2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hasta Olma Korkusu ve Hastalık Takıntısı
MAKALE #18972 © Yazan Psk.Necdet DÖNMEZ | Yayın Kasım 2017 | 18,512 Okuyucu
İnsanlık çok eski zamanlardan beri psikolojik sıkıntılarına çare üretme çaba ve uğraşı içerisindedir. Bu çaba kimi zaman hasta olan kişinin ruhunu kötü ruhların ele geçirildiği düşünülüp dini ritüellerle oldu, kimi zaman insan vücudundaki bir takım salgıların etkili olduğu düşünüldü. İnsanoğlunun kendi ruhsal yapısıyla ilgili anlam arayışı hep varoldu ve bundan sonra da varolacak. Modern ve bilimsel manada insan ruhunu anlamak ile ilgili çalışmalar 19. yüzyılda hız kazandı ve bu manada son 150 yılda birçok psikoloji kuramı ortaya çıktı. (Sigmund Freud ortaya koyduğu “Dürtü-Çatışma Kuramı” ile Psikoloji Bilimi’nin kapılarının insanoğluna açılmasında başlı başına bir dönüm noktası olmuştur.) Şu an dünyada 400’ün üzerinde psikoterapi yöntemi olduğu düşünülmektedir. Her kuram kendi baktığı pencereden psikolojik hastalıkları izah etmeye çalışmakta ve buna göre tedavi yöntemleri ortaya koymaktadır.

Değişen ve gelişen psikoterapi kuramlarına paralel olarak psikolojik sıkıntıların yapısı ve içeriği de çağa uygun olarak değişmektedir. İnsanlar artık sorunlarının nedenlerini var olan bilgiye ulaşma kaynaklarıyla anlamaya çalışmakta, ancak nedenleri bilmek sorunu çözmekte tek başına yeterli olmamaktadır. Bu rahatsızlıklardan bir tanesi de “Hastalık Takıntısı”dır. Bu takıntı türünde insanlar vücutlarında bir hastalığın olduğunu hissetmekte ve bu hastalığın çözümü için doktor doktor dolaşmakta, birçok tahlil yaptırmaktadır. Mesela öksürme şikayeti baş gösterir ve kişide “Acaba akciğer kanseri mi oldum?” düşüncesi hasıl olur. Doktora başvurur, birçok tahlil yapılır, röntgen filmi çektirir, sonuç olarak doktor ona akciğer kanseri olmadığını söyler. Kişide bir rahatlama olsa da bu rahatlama 15-20 gün ancak devam eder ve sonrasında zihni kemiren aynı düşünce tekrar ortaya çıkar. Bu süreç bütün hastalıklar için düşünülebilir; AIDS, beyin kanaması… Kişi bunlar için sürekli şüphe halindedir ve sürekli tahlil yaptırır. Yapılan tahliller temiz çıksa dahi bu sefer de “kesin tahlil yapılan makine bozuktu.” Gibi düşünceler ortaya çıkar. Kişi bu duygu ve düşünceleriyle ilgili birçok hekime başvurur ve bu başvurduğu hekimlerden biri bu sorunun psikolojik olabileceğiyle ilgili geri bildirimde bulunur. Bu çoğunlukla kafa karıştırıcı bir cevaptır. Ne demektir hastalık düşüncesinin psikolojik olması? Kişiye göre problemi fizyolojiktir ve tüm bu kafa karışıklığı ile bir umut bir ruh sağlığı profesyoneline başvurur.

Hasta terapiste gelir ve ilk seansta ilk söylediği şeylerden biri “Benim başka bir problemim yok sadece hasta mıyım değil miyim bana onu söyleyin.” Sürekli bunu sorarak içindeki takıntılı düşünceyi rahatlatmak ister. Yani günlük hayatında yaşadığı örüntü seans odasında da devam etmektedir. Eğer ki sadece hastaydı değildi meselesi üzerine konuşulur ise bu takıntının düzelme olasılığı yok denecek kadar azdır. Çünkü altta yatan mekanizma duygularla, çocukluk çağı yaşantıları ve anılarla alakalıdır çok büyük ihitmalle. Yani buzdağının görünen yüzüne takılmadan suyun altında kalan kısmına odaklanmak gerekir, sivrisinekleri öldürmek bataklığı kurutmaz. Peki nedir bu problemin kaynağı olan mekanizma, nedir bu örüntünün devam etmesini sağlayan esas neden?

Meselenin tam ortasından, merkezinden başlayarak diyebiliriz ki bu takıntıyı oluşturan bir “temel duygu” vardır ve takıntı aslında bu temel duyguyu gizleyen belirti işlevini görmektedir. Örneğin; diyelim ki kişinin kanser olmakla ilgili korkusu mevcut. Biz kanser olup olmadığı üzerine odaklanırsak büyük resmi kaçırırız, karşımızdaki insana da faydamız dokunmaz. Bir süre onun kaygılarını dinledikten sonra mesela “Kanser olsanız ne olur?” gibi kısa net bir soruyla başlayabiliriz. Muhtemelen cevap “Ölürüm.” olur. “Ölseniz ne olur?” diye devam edip devamlı daha derine daha derine doğru kişiyi yönlendirebiliriz. Çünkü bu kısa sorular insanda sağ beyni aktif hale getirmeye ve dolayısıyla bilinçdışında yatan duyguları canlandırmaya yarar. Kişi zaten günlük yaşantısında kanser olup olmadığıyla ilgili her yerde bu korkusunu dile getirir. Seansta da sadece bunun üzerine odaklanmak bu örüntünün devamını sağlar.

Peki genel olarak duygularımız ve “temel duygu” dediğimiz duygu ruhsal yapımızda nasıl oluşmaktadır , duygularımızı yaşama şeklimizi beynimiz nasıl öğrenir bunu kısaca açıklamakta yarar görüyorum.

Örneğin hissettiğimiz duygu yalnızlık olsun. Birincisi bu yalnızlık gerçekten bizim hissettiğimiz yalnızlık olabilir. Mesela annemiz evden dışarı çıktığında, pazara giderken, komşuya giderken, hastaneye giderken… evde sürekli bizi bir başımıza bırakmıştır. Bu bizim direkt olarak yaşadığımız ve bize ait olan bir yalnızlık duygusudur. Ve yetişkinlikte bugün de bilinçdışımız yalnızlık duygusunu “hasta olma korkusu”nun altına gizlemiş olabilir. Yani örneğin kanser olma korkusu, o yalnızlık duygusundan uzak durma isteğinin bir belirtisi olabilir.

İkincisi, bu yalnızlık direkt bize ait değildir de biri gelip sürekli yalnızlığını bize yüklemiştir. Örneğin babamızla sürekli anlaşmazlık yaşayan annemiz bizim çocuk olduğumuza aldırış etmeden babamızın onu ne kadar yalnız bıraktığından bahsetmiştir, dert yanmıştır. Hatta sözel olarak bundan bahsetmese bile bakışları ile bize ne kadar yalnız ve çaresiz olduğu duygusunu yüklemiştir.

Üçüncüsü de nesiller arası engellenemeyen bir duygu aktarımı olabilir. Örneğin anneannemizin annesi savaşta eşini kaybetmiştir ve yalnızlığını anneannemize yansıtarak, bakışları, beden duruşu ile yalnızlığını çocuğuna atarak acısını hafifletmeye çalışmıştır. Anneannemiz annemize annemiz de bize bu yolla yalnızlıklarını atmış olabilir.

Bilinçdışımızın olumsuz bir duyguyu deneyimlemekten kaçınmak için başka bir şeyi değil de neden “hasta olma korkusu”nu seçmiş olabileceğine gelirsek ;
1. Kişi böyle bir sorundan psikolojik ödül alarak besleniyor olabilir. Örneğin, böyle ciddi bir durumda etrafında onunla ilgilenen kişi sayısı oldukça fazla olabilir, aranıp soruluyor olabilir. Çünkü ortada bir sorun olmadan bir insan olarak varlığının görülmediğini” deneyimliyor olabilir.
2. Kişinin yaşantısında bu sorun ile var olan ve fark edilen birileri vardır (anne, baba, dede, anneanne, babaanne…) ve bebekliğinde bu duyguyu ona yüklemiş olabilirler.
3. Geçirilen travmatik bir yaşantının duygusu böyle bir korku ile ifade buluyor olabilir.
4. Kişinin çocukluk çağında yaşadığı ev ortamında hastalıkla, ölümle, ayrılıkla, yalnızlıkla… ilgili meseleler çok konuşulmuş ve kişi buna maruz kalmış olabilir.

Tüm bunların ışığında sonuç olarak hastalık düşüncesi ile ilgili fiziksel bir neden-sonuç ilişkisi kurulamamışsa çok büyük olasılıkla bu korkunun altındaki neden duygusal yaşantılarımızla, anılarımızla ve ebeveynlerimizle ilişkimizle alakalıdır. Bu durumla ilgili bir ruh sağlığı profesyonelinden destek almak faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Sağlıklı günler geçirmeniz dileğiyle…
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Hasta Olma Korkusu ve Hastalık Takıntısı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Necdet DÖNMEZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Necdet DÖNMEZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     7 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Necdet DÖNMEZ Fotoğraf
Psk.Necdet DÖNMEZ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi41 kez tavsiye edildiTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Necdet DÖNMEZ'in Yazıları
► Mutlu Olma Takıntısı Psk.Dnş.Mehmet SUNAOĞLU
► Aşık Olma Korkusu Psk.Aylin GÜNDOĞDU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Hasta Olma Korkusu ve Hastalık Takıntısı' başlığıyla benzeşen toplam 39 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Dini Takıntılar Nisan 2019
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:23
Top