2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Anne Baba Tutumlarının Birey Üzerindeki Etkileri
MAKALE #20793 © Yazan Psk.Büşra ÇOLAK YILMAZ | Yayın Eylül 2019 | 2,712 Okuyucu
Anne Baba Tutumlarının Birey Üzerindeki Etkileri
İnsanın hikayesini oluşturan en önemli faktör, hiç şüphesiz bakım verenle kurduğu ilişkinin kalitesidir. Kimlik ve kişilik inşası, arkadaşlıkları, ileride kuracağı aile, seçeceği meslek ve daha pek çok tercih için kişi, anne babasının onu yetiştirme şeklinden bir şekilde etkilenmektedir.
Bu yazıda, anne baba tutumları, demokratik, aşırı koruyucu ve müdahale edici, aşırı otoriter ve baskıcı, aşırı serbest ve hoşgörülü, ilgisiz ve kayıtsız, dengesiz ve kararsız tutumlar olmak üzere tasnif edilmiş ve bu tutumların kişinin kendisi ve hayatı üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Demokratik Tutumun Birey Üzerindeki Etkileri

Demokratik ailelerde yetişen çocuklar bir sevgi ortamı içindedirler ve fikirlerine saygı gösterilir. Çocuklar, ebeveyn otoritesinden korkmadan, belirlenmiş olan kısıtlamalar hariç isteklerini ve düşüncelerini rahatça dillendirebilirler. Böyle ailelerde yetişen çocuklar kendilerini daha iyi tanır ve eksiklerinin farkında olurlar. Böylece kendilerini gerçekleştirebilme imkânı bulurlar. Bu ailelerin çocukları, değerli olduğunu hisseder, yetişkinlikte de kendine güveni yüksektir (Olcay, 2008, s.85; Özgüven, 2001, s. 213).
Bununla birlikte, demokratik tutumu benimseyen anne babalar, nedenler ve sorumluluklar ile ilgili çocukların açıklamalar yaparlar. Dolayısıyla çocuklar, diğer insanların duygularının farkında olarak, ahlaki ve sosyal kurallara ve değerlere saygılı bir şekilde yetişirler (Şendil ve Balkan, 2005, s. 84). Buradan yola çıkılarak, demokratik tutum ile yetişmiş olan bireylerin, kendileri kadar başkalarının da saygıdeğer oldukları noktasında bilinçli, insanların duygularını ve düşüncelerini görerek empati yapabilen insanlar oldukları sonucuna ulaşılabilir.
Aile içinde kullanılan denetim mekanizması, çocuğa kendi kendisini kontrol edebilme becerisini kazandırır. Dolayısıyla çocuk özdenetim sahibi bir yetişkin olacaktır. Evdeki meselelerde bir rolü ve sorumluluğu olduğundan, girişimcilik yönü gelişir. Ayrı bir birey olmasının kabul edilmesi ve bağımsız bir kişilik geliştirmesi için desteklenmesi, çocuğun kendi başına karar alabilme mekanizması oluşturmasını sağlar. Ancak, bu kararları alırken başkalarına da saygılı olması gerektiğini bilir (Kulaksızoğlu, 2011, s. 118-119). Kısaca, bu şekilde büyütülen bireylerin, otokontrol mekanizmalarının sağlıklı şekilde işlediği ve karar alırken sorumluluk bilinci taşıdıkları söylenebilir.
Demokratik ailede yetişmiş çocuklar da herkes gibi problemler yaşayabilir. Ancak bu kişiler problem çözme becerisi yüksek kişilerdir. Gerektiğinde yardım alabilir ve sorunlarını yerli yerince ifade edebilirler (Dönmezer, 1999, s. 66).
Özetle, demokratik anne baba tutumu ile yetişen bireylerin, özdenetim sahibi, üretken, problem çözme becerisi yüksek, yapıcı, kendine güvenen, düşüncelerini çekinmeden dile getiren, girişimci, sorumluluk sahibi, bağımsızca hareket edebilen, başkalarına saygılı, gelişime açık, sosyal yönü kuvvetli, sağlıklı ve uyumlu kişiler olacakları düşünülmektedir (Dönmezer, 1999, s. 66; Kulaksızoğlu, 2011, s.s. 118-119; Özgüven, 2001, s. 213; Şendil ve Balkan, 2005, s. 84 Yavuzer, 2005, s.s. 33-34).
Aşırı Koruyucu Müdahale Edici Tutumun Birey Üzerindeki Etkileri

Aşırı koruyucu müdahale edici anne baba tutumu, bireyin çocukluğunda anne ve babasına, yetişkinlikte ise başka insanlara bağımlı olmasına sebep olur. Kendi başına kalmakta güçlük çekme, genellikle duygusal ve alıngan olma, bu şekilde yetiştirilmiş bireylerde görülen özelliklerdendir. Bu kişiler genellikle bağımsız bir kişilik geliştiremezler ve kendilerini gerçekleştirme ihtimalleri düşüktür. Ebeveyni tarafından her isteklerinin devamlı olarak yerine getirilmesi sonucu diğer sosyal ortamlarda da aynı muameleyi beklerler. Dolayısıyla sosyal uyumları düşüktür. Çevreleri tarafından şımarık olarak değerlendirilirler. Girişkenlik yeteneklerini geliştirememişlerdir ve sorumluluklarını yerine getirmede devamlı başkalarının desteğine ihtiyaç duyarlar (Can, 1998, s. 120; Özgüven, 2001, s. 214-215). Buradan özetle, böyle aşırı koruyucu müdahale edici tutum ile yetişen çocukların bağımsız hareket etme ve kendini gerçekleştirme noktasında yetersiz oldukları sonucuna varılabilir.
Ayrıca, aşırı koruyucu ve müdahale edici anne baba tutumu, okul öncesi dönem çocuklarında henüz öz bakım becerilerinin gelişmemesine sebep olabilmektedir (Dursun, 2010, s. 35).
Bunun yanı sıra, anne babaların aşırı koruma göstermeleri ve müdahaleleri sonucu çocuk, kendi başına karar vermekte zorlanan ve anne babasına sormadan girişimde bulunamayan bir bireye dönüşebilmektedir. İsteklerini ağlayarak dile getirme ve dediği olana dek ağlamayı sürdürme davranışı gösteren dediğim dedik ve inatçı bireyler haline gelirler. Böylece sosyal grupların içine girmekte ve gruba kabul edilmede zorlanırlar (Çağdaş, 2012, s. 148; Navaro, 1989, s. 123). Kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan kişiler olurlar. Bu şekilde bağımlılık, bu çocukların hayatları boyunca sürebilir ve aynı koruma duygusunu eşlerinden bekleyebilirler (Ünüvar, 2008, s. 9; Yavuzer, 1999, s. 141). Yani, bu çocuklar sosyal becerileri gelişmemiş, kırılgan çocuklar olabilmektedir.
Öte yandan, ebeveynler, aşırı koruyucu tutumları ile çocuklarına yardım ettiklerini düşünmektedirler; ancak bu tutum gelişim süreci için son derece zararlıdır. Çocukların kendi gelişim çizgileri doğrultusunda, her yaşta yapmaya muktedir oldukları çeşitli davranışlar vardır. Aşırı derecede müdahale edici tutum gösteren anne babaların yetiştirdikleri çocuklar ise gelişim dönemlerinin gerektirdiği becerileri yerine getirmekte zorlanırlar. Bireysel olarak yapabilecekleri işlere anne babaların müdahil olması, çocukların otonom gelişimlerine ket vururken, özerk davranış biçimlerinin oluşmasına da engel teşkil etmektedir (Yavuzer, 1999, s. 32).
Bir başka görüşe göre, aşırı koruyucu ve müdahale edici anne babaların çocukları, hayatın doğal akışı içinde karşılaştıkları zorluklarla başa çıkma noktasında deneyimsizdirler. Bu nedenle, tek başlarına sürdürecekleri bir hayatın içinde son derece savunmasızdırlar. Öğrenilmiş çaresizlik olarak bilinen ve karşılaşılan engeller karşısında yenilgiyi çabuk kabullenme, anne babası aşırı koruyucu ve müdahaleci olan çocukların temel özelliğidir (Kaya ve diğerleri, 2012, s. 210).
Aşırı koruyucu ve müdahale edici anne baba tutumu ile yetişen çocuklar ile ilgili özet bir açıklama yapılacak olursa, bu çocuklar, ötekine bağımlı, otonom gelişimi yetersiz, sosyal becerileri az gelişmiş, güçlüklere karşı dayanıksız bireyler olmaktadırlar.
Aşırı Otoriter ve Baskıcı Tutumun Birey Üzerindeki Etkileri

Otoriter tutum ile yetiştirilmiş çocuklar, kendilik bilinci kazanamamış ve içsel doğasına uygun yaşayamayan bireyler olurlar. Ayrıca bu bireyler otokontrol mekanizması da geliştiremezler (Aydın, 2010, s. 15; Şendil ve Balkan, 2005, s. 86).
Bununla birlikte, şiddetli şekilde baskı altında tutulan otoriter anne babaların çocukları aşağılık duygusu geliştirirken, içe kapanık, hassas, korkak ve çekingen olurlar (Kaya ve diğerleri, 2012, s. 201).
Otoriter tutumun çocuk üzerinde bir başka etkisi ise geçmiş literatürde şu anlama gelen cümleler ile anlatılmıştır: Sürekli olarak eleştiri ile yüz yüze gelme sonucunda çocuk anne babasının söylediği sözlerin ve inandığı değerlerin doğru olduğu şeklinde bir inanç geliştirir. (Kulaksızoğlu, 2011, s. 37). Baskıcı ve otoriter tutum sergileyen anne babaların eleştirel tavırları zamanla çocuğun attığı her adıma yansır. Dolayısıyla çocuk giriştiği her işte yanlış yapıyor olduğundan korku duyar. Duygularının ve düşüncelerinin görülmemesi, anlaşılmaması üzerine bunları içine atar ve bastırır (Yılmazer, 2007, s. 11). Böylece, bu şekilde büyüyen çocuklarla ilgili olarak, inançlar ve değerler noktasında tutucu ve girişimcilik noktasında yetersiz oldukları söylenebilir.
Bunların yanı sıra, otoriter ve baskıcı tutum ile yetişen çocuklar paranoid kişilik geliştirebilirler. Anne babalar temelde yoğun aşağılık duygularına sahip olduklarından, bu açığı kapatmak adına üstünlük çabasıyla hareket ederek, çocuklarının da devamlı surette bunu kanıtlamasını isterler. Bu tutum, çocuğun kendisine saygısını yitirerek yalnız kalmasına ve insanlara karşı güveninin azalmasına sebep olur (Geçtan, 2013, s. 133). Ayrıca bu durum yeni işlere girişme ve yeni başarılar elde etme oranlarını da düşürmektedir (Altınay, 2012, s. 17).
Buna benzer olarak, başka bir eserde belirtildiğine göre, aşırı baskı altında yetiştirilmesinden dolayı çocuk kendisini rahat ifade edemez, kendine güvensiz olur ve bağımsız bir kişilik geliştiremez. Böylece yeni işlere girişme ve bir işte başarılı olma konusunda kendi potansiyelini ortaya çıkaramaz. Akranlarına kıyasla sosyal becerileri düşük bir birey olur. Davranışlarını baskı altında iken zorla geliştirmesi ve bunları içselleştirememesi sonucu gerçek kimliğini deneyimleyemez ve kendisini yansıtmayan bir hayatı yaşamak durumunda kalır (Yavuzer, 2003, s. 26).
Bununla birlikte, aşırı otoriter ve baskıcı ailelerde yetişen çocuklar, duygu ve düşüncelerin açıkça ifade edilmesinin devamlı olarak engellenmesi sebebiyle, pasif saldırganlık geliştirebilmektedirler. Saldırganlık duygularını kendilerinden güçsüz olan kişilere kanalize ederler. Fiziksel cezalandırmayı anne babadan model alarak başkalarıyla kurduklar ilişkilerde şiddete başvurabilirler. Bu kişiler, genellikle otoriteden korkan ve güçlü olana boyun eğme eğiliminde bulunan, otoritenin etkisi kalktığında saldırganlaşan, kendisinden güçsüz olana karşı acımasız kişiler olurlar (Kulaksızoğlu, 2011, s. 122).
Öte yandan, gereğinden fazla baskı ve disiplin görerek korku ile sindirilmiş olan bazı çocuklarda “gizli karşı koyma” denilen birtakım davranışlara rastlanabilir. Çocuk, bu sayede baskılara karşı dolaylı olarak baş kaldırmış olur. Otoriter ve baskıcı tutum sergileyen bu anne babalara karşı çocuklar onların hoşlanmadıkları konuları öğrenip özellikle bu konularla ilgili davranışlar sergiler ve onları üzerek öç almış olurlar. Örneğin anne baba ders çalışma üzerine oldukça titiz ise onlar da ders çalışmak yerine ihmal eder ve ertelerler. Zamanla anne babalarından nefret etme, sinirlerine hâkim olmakta güçlük çekme, alınganlık ve çabuk parlayıverme, birtakım yersiz korku ve kaygılara sahip olma gibi durumlar ortaya çıkabilir (Yılmazer, 2007, s. 12).
Özetlenecek olursa, aşrı otoriter anne baba tutumu ile yetişen bireyler, özgüveni düşük, duygu ayarlama kapasitesi yetersiz, mağdur iken zalimleşebilen, yetersizlik duyguları olan, şüpheci, bastırma mekanizmasını çok kullanan ve otoriteden çekinen kişiler olmaktadırlar.
Aşırı Serbest ve Hoşgörülü Anne Baba Tutumunun Birey Üzerindeki Etkileri

Çocuğun aşırı serbest tutumla yetiştirilmesi ve abartılı bir sevgi ortamında büyümesi onun zamanla doyumsuz bir birey olmasına sebep olabilir. Çocuk, kendisine boyun eğen anne baba karşısında hükmeden konumda bulunur ve anne babasına çok az saygı gösterir. Zamanla sadece anne babaya karşı değil sosyal ortamda ilişkide bulunduğu insanlara karşı da egemen olma eğiliminde bulunabilir (Yavuzer, 2013, s.30).
Bununla birlikte, bu tutum ile yetiştirilen çocuklara karşı hiçbir şekilde disiplin veya denetim uygulanmaz. Yanlış davranışa karşı bir yaptırım uygulama söz konusu değildir. Olumlu veya olumsuz herhangi bir davranışına gerekli tepkiyi almayan çocuk, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmekte güçlük çeker (Adam, 2009, s. 200).
Daha önce de belirtildiği üzere, aşırı hoşgörülü anne ve babalar, çocuklarının isteklerine hiçbir şekilde sınırlama veya denetim getirmezler. Bu tutumun sürekli tekrarlanması sonucu, çocuklar istek, duygu ve dürtülerini denetleyemeyen, kıran, vuran ve agresif çocuklar oldukları tespit edilmiştir. Aile içi huzuru ciddi şekilde etkileyen bu durum, çocuğun bitmeyen istekleri ve kontrolsüz davranışları sonucu anne babanın son derece zorlanmalarına ve sabırlarının zaman zaman taşmasına sebep olur. Böyle zamanlarda anne babalar önceki tutumlarının tam tersi olacak şekilde sert davranırlar. Daha önce hoşgörülü olan ancak bu kez sert davranan anne baba, tamamen karmaşık bir durumun ortaya çıkmasına sebep olur (Ekşi, 1990, s. 52).
Buna ek olarak, arzu ve isteklerinin ön planda tutulmasından dolayı bu tutum ile yetiştirilen çocuklar, olgunluktan uzak, bencil ve sorumluluk almayan bireyler haline gelebilirler. Bu şekilde aşırı hoşgörü, yardımlaşma, paylaşma, fedakârlık ve işbirliği becerisinin gelişmesine engel teşkil etmektedir. Yalnızca kendi çıkarlarını düşünme, başkalarının haklarında saygı göstermeme gibi davranışlar sergilerler. Böyle çocuklar arkadaş ortamında gruba alınmaz ve grubun dışına itilirler. (Çağdaş, 2012, s.142; Şendil ve Balkan, 2005, s. 90). Dolayısıyla, aşırı serbest ve hoşgörülü anne babaların çocuklarının, sosyal ilişkiler noktasında başarısız ve yalnız bireyler oldukları düşünülebilir.
Aşırı serbest ve hoşgörülü anne babalar tarafından yetiştirilen çocukların yalnızlaşmalarının bir başka sebebi daha vardır. Her istedikleri anında karşılanan bu çocuklar, sosyal hayatta da aynı muameleyi beklemekte ve ailelerindeki hoşgörüyü gerçek hayatta göremeyince büyük kırılmalar yaşayarak tekrar kırılmaktan duyulan korku sebebiyle kendi kabuklarına çekilirler (Kaya ve diğerleri, 2012, s. 210).
İlgisiz ve Kayıtsız Tutumun Birey Üzerindeki Etkileri

İlgisiz ve kayıtsız tutum ile yetiştirilen çocuklarda saldırganlık eğiliminin yüksek olduğu görülmektedir. Öyle çocuklar, öğretmenlerine, arkadaşlarına ve etraflarındaki eşyalara zarar verebilmektedirler (Yavuzer, 2005, s. 33). Bunun tam tersi şeklinde içine kapanık, hakkını aramakta başarılı olamayan, sinmiş bireyler olarak da kişilik geliştirmeleri mümkündür (Özgüven, 2001, s. 216). Dolayısıyla, bu tutum ile yetişmiş olan bireylerin, saldırgan ve çekinik olmak üzere iki ayrı uçta bulunmaları muhtemeldir.
İlgisiz anne ve babaların çocuklarını ihmal etmeleri ve onların ilgi ve yeteneklerine karşı kayıtsız olmaları sonucu çocuklar agresif bir tutum içinde olurlar. Bunun yanı sıra, ailede ilgi görememeleri sebebi ile dikkat çekme ve varlığını kanıtlama motivasyonu ile hareket ederler. Devam eden süreçte ise çocuğun evde görmediği sevgiyi dışarıda araması ve aileden uzaklaşması, yaşanması muhtemel bir süreçtir. (Kaya ve diğerleri, 2012, s. 210). Özetle, ilgisiz ve kayıtsız tutum ile yetişen bireylerin yaşadıkları süreç ile ilgili olarak, öfke duygusu barındırma, dikkat çekmek isteme ve aileden çevreye yönelme eğilimlerinden söz edilebilir.
Bunun yanı sıra, anne babası tarafından ilgisiz ve kayıtsız tutumla büyütülen bireyler, kolay manipüle edilebilir kişilerdir. Karşılarına çıkan kişilerden etkilenirler ve kötü niyetli kişilerin emrinde çalıştıkları takdirde kolayca suç işleyebilirler (Adam, 2009, s. 200).
Konuya farklı bir bakış açısı kazandıran Ekşi (1990, s.17), anne ve babası tarafından psikolojik olarak reddedildiğini ve benimsenmediğini fark eden çocukların, tadamadıkları bu hissi ve doyumu okulda ve mesleki başarılarda arayarak, bu şekilde ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıklarını belirtmiştir. Bu bilgi ışığında, ilgisiz anne baba tutumunun akademik ve mesleki başarı noktasında kişiyi motive ettiği sonucuna varılabilir.
Bir başka araştırmada ise, çocuklarının farkında bile olmadan yaşayan ilgisiz anne babaların, çocuklarının herhangi bir problemleri olduğunda, bunları çözmek için de uğraşmadıkları, dolayısı ile çocukların tüm işlerini tek başlarına yapmak ve karşılarına çıkan problemleri kendileri çözmek zorunda kaldıkları belirtilmiştir. Araştırma, çocukların böylece sosyal uyum noktasında daha başarılı olabileceklerini tespit etmiştir (Bilir ve Dabanlı, 1981. s. 178). Bu araştırmanın penceresinden bakıldığında, her işini tek başına yapan ve sorumluluğunu kendisi üstlenen bu çocukların, sosyal hayatta başarılı bireyler olabilecekleri sonucuna varılabilir.
Sonuç olarak, ilgisiz ve kayıtsız anne baba tutumu ile yetişen bireylerin, insanlara karşı öfkeli, saldırgan, agresif olmakla birlikte, içe kapanık, ilgi ve sevgi ihtiyacı ile ailesinden uzaklaşıp başkalarına yönelen bir tutumları olduğu görülmektedir. Bu olumsuz etkilerin yanı sıra ilgisiz ve kayıtsız anne baba tutumu, çocukların kendisini göstermek amacı ile akademik ve mesleki anlamda çalışkan ve başarılı olmalarına; bununla birlikte sosyal uyum düzeylerinin yüksek olmasına da zemin hazırlayabilmektedir.
Dengesiz ve Kararsız Anne Baba Tutumunun Birey Üzerindeki Etkileri
Ebeveyn tutumları arasında çocuklara en çok zarar veren tutumlardan biri olan ilgisiz ve dengesiz anne baba tutumu, anne ve babanın karakterlerinin ve düşüncelerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Anne babaların bu dengesiz tutumu, çocukların da iç dünyasında denge sağlayamayan kişiler olmasına sebep olmaktadır (MEGEP, 2007, s. 20).
Diğer taraftan, anne ve babanın aynı konuda birbiri ile tutarsız davranışlar sergilediği bir aile hayatında, çocuklar, hangi konuyu ne şekilde anlamlandırabileceklerini bilemez hale gelmektedirler (Kaya ve diğerleri, 2012, s. 201).
Bunun yanı sıra, aynı davranışı sergiledikleri halde farklı tepkiler ile karşılaştıkları için dengesiz ve tutarsız anne baba tutumu ile yetişen çocuklar, davranışlarına bir ölçüt koyamazlar ve nerede nasıl davranacaklarını bilemezler. Doğru ve uygun olan davranışın ne olduğu konusunda ikilemdedirler (Durmuş, 2006, s. 36; Ünüvar, 2008, s. 8). Böylece bu anne baba tutumu ile yetişen çocuklar, davranışlarına rehberlik edecek sağlıklı değer yargıları geliştiremezler (Ucur, 2005, s. 68).
Anne babansının kararsız ve tutarsız tutumunun bir neticesi olarak, neyi, nerede ve ne zaman yapacağını bilemeyen bir çocuk; yumuşak huylu, ılımlı, ürkek, söz dinleyen, pasif bir kişilik veya kendini ispatlamaya çalışan, sinirli, kavgacı, çabuk öfkelenen, tepkisel bir kişilik yapısı geliştirebilir (Kaya ve diğerleri, 2012, s. 210).
Özetle, çocuklar, doğruları ve yanlışları anne ve babalarından öğrenirler ve onların davranışlarını modellerler. Böylece kendi standartlarını belirlerler. Ancak, anne babanın tutumları uyumsuz ve tutarsız ise, doğru ve yanlış mefhumunu ayırt edemeyen çocuklar, tutarlı davranış modelleri geliştiremezler. Ayrıca birden fazla tutumdan kaynaklanan tutarsızlık, çocuğun karakter gelişiminde de parçalanmaya sebep olabilmektedir (Yavuzer, 1994, s. 41).
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Anne Baba Tutumlarının Birey Üzerindeki Etkileri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Büşra ÇOLAK YILMAZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Büşra ÇOLAK YILMAZ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Büşra ÇOLAK YILMAZ Fotoğraf
Psk.Büşra ÇOLAK YILMAZ
Yalova (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi4 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Büşra ÇOLAK YILMAZ'ın Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Anne Baba Tutumlarının Birey Üzerindeki Etkileri' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Anne Baba Tutumları Eylül 2019
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:40
Top