Çocuk ve Ölüm Kavramı
Ölüm konusunu konuşmak ve bir son olduğunu bilmek yetişkinler için bile zorken, bunu çocuklarla paylaşabilmek ve doğru aktarımlarda bulunabilmek oldukça hassas ve zorlayıcı bir konudur. Ölüm konusunda sıklıkla sorularla karşılaşan ebeveynler nelere dikkat etmelidir?
• Açıklamalar yaş seviyesine uygun, kısa ve net cümleler ile olmalıdır.
• Açıklamalarda doğruyu yansıtmalıyız; ölümün yaşamın sonu olduğunu, kaçınılmaz olduğunu ama bizden çok uzak olduğunu ve evrensel olduğunu belirtmek gerekir.
• Çocuğun ölüme dair sorularını ciddiye almak ve sabırla cevaplandırmaya çalışmak gereklidir. Kimi zaman aynı soruyu defalarca sormayı tercih edebilir fakat her seferinde aynı cevabı vermek gereklidir.
• Ölüm konusundaki sorgulamaları olmayan bir çocuğa, sırf artık büyüdü ve yeni kavramlar öğrenebilir diye asla konuyu açmayın.
• Erken çocukluk döneminde çocuklara ölümü anlatırken olabildiğince somut ifadeler kullanılmalıdır. Ölümü soyut kavramlarla ve anlayamayacağı şekilde betimlemeye çalışmak (“Allah’ın yanında olmak”, “cennete gitmek” gibi..) aklının daha çok karışmasına neden olacaktır.
• Tıpkı soyut kavramlar gibi çocuğun kafasında canlanabilen somut eylemler ile ölümü eşleştirmesine asla izin vermemek gerekir. Ölen kişi için “yolculuğa çıktı”, “gökyüzünde hep bizi izliyor”, “derin uykuya daldı” demek çocuğu yanlış yönlendirir; ölümün dönülebilir bir durum olduğunu düşünebilir, sürekli izlenilmekten tedirgin olabilir ve uyumaktan korkabilir.
• Sorduklarında mezarlıkları ‘ölen kişileri hatırlamak için isimlerini yazdığımız taşların olduğu yerler’ olarak tarif etmek ve çocukları okul öncesi dönemde bir cenaze törenine götürmemek daha iyi olacaktır. Çünkü toprağın altında kalma düşüncesi beraberinde çok daha karmaşık soruları getirebilir (“böcekler ölenleri yer mi? Üşüyor mudur?” gibi.) ve konunun daha çok uzamasına neden olabilir.
• Her canlının doğup, büyüyüp, yaşlandığını ve öldüğünü anlatmak yerine her canlı kendisine iyi baktığı sürece upuzun yaşar, okullara gider, tatillere çıkar vs. (çocuğun en mutlu olduğu anlar üzerinden örnekler vererek) açıklayabilirsiniz; böylece çocuk aşamalara odaklanıp kimlerin ölüme daha yakın olacağı kaygısına düşmeyecektir.
• Soruların yöneltildiği kişiler tutarlı cevaplar vermelidir. Böylelikle, belirsizliklere duyduğu kaygıdan ziyade cevaplara güveni artacaktır.
• Eğer önceden “….hastalanmış ve ölmüş” gibi bilgi verdiğiniz bireyler olmuşsa, o hastalıkların gündelik hayatta yaşadığımız hastalıklardan çok başka hastalıklar olduğunu mutlaka belirtin.
• Yaklaşık 7 yaşına kadar çocuğunuzun ölümü bir son olarak algılamakta güçlük çekebileceğini ve anlayabilmek için tekrar tekrar konuyu açacağını, bazen sırf yeni bir sözcüğü lugatına eklediği için cümlelerinin arasına sıkıştıracağını sakın unutmayın ve endişelenmeyin.
Ölüm konusunda çocuklara verilen bilgilere inançlar, değerler ve aile içi ilişki dengesi de etki edecektir. Aşağıda kurgulanan diyaloglar örneklendirilmek amacıyla yazılmıştır. Mutlak doğrunun olmadığı bu konuda yalnızca çocuğun bizden duymaya ihtiyacı olduğu yaklaşımı yansıtmaya çalıştım. Soyut kavramlarla ölümü açıklamama sebebim ise örtük biçimde ölüme teşvik etmesine olan temkinimdendir. (“Cennet çok güzel ve orada deden çok mutlu” cevabı çocuğu bir an önce cennete gitme hevesine de itebilir.) Bu nedenle olabildiğince üzerine düşünülmüş ve çocuğun kaygı düzeyi göz önüne alınmış cevaplar verilmelidir ve mümkünse çocuk sormadan bu “belirsiz” konu açılmamalıdır.
Çocuk: Ölmek ne demek?
Aile: Yaşamın sona ermesi demek. Bir insanın artık nefes almaması, yemek yememesi, konuşmaması, bir köpeğin havlayamaması, bir çiçeğin büyüyememesi demektir.
(Örnekler olabildiğince somut olmalı, çocuğun kaygı seviyesi yüksekse örneklerin sayısı az olmalı)
Çocuk: İnsanlar neden ölür?
Aile: İnsanların çalışan organları vardır, kalp gibi, böbrek gibi… Bu organlar sağlıklı çalışmayınca insanlar ölürler.
Çocuk:Siz de bir gün ölecek misiniz?
Aile: Her canlı gibi evet ama çok çok sonra.Daha beraber yaşayacağımız çok şey var.
Çocuk:Dedem öldü mü?
Aile: Evet ama ben her zaman senin yanındayım.
Çocuk: Dedem artık dönmeyecek mi?
Aile: Dedeni artık fotoğraflarda, anılarda, sevdiği şarkılarda hatırlayacağız. Aaa biliyor musun bir gün dedenle şöyle bir anımız olmuştu ve biz çok gülmüştük.
Çocuk:Siz ne zaman öleceksiniz?
Aile:Biz daha uzun yıllar senin yanında olup seninle ilgilenmeyi planlıyoruz ve bizim gibi senin yanında olmak için uzun süre yaşamayı isteyen birçok insan var. Bu yüzden endişelenmemelisin.
Ben yanındayım, buradayım, ben seninle uzun yıllar birlikte olmayı, uzun yıllar yaşamayı planlıyorum.
(Kaygı düzeyi çok yüksek olan çocuklarda olabildiğince mesaj odaklı ve kısaltılmış cümleler tercih edilmelidir)
Çocuk:Kaç yaşında öleceğiz?
Aile:Sana tam olarak bir yaş söyleyemem çünkü ben de bilmiyorum fakat tek bildiğim senin sayabildiğinden bile çok yaşımız olacağı. Sahiden kaça kadar sayabiliyorsun artık?
(Bilmediğinizi söylemekten çekinmeyin, işin içinden çıkamayacağınızı düşündüğünüz, “tehlikeli” soruları başka bir konuya bağlamayı tercih edebilirsiniz.)
Çocuk:Sen ölürsen ben ne yapacağım?
Aile: Beni geçirdiğimiz güzel anlarla hatırlayacaksın ve sevdiğin insanlarla olmaya devam edeceksin. Daha çok çok var hem, ileride doktor olduğunu göreceğim, belki evleneceksin vs.
(Tüm sorularda dürüst cevaplar verirken bir yandan da olabildiğince geleceğe dair olan kaygıların yerine heyecanı koymaya çalışın.)
Gelebilecek her soruyu cevaplandırırken ılımlı ve sakin durduğunuzdan emin olun. Ölüm konusunu konuşurken zorlanabilirsiniz, gergin gözükebilirsiniz, duygulanabilirsiniz ve farkında olmadan çocuğu rahatlatmak yerine daha da kaygılandırabilirsiniz. Gelen sorular karşısında sakin kalamayacağınızı düşünüyorsanız; “bu konuyu sana birazdan açıklayacağım/ bilmiyorum/ bu soruda X kişisine danışalım mı?” gibi cevaplardan yararlanabilirsiniz. Anne ve babası olduğunuz için tüm kafa karışıklığını giderebilecek yetiye sahip olamayabilirsiniz, kendinizi suçlamayın.
• Açıklamalar yaş seviyesine uygun, kısa ve net cümleler ile olmalıdır.
• Açıklamalarda doğruyu yansıtmalıyız; ölümün yaşamın sonu olduğunu, kaçınılmaz olduğunu ama bizden çok uzak olduğunu ve evrensel olduğunu belirtmek gerekir.
• Çocuğun ölüme dair sorularını ciddiye almak ve sabırla cevaplandırmaya çalışmak gereklidir. Kimi zaman aynı soruyu defalarca sormayı tercih edebilir fakat her seferinde aynı cevabı vermek gereklidir.
• Ölüm konusundaki sorgulamaları olmayan bir çocuğa, sırf artık büyüdü ve yeni kavramlar öğrenebilir diye asla konuyu açmayın.
• Erken çocukluk döneminde çocuklara ölümü anlatırken olabildiğince somut ifadeler kullanılmalıdır. Ölümü soyut kavramlarla ve anlayamayacağı şekilde betimlemeye çalışmak (“Allah’ın yanında olmak”, “cennete gitmek” gibi..) aklının daha çok karışmasına neden olacaktır.
• Tıpkı soyut kavramlar gibi çocuğun kafasında canlanabilen somut eylemler ile ölümü eşleştirmesine asla izin vermemek gerekir. Ölen kişi için “yolculuğa çıktı”, “gökyüzünde hep bizi izliyor”, “derin uykuya daldı” demek çocuğu yanlış yönlendirir; ölümün dönülebilir bir durum olduğunu düşünebilir, sürekli izlenilmekten tedirgin olabilir ve uyumaktan korkabilir.
• Sorduklarında mezarlıkları ‘ölen kişileri hatırlamak için isimlerini yazdığımız taşların olduğu yerler’ olarak tarif etmek ve çocukları okul öncesi dönemde bir cenaze törenine götürmemek daha iyi olacaktır. Çünkü toprağın altında kalma düşüncesi beraberinde çok daha karmaşık soruları getirebilir (“böcekler ölenleri yer mi? Üşüyor mudur?” gibi.) ve konunun daha çok uzamasına neden olabilir.
• Her canlının doğup, büyüyüp, yaşlandığını ve öldüğünü anlatmak yerine her canlı kendisine iyi baktığı sürece upuzun yaşar, okullara gider, tatillere çıkar vs. (çocuğun en mutlu olduğu anlar üzerinden örnekler vererek) açıklayabilirsiniz; böylece çocuk aşamalara odaklanıp kimlerin ölüme daha yakın olacağı kaygısına düşmeyecektir.
• Soruların yöneltildiği kişiler tutarlı cevaplar vermelidir. Böylelikle, belirsizliklere duyduğu kaygıdan ziyade cevaplara güveni artacaktır.
• Eğer önceden “….hastalanmış ve ölmüş” gibi bilgi verdiğiniz bireyler olmuşsa, o hastalıkların gündelik hayatta yaşadığımız hastalıklardan çok başka hastalıklar olduğunu mutlaka belirtin.
• Yaklaşık 7 yaşına kadar çocuğunuzun ölümü bir son olarak algılamakta güçlük çekebileceğini ve anlayabilmek için tekrar tekrar konuyu açacağını, bazen sırf yeni bir sözcüğü lugatına eklediği için cümlelerinin arasına sıkıştıracağını sakın unutmayın ve endişelenmeyin.
Ölüm konusunda çocuklara verilen bilgilere inançlar, değerler ve aile içi ilişki dengesi de etki edecektir. Aşağıda kurgulanan diyaloglar örneklendirilmek amacıyla yazılmıştır. Mutlak doğrunun olmadığı bu konuda yalnızca çocuğun bizden duymaya ihtiyacı olduğu yaklaşımı yansıtmaya çalıştım. Soyut kavramlarla ölümü açıklamama sebebim ise örtük biçimde ölüme teşvik etmesine olan temkinimdendir. (“Cennet çok güzel ve orada deden çok mutlu” cevabı çocuğu bir an önce cennete gitme hevesine de itebilir.) Bu nedenle olabildiğince üzerine düşünülmüş ve çocuğun kaygı düzeyi göz önüne alınmış cevaplar verilmelidir ve mümkünse çocuk sormadan bu “belirsiz” konu açılmamalıdır.
Çocuk: Ölmek ne demek?
Aile: Yaşamın sona ermesi demek. Bir insanın artık nefes almaması, yemek yememesi, konuşmaması, bir köpeğin havlayamaması, bir çiçeğin büyüyememesi demektir.
(Örnekler olabildiğince somut olmalı, çocuğun kaygı seviyesi yüksekse örneklerin sayısı az olmalı)
Çocuk: İnsanlar neden ölür?
Aile: İnsanların çalışan organları vardır, kalp gibi, böbrek gibi… Bu organlar sağlıklı çalışmayınca insanlar ölürler.
Çocuk:Siz de bir gün ölecek misiniz?
Aile: Her canlı gibi evet ama çok çok sonra.Daha beraber yaşayacağımız çok şey var.
Çocuk:Dedem öldü mü?
Aile: Evet ama ben her zaman senin yanındayım.
Çocuk: Dedem artık dönmeyecek mi?
Aile: Dedeni artık fotoğraflarda, anılarda, sevdiği şarkılarda hatırlayacağız. Aaa biliyor musun bir gün dedenle şöyle bir anımız olmuştu ve biz çok gülmüştük.
Çocuk:Siz ne zaman öleceksiniz?
Aile:Biz daha uzun yıllar senin yanında olup seninle ilgilenmeyi planlıyoruz ve bizim gibi senin yanında olmak için uzun süre yaşamayı isteyen birçok insan var. Bu yüzden endişelenmemelisin.
Ben yanındayım, buradayım, ben seninle uzun yıllar birlikte olmayı, uzun yıllar yaşamayı planlıyorum.
(Kaygı düzeyi çok yüksek olan çocuklarda olabildiğince mesaj odaklı ve kısaltılmış cümleler tercih edilmelidir)
Çocuk:Kaç yaşında öleceğiz?
Aile:Sana tam olarak bir yaş söyleyemem çünkü ben de bilmiyorum fakat tek bildiğim senin sayabildiğinden bile çok yaşımız olacağı. Sahiden kaça kadar sayabiliyorsun artık?
(Bilmediğinizi söylemekten çekinmeyin, işin içinden çıkamayacağınızı düşündüğünüz, “tehlikeli” soruları başka bir konuya bağlamayı tercih edebilirsiniz.)
Çocuk:Sen ölürsen ben ne yapacağım?
Aile: Beni geçirdiğimiz güzel anlarla hatırlayacaksın ve sevdiğin insanlarla olmaya devam edeceksin. Daha çok çok var hem, ileride doktor olduğunu göreceğim, belki evleneceksin vs.
(Tüm sorularda dürüst cevaplar verirken bir yandan da olabildiğince geleceğe dair olan kaygıların yerine heyecanı koymaya çalışın.)
Gelebilecek her soruyu cevaplandırırken ılımlı ve sakin durduğunuzdan emin olun. Ölüm konusunu konuşurken zorlanabilirsiniz, gergin gözükebilirsiniz, duygulanabilirsiniz ve farkında olmadan çocuğu rahatlatmak yerine daha da kaygılandırabilirsiniz. Gelen sorular karşısında sakin kalamayacağınızı düşünüyorsanız; “bu konuyu sana birazdan açıklayacağım/ bilmiyorum/ bu soruda X kişisine danışalım mı?” gibi cevaplardan yararlanabilirsiniz. Anne ve babası olduğunuz için tüm kafa karışıklığını giderebilecek yetiye sahip olamayabilirsiniz, kendinizi suçlamayın.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Çocuk ve Ölüm Kavramı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Gözde ALPER'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Gözde ALPER'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.