2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hayatta ki En Güzel ve En Zor Şey Kendini Gerçekleştirmektir
MAKALE #15434 © Yazan Uzm.Psk.Esra ERDOĞAN | Yayın Ekim 2015 | 3,576 Okuyucu
GERÇEKTEN SİZ MİSİNİZ?
Kaliforniya' da Stanford Universitesi' ne bağlı Boulder Creek Institude
of HealthMath'deki bir grup araştırmacı son derece ilginç bir veri
elde etmiş. Bu bilgi, kalbi anlamak isteyenlere yardım edebilir.
Bu paradoks her zaman var olmuştur ; bir bebeğe gebe kalındığında
kalp beynin oluşmasından önce atmaya başlar. Bu doktorları zekanın
nerede başladığını ve duzenli kalp atışının nereden geldğgini
düşünmeye yöneltmiştir. HealthMath' deki bilimadamları kalbin kendi
beyni olduğunu keşfetmeleri tıp dünyasının şaşkınlığa uğratmıştır; evet
hakiki beyin hücreleri içeren gercek bir beyin. Çok küçük ve sadece
40.000 civarında beyin hücresi olmakla beraber gerçek bir beyin ve
anlaşılan kalbin sadece bu kadarına ihtiyacı var. Bu inanılmaz keşif
kalbin zekası ve kalbin beyine (veya zihine) önceliği olduğuna ilişkin
asırlar boyunca eski uygarlıklarca yazılmış olanların doğruluğuna
gerçeklik kazandırmıştır.
HealtMath'deki bilimciler kalp ile ilgili daha da önemli bir keşifte
bulunmuşlar ; insan kalbinin bedende kafatasının içindeki beyin de
dahil olmak uzere herhangi bir organdan daha geniş ve kuvvetli bir
enerji alanı yarattığını ispat etmişlerdir. Bu elektromanyetik alanın
çapının 8-10 feet olduğunu merkezinin de kalpte bulunduğunu ortaya
çıkarmıştır. Şekil, genellikle evrende benzersiz ve başlıca şekil olarak
kabul edilen torus'un formunu anımsatmaktadır (torus şekli elma yada
hokkaya benzer ve enerji hareketi kutuplardan içe doğrudur).
Bebeğin oluşan ikinci organı maalesef beyin degil dildir, neden? Bu da
açıklanamıyor. Beyin doganın nezdinde neden ilk iki sıra içinde değil bu da bilinmiyor. Yanıtı belki eski Mısırlılar biliyordu; mumyalamada beyin cıkarılıp çöpe atılır, oysa kalp titizlikle korunurdu.
Doğa kalbe neden bu önceliği verdi? Bunun anlamı ne? Kalbin ilk oluşan
organ oluşu tesadüf mu? Bu gelişim gerceğine rağmen neden insanoğlu
beyini (sanal merkez) öncelikli konuma yerleştiriyor? Beyinlerini
kullanan bilimadamları paradoksa rağmen bunu araştıryor.Yani beyin
kalbi araştırıyor... –Makale burada son buluyor-
Bu bilgiyi sizlerle paylaşmak istememin nedeni, belkide şöyle düşünüyor olmam. Eğer, ilk oluşan kalp ise ki bilim adamları son araştırma bulgularında böyle olduğunu söylüyorlar, son yok olanda kalp ve kalpteki beyin hücreleri olabilir mi.
Böylelikle şu sonuca varmamız mümkün mü.... Sadece beynimizle düşünmüyoruz ve beyin ölümü gerçekleştiğin de bile aslında hala hayatta mıyız? Bütün bu soruların cevapları bilimsel açıdan hala sır niteliğini korusa da önümüze bildiklerimizden fazlasını sunduğu vebunun paradoksal birdurumolduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekmez mi...
Her geçen gün değişen dünyamız da belki de bugün bildiklerimiz bir gün yalan olacak ama o zamana kadar sanırım elde ki bilgilerle idare etmekdurumundayız...
Bir de yazıda ki birşeyin dikkatimi çektiğini söylemek isterim. Beyin kalbi araştırıyor denmiş. Bence bu tam olarak doğru değil... Neden mi ....
Çünkü, bu perspektifden baktığımız da bilim adamları da sadece beyinleri ile değil farkında olmadan kalpleri ile de düşünüyorlarmış şimdiye kadar...
Şimdi kendilerinde bu farkındalık geliştiğine göre buna, düşünce mekanizmaları ve sisteminin yeniden çözümlenmesi adına, kalbinde devreye girmesi demek daha doğru gibi görünüyor bana...
Farkında olmadığımız organlarımızla düşünüyor olmak, bu keşfi yaparken onların devrede olamıdığı anlamına gelmez, öyle olsaydı ötenazi hastalarında oluşan paradoksa bir de bilim adamlarının bu buluşu ile buluşu yaparken sadece yaptıkları buluşu inkar anlamına gelen beyni kullanıyor olacakları varsayımı eklenirdi ki durum içinden çıkılmaz bir hal alırdı.
Bir başka açılım da, kalp nakli yapılan kişilerin huylarının değiştiğinin yakınları tarafından sık sık kullanılan cümleler arasında oluşudur ki bu da son keşifle örtüşen bir bilgi. Eğer beyin nakli gerçekleşse idi bütün sistem değişecekti ki kalpte de beyin hücrelerinin varolduğunu bulduklarına göre kalp nakli yapıldığında böyle bir değişikliğin olması gayet muhtemel görünüyor.
Başka bir sorum daha var, cevabı kafamda çok da net olmayan bir sor bu... Duygusal zeka dediğimiz EQ’nun kalpte ki beyin hücreleri ile bağlantısı olabilir mi... Neden birsürü zeki insan (IQ su yüksek) duygusal zekadan yoksun olabiliyor* Bu sorunun da cevabı belki odaklandıkları merkezlerin farklı oluşu olabilir.
Dünyanın yuvarlak olduğunu yeniden keşfetmek gibi belkide eski kuşakların şu sözüne geri dönüyoruz.... KALP GÖZÜNLE GÖR...

hayatta ki en güzel ve en zor şey...

hemen hemen hiç birimizin başaramadığı ama her gün yaptığımızı sandığımız şeydir o

hayatı dolu dolu yaşıyoruz; dileğimiz, istediğimiz gibi dediğimiz her gün gerçekten bize mi ait

bir gününüzü düşünün sabahtan uykuya dalana kadar tüm yaptıklarınızı ve hatta rüyalarınızı (belki en çok onlar bize ait)

düşündünüz mü?

bunlardan kaç tanesini gönlünüzce sizi mutlu ettiği için başkalarını mutlu etmeyi araya katmadan yaptınız?

ben size söyleyeyim... hiç birini

nedeni mi :)

çünkü; insanlar sürü halinde yaşarlar ve kara koyun olmamak için de sürüye uyum sağlamak gerektiğini bilirler.

kara koyun olmak eğer doğuştan gerçek bir kara değilseniz, zor ve zahmetli bir iştir ki her zaman dışlanma tehlikesi ile karşı karşıyasınızdır.

dışlanmak ise ölüm gibidir.

tüm sürünün yaptığını yaparak yaşayıp gitmek varken neden bu zahmete giresiniz ki

sürü yaşamını sürdürebileceği yolları doğal olarak keşfetmiş olan, statükoyu seven ve doğal olarak yenilikleri sevmeyendir.

''eski köye yeni adet getirme'' özdeyişi de buradan köken almaz mı, üstelik anonim...

peki ya eski köye yeni adet getirmek istiyorsanız ve doğruyu da söylüyorsanız

o zaman

işte o zaman şansınızı 10. köyde aramalısınız çünkü, 9 undan da kovulacaksınız demektir ki bu da anonim :)

yenilik her anlamda yorucudur oysa kötü ve yanlış da olsa düzen çekici ve kışkırtıcı olmayandır.

statükoyu koruyalım düsturu ile hareket etmek her zaman güvenlidir ama ne zamana kadar

bizden daha az statükocu biri çıkana kadar

işte o zaman gelişmiş bir birey, ülke ve uygarlıkla karşı karşıyasınız demektir ki bu da sizin aczi yetiniz ile yüz yüze kalmanız anlamına gelir.

millet mars da su bulmuş, siz hala çubukla arama yapıyorsanız dünyada suyun tükendiğini anladığınız gün çubuk işe yaramaz.

başka bir açılım gerekiyordur artık; yeni çareler, yeni bir düzen, yaratıcı ve eğitimli beyinler

bunları önceden işleyerek biriktirmemiş iseniz eğer o vakit susuz kaldınız demektir.

teşbih de hata olmaz... belki hemen su tükenmeyecek ama hayatta denenmişi denemek aptallıktır diyen A. Einstein'ı biraz da olsa dinlememiz de fayda var gibi görünüyor.

bir şeyi bir yolla yapmayı değil bir çok yoldan yapmayı denemeliyiz.

beynimiz hazırcı ve rahatcıdır, biz onu daha fazla hazıra ve rahata alıştırırsak hepten tembelleşir.

tembel bir beyin zamanla üretmeyi bırakır çünkü tarafımızdan yeni nöronal ağlar oluşturmaktan mahrum bırakılmıştır.

oysa beynin plastisibitesi buna müsaittir ve her zaman kendini yenileyebilir.

bir şeyi farklı yönlerden düşünmek ve yeni çareler üretmek, daha makro düzey de ise yaratıcılık ve yeni icatlar hem bize hem de sürümüze faydalıdır.

evet insan yalnız yaşayamaz ama sürü kültürü hayvanlar da bile yeni öğrenmelerin kuşaklar boyu aktarıldığını göstermektedir.

tam da bu nedenle şöyle düşünüyorum:

Einstein ilk okulda kara koyun ilan edildiğinde pes etseydi dünya nelerden mahrum kalırdı, bu koca sürüyü ne kadar ileri taşıdı ve bu kuşaklar boyu aktarıldı öyle değil mi?

rüyalarınız, eylemleriniz ve düşünceleriniz olabildiğince hatta en iyisi alabildiğince size ait olsun.

sürü ile yaşamak yardımlaşmak, paylaşmak, diğerlerine saygı anlamına gelsin tabi ama siz daima kendinize ait kalın.

kendinizi ifade etmekten, diğeri ne anlar diye düşünmekten ve aynı şeyleri yapıp, rutine binaen yaşamaktan yorgun düşersiniz yoksa

şimdi başlayın... bu yazıyı bitirir bitirmez kendiniz için bir şey yaparak;

bir hobi, bir yatırım, yeni bir eğitim, yeni bir kitap, biraz zaman açın kendinize

inanın bana arkası gelecektir.

her şeyi başkaları için ve başkalarının yaptığı biçimde yapmak zorunda değilsiniz.

aksine her şey sizin için olmalı; olayı terse çevirdiğiniz de geliştiğinizi, yeni sürgünler verdiğinizi ve sürgünde ki parçalarınızın da size geri döndüğünü göreceksiniz.

hayatta ki en güzel ve en zor şey;

İNSANIN KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMESİDİR.

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Hayatta ki En Güzel ve En Zor Şey Kendini Gerçekleştirmektir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esra ERDOĞAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esra ERDOĞAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Esra ERDOĞAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Esra ERDOĞAN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi15 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Esra ERDOĞAN'ın Yazıları
► Hayatta Başarıya Ulaşmak Psk.Adem OCAK
► Hayatta Başarılı Olmanın Altın Kuralları Psk.Ayşe Esma VATANSEVER
► Hayata Güzel Bak Su Gibi Aziz Ol Psk.Dnş.Fahreddin GÜRBÜZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Hayatta ki En Güzel ve En Zor Şey Kendini Gerçekleştirmektir' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Birey Toplum İlişkisi Temmuz 2019
► Paylaşılmış Psikoz Eylül 2018
► Travma ve Dissosiasyon Kasım 2017
◊ Acıyor Anne? Eylül 2021
◊ İnsanı Anlamak Temmuz 2018
◊ Travma ve Dissosiasyon Kasım 2017
◊ Aklı Kullanmak Kasım 2017
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:37
Top