2007'den Bugüne 92,227 Tavsiye, 28,206 Uzman ve 19,962 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Psikologlar Yetersiz Mi, Terapi Yapamazlar Mı, Eğitim Süreleri Kısa mı? (Soru ve Cevaplar)
MAKALE #5512 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Eylül 2010 | 5,555 Okuyucu
Konuyu iki kişinin hayali sohbeti üzerinden anlatmaya çalışacağım.

Ahmet: Mehmet, seninle bir sohbet yapacağız. Lakin bunu belli şartları olacak. Örneğin herkesin bir soruya yalnız bir defa cevap verme hakkı olacak. Cevap verdikten sonra da bir diğer soruya geçilecek. Polemiğe fırsat verilmeyecek yani.

Mehmet: Nasıl yani?

Ahmet: Şöyleki: O cevaptan sonra tatmin olunur ya da olunmaz, tekrar bir soru sorulmayacak ve cevap verilmeyecek. Böylece konu herhangi bir soru nedeniyle asıl bağlamından kopup başka mecralara kaymayacak. Aksi takdirde bir soru meseleyi asli yatağında alıp başka mecralara götürebilir, bu sohbetin oralarda heba olmasına neden olabilir.

Mehmet: Tamam. Anlaştık o zaman Ahmet!

Ahmet: Mehmet, ülkemizdeki mevcut ruh sağlığı uygulamalarında ne gibi sorunlar görüyorsun?

Mehmet: Ahmet, bilindiği gibi sağlık beden sağlığı ve ruh sağlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Beden sağlığı alanında bugün bir çok branş varken koskoca bir ruh sağlığı alanındaki hizmetler büyük ölçüde psikiyatri uzmanı hekimler tekelinde yürütülmektedir. Bunun doğal bir neticesi olarak da ilaç dışı ruhsal yardımlar ihmal edilmektedir. Nasıl ki fizyolojik sağlık alanında kardiyoloji, dermatoloji, nöroloji, dahiliye gibi farklı uzmanlar / uzmanlıklar vardır, aynı şekilde bu alanda da psikolojik danışmanlar, psikologlar daha aktif olarak yer almalıdır. Zaten ruh sağlığı hizmetleri "medikal ve psikolojik tedavi, danışmanlık, destek, eğitim ve rehberlik" diye bir kaç kola ayrılıyor, malum. Bu hizmetlerin çoğu periyodik niteliklidir, zaman isteyen bir yapıya sahiptir, dolayısı ile ülkemizin mevcut yapısal koşullarında ilgili hekimlerin bu hizmetleri verebilmesi imkansızıdır. Zaten medikal tedavi dışı, ilaç dışı yardımlar - hizmetler üzerine yetişmiş, fakülte düzeyinde eğitim almış meslekler vardır, onlara alanda ciddi yetkiler tanınması gerekiyor. Çağ buhranlar, stres, depresyon, boşanma gibi insanın psikolojisiyle direk yahut dolaylı ama mutlaka ilgili olan sorunlarda adeta bir patlamanın yaşandığı bir çağdır. Bu gömlek bu gövdeye artık dar gelmektedir. Aksi halde günlük sorunlardan en ileri psikozlara kadar hepsiyle tek tek ilgilenmek zorunda kalan hekimler salt ilaç merkezli bir işlev görmeye devam edeceklerdir.

Ahmet: Ama psikiyatri uzmanları adı üzerinde uzman. Diğerleri değil ki?

Mehmet: Hayır. Hekim kendi alanının uzmanlık işleyişi gereği uzmandır. Her bıranşın uzmanlık sistematiği farklıdır. Eğer öyle olmasaydı bugün isminin önünde uzman yazmayan, sözgelimi yüksek lisans yapmayan hiç bir kimseyi uzman kabul etmememiz lazım gelirdi. Bu durumda inşaat mühendislerine inşaat işinde söz söyleme hakkını yasaklamak icabederdi. Çünkü inşaat işi de yaşamak gibi en temel, en kutsal hakla doğrudan alakalı bir iştir. Oysa inşaat mühendisi inşaat işinin, avukat hukuğun, matematik öğretmeni de matematiğin uzmanı kabul edilir. Bu durumda psikolojik danışma gibi spesifik bir iş üzerine fakülte bitiren bir psikolojik danışman yahut psikolog da kendi asli işinin uzmanıdır. O halde alandaki psikolojik danışmanlık ihtiyacına bu alanın spesifik uzmanı olan sözkonusu uzmanlar pekala cevap verebilmelilerdir. Fakülte bitireni bitirdiği alanın uzmanı saymayacaksak (ki sayıldığı için lisans eğitimi denmiş, bir lisans / hak verilmiş) bu durumda yüksek eğitimin bir manası kalmaz, özü - içi boşalır, psikoloğu psikoloji konusunda psikolog olmayandan ayıran bir fark kalmaz.

Ahmet: Uzmanlık yapmadan, fakülte bitirmekle bu iş olabilir mi yani?

Mehmet: Fakülte dediğimiz şey sonunda yetki kazanımı sağlamayan basit bir eğitim süreci midir? Hem bu sorunuza ben başka bir soru ile cevap vereyim. Pratisyen hekim hekimlik mesleğinin uzmanı mıdır?

Ahmet: Değil elbette.

Mehmet: Peki ülkenin her coğrafyasında son derece fedakerane çalışan bu kıymetli hekimlerimiz sadece fakülte bitirmekle, üstelik tıp gibi yaşam ve ölümle direkt alakalı, riski yüksek bir alanda her biri ayrı ayrı uzmanlık konusu olan pek çok alanda, sözgelimi dahiliye, göz, kulak, deri, beyin gibi her birisi ayrı ayrı bir
bilim dalı olan alanlarda birinci basamak tedavi fonksiyonu görmüyor mu? Tanı koyup ilaç başlamıyor mu?

Ahmet: Evet. Ama son zamanlarda bu yetki sınırlandı. Artık her ilacı yazamıyorlar.

Mehmet: Belli kısıtlamalar olsa bile bugün de hala yapıyorlar. Hatta aile hekimliği uzgulaması ile bu fonksiyon daha da artararak pekiştirilmiş görünüyor.

Ahmet: Ama psikologların çoğu yetersiz?

Mehmet: Nerden biliyoruz, tek tek hepsini testten mi geçirdik? Yeterliliğin, yetersizliğin yasal ve kanuni tek mercii YÖK'tür, diploma veren üniversitelerdir. Herkes birilerini kendi algısına ve şahsi deneyimine göre yeterli - yetersiz addetmeye kalkarsa bu iş nereye varır böyle? Hem bir meslek gurubunun bir başka meslekten kişiler hakkında "yeterlidir / değildir" demesi ne kadar etik oluyor? Bugün her branşta yeterli olmayan insanlar yok mudur? Bugün basit bir ilacı yazabilmek için bile elinin altındaki koca "ilaç kitabına" (vademecum) bakanlar mesela? Bunlar "vardır" diye o mesleği komple sorguluyor muyuz?

Ahmet: Elbette. Ama çok iyi donanmış olmaları gerekmez mi?

Mehmet: Fakülte bitirmiş ise biz onu donanmış kabul etmek durumundayız. Hem bir psikolog çok iyi donanmamış ise vereceği danışmanlık yahut terapi türü bir hizmetle kimseye herhangi bir zarar veremez. En fazla etkisiz kalır, faydası dokunmaz, o kadar. Bu durumda hizmet alan kişi zaten başka bir uzmana kendisi yönelir. Fakat bir hekimin yetersiz olması kişilerin canına malolabilir. Fakat biz fakülte bitirmiş her hekimi "yetkili / yetişmiş / yeterli" sayarız, dolayısı ile de ona tedavi hakkını tanırız. Doğru olan da budur. Zaten hiç bir meslek elemanı (özellikle uygulamacı) salt akademik bir eğitimle yetişmiş olmaz, olamaz. Çünkü uygulamaya dönük her mesleğin eğitimi biraz da alanda, işin içinde, yıllar içinde devam eder. Teorik eğitimi aldıktan sonra biz bir kişiyi havuza sokmazsak (daha yüzmeyi bilmiyorsun diye) bu kişi hiç bir zaman yüzemez ki! Bu durumda sahilde bir çok vatandaşımız gereksiz yere boğularak ölür. Sınırlı sayıdaki dalgıç hangi birine yetişebilir!

Ahmet: Psikologlar terapi yapabilir mi sence?

Mehmet: Elbette. Hem psikoloğun yegane işi terapi yapmak değildir ki. Bu yardım sürecindeki tekniklerden sadece birisidir. Kaldı ki terapi dediğiniz şey nedir? Psikoloji biliminin bilgi, bulgu ve de yöntemleri ışığında kişilere konuşarak destek olma uğraşısıdır. Peki psikoloji biliminin uzmanı kimdir: Psikologlar! Bu durumda bu iş için onlardan daha uygun kim olabilir! "Anatomi - fizyoloji bilmeden, sadece ilaçları ve hastalıkları tanımakla (ki bunu bir çok insan bilebilir: İlaç mümessilleri gibi) nasıl ki hekim dışından birisi medikal tedavi uygulayamıyorsa -ki doğrusu da budur- aynı şekilde psikoloji eğimi almadan psikolojik bir yaklaşım olan terapi uygulanamaz, uygulanmamalı" denilebilir pekala. Ama biz demiyoruz. En azından ben demiyorum. Çünkü terapide esas olan sadece akademik / teorik bilgi değildir; başka, özellikle de sanatsal, kişisel, ilkesel faktörlerdir. Ne kadar çok kişi yaparsa bu işi, arasından çok daha iyi ustaların çıkma oranı artacak, bundan da insanlarımız kazançlı çıkacaktır. Esas olan da insanlarımızdır, onların, kamunun yüksek menfaatidir. "Hac yolunda deve hacı içindir, hacı deve için değil" der Gazali.

Dediğim gibi, yanlış, eksik yapılırsa dahi en fazla etkisiz kalınmış olur. Bu uzmanı kendisini daha çok yetiştirmeye yöneltir, besleyici olur, yetiştirir; yardım alan da zaten fayda göremeyeceği bir kişide fazla kalmaz, başka uzmanlara yönelir. Burada, özellikle de şu çağda hastanın / danışanın bilgisine, bilincine, kendi seçimleri konusundaki kişisel yeterliliğine ve özgürlüğüne saygı duymak durumundayız. Zaten böyle olması gerektiği için bugün hekim seçme hakkı uygulamalarına büyük önem verilmektedir.

Ahmet: Ama hasta bu arada zaman kaybetmiş olmaz mı?

Mehmet: Bugün her alanda bir çok hasta, pek çok yerde, değişik nedenlerle zaman kaybetmiyor mu? "Şu ilaçları kullan, 1 ay sonra gel" deniliyorsa ve hasta geldiğinde başka uzmana yönlendirilebiliyorsa (işin doğası bunu gerektiriyor çünkü) bu kişi aslında "bir" ayını kaybetmiş olmuyor mu? Sadece ben bile en az 6 ay, 1 yıl, hatta 3 yıl ilaç kullandıktan sonra ancak "terapi de almalısın" denilen yüzlerce hasta tanıyorum. Oysa bir psikolog bir ayda 4 seans yapmıştır, yeterli olup olmayacağı konusunda karşısındaki danışana fazlasıyla mesaj vermiştir.

Ahmet: Psikiyatristler 6 yıl tıp, 4 ya da 5 yıl da ihtisas olmak üzere toplam 10 - 11 yılla bu işi yapıyorlar. Bu durumda 4 - 5 yıllık eğitim yeterli olur mu sence?

Mehmet: Konuştuğumuz alan ruh sağlığı alanı. Sözünü ettiğimiz ve uygulanmasına vurgu yaptığımız işler de tıbbi tedavi değil; danışmanlık, terapi gibi tamamen psikolojik yardım yöntemeleri (Hekim dışından hiç kimsenin tıbbi tedavi yapabilmeyi talep ettiği de yok zaten.).

Bu durumda bir ruh sağlığı uzmanının 6 yıllık anotomi / tıp eğitimi "psikolojik danışmanlık ve terapi" yeterliliği konusunda ilgili diğer mesleklere göre artı oluşturan bir altyapısal fark oluşturmaz. Bu süre göz uzmanlarında, KBB cilerde ve diğer fizyoloji branşlarında evet böyledir. Ruh sağlığı alanının doğası farklıdır. Bu durumda medikal yardım dışı ruhsal yardım yöntemleri (danışmanlık, terapi gibi) için ruh hekiminin aldığı esas eğitim 4 ya da 5 yıllık uzmanlık eğitimidir. Tıpkı bir psikoloğun yahut danışmanın aldığı eğitim kadar yani.

Hem eğitim sadece süre işi de değildir. Bugün kısa süreli bir çok kursla / seminerle hekimler de dahil olmak üzere bir çok kişiye belge - sertifika, dolayısı ile ek uzmanlıklar (diyaliz hekimliği, aile hekimliği gibi) ve yetkiler verilir. O halde buna ne diyeceğiz? Bir yanda koca 4 - 5 yıl; öbür yanda 10 - 15 gün! Kaldı ki tıp dışı branşların tamamının ortalama eğitim süresi bugün zaten 4 yıldır, 5 yıldır. Bu mantıkla yaklaşılacaksa, diğer bir deyimle çok süre eğitim alanı yetkili, daha az süre eğitim alanı yetkisiz ve tamamen işlevsiz sayacaksak doçent olmayan, profesör ünvanına sahip olmayan kişilerin -velevki uzman hekim bile olsalar- alandaki hayati fonksiyonlarına kısıtlama getirilmesi gerekmez mi? Peki bu doğru olur mu? Elbette hayır!

(Çay molası... Sohbet Devam Edecek...)

Psk. İzzet Güllü
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Psikologlar Yetersiz Mi, Terapi Yapamazlar Mı, Eğitim Süreleri Kısa mı? (Soru ve Cevaplar)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Yazıları
► Soru ve Cevaplarla Cinsel Eğitim Psk.Bahar GÜNDÜZ ÇAKIR
► Kısa Bir Terapi Hikayesi Psk.İzzet GÜLLÜ
► Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi Psk.Dnş.İsa Ozan GÜN
► Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi Psk.Dnş.Şerife AKSOY
► Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi Psk.Mahir Efe FALAY
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,962 uzman makalesi arasında 'Psikologlar Yetersiz Mi, Terapi Yapamazlar Mı, Eğitim Süreleri Kısa mı? (Soru ve Cevaplar)' başlığıyla benzeşen toplam 36 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Bir Veda Yazısı Haziran 2018
◊ Bu Yazıyı İyi Anla ÇOK OKUNUYOR Haziran 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:32
Top