2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Mütevazilik Psikolojisi : "Aman Efendim Estağfirullah" Kültürünün Davranışlarımız Üzerindeki Rolü (Sosyal Psikoloji Yazıları)
MAKALE #4578 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Şubat 2010 | 11,629 Okuyucu
Düşünüyorum da, toplumsal yapımız içdünyamızın doğasına, psikolojik gerçeklerimize kasten zıt örgütlenmiş sanki.

_"Ne haddime, aman efendim, estağfirullah, yok canım , ne demek, olur mu, ne münasebet..."

Öyle ki hak etmediği halde yedi kat ele layık gördüğümüz bir övgüyü, iltifatı yeri geldiğinde kendimize, üstelik de en hak ettiğimiz zamanlarda bile çok görüyoruz. Hatta bunu çok ayıp sayıyoruz. Sanırım kendimize yaptığımız kötülüğü, kendimize yaptığımız haksızlığı kimse, hatta düşmanımız dahi yapmıyor. Ondan sonra da kendisini seven, kendisiyle barışık, uyumlu, mutlu bireyler bekliyoruz; habire kıstırdığımız, bastırdığımız, baskıladığımız benliğimizin özgürce filizlenip gelişmesini engelleyen sanki biz değilmişiz gibi.

(O yüzden dışarda elalemin karısına - kızına karşı kibarlıktan adeta kırılan ama sıra evinde eşine, can yoldaşına gelince bir anda oduna dönüşüveren tipleri bir türlü anlayamam. Aslında anlarım. Kendisine değer veremeyen biri kendisine değer verene nasıl değer verebilir ki! Çünkü ona göre, değersiz olan özüne değer verdiğine göre o da değersiz biri olmalıdır . Değersiz olana en layık yaklaşım şekli ise -kendince- odunsu bir tutumdur.)

_Aferim Ahmet, çok iyisin.

_Aman efendim, o sizin iyiliğ
iniz.

Ufaktan ufağa yalancılığa teşvik de var sanki, değil mi! Yoksa bana mı öyle geliyor! Çocuğu mütevazi yapayım derken yalancı da mı yapıyoruz yoksa? İç dünyamıza bir an için kulak verebilseydik eğer, "beni duy, beni duy" diye feryat eden kaç çatlak ses işitirdik acaba, hiç düşündünüz mü!

...

Bazen dü
şünüyorum da, eğer insanlar beni benim kendimi tanıdığım kadar iyi tanıyabilselerdi şayet, yine de severler miydi diye! Ya da ben onları, en az onlar kadar yakından tanıyabilseydim şayet, yine de şimdiki gibi sevebilir miydim?

Zannetmiyorum!

O halde, gerçek anlamda tanı
dığımızda kolay kolay sevemeyeceğimiz insanları ilgi, iltifat ve övgülerimizle sürekli yüceltirken en değerli varlığımız olan kendimizi bu kadar küçük görmek, övgüye değer bulmamak neden!

Bunun nedeni, hiç kimsenin bilmediği yönlerimizi çok iyi tanıyor oluşumuz olmasın? Belki de onları fazla tanıyamayışımız, buna karşın kendimizi gerçek anlamda daha iyi tanıyışımızdır bunun sebebi, kimbilir!

Biz sadece bize tanı
tılanı seviyoruz. Tanımamıza izin verileni. Yani, maskelerimizi...

"_Allah razı
olsun Osman Amca, ne iyi masken var!"

Eğer mümkün olabilseydi ve birbirimizi gerçekten tanımaya cesaret edebilseydik sanırım böyle iltifatlar etmek zorunda kalırdık birbirimize.

Birbirimizi kandırmayalım. "Tüm canlıları seviyorum" diyenlerimiz gibi. İnsan yüzünü bile görmediği bir canlıyı nasıl sevebilir sahiden! Bir su aygırını, yaban öküzünü, boğa yılanını... Yahut bir tarla faresini... Sevgi nedir Allah aşkına? Saygı duymak ayrı! "Hayvanlara saygı duyuyorum" dense anlarım. Şahsen ben bütün canlılara karşı büyük saygı ve hürmet duyuyorum!

Biri kuyuya bir taş atıyor, geri kalan herkes niye atıldığını dahi bilmeden atlıyor cukka suya. Derken önce kelimeler, sonra da temsil ettiği gerçekler bir bir aşınıyor. Gerçekler aşınınca da insan doğası erozyona uğruyor... Tabi ki zamanla... Derinden ve sessizce...

...

Kısaca, kendimize güvensiz, silik, zayı
f yapılı, kendinden hoşnut olmayan bireyler olarak yetişmemizde bu aşırı mütevazilik kültürümüzün payı sanırım çok büyük. İşin en ilginç tarafı ise, hak etmediği halde başkalarını övmeyi özendiren bu kültürün sıra kendimize gelince bunu enaniyet ve büyüklenme sayıp hışımla ayıplamasıdır. Bu işleyiş zaman içersinde, kendinden hoşnut olmayan, bu arada dışardan övgü ve onay almadan da yapamayan, buna hep ihiyaç hisseden bireyler olarak yapılanmamıza yol açıyor. Sürekli dışarıdan, sürekli başkalarından övgü ve onay almaya koşullu, sürekli buna gereksinim duyan birey ise en olmadık işlere girişebilecek, en olmadık arayışlara yönelebilecek kişi demektir bir bakıma. Çevrenizdeki ilgi alma, beğeni görme, dikkat çekme yönelimli davranışları bir düşünsenize. Bu eğilimin tetiklediği davranışları ve sonuçlarını da tabiki.

Pek çoğumuzun mutsuzluğuna tek başına temel oluşturmasa da tuz biber olan bir faktördür bu. Ve asla küçümsenmemesi, ciddiyetle önemsenmesi gereken bir durumdur.

...


Bu işin bir başka yönü de şu:

İnsanoğlunun tüm davranışları bilinçli farkındalık düzeyinde gerçekleşmez. Bazı davranışlarımız vardır ki bilinç dışı düzeyde cereyan eder. Çoğu zaman biz bu davranışlarımızın farkında bile değilizdir. Genellikle dış bir uyarıcıya tepki niteliğinde olan bu tür davranış
larımız yine otomatikman ve bilinç dışı farkındalık düzeyinde bizde, bazı beklentilere de yol açar.

Konumuzla ilgili olarak bu durumu bir örnekle açıklayalım:

Nezaketen bile olsa "Aman efendim, ne demek, elbetteki siz daha iyi bilirsiniz" şeklindeki aşırı tevazu yaklaşımı gösteren bizler bir süre sonra, çoğu şeyi bizden daha iyi bilen, bizden daha çok övgüye layık olan insanlardan göreceğimiz "bir yanlışa karşı" bilinçaltı düzeyde daha duyarlı, daha hassas bir hale gelmeye başlarız. Bu duyarlı, hassas, alıngan ve kolay kırılgan zeminde çok daha kolay, çok daha yanlı ve genellikle de negatif çıkarımlara gideriz, kendimizle ve insanlarla ilgili olarak.

Çünkü her şeyi en iyi bilen kişi yapmıştır bu yanlışı. Yıllardır kendimizi ezmek pahasına yücelttiğimiz kişi...

İşte o yüzden kırk yıllık ahbaplarımız bir anda lanetolasıca şeytan oluvermiştir. Kültürümüzde iyi olmak da şeytan sayılmak da ne kadar kolay! Oysa ki iyi ve melek olmak da, şeytan olabilmek de o kadar kolay bir şey değildir.

Bu yanlı, olumsuz ağırlıklı ve çoğu kereler yanlış olan çıkarımlar bizi gerer, enerjimizi tüketir; karamsarlığa, güven yitimlerine iter; yalnızlığa mahkum eder ve netice itibariyle mutsuz kılar.

...

Sonuç Olarak:

Az olan her
şey değerlidir. Altını bakırdan çok daha değerli kılan altının doğada az bulunuşudur. Siz de azsınız. Hatta teksiniz.

Sizden başka siz var mı şu dünyada? O halde siz de çok değerlisiniz! Artık kendinize haksızlık etmekten vazgeçin.

"Ben" demekten çekinmeyin. Ben varım. Tekim. Değerliyim. Hem de en az herkes kadar. İnanmasanız bile bunu kendinize sık sık söyleyin. O kadar çok söyleyin ki söylediklerinize inanabilin. Çok söylerseniz inanırsınız.

Çok söyleyin ki, kulağınız bu mesajı aldığı gibi anında beyninize ulaştırsın. Beyne ulaşan her mesaj olumlu veya olumsuz ama muhakkak bir tepki uyandırır. O bakımdan, beyninize ulaştığında işinize yarayacak mesajları baştan iyi düşünerek tek tek öngörün, bunları bir mesaj kanalı olan kulağınızın ağzından içeri bırakın. Gerisine hiç karışmayın.

Psk. İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Mütevazilik Psikolojisi : "Aman Efendim Estağfirullah" Kültürünün Davranışlarımız Üzerindeki Rolü (Sosyal Psikoloji Yazıları)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     9 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Mütevazilik Psikolojisi : "Aman Efendim Estağfirullah" Kültürünün Davranışlarımız Üzerindeki Rolü (Sosyal Psikoloji Yazıları)' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:11
Top