2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Emme Refleksi, Anne Sütü ve Ruhsal Yansımaları
MAKALE #13867 © Yazan Psk.Dnş.İbrahim GÜLYAŞAR | Yayın Aralık 2014 | 5,084 Okuyucu
Anne sütü fiziksel olarak saymakla bitmeyen bir üne sahiptir. Bununla ilgili bugüne kadar açıklananlar yetmedi her zaman yenileri eklene eklene anlatılmaya devam etmektedir.

Peki anne sütü fiziksel bu kadar faydalıysa ruhsal nasıl bir etki oluşturmaktadır... Açlık dürtüsünün baş edilemeyen baskısı memeye saldırıyla başlayan bir hareketin bebeğin ağzına ilk akışıyla dinginliğe dönüştüğü muhteşem an. Reklamlardaki kızgın kumlardan serin sulara olsa gerek çocuk için. Peki bu dürtü nedir ki böyle yoğun bir şekilde çocuğu anneye doğru itmekte. Yaşamda kalma dürtüsü insanoğlu ve diğer tüm canlılara bahşedilmiş en önemli dürtü türlerinden birisidir. Diğer varlıklar insanoğlunun aksine kendi başına bu dürtüyü giderebilme, yemeğe yönelebilme, harekete geçme, onu elde etme ve açlık duygusunu giderebilme üzerine kodlanmıştır. İnsan kavramının en küçük yapı birimi olan bebekte açlık dürtüsü geldiğinde bunu talep edip yaşamda kalmak için mücadele etmesi gerekmektedir. Fakat bebek diğer canlılardan bu konuda eksik bir tarafa sahiptir. Dışarıdan bir destek almadan bu sorun çözümlemek imkansızdır. Açlık dürtüsü geldiğinde çocuk etraftakilerinin dikkatini çekmek için ağlamaya başlar.Ağlama davranışını farklı tepkiler için kullansa da bebek, bunun etraftakilerin uyarılacağı bir sinyal olduğunu en kısa sürede kavrayacaktır. Annenin / süt annenin bebeğin yanına gelmesi ve memeyi çocuğa sunmasıyla ağlama yerini emme refleksinin açlık dürtüsünü bastırıp yaşamsal önem taşıyan sıvının verdiği hazza götürür.

Bu hazla birlikte bebeğin vücudundaki gerginlik normal seviyeler inmeye başlar ardından bebeğin iç dünyasında yeni duyguların oluşma evresi gelir. Memeden gelen her süt yudumuyla birlikte çalışan onlarca kas bebeğin iç dünyasına hazzın akışını sağlar. Bebek mutluluk, huzur, sakinlik, dinginlik, rahatlama, güven, korunma, kapsanma, sevilme, ilgi duyulma, önemli hissedilme gibi ileriki yaşlarda da hayati öneme sahip olacağı duyguları tatmaya başlar. Anne sütü yaşam bahşetmiştir. Bebeği cehennem diye tabir edilen kaotik ortamdan alıp cennetin en güzel pınarları, gölgelikleri ve en temiz gökyüzünün olduğu yere taşımıştır. Bu dönemde bebek anneyle kaynaşma içerisine girmeye başlar. Emme etkinliği içinde çocuk anne tenine dokunacak hem kendisi hem de annesi uyarılacaktır. Bu uyarılma bağlanmayı kuvvetlendirecektir. Bebek anneye dudaklarıyla temas ettiğinde vücudundaki en uyarıcı sinir ağlarının bulunduğu organı yoluyla annenin fiziksel ve ruhsal dünyası arasında derin bir bağ kuruluşuna da sebebiyet verecektir. Dokunulmasıyla başlayan karşılıklı haz alımı annenin kendisini iyi hisseden, göğüslerindeki fazla sütün verdiği baskının hafiflemesiyle oluşan rahatlama, huzur ve gerginlikten kurtuluş içsel dünyasında önemli değişimler yapacaktır. Kapsayıcılık ve koruyuculuk duyguları, merhamet, şefkat, sahiplenme, bakım verme, sevgi gibi güç veren duyguları kendi iç dünyasında çok yoğun hissedecek ve bu duygular annenin yaşadığı tüm olumsuzlukları sanki hiç yaşanmamış gibi ortadan kaldıracaktır. Anne o an herkesten güçlüdür. ALLAH'ın kendisine bahşettiği o özel, o en kıymetli duyguyu bedeninin her zerresinde hissedecektir.

Anne bu ferahlama duygusuyla psikolojik olarak en rahat duygu durumuna geçecektir. Bebekle emzirme esnasında konuşacak, ona bakacak, bebeğe dokunacak tüm bu davranış örüntüleri anne ve bebek için bağlanma köprülerinde önemli yapıtaşları olacaktır.

Anne bebekliğinden bu tarafa ilk bilinç aşamasının oluşmasıyla çevrenin etkisiyle zihninde bebek imajı geliştirmeye başlar. Ötekileşen bebek kavramından benim bebeğim kavramına kadar geçen uzun bir süre. Annenin bebeğini ilk kucağına aldığı an ANNE olduğu andır. Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki her kadın annelik duygusuna sahip değildir. Anne kavramı; kucağına bebeğini alan annenin bebeğiyle göz göze gelmesi esnasında gözlerin birbirine bakışıyla göz pupillerinden bir uyarılmanın gerçekleşmesi sonucu beynin sağ ön lob tarafında bir bölge açılmaktadır ( Daniel STERN). İşte anne kavramı o anda başlar. Bebek anneyi bu bakışın ilk etkisiyle anne yapar. Bu ilk bakış sanki bir volkanın ateşini püskürtmek için en maksimum seviyesine geldiği an gibidir. Daha sonraki süreçte takip eden anne bebek iletişimi beslenme yoluyla en yüksek noktasına erişir.

Doğum sonrası paspartum depresyonu yaşayan anneler ve bebekleri arasındaki ilişkiyi ve çocuğu doğar doğmaz kuvöze alınan anneler ile ilgili bölümü başka bir makalede yazmak için burada değinemeyeceğim. Çünkü emzirme konusunda uzaklaşıp çok daha detaylı konulara girmiş olacağız.

Anne sütü ile beslenmeye başlayan bebek memeye dokunduğu anda haz duygusu başlar, bu haz duygusu yaşam boyu hayati önem taşıyan güvenme, bağlanma, önemli hissedilme, korunma, kapsanma duygularını oluşturacak ve bu duygular sayesinde ilk çocukluk, çocukluk, ön ergenlik, ergenlik, genç yetişkinlik ve yetişkinlik dönemlerinde çıkacak problemleri en asgariye inecek ve çıkacak olan davranışsal veya ruhsal sorunlar daha kolay bir şekilde çözülecektir. Bebeğin memeden süt almasıyla sadece açlık dürtüsünü ortadan kaldırmadığı, ileriki yaşantılar için elzem olan duyguları da ruhsal dünyasına depoladığı bilimsel araştırmalarda ortaya konmuştur.

Diğer taraftan anne sütü almayan, memeyi reddeden, memeden çabucak ayrılıp ek gıdaya geçen, ağzında çok fazla yara oluşmasından dolayı anne sütü ile beslenemeyen bebekler, bunlara etken durumlardan bazıları ise;
annenin ruhsal gerginliği,
hamilelikte yaşanan olumsuz travmatik olayların fetüse yansıması,
annenin paspartum depresyonu yaşaması,
bebeğin emme refleksinin yetersizliğine binaen annenin ve etrafın kaygılı davranışları sonucu çocuğun korkması ve memeden uzaklaşması,
ağzındaki yaraların bilinmemesi sonucu çocuğun haz duygusunun ilk bebeklik dönemi itibariyle ciddi acılarla başlaması, acıya dayanmayan bebeğin tiksinme ile memeden uzaklaşması,

Anne içsel kaygı, anksiyete,korkudan sütteki azalma
veya ilk bebeklik dönemlerine denk gelen dönemde ciddi travmatize yaşantıyla sütün kalitesinin düşmesi veya azalması, yetersizliği bebeğin memeden uzaklaşmasına sebebiyet verir.

Varoluşumuzdan hayatımızın sonuna kadar haz duygusunun etkisi altında yaşamımızı sürdürürüz. Bu yaşamsal öneme sahip yani bizi hayatın içinde sağlıklı boyutta tutmaya yarayan yerinde yeterince haz duygusu, eksik olursa neler olur. Fiziksel boyutuyla ilgili tıbbi çalışmalara bakabilirsiniz. Ruhsal dünyaya etki eden boyutunda ise size yaşam verecek olan, sizin hayat kaynağı sıvınızdan mahrum kalmak ortaya neler çıkaracaktır.

Güven duygusunda zedelenme,

korunma ve kapsanma duygularınızda tam karşılanamama,

Oral dönem geçişinde sıkıntı,

oral dönem savunmalarını ileriki yaşlara ve dönemlere taşıma ( Parmak emme, tırnak yeme, objeleri ağza götürme, sürekli yeme, sigara / alkol - özellikle şişe ile içme- ( sadece oral döneme ait bir problem olarak değerlendirilmemeli), sürekli durmadan konuşma, avuç içini veya farklı yerleri yalama davranışı, ağız veya dille ilgili tikler geliştirme.

Cinsel hayatıyla ilgili problem durumları çıkacaktır. Partnerinin öpmesi veya partnerini öpme durumlarında içsel huzursuzluk anksiyete yaşama durumu ortaya çıkabilir. Orgazma ulaşma yolları ciddi boyutlarda farklılık gösterebilir. Çünkü emme davranışı ilk erotizm duygularının bağlantısıdır. Bebek ağız yoluyla uyarılma yaşar ve ilkel erotizasyon duygusunu bu yolla edinir.

Emme refleksi ve oral yolla doyum ilk omnipotent yapının oluşumuna da etki ettiği için bebek kendi güçlülüğünü keşfedemeyecek, bu işlevi yerine getiremediği için yetersizlik, eksiklik duygusunu yaşayacaktır.
Isırma,parçalama gibi saldırgan davranışların altında bebeklik dönemindeki anne memesiyle beslenememenin dışa vurumları bulguları da mevcuttur.
Bebek emme davranışı içinde olmadığı için anneden yeterli ten teması alamayacaktır. Bunun sonucunda dokunsal nitelikte duygusal boşluklar yaşama ihtimali daha fazla olacak, duygusal gelişim noktasında sıkıntılar ortaya çıkabilecektir. Çünkü emme esnasında annenin sol göğsünü emerken çocuk annenin sol gözüne daha yakın olacak ve annenin sol gözünden yine annenin sağ beynine (duyguların olduğu beyin lobuna) daha kolay ulaşabilecektir.
Bebeklik döneminde yaşananlar semantik hafıza da ve beden hafızasında kayıt edilmektedir. Fakat bebeklik dönemindeki kayıtlar ileriki dönemlerde bilinçdışı olarak ortaya çıktığı için kişiler en alt nedenine ulaşmakta zorlanmakta ve sağlıklı, kaliteli bir hayat sürdürmekte zorluk çekmektedirler.
Bu problem durumundan kurtulmanın yolu ise bireysel terapi almakla mümkün olmaktadır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Emme Refleksi, Anne Sütü ve Ruhsal Yansımaları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.İbrahim GÜLYAŞAR'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.İbrahim GÜLYAŞAR'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İbrahim GÜLYAŞAR Fotoğraf
Psk.Dnş.İbrahim GÜLYAŞAR
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi32 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.İbrahim GÜLYAŞAR'ın Makaleleri
► Cinselliğe Bakış ve Korku Refleksi Vajinismus Psk.Beril PAPUÇÇUER CEYLAN
► Parmak Emme Problemi Sümeyye BÜYÜK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Emme Refleksi, Anne Sütü ve Ruhsal Yansımaları' başlığıyla benzeşen toplam 45 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Hayatımı Paylaşıyorum Eylül 2015
► Okul Fobisi Eylül 2015
► Aşk Yarası Mart 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


22:16
Top