“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür… Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.” der Gandhi. Yaşadıklarımız, tecrübe diyerek oluşturduğumuz negatif inançlar nötr tepki vermemizi engeller. EMDR Terapi bu negatif inançları pozitife çevirir ve olayları olduğu gibi görmemizi sağlar. Sosyal medyada ;’’EMDR ile unuttum, sildim.’’ gibi cümlelerle karşılaşabilirsiniz. EMDR anılarımızı silmez, unutturmaz sadece o anıya karşı duyarsızlaştırır ve o anı artık eskisi gibi canınızı yakmaz.
Özetle herkesin geçmişinde hatırlanabilecek kadar büyük, kötü etkisi fark edilemeyecek ya da travmatik yönü açıkça anlaşılamayacak kadar küçük olan travmatik yaşanmışlıklar vardır. Bu yaşanmışlıkları, kişilerin iç dünyasında nasıl yorumladığı ve bu olayların hayatlarının akışını nasıl şekillendirdiği çok önemlidir. Örneğin, nedenini hiçbir şekilde bilmediğimiz ama bizi korkutan bir nesne olsun, bu nesne aslında geçmişte yaşadığımız ve tam olarak beynimizin işleyip anlamlandıramadığı bir travmatik olay esnasında beynimize kodlanmış ve daha sonraki süreçte aynı nesne ya da benzer nesneler bizde hep korku durumu yaratmış olabilir. Huzurlu bir ruhsal yaşantı için iç dünyamızı olumsuz olarak etkileyen geçmişten kalan bu anıları ve aynı anıları bize olumsuz olarak çağrıştıran ses, duygu ve duyumları sağlıklı bir şekilde yönlendirmemiz gereklidir ki EMDR bunun için kısa sürede etkili sonuçlar alınabilecek faydalı bir psikoterapi yöntemi olarak günümüzde yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.