MADAGASKAR (Film)


Madagaskar serisini defalarca çocuklarımla beraber izledim. Hepimizin çocuklarımızla izleyeceği keyifli, eğlenceli bir film.

Birbirinden farklı karakterleri olan aslan, zebra, zürafa ve hipopotamın hayvanat bahçesinden kaçması ve sonrasında Madagaskarda, Avrupada ve tekrar Newyorkta yaşadıkları serüvenleri anlatıyor.

Aslan Alex, hayvanların kralı, akılcı, ezber bozamayan, aslan olduğu için "güçlü" ama aslında örümcekten korkan, tedirgin, kendi yeteneklerini ortaya çıkaramamış, .
Zebra Marty, eğlenceli, esprili, yenilikçi, sosyal, dışa dönük, hareketli, doğal, uyanmış, pratik.
Hipopotam Gloria, özgür, özgüvenli, mutlu, uyumlu, keyifli, koruyucu, akılcı, sorun çözme becerisi yüksek, güven veren.
Zürafa Mellman, ürkek, korkak, endişeli, hastalık hastası...


Hayvanat bahçesinde hepsinin temel ihtiyaçları fazlasıyla karşılanmaktadır. Hayvanların elde edemeyeceği rahatlıkta, kolaylıkta ve lüks içinde sanal bir doyum yaşarlar. Koşu bandından, solaryuma, yağlı bifteklerden kokteyllere kadar hepsi ellerinin altındadır.

Marty'nin 10. yaş dönümü, Alex onun için "eğlenceli" bir doğum günü hazırlar, arkadaşları kutlar, küçücük dünyalarında büyük varlıklarıyla mutludurlar yalnız Marty'de bir farklılık vardır. 10. yaşında da her şeyin aynı olması onu belki de uyandırıyordur.
Her şey bir önceki yılın aynısıdır. Aynı hediye, aynı gösteriler, aynı cuma günü. Bi tuhaflık hisseder, bi burukluk. Bunca lüksün içinde belki de içsel fakirliğini fark eder. Penguenlerin hayvanat bahçesinden kaçma planları farkındalığını daha da arttırır,

"Biz buraya ait değiliz."

Ve Marty bu düşünceyle daha da sorgulayıcı olur, vahşi doğayı hatırlar, çimenleri, eşsiz gökyüzünü, yıldızları, koşmayı ve yine koşmayı. Sonrasında doğum gününde bir dilek diler "Vahşi doğaya geri dönmek" ...

"Ben 10 yaşındayım, ömrümün yarısı gitti. Hala siyah üzerine beyaz çizgili mi, beyaz üzerine siyah çizgili mi olduğumu bilmiyorum." diye sorgulamasıyla başlar aslında her şey. 10 yaşında olması ve

"Yolun yarısı" olması bizim içinde belirleyicidir. Yolun yarısı bizde ortalama otuz beştir. Cahit Sıtkı Tarancı da öyle söylemiş "Yaş otuz beş! yolun yarısı eder, Dante gibi ortasındayız ömrün." Maslow'da bu yaşların "Kendini gerçekleştirme" dönemi olduğunu söylemiştir, "Ne olabiliyorsan onu ol." demiştir. Kendini Gerçekleştirme dönemini yaşayabilmek için önce saygınlık, fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik, ait olma ile ilgili temel gereksinimlerin yeterince sağlanması gerekmektedir. Bu ihtiyaçları Hayvanat Bahçesinde fazlasıyla doyurulmuştur. O yüzden Marty diğer ve en zirve basamağa geçiş aşamasındadır.

Marty bize yol gösteriyor, önce tuhaflığı fark et diyor, rahat olabilirsin, istediğin bir çok temel şeye sahip olabilirsin, lüks içinde olabilirsin, ama bi tuhaflık var bunu fark et diyor. Bi tuhaflık yaşıyoruz bizlerde aynı bu hayvanat bahçesinde "Lüks" içinde yaşayan bu hayvanlar gibiyiz. Aslında çoğumuz Alex gibiyiz. Hayvanat Bahçesinde, hayvanların kralı. Keyfi yerinde, yağlı biftekleri her gün hazır, çocuklar onu görmek için sabırsızlanıyor, insanlar ona özel davranıyorlar, arkadaşları var, sıcak yatağında uyuyor... Aslan Alex, neden bıraksın ki bu hayatı, keyfi yerinde, herkes onu istiyor, onu görmek için can atıyor, egosu doyuyor, karnı doyuyor, neden başka bir hayatın özlemini çeksin ki...

Ama Marty fark ediyor, belki de hatırlıyor özgürlüğü ve fark ediyor tuhaf hayatını. Ve fark ettikten sonra sorguluyor ve bize sorgula diyor. Sorular sor, kendinle ilgili, var oluşunla ilgili, yaşam amacın ile ilgili. Soru sor. Soru sorduğunda ve soruda kaldığında yargılamazsın, eleştirmezsin, nötrsündür. Soruna yanıt beklediğinde ise arayış içinde olursun, yol istersin. O yüzden sadece sor yanıt bulmadan, yanıt aramadan, sor ve soruda kal. Böylelikle genişle, böylelikle büyü, böylelikle sıçra...

Sorduğun an farkında olursun, sorduğun an, ANda olursun, sorduğun an otomatik değil farkında düşünür farkında yaşarsın.

Marty bunu yaptı, "Siyah üzerine beyaz çizgili miyim, beyaz üzerine siyah çizgili mi?"
Yanıtlamadı, yanıt beklemedi, sadece sordu ve sıçradı. Uyandı ve sonrasında bambaşka bir hayat onu ve onunla beraber arkadaşlarını da buldu...

Sevgi ve saygılarla..

Psikolog
Meltem ŞAHİNER