Hayat Süreçtir, Ölüm Sonuç
ALGIDA SEÇICILIK DENILEN ÖGE BIZIM IHTIYAÇLARIMIZDAN KAYNAKLIDIR. DUYGU VE DÜŞÜNCELERIMIZ IHTIYAÇLARIMIZI ŞEKILLENDIRMEMIZ DE FIZYOLOJIK IHTIYAÇLARIMIZ KADAR BÜYÜK ROL OYNAR.
burada ki dinamik o anda neye ihtiyacımız olduğudur. aç isek yemeklere gözümüz kayar ve önümüze gelen bir restorana girip karnımızı doyururuz. daha çok aç isek o zaman yemek bile seçmeden ilk simitçiye karnımızı doyurmak adına saldırabilir, daha da aç isek ve hiç paramız yok ise çala bile biliriz.
doymak temel bir ihtiyaçtır. insanoğlu ihtiyaçlar hiyerarşisinde öncelikli temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere programlanmıştır.
bunlar hayatın devamı için öncelikle yemek-içmek, barınmak...
nesillerin devamı için üremek gibi bir skala da yelpazelenerek devam eder.
başlangıçta ki ihtiyaçlarını başarı ile sağlayabilen insan hayatta kalabilmeyi başarmış demektir ve artık daha üst ihtiyaçlarına yönelecektir.
bu ihtiyaçlarını karşılamak için kapitalist toplum düzenin de para kazanması gerekir. para hayatın devamı için gerekli bir araçtır.
oysa bir süre sonra para kazanmak bir araç olmaktan çıkıp, bir amaç olmaya başlar. bunun başladığı noktada hayatımız biter ama biz bunu bilmeyiz.
arabalarımız evlerimiz artar 7-24 çalışıyor oluruz. emekli olduğumuz da öleceğimiz fikri beyinlerimize enjekte edilmiştir.
öyle ya emeklilik ölüme yaklaşmak demektir bilişsel kodlarımız da, oysa bunun da daha bir çok şey gibi yanlış kodlanmış olabileceğini düşünmeyiz.
üretkenlik harikadır lakin istediğimiz işi mi yapıyoruz yoksa durursam düşerim mantığı ile sadece bildiğimiz şeyleri mi tekrar ediyoruz bir yaşam boyu
kendimize ne kadar vakit ayırıyoruz... boş kalalım mesela canımız sıkılsın hatta
olmaz ki dediğinizi duyar gibiyim... olmaz
60-70 yaşlarına kadar çalışıp, ölümü geciktiremezsiniz. kendinizi dinlemeye vakit bulamadığınız bir hayat, istediğiniz şeyleri yapamadığınız, istediğiniz yerleri gezip göremediğiniz, sevdiklerinizle paylaşamadığınız bir yaşam ne kadar uzun olabilir ki, ne kadar anlamlı *
ihtiyaçlar piramidine geri dönecek olursak en üstte kişinin kendini gerçekleştirmesi bulunur.
belki hayatta ki amacınız en tepeye tırmanmak olabilir, ne dersiniz...ama seçim yapmak zorundasınız ya kendi tepenize ya da diğerlerinin ve kapitalizmin pompaladığı; size dağ gibi sunulan tepeciğe tırmanacaksınız.
sonuç ta her ikisi de tırmanmak diyebilirsiniz ama ömür tırmanmak ile geçecekse sonuç mudur önemli olan süreç mi
her gününüz istediğiniz gibi geçebilir ve siz yine de yeteri kadar para kazanabilir, geri kalan zamanınızı da gerçekten yaşamaya harcayabilirsiniz.
daha da ileri gideceğim sevdiğiniz bir işi yapıyorsunuz işinize aşıksınız diyelim ki; yine de sizi sadece işiniz besleyemez.
önemli olan süreçtir oysa insanoğlu hep bir hedef koyar.
hedef odaklı olmak kötüdür demiyorum ama yaşam süreçtir.
''şu unvanı da alsam tamam, şu kadar daha kazanırsam tamamdır, bir ev bir araba daha alsam harika sonra kendime bakacağım'' lar bitmez ama hayat biter.
UZUN hayat ANLAMLI hayat olsa idi uzun ve anlamlı bir hayatı seçmez miydik hepimiz
mutlu yaşadığımız bir hayatı; yarış atı gibi oradan oraya koşuşturmadığımız, güne offf yerine ohhh diye başladığımız, mis gibi havayı içimize çekme lüksünden şu unvanı da alayım, şu kadar daha kazanayım diye vazgeçmediğimiz bir yaşam sürmeyi hangimiz istemezdik.
oysa böyle yaşayan insanları ne kadar da kınıyoruz; bize benzemedikleri, bizim gibi uyanmadıkları, sevgilerini ve duygularını doya doya yaşamak istedikleri ve bunu başardıkları için
içimizde ki asıl olan biz ona imreniyor , öykünüyor ama genellenmiş kodlardan da kurtulamıyoruz.
diğerinin gözünde ki başarıya mağlubuz hepimiz; kendi gözümüz de bir başarı tarifimiz yok aslında...
klişelerle yaşıyoruz ki bu klişeler bizi hep bir hedef koymaya ve makineleşmişçesine yaşamaya mahkum ediyor.
biz kaçırdığımız anlarla sadece hedeflere vardığımız da kısa süreli mutluluklar yaşıyoruz, yolu yaşamıyoruz aslında
bir hedeften diğerine koşuyoruz. soluk noktalarımız da yaşadığımız günler kadar yaşadiğimizi bilmeden, ne yaşadığımızı bilmeden anı kaçırarak geçiyor hayat
sorsalar toplam kaç gün yaşadın kaç başarı saydığımız iş yaptıysak o kadar diyeceğiz neredeyse
gülümsüyoruz da üstelik ağlanacak halimize
yola bak yolu yaşa
hayat siz son ereğe ulaşmaya çalışırken geçen süreçtir çünkü.
Uzm. Psikolog Esra Erdoğan
burada ki dinamik o anda neye ihtiyacımız olduğudur. aç isek yemeklere gözümüz kayar ve önümüze gelen bir restorana girip karnımızı doyururuz. daha çok aç isek o zaman yemek bile seçmeden ilk simitçiye karnımızı doyurmak adına saldırabilir, daha da aç isek ve hiç paramız yok ise çala bile biliriz.
doymak temel bir ihtiyaçtır. insanoğlu ihtiyaçlar hiyerarşisinde öncelikli temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere programlanmıştır.
bunlar hayatın devamı için öncelikle yemek-içmek, barınmak...
nesillerin devamı için üremek gibi bir skala da yelpazelenerek devam eder.
başlangıçta ki ihtiyaçlarını başarı ile sağlayabilen insan hayatta kalabilmeyi başarmış demektir ve artık daha üst ihtiyaçlarına yönelecektir.
bu ihtiyaçlarını karşılamak için kapitalist toplum düzenin de para kazanması gerekir. para hayatın devamı için gerekli bir araçtır.
oysa bir süre sonra para kazanmak bir araç olmaktan çıkıp, bir amaç olmaya başlar. bunun başladığı noktada hayatımız biter ama biz bunu bilmeyiz.
arabalarımız evlerimiz artar 7-24 çalışıyor oluruz. emekli olduğumuz da öleceğimiz fikri beyinlerimize enjekte edilmiştir.
öyle ya emeklilik ölüme yaklaşmak demektir bilişsel kodlarımız da, oysa bunun da daha bir çok şey gibi yanlış kodlanmış olabileceğini düşünmeyiz.
üretkenlik harikadır lakin istediğimiz işi mi yapıyoruz yoksa durursam düşerim mantığı ile sadece bildiğimiz şeyleri mi tekrar ediyoruz bir yaşam boyu
kendimize ne kadar vakit ayırıyoruz... boş kalalım mesela canımız sıkılsın hatta
olmaz ki dediğinizi duyar gibiyim... olmaz
60-70 yaşlarına kadar çalışıp, ölümü geciktiremezsiniz. kendinizi dinlemeye vakit bulamadığınız bir hayat, istediğiniz şeyleri yapamadığınız, istediğiniz yerleri gezip göremediğiniz, sevdiklerinizle paylaşamadığınız bir yaşam ne kadar uzun olabilir ki, ne kadar anlamlı *
ihtiyaçlar piramidine geri dönecek olursak en üstte kişinin kendini gerçekleştirmesi bulunur.
belki hayatta ki amacınız en tepeye tırmanmak olabilir, ne dersiniz...ama seçim yapmak zorundasınız ya kendi tepenize ya da diğerlerinin ve kapitalizmin pompaladığı; size dağ gibi sunulan tepeciğe tırmanacaksınız.
sonuç ta her ikisi de tırmanmak diyebilirsiniz ama ömür tırmanmak ile geçecekse sonuç mudur önemli olan süreç mi
her gününüz istediğiniz gibi geçebilir ve siz yine de yeteri kadar para kazanabilir, geri kalan zamanınızı da gerçekten yaşamaya harcayabilirsiniz.
daha da ileri gideceğim sevdiğiniz bir işi yapıyorsunuz işinize aşıksınız diyelim ki; yine de sizi sadece işiniz besleyemez.
önemli olan süreçtir oysa insanoğlu hep bir hedef koyar.
hedef odaklı olmak kötüdür demiyorum ama yaşam süreçtir.
''şu unvanı da alsam tamam, şu kadar daha kazanırsam tamamdır, bir ev bir araba daha alsam harika sonra kendime bakacağım'' lar bitmez ama hayat biter.
UZUN hayat ANLAMLI hayat olsa idi uzun ve anlamlı bir hayatı seçmez miydik hepimiz
mutlu yaşadığımız bir hayatı; yarış atı gibi oradan oraya koşuşturmadığımız, güne offf yerine ohhh diye başladığımız, mis gibi havayı içimize çekme lüksünden şu unvanı da alayım, şu kadar daha kazanayım diye vazgeçmediğimiz bir yaşam sürmeyi hangimiz istemezdik.
oysa böyle yaşayan insanları ne kadar da kınıyoruz; bize benzemedikleri, bizim gibi uyanmadıkları, sevgilerini ve duygularını doya doya yaşamak istedikleri ve bunu başardıkları için
içimizde ki asıl olan biz ona imreniyor , öykünüyor ama genellenmiş kodlardan da kurtulamıyoruz.
diğerinin gözünde ki başarıya mağlubuz hepimiz; kendi gözümüz de bir başarı tarifimiz yok aslında...
klişelerle yaşıyoruz ki bu klişeler bizi hep bir hedef koymaya ve makineleşmişçesine yaşamaya mahkum ediyor.
biz kaçırdığımız anlarla sadece hedeflere vardığımız da kısa süreli mutluluklar yaşıyoruz, yolu yaşamıyoruz aslında
bir hedeften diğerine koşuyoruz. soluk noktalarımız da yaşadığımız günler kadar yaşadiğimizi bilmeden, ne yaşadığımızı bilmeden anı kaçırarak geçiyor hayat
sorsalar toplam kaç gün yaşadın kaç başarı saydığımız iş yaptıysak o kadar diyeceğiz neredeyse
gülümsüyoruz da üstelik ağlanacak halimize
yola bak yolu yaşa
hayat siz son ereğe ulaşmaya çalışırken geçen süreçtir çünkü.
Uzm. Psikolog Esra Erdoğan
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Hayat Süreçtir, Ölüm Sonuç" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esra ERDOĞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esra ERDOĞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.