayacak kadar çok olduğunu düşünüyorum. Ama erkekler depresyon yaşadıklarını kabul etmekte ve bir uzmana başvurmakta güçlük çektikleri için, kadınlar arasında daha yaygın olduğunun düşünülmesine sebep oluyor. Yine de karşılaştırma yapacak olursak evet kadınlar tarafından daha fazla yaşanıyor depresyon…

Depresyonla baş etme şekilleri kadınlar ve erkeklerde nasıl?

Yukarıda da bahsettiğim gibi cinsiyet ayrımı yapmaksızın her cinste depresyon yaşayabilir. Kadın ve erkek fiziksel olduğu kadar, ruhsal açıdan da birbirinden farklıdır. Erkekler çocukluklarından itibaren düşünce ve davranışlarında rahat davranmakla birlikte iş duygu tarafına gelince güçlü ve kontrollü olmak zorundadırlar. Ağlayan bir erkek çocuğa ‘erkekler ağlamaz’ diyerek, ağlaması engellenir. Bunun ayıp bir şey olduğu ve güçlü olması gerektiği öğretilir. Oysa kadın ağlayabilir, üzülebilir. Bu nedenlerden dolayı erkekler duygularını içlerinde yaşarlar. Güçlü olması öğretildiği içinde bir başkasından yardım almayı red ederler. Yıllar önce erkek bir danışanım ilk görüşmemizde psikoloji bilimine inanmadığını, terapiye katılmanın bir zayıflık olduğundan bahsetmişti. Erkekler kadınların tersine depresyon yaşadığını kabullenmek istemez. Hatta yine geçmişe dönecek olursak, bir zamanlar danışanlarımın çoğunluğunun kadın olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Ancak son yıllarda bu durumun farklılaştığını söyleyebilirim.

Belirttiğim gibi erkekler sorunlarını başkalarıyla paylaşma güçlüğü yaşadığından çevresine karşı daha agresif davranırlar. Bu öfkenin sebep olduğu suçluluk duyguları da alkol tüketimini artırır. Yalnız kalmak isterler, işe yoğunlaşırlar, tehlikeli sporlara yönelirler, kendilerini ispat etmek için aşırı cinsellik yaşamaya çalışırlar ve bağımlılıkları artar.

Oysa kadınlar sorunlarını paylaşmaktan yanadır. İçe kapanmaktan ziyade herkesten yardım almaya çalışırlar. Ağlayıp, sızlarlar. Kendini daha iyi hissedebilmek için alışverişe yönelirler. Fiziksel görünümleriyle aşırı ilgilenmeye başlarlar. Arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmeye çalışırlar. Yeni arayışlar içine girerler. Her şeyden önemlisi de depresyonda olduğunu fark ettiğinde bir uzmandan yardım alırlar.

Psikolojik etkilerinin yanında mevsimsel depresyon biyolojik olumsuzluklara da neden olur mu?

Mevsimsel depresyonda da depresyonda yaşanan biyolojik sorunlar yaşanır.
-Yorgunluk, halsizlik,
-Vücutta ağrılar,
-Uyku bozukluğu,
-Dermatolojik sorunlar,
-İştah kesilmesi ya da artışına bağlı kilo azalması ya da artışı,
-Saç dökülmeleri,
-Enerji azlığı,
-Cinsel enerjide azalma gibi…
Ayrıca depresyon ile birlikte vücut direnci düştüğü için mikrobik hastalara yakalanma riskimizde artar.

Mevsim dönüşümlerinde kendimizi zinde ve pozitif tutabilmemiz için neleri yapmalı, neleri ise yapmamalıyız?

Enerjimizi artırmak için;
Öncelikle yapabildiklerimizin ve yapamadıklarımızın farkına varıp, kendimizi olduğumuz gibi kabul edebilmeliyiz.
-Düzenli egzersiz yapılmalı,
-Uyku saatlerine dikkat ve özen gösterilmeli,
-Sağlıklı beslenmeye önem verilmeli,
-İş dışında hobiler edinilmeli,
-İş sırasında molalar verilmeli,
-Sosyal ilişkiler kurulmalı,
-Fırsat buldukça güneş ışığından yararlanılmalı,
-Mutlaka kısa süreli de olsa tatil yapılmalı,
-Fiziksel ve ruhsal bakım yapılmalı,
-Duygular bulaşıcıdır, neşeli ve keyifli arkadaşlarla beraber olunmalı,
-Olumlu düşünceler geliştirilmeli,
-Yüksek beklentilerden kaçınılmalı,
-Her gün ılık bir duş alınmalı,
-Alkollü içkiler aşırı tüketilmemeli,
-Geçmişe takılmak ya da gelecekle ilgili kaygılanmak yerine o an yaşanmalı,
-Hedefler belirlenmeli…

Kozmetiğin depresyon ve ruhsal dünya üzerine etkileri için neler söylersiniz?

İnsan kendi fiziksel görünümünden memnun olduğu zaman, çevresine de pozitif enerji verir. Çocukluk özellikle de ergenlik yıllarında yüzde çıkan sivilceler insanın hayatını karartırdı. Yetişkinlik döneminde de aslında aynı sıkıntılar yaşanıyor tabii ki… Saçların dökülmesi, ciltte oluşabilecek yaralar ya da lekeler, kilo ile ilgili sıkıntılar, sıcak havalarda ter kokuları nasıl da insanın kendine olan güvenini sarsar. Oysa artık kozmetik alandaki gelişmeler, yaşanabilecek bu olumsuzlukları kısa sürede giderebilmektedir. Aynaya baktığında kişinin kendinden hoşnut olmasını sağlıyor. Bu da insanın bakış açısını pozitif yönde etkiliyor.

Nasıl ki eskiden annelerimiz mevsim geçişlerinde dip bucak ev temizlikleri yaparlardı. Adına da bahar temizliği denilirdi. Yatak altında olan yorganlar havalandırılırdı, ilkbahara geçişte kışlık kıyafetler naftalinlenirdi. Bunun gibi kişi de mevsimlerin kendindeki fiziksel etkilerini (örneğin, güneş ışınlarının cildinde oluşturduğu lekeleri) gidermek için bakımlar ve kürler yaptığında yeni mevsime de hazırlık yapmış olacaktır. Kendine bakan ve önem veren insanda bir sonraki günlere daha umutla ve pozitif bakacaktır.

Kozmetik ürünler kadınlar bir tarafa erkekler tarafından da kullanılır hale gelmiştir.

Yaşım kemale eriyor, artık benden geçti diye kendi öz bakımını ihmal eden kişilerle sıkça karşılaşıyor musunuz? Dış görüntümüz, saçımız, başımız, cildimiz, kendimizi iyi hissetmemiz için ne kadar önemli?

Evet kendi öz bakımını ihmal eden ve bu şekilde de kendinden memnun olmayan pek çok kişiyle karşılaşıyorum. Her şeyden öte bu insanların çoğu sıkıntılı ve sorunları ile baş etme güçlüğü çektikleri anda geldikleri ve her şeyden bıktıkları ve hiçbir şey yapmadıkları için kendi öz bakımlarını da ihmal ediyorlar. Tabii bu da aynaya baktıklarında kendilerini beğenmemelerine ve kendilerini bu şekilde kabul edememelerine sebep oluyor. Tam bir kısır döngü… Öz bakımını ihmal etmek kendine güveni zedeliyor, kendine güvenin zedelenmesi de öz bakımın ihmal edilmesine sebep oluyor gibi…

Bakımlı insan çevresi tarafından da fark ediliyor ve önemseniyor. Kişinin kendine önem vermesi çevrenin de ona önem vermesini sağlıyor. İlk karşılaşmalarda tabii ki dış görünüş çok önemlidir. Dış temizlik ve bakım insanlar tarafından kabul edilmeyi sağlar. İletişimin başlangıcıdır.

Uzm. Psk. Füsun Budak

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Mevsim Değişikliğinin İnsan Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Füsun BUDAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Füsun BUDAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Füsun BUDAK Fotoğraf
Uzm.Psk.Füsun BUDAK
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi16 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Füsun BUDAK'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 20,057 uzman makalesi arasında 'Mevsim Değişikliğinin İnsan Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çocuk ve Şiddet Eylül 2011
► İlk Çocukluk Aşkları Ağustos 2011
► İç Motivasyon Ağustos 2011
► Panik Atak mıyım?... Kasım 2008
◊ Gelinime Mektup... Kasım 2008
◊ Ben Çocuğum! Kasım 2008
◊ Kayınvalideme Mektup... Ağustos 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:31
Top