Günlük Hayatta Sıkça Duyduğumuz Ancak Yanlış Kullanılan Psikoloji Terimleri:
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk, halk arasında bazı davranışları sıklıkla tekrar eden insanlar için, “takıntılı” anlamında kullanılır. Örneğin, oda arkadaşınızın lavabo kenarında duran her bulaşığı, hiç bekletmeden yıkamaya yönelik bir davranışını veya bir insanın sürekli turuncu renkte kazaklar giymesini kolayca obsesif kompulsif bozukluk olarak niteleyebilirsiniz. Ancak bu, obsesif kompulsif bozukluk değildir. Obsesif kompulsif bozukluk, çoğu zaman yaşam standartlarını ciddi anlamda düşüren, çok ciddi bir hastalıktır. Obsesif kompulsif bozukluğa sahip insanlarda bireyin istemediği ama buna rağmen sürekli aklını kurcalayan, kendi kendini tekrar eden düşünceler görülür. Bu rahatsızlık verici düşüncelere “takıntı” adı verilir. Bu takıntılar sonucunda yapılan davranışlara ise “zorlama davranışlar” anlamına gelen “kompülsif davranışlar” adı verilir.
Şizofren
İnsanların size davranışlarının farklı olması, şizofreniyle alakalı değildir. Şizofreni, çok nadir görülen bir hastalıktır ve tüm dünyada sadece %1 oranında görülür. Ancak çok ciddi sorunlar doğurur ve çoğu zaman yaşam standartlarını oldukça düşürür. Bu hastalık o kadar yanlış kullanılmaktadır ki, havanın bozulup açılması için, politik dengenin gidip gelmesi, ünlülerin garip kıyafetler giymeyi tercih etmesi ve hatta borsada fiyatların düşüp çıkması için bile kullanılır hale gelmiştir. Yani birden fazla kişiliğe sahipmiş gibi görünen kişiler ve olaylar için bu hastalığın adı kullanılır. İşin garip tarafı, şizofreninin kişilik bölünmesiyle hiçbir alakası yoktur. Bu düşünce, şizofreninin kelime anlamının “ayrık beyin” olmasıdır. Ancak burada “ayrık” sözcüğünden kasıt, beynin kendi kendisinden ayrık olması değil, gerçeklikten ayrık olmasıdır. Şizofreni hastaları, gerçek ile hayali ayırt edemezler. Dolayısıyla, gerçeklikten kopukturlar. Daha isabetli tanımıyla şizofreni hastalarının düşünce ve davranışları, o anda içinde bulunduğu gerçek durumla uyumsuzdur.
Manyak
Manik depresyon (ya da kısa tabiriyle “mania”, “manyaklık”), bipolar bozukluğun eski adıdır. Artık psikolojik tanımlamalarda kullanılan bir sözcük değildir; ancak yine de halen bilimsel bir terim olarak kabul edilmektedir. Depresyonda görüldüğü gibi bipolar hastalıkta da duygusal bozukluklar görülür. “Ruh hali” olarak da bilinen, kimi zaman “mizaç” olarak tanımlanan olgu, uzun dönem duygusal durumumuzu belirlemek için kullanılır. Ruh halini tanımlamak genellikle oldukça zordur ve son derece özneldir. Ancak duygusal bozukluklarda, belli bir duygunun uç derecede yaşandığı görülür. Bu da, diğer duyguların ve genel olarak ruh halinin kontrolünün güçleşmesiyle sonuçlanır. Örneğin depresif duygusal bozukluklarda umutsuzluk ve bitkinlik uç derecede görülür, Bipolar bozuklukta ise depresyon, maniklik (aşırı mutluluk) ve “normal” duygular bir arada görülür ve birey bunlar arasında gidip gelir. Bu duygu geçişleri kimi zaman ayda bir, kimi zaman haftada bir, kimi zamansa gün içerisinde bile olabilir.
Bu süreçte bireyin kendisiyle ilgili görüşleri, düşünceleri ve algısı gerçeklikten sapar. Bir manik atak sırasında birey kendisini olduğundan çok üstün, çok zayıf, çok başarılı, çok başarısız görebilir. Örneğin, normalde 200 TL yaparken, belirli bir tetikleyici etken ile 2000 TL’lik alışveriş yapmanız, bir manik atak değildir. Ancak abartılı bir mutluluk duygusu içerisinde, ebeveynlerinizin tüm yaşam birikimlerinin bulunduğu banka hesabını birkaç saatte bitirmek, bir manik atak örneğidir. Bu abartılı atağın sonrasında bireyler, mutluluğun en üst doruklarından en alt zindanlarına birden çakılırlar ve genellikle intihar gibi uç derecede mutsuzluk belirtileriyle yüzleşirler. İşte bipolar bozukluk budur. Bir gün mutlu, bir gün mutsuz olmak değil.
Psikopat
Tartışmasız en popüler olan ve psikolojik terimler arasında en sıklıkla yanlış kullanılan sözcükler, “psikopat” ve “psikopatlık” sözcükleridir. Öyle ki, Alfred Hitchcock’un sanat tarihinin kilit eserlerinden kabul edilen Psycho filminde bile hatalı kullanılmıştır! Günümüzde, psikopatlık pek sık kullanılan bir bilimsel terim değildir. Bunun yerine, “sosyopat” sözcüğü tercih edilmektedir. Hatta daha da teknik tabiriyle psikopati ya da sosyopati, “antisosyal kişilik bozukluğu” olarak bilinir. Muhtemelen bilinen en uç derecede ve en tehlikeli psikolojik sorunlardan birisidir. Bireyler, bu tür kişilik bozukluklarına sahip olduklarının farkında değildirler. Hatta farkında olsalar bile, kendilerininkinin normal, diğer herkesinkinin hatalı olduğunu düşünürler.
Obsesif Kompulsif Bozukluk, halk arasında bazı davranışları sıklıkla tekrar eden insanlar için, “takıntılı” anlamında kullanılır. Örneğin, oda arkadaşınızın lavabo kenarında duran her bulaşığı, hiç bekletmeden yıkamaya yönelik bir davranışını veya bir insanın sürekli turuncu renkte kazaklar giymesini kolayca obsesif kompulsif bozukluk olarak niteleyebilirsiniz. Ancak bu, obsesif kompulsif bozukluk değildir. Obsesif kompulsif bozukluk, çoğu zaman yaşam standartlarını ciddi anlamda düşüren, çok ciddi bir hastalıktır. Obsesif kompulsif bozukluğa sahip insanlarda bireyin istemediği ama buna rağmen sürekli aklını kurcalayan, kendi kendini tekrar eden düşünceler görülür. Bu rahatsızlık verici düşüncelere “takıntı” adı verilir. Bu takıntılar sonucunda yapılan davranışlara ise “zorlama davranışlar” anlamına gelen “kompülsif davranışlar” adı verilir.
Şizofren
İnsanların size davranışlarının farklı olması, şizofreniyle alakalı değildir. Şizofreni, çok nadir görülen bir hastalıktır ve tüm dünyada sadece %1 oranında görülür. Ancak çok ciddi sorunlar doğurur ve çoğu zaman yaşam standartlarını oldukça düşürür. Bu hastalık o kadar yanlış kullanılmaktadır ki, havanın bozulup açılması için, politik dengenin gidip gelmesi, ünlülerin garip kıyafetler giymeyi tercih etmesi ve hatta borsada fiyatların düşüp çıkması için bile kullanılır hale gelmiştir. Yani birden fazla kişiliğe sahipmiş gibi görünen kişiler ve olaylar için bu hastalığın adı kullanılır. İşin garip tarafı, şizofreninin kişilik bölünmesiyle hiçbir alakası yoktur. Bu düşünce, şizofreninin kelime anlamının “ayrık beyin” olmasıdır. Ancak burada “ayrık” sözcüğünden kasıt, beynin kendi kendisinden ayrık olması değil, gerçeklikten ayrık olmasıdır. Şizofreni hastaları, gerçek ile hayali ayırt edemezler. Dolayısıyla, gerçeklikten kopukturlar. Daha isabetli tanımıyla şizofreni hastalarının düşünce ve davranışları, o anda içinde bulunduğu gerçek durumla uyumsuzdur.
Manyak
Manik depresyon (ya da kısa tabiriyle “mania”, “manyaklık”), bipolar bozukluğun eski adıdır. Artık psikolojik tanımlamalarda kullanılan bir sözcük değildir; ancak yine de halen bilimsel bir terim olarak kabul edilmektedir. Depresyonda görüldüğü gibi bipolar hastalıkta da duygusal bozukluklar görülür. “Ruh hali” olarak da bilinen, kimi zaman “mizaç” olarak tanımlanan olgu, uzun dönem duygusal durumumuzu belirlemek için kullanılır. Ruh halini tanımlamak genellikle oldukça zordur ve son derece özneldir. Ancak duygusal bozukluklarda, belli bir duygunun uç derecede yaşandığı görülür. Bu da, diğer duyguların ve genel olarak ruh halinin kontrolünün güçleşmesiyle sonuçlanır. Örneğin depresif duygusal bozukluklarda umutsuzluk ve bitkinlik uç derecede görülür, Bipolar bozuklukta ise depresyon, maniklik (aşırı mutluluk) ve “normal” duygular bir arada görülür ve birey bunlar arasında gidip gelir. Bu duygu geçişleri kimi zaman ayda bir, kimi zaman haftada bir, kimi zamansa gün içerisinde bile olabilir.
Bu süreçte bireyin kendisiyle ilgili görüşleri, düşünceleri ve algısı gerçeklikten sapar. Bir manik atak sırasında birey kendisini olduğundan çok üstün, çok zayıf, çok başarılı, çok başarısız görebilir. Örneğin, normalde 200 TL yaparken, belirli bir tetikleyici etken ile 2000 TL’lik alışveriş yapmanız, bir manik atak değildir. Ancak abartılı bir mutluluk duygusu içerisinde, ebeveynlerinizin tüm yaşam birikimlerinin bulunduğu banka hesabını birkaç saatte bitirmek, bir manik atak örneğidir. Bu abartılı atağın sonrasında bireyler, mutluluğun en üst doruklarından en alt zindanlarına birden çakılırlar ve genellikle intihar gibi uç derecede mutsuzluk belirtileriyle yüzleşirler. İşte bipolar bozukluk budur. Bir gün mutlu, bir gün mutsuz olmak değil.
Psikopat
Tartışmasız en popüler olan ve psikolojik terimler arasında en sıklıkla yanlış kullanılan sözcükler, “psikopat” ve “psikopatlık” sözcükleridir. Öyle ki, Alfred Hitchcock’un sanat tarihinin kilit eserlerinden kabul edilen Psycho filminde bile hatalı kullanılmıştır! Günümüzde, psikopatlık pek sık kullanılan bir bilimsel terim değildir. Bunun yerine, “sosyopat” sözcüğü tercih edilmektedir. Hatta daha da teknik tabiriyle psikopati ya da sosyopati, “antisosyal kişilik bozukluğu” olarak bilinir. Muhtemelen bilinen en uç derecede ve en tehlikeli psikolojik sorunlardan birisidir. Bireyler, bu tür kişilik bozukluklarına sahip olduklarının farkında değildirler. Hatta farkında olsalar bile, kendilerininkinin normal, diğer herkesinkinin hatalı olduğunu düşünürler.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.