Psikiyatri ile Savaşmak
RUHSAL CİNAYET HAKKINDA HALKI UYARMA: PSİKİYATRİ İLE SAVAŞMAK BOYNUMUN BORCU
Depresyon da onun gibi son derece doğal duygu durum hallerinden olan anksiyete de esasında bir cezadır.
Neyin cezası?
Sandığınız gibi işlediğiniz hataların - günahların mı?
Hayır!
Daha büyük bir kabahatin!
Neyin?
Adaletsiz düşünmenin!
Düşüncede adil olmayışın!
Adaleti sadece duvarında asılı olduğu için mahkemelerde geçerli sanmanın, bu işi gündelik yaşamın akışı içinde hakkıyla önemsemeyişin!
Yani kültürümüzdeki adıyla şükürsüzlüğün cezası!
Batılı deyimle pozitif düşünmemenin!
Bu gerçeğin dünyanın her yerinde adı değişiyor sadece ama özü aynı!
99 olumlu yönümüz varken gidip de geçici tek 1 olumsuzluğa kilitlenmenin, sabahtan akşama dek bu bir sorunun etrafında gulu gulu dansı yapmanın cezası!
Sizi kilitleyen psikiyatri ve psikolojidir. Daha doğrusu bu bilimlerin kabahati yok, onun bir kısım uygulayıcılarıdır!
Depresyon bir cezadır!
99 artıyı tek bir kez olsun hatırlamazken göreceli 1 sorunu her gün sabahtan akşama kadar dert etmenin cezası!
Sebebini söyledim!
Bu iki mesleğin bir kısım uzmanları, "Hastasın sen, bak adı bile var üstelik" diyerek sizi o noktaya kilitliyor.
İnsan hasta olduğuna inanır da buna nasıl kayıtsız kalabilir ve kilitlenmez!
Bu mümkün mü!
Adama kansersin deniyor, ilk 6 ayda çoğu vefat ediyor! Bu kişilerin "pat" diye yüzlerine kansersin denilmeseydi yine ilk 6 ayda ölecekler miydi?
Hiç zannetmiyorum!
Dinimiz, "Her türlü dert (hastalık da her türlü derdin içindeki bir derttir) nimettir, o halde şükret" der.
Psikiyatri ve psikoloji uzmanları ise, "Hayır, inanma, dert musibettin bizatihi kendisidir. Öyleyse hemen gel de seni tedavi edelim" der.
O yüzden psikiyatri ve mevcut psikoloji fıtrat düşmanıdır!
O yüzden sorunlardaki atış bu iki mesleğin popülaritesindeki ve yaygınlığındaki artışla paralel seyreder!
İddia ediyorum:
Uzman sayısı azaldığı gün sorunlarımız da azalacak!
Çünkü o zaman daha az kişi bu hatalara muhatap olacak!
Sonuç:
Psikiyatrik hastalıklar bilimsel bir olgu değil, felsefi kanaattir.
Hem de her tarafı dökülecek kadar bozuk bir felsefi kanaat!
Bir mesleğin yaşatılması ve itibarını koruma adına bunlara kayıtsız kalınıyor!
Sonuç:
Psikiyatri tedavi edemez, sadece hasta eder.
Çünkü sizi hasta olduğunuza tam bir teslimiyetle inandırır. Bu inanç beyninizi kilitler. Kilitlenen beyin ise sorunu daha da fazla besler. Beslenen herşey doğası gereği büyür. Büyüyünce hem etkisi hem de kalıcılık süresi artar!
Psikiyatri işte bu mekanizmaya sebep olarak hasta eder sizi!
Bakın çevrenize!
Psikiyatriye gidip de gerçek manada yani tıbben iyileşmiş kaç hasta var?
En baba hastalık denilenlerin dahi bir çoğu doğru yapılmış bir mesleki sohbetle (terapi diyorlar, illa alengirli bir kulp takacaklar) bir - iki seansta bile düzeliyor.
Ama ilaçla en basit sorunlar bile çoğu durumda sekiz - on yıl sürüyor.
Niye?
Hastalık değil de ondan!
Hastalık varsa tedavi vardır çünkü! Bakış açısı ve düşünce biçimiyle ilgili olan sorunlara serotonin düşmesi gözüyle bakarsanız bu kaçınılmazdır!
Hastalık olsa konuşmayla - sohbetle düzelir miydi!
Kanser konuşmakla düzeliyor mu mesela?
Hastalık olsa ilaçların bu kadar süreye gerek kalmadan çoktan fayda etmiş olması gerekmez miydi?
O çoğu sorunda, "En az 6 ay ilaç kullanmalısın" der. Çünkü 6 ay gibi uzun bir dönemde kişilerin zaten doğal nedenlerle düzeleceğini bilir; o çok uyanıktır!
Kimse, "Bir ilaç bu kadar sürede nasıl işe yaramaz" diye sormaz nasıl olsa.
O böylece doğal düzelmeyi ilaca mal ettirerek ilacın etkisizliğini kamufle eder!
Kişi mevsim değiştiği, evli ise boşandığı, bekar ise evlendiği, ayrıldıysa alıştığı ya da bizatihi zamanın sihirli gücü gibi doğal nedenlerle iyileşir ama bu düzelmeyi ilaca mal eder!
O da zaten sizin bu fazlaca iyi niyetli algınızdan nemalanır!
Psikiyatriyi bunca vahametlerine karşın hala ayakta tutan - yaşatan sizlerin bu hüsnü zannıdır!
Her soruna aynı grup ilaçları sadece farklı ticari isimler altında verir.
Soran olursa, "Bak ilacını değiştirdik" der. Oysa ticari adı değişmiştir sadece. Bunu ya kimse bilmez ya da bilenler söylemez!
İçe kapanığına da dışa fazlaca dönük olanına da aynı grup ilacı, "Şifa niyetine, vira bismillah" diyerek dayar!
Bir düşünce bozukluğu olan OKB hastasına esasında bir duygu durum ilacı olan antidepresan vererek onun senelerini, ömrünü çalar!
(Şimdi yeni bir taktik geliştirmişler, hastalara ilaç verince prospektüsünü okumayın diyorlarmış. Okuyarak yaşadıklarının bu ilaçların yan etkisinden daha az olduğunu görmesinler diye!)
Görüldüğü üzere tam bir güven avcılığı ve mesleki suistimal vardır!
O yüzden mevcut psikiyatriye asla saygı duymuyorum!
Mevcut psikiyatriden bu yüzden nefret ediyorum!
Onunla ölene dek savaşmaya ahdediyorum!
Celladına aşık olanların dünyasında bu işin ne kadar zor olduğunun fazlasıyla bilincindeyim elbette!
Hatta daha da ileriye gidiyorum:
Bu vahim yanlışları hala sürdürenlerin ve bu ruhsal cinayete pervasızca suskun kalanların yatacak yerlerinin olmadığını savunuyorum!
Psikolog
İzzet Güllü
Depresyon da onun gibi son derece doğal duygu durum hallerinden olan anksiyete de esasında bir cezadır.
Neyin cezası?
Sandığınız gibi işlediğiniz hataların - günahların mı?
Hayır!
Daha büyük bir kabahatin!
Neyin?
Adaletsiz düşünmenin!
Düşüncede adil olmayışın!
Adaleti sadece duvarında asılı olduğu için mahkemelerde geçerli sanmanın, bu işi gündelik yaşamın akışı içinde hakkıyla önemsemeyişin!
Yani kültürümüzdeki adıyla şükürsüzlüğün cezası!
Batılı deyimle pozitif düşünmemenin!
Bu gerçeğin dünyanın her yerinde adı değişiyor sadece ama özü aynı!
99 olumlu yönümüz varken gidip de geçici tek 1 olumsuzluğa kilitlenmenin, sabahtan akşama dek bu bir sorunun etrafında gulu gulu dansı yapmanın cezası!
Sizi kilitleyen psikiyatri ve psikolojidir. Daha doğrusu bu bilimlerin kabahati yok, onun bir kısım uygulayıcılarıdır!
Depresyon bir cezadır!
99 artıyı tek bir kez olsun hatırlamazken göreceli 1 sorunu her gün sabahtan akşama kadar dert etmenin cezası!
Sebebini söyledim!
Bu iki mesleğin bir kısım uzmanları, "Hastasın sen, bak adı bile var üstelik" diyerek sizi o noktaya kilitliyor.
İnsan hasta olduğuna inanır da buna nasıl kayıtsız kalabilir ve kilitlenmez!
Bu mümkün mü!
Adama kansersin deniyor, ilk 6 ayda çoğu vefat ediyor! Bu kişilerin "pat" diye yüzlerine kansersin denilmeseydi yine ilk 6 ayda ölecekler miydi?
Hiç zannetmiyorum!
Dinimiz, "Her türlü dert (hastalık da her türlü derdin içindeki bir derttir) nimettir, o halde şükret" der.
Psikiyatri ve psikoloji uzmanları ise, "Hayır, inanma, dert musibettin bizatihi kendisidir. Öyleyse hemen gel de seni tedavi edelim" der.
O yüzden psikiyatri ve mevcut psikoloji fıtrat düşmanıdır!
O yüzden sorunlardaki atış bu iki mesleğin popülaritesindeki ve yaygınlığındaki artışla paralel seyreder!
İddia ediyorum:
Uzman sayısı azaldığı gün sorunlarımız da azalacak!
Çünkü o zaman daha az kişi bu hatalara muhatap olacak!
Sonuç:
Psikiyatrik hastalıklar bilimsel bir olgu değil, felsefi kanaattir.
Hem de her tarafı dökülecek kadar bozuk bir felsefi kanaat!
Bir mesleğin yaşatılması ve itibarını koruma adına bunlara kayıtsız kalınıyor!
Sonuç:
Psikiyatri tedavi edemez, sadece hasta eder.
Çünkü sizi hasta olduğunuza tam bir teslimiyetle inandırır. Bu inanç beyninizi kilitler. Kilitlenen beyin ise sorunu daha da fazla besler. Beslenen herşey doğası gereği büyür. Büyüyünce hem etkisi hem de kalıcılık süresi artar!
Psikiyatri işte bu mekanizmaya sebep olarak hasta eder sizi!
Bakın çevrenize!
Psikiyatriye gidip de gerçek manada yani tıbben iyileşmiş kaç hasta var?
En baba hastalık denilenlerin dahi bir çoğu doğru yapılmış bir mesleki sohbetle (terapi diyorlar, illa alengirli bir kulp takacaklar) bir - iki seansta bile düzeliyor.
Ama ilaçla en basit sorunlar bile çoğu durumda sekiz - on yıl sürüyor.
Niye?
Hastalık değil de ondan!
Hastalık varsa tedavi vardır çünkü! Bakış açısı ve düşünce biçimiyle ilgili olan sorunlara serotonin düşmesi gözüyle bakarsanız bu kaçınılmazdır!
Hastalık olsa konuşmayla - sohbetle düzelir miydi!
Kanser konuşmakla düzeliyor mu mesela?
Hastalık olsa ilaçların bu kadar süreye gerek kalmadan çoktan fayda etmiş olması gerekmez miydi?
O çoğu sorunda, "En az 6 ay ilaç kullanmalısın" der. Çünkü 6 ay gibi uzun bir dönemde kişilerin zaten doğal nedenlerle düzeleceğini bilir; o çok uyanıktır!
Kimse, "Bir ilaç bu kadar sürede nasıl işe yaramaz" diye sormaz nasıl olsa.
O böylece doğal düzelmeyi ilaca mal ettirerek ilacın etkisizliğini kamufle eder!
Kişi mevsim değiştiği, evli ise boşandığı, bekar ise evlendiği, ayrıldıysa alıştığı ya da bizatihi zamanın sihirli gücü gibi doğal nedenlerle iyileşir ama bu düzelmeyi ilaca mal eder!
O da zaten sizin bu fazlaca iyi niyetli algınızdan nemalanır!
Psikiyatriyi bunca vahametlerine karşın hala ayakta tutan - yaşatan sizlerin bu hüsnü zannıdır!
Her soruna aynı grup ilaçları sadece farklı ticari isimler altında verir.
Soran olursa, "Bak ilacını değiştirdik" der. Oysa ticari adı değişmiştir sadece. Bunu ya kimse bilmez ya da bilenler söylemez!
İçe kapanığına da dışa fazlaca dönük olanına da aynı grup ilacı, "Şifa niyetine, vira bismillah" diyerek dayar!
Bir düşünce bozukluğu olan OKB hastasına esasında bir duygu durum ilacı olan antidepresan vererek onun senelerini, ömrünü çalar!
(Şimdi yeni bir taktik geliştirmişler, hastalara ilaç verince prospektüsünü okumayın diyorlarmış. Okuyarak yaşadıklarının bu ilaçların yan etkisinden daha az olduğunu görmesinler diye!)
Görüldüğü üzere tam bir güven avcılığı ve mesleki suistimal vardır!
O yüzden mevcut psikiyatriye asla saygı duymuyorum!
Mevcut psikiyatriden bu yüzden nefret ediyorum!
Onunla ölene dek savaşmaya ahdediyorum!
Celladına aşık olanların dünyasında bu işin ne kadar zor olduğunun fazlasıyla bilincindeyim elbette!
Hatta daha da ileriye gidiyorum:
Bu vahim yanlışları hala sürdürenlerin ve bu ruhsal cinayete pervasızca suskun kalanların yatacak yerlerinin olmadığını savunuyorum!
Psikolog
İzzet Güllü
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Psikiyatri ile Savaşmak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İzzet GÜLLÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İzzet GÜLLÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
14 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
