2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Sosyal Fobi Nedir Ne Değildir
MAKALE #9739 © Yazan Psk.İlkten ÇETİN | Yayın Ekim 2012 | 6,134 Okuyucu
SOSYAL FOBİ NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Tanım ve Tarihçe

Sosyal fobi, kişinin sosyal ortamlarda ya da performans gerektiren durumlarda utanacağını düşünerek nedensiz yere korkmasıdır. Sosyal fobinin sınırlı ya da hafif tiplerinde, kişi sosyal işlevlerin önemli bir kısmını oluşturan toplum içinde konuşma ya da yazma gibi etkinliklerden kaçınmaktadır. Sosyal fobinin daha ağır ve yaygın tipleri, hastanın yaşamına engelleyici sınırlamalar getirerek hastayı sosyal izolasyona ve yalnızlığa itmektedir. Sosyal anksiyete ve fobilerle ilgili tanımlamalar antik dönemlere kadar uzanmaktadır.

Sosyal fobi ABD’ de ilk kez Beard (1879) ve Fransa’da Janet (1903) tarafından
tanımlanmıştır. Sosyal fobi, Marks ve Gelder tarafından diğer fobilerden ayrılmıştır. Bu araştırmacılar sosyal fobi tanımına ‘diğer insanların yanında yemek yeme, içme, konuşma, yazma, kusma, kızarma ve el sıkışma korkusu duymak’ gibi özelliklerin yanı sıra başkalarıyla konuşmaya başlama ve randevulaşma gibi daha genel korkuları eklemişlerdir. Sosyal fobi bulunan hastalar, belirli durumlarda utanmaktan ya da küçük düşürülmekten korkmakta ve çarpıntı, kızarma, terleme ve titreme gibi fizyolojik belirtiler yaşamaktadır. Korku topluluk önünde konuşmak gibi bir durumda ortaya çıkabileceği gibi, sosyal ilişkilerin çoğunda veya tamamında da ortaya çıkabilir.
Hastalar çeşitli nedenlerle utanmaktan korkarlar; bunlar arasında beceriksizlik ya da uygunsuz davranış (örneğin yanlış şeyler söylemek, kekelemek) ve anksiyetenin dışa vurulan belirtileri (örneğin kızarma, terleme, titreme) bulunmaktadır. Sonuç olarak hastalar korktukları etkinliklerden kaçınmakta ve yaşamlarını sınırlamaktadır.

Epidemiyoloji :

Sosyal fobi tipik olarak çocuklukta ya da ergenlikte başlar ve sıklıkla kronik bir gidiş
gösterir. Yaşlılar arasında sosyal fobi görülme oranı genç erişkinlere göre daha düşüktür. Sosyal fobinin 6 aylık yaygınlığı 100 kişide 2-3 civarındadır. Epidemiyolojik çalışmalarda kadınların erkeklerden daha sık etkilendiği görüldüğü halde; klinik örneklerde erkek bireylerde görece bir fazlalık vardır. Sosyal fobi gençler, bekarlar, eğitim ve gelir düzeyi düşük olanlar, düzenli işi bulunmayanlar ve sosyoekonomik düzeyi düşük olanlarda yüksek oranda görülür. Epidemiologycal Catchment Area (ECA) çalışmasında sosyal fobi hastalarının % 69’ unda yaşam boyu eşzamanlı bozukluk bulunduğu saptanmıştır. Eşzamanlı görülen bozuklukların çoğunun sosyal fobinin başlangıcından sonra ortaya çıkması, sosyal fobinin diğer bozuklukların gelişimi için bir risk etmeni olabileceğini düşündürmektedir.

Etyoloji :

Sosyal fobili kişilerin birinci derece akrabaları, mental bozukluğu olmayan kişilerinin
birinci derece akrabalarından üç kat daha fazla sosyal fobiden etkilenme eğilimindedirler. Ayrıca yapılan ikiz çalışmalarında tutarlı olarak, tek yumurta ikizlerinde çift yumurta ikizlerine göre utanma ve sosyal korkular açısından daha fazla komorbidite bulunmuştur. Anne-baba tutumunun çocuk tarafından nasıl algılandığı ve yetiştirilme tarzının sosyal fobi gelişimi üzerindeki rolünü araştıran çalışmalarda ise normal kontrollere oranla sosyal fobi hastaları hem annelerini hem de babalarını daha reddedici ve duygusal sıcaklıktandaha yoksun olarak değerlendirmişlerdir. Davranışsal inhibisyon; alışılmamış ya da tanıdık gelmeyen ortamlardan , kişilerden, nesnelerden kaçınma ve bunlardan korkmayla kendini belli eden mizaç kategorilerinden biridir. Yapılan çalışmalar sonucu davranışsal inhibisyonun anksiyete bozuklukları için bir risk etkeni olduğu düşünülmüştür. Olumsuz yaşam olaylarının, koşullandırıcı tavmatik deneyimler olarak sosyal anksiyetenin ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. Evrim kuramına göre ise korkulara yatkınlık, kalıtsal olarak aktarılmaktadır ve eski insanlar için biyolojik değeri olan korkular bu nedenle daha kolay edinilmektedir. Örnek olarak öfke ya da eleştirel yüz ifadelerinden korkma verilebilir. Sosyal fobideki bilişsel örüntünün bu patolojik sürecin bir nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu da henüz belirlenememiştir.

Sınıflandırma :

Sosyal Fobi için DSM ölçütleri

A. Tanımadık insanlarla karşılaştığı ya da başkalarının gözünün üzerinde olabileceği, bir ya da birden fazla toplumsal ya da bir eylemi gerçekleştirdiği durumdan belirgin ve sürekli bir korku duyma. Kişi, küçük bir duruma düşeceği ya da utanç duyacağı bir
biçimde davranacağından korkar(ya da anksiyete belirtileri gösterir)
B. Korkulan toplumsal durumla karşılaşma hemen her zaman anksiyete doğurur, bu da duruma bağlı ya da durumsal olarak yatkınlık gösterilen bir panik atağı biçimini alır.
C. Kişi korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir.
D. Korkulan toplumsal ya da bir eylemin gerçekleştirildiği durumlardan kaçınılır ya da yoğun anksiyete ya da sıkıntıyla bunlara katlanılır. E. Kaçınma, anksiyöz beklenti ya da korkulan toplumsal ya da bir eylemin gerçekleştirdiği durumlarda sıkıntı duyma, kişinin olağan günlük işlerini, mesleki (yada eğitimle ilgili) işlevselliğini, toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini bozar ya da
fobi olacağına ilişkin belirgin bir sıkıntı vardır.
F. 18 yaşının altındaki kişilerde süresi en az 6 aydır.
G. Korku ya da kaçınma bir maddenin (örn:kötüye kullanılan bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz(örn: agorafobi ile birlikte ya da olmadan panik bozukluğu, ayrılma anksiyetesi bozukluğu, vücut dismorfik bozukluğu, yaygın gelişimsel bozukluk ya da şizoid kişilik bozukluğu).
H. Genel bir tıbbi durum ya da başka bir mental bozukluk varsa bile A tanı ölçütünde
sözü edilen korku bununla ilişkisizdir, (örn.korku, kekemelik, Parkinson hastalığındaki titreme ya da bulimia nervozadaki yemek yeme davranışı ile ilişkili değildir). Varsa belirtiniz Yaygın tip (korkular çoğu toplumsal durumu kapsıyorsa).
Sosyal Fobi için ICD-10 ölçütleri:
A. Aşağıdakilerden birisi bulunmalıdır.
1. Dikkat odağı olmayla ilgili ciddi korku ya da utanacağı ya da küçük düşeceği biçimde davranma korkusu.
2. Dikkat odağı olmaktan ya da utandırıcı ya da küçük düşürücü şekilde davranma
korkusu olan durumlardan kaçınma bu korkular topluluk içinde yemek yeme ya da
konuşma, tanıdık kişilerle topluluk içinde karşılaşma, küçük gruplara(örneğin partiler,
toplantılar, sınıf) katılma gibi sosyal durumlarda ortaya çıkmaktadır.
B. Hastalığın başlangıcından beri, korkulan durumlarda, agorafobi için B ölçütleri altında tanımlandığı gibi, en az iki anksiyete belirtisinin aşağıdaki belirtilerden en az birisiyle beraber görülmesi:
1. kızarma ya da titreme
2. kusmaktan korkma
3.idrara sıkışma ya da idrar ya da dışkı kaçırma korkusu
C. Belirtiler ya da kaçınma ciddi duygusal sıkıntıya neden olur ve birey bunların aşırı ve mantıksız olduğunun farkındadır.
D. Belirtiler korkulan durumlarla sınırlı şekilde ya da en yoğun olarak bu durumlarda
görülür ya da korkulan durumun ortaya çıkması beklendiğinde belirgin hale gelir.
E. A ve B ölçütlerinde yer alan belirtilerin nedeni sanrılar, varsanılar ya da organik mental bozukluklar, şizofreni ve şizofreni benzeri bozukluklar, duygudurum bozuklukları, saplantı zorlantı bozukluğu olmamalı ve bu belirtiler kültürel inançlara ikincil olmamalıdır.

Klinik Belirtiler, Seyir ve Prognoz

Sosyal fobiklerin genelini oluşturan sınırlı sosyal fobide hastalar birçok sosyal karşılaşmadan rahatsız olmadıkları halde, bir ya da birkaç özgül durumda sıkıntı yaşamaktadır. Yaygın sosyal fobi bulunan hastalar ise sosyal etkileşim gerektirenler başta olmak üzere birçok sosyal durumdan rahatsızlık duymaktadırlar. Sosyal fobi bulunan kişiler en sık olarak topluluk içinde konuşmak , yazmak ve halka açık tuvaletleri kullanmak konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Bu anksiyete sıklıkla çok belirgindir ve bazı kişilerde panik atak boyutuna varabilir. Anksiyete kişinin davranışını
etkiler, hatta tamamen bozabilir. Bu ortamlarda hastalar sergiledikleri davranışların ya da dışarıdan fark edilebilecek anksiyete belirtilerinin, utanmalarına ya da küçük düşmelerine neden olmasından korkmaktadırlar. Bu kişilerde korkulan durumlardan kaçınma ya da kaçma konusunda kuvvetli bir dürtü ortaya çıkar. Topluluk büyüdükçe ya da ortam resmileştikçe korku da artmaktadır. Topluluk içinde yanlış bir şey söyleyecekleri ya da bir sözcüğü yanlış telaffuz edeceklerini düşünerek konuşmaktan kaçınırlar. Eleştiriden kaçınmak için, duygularını ifade etmeyebilirler. Fakat kendilerini korumak için suskunluğu yeğlemeleri onları daha da yalnızlaştırır. Başkalarının önünde yazı yazmaktan korkan hastalar genellikle yazılarının kötü olmasından, sözcükleri yanlış yazmaktan ya da ellerinin titremesinden duyacakları utançtan korkmaktadır. Sosyal fobi hastalarından bazıları başkalarının önünde yemek yerken ya da içerken korku ve sıkıntı yaşamaktadır. Bu hastalar çatalı ya da bardağı tutarken ellerinin titremesinden ve yemeğin dökülmesinden korkarlar. Bazılar yemek yerken boğazlarında bir düğümlenme hissettikleri için boğulmaktan, öksürmekten bunların sonucunda herkesin dikkatini çekmekten korkarlar. Sosyal fobi hastaları, fobik durumlarda ya da fobik durum beklentisinin varlığında, otonom sistemle ilişkili belirtilerle birlikte anksiyete de yaşarlar. Tipik bedensel belirtiler arasında çarpıntı, terleme, titreme ve kızarma bulunmaktadır. Bu belirtilerin herkes tarafından görüldüğünü düşünen hastanın dikkati fobik durumlarda fizyolojik aktivasyon üzerine yoğunlaşmakta; anksiyeteleri daha da artmakta; hareketleri beceriksiz bir hal almakta ve dikkatlerini toplama yetilerini yitirmektedirler. Yaygın sosyal fobi bulunan hastaların zihinleri yetersizlik hisleriyle doludur. Bilişsel olarak eleştiriden ve onaylanmamaktan korkarlar. Kendilerini sosyal açıdan yetersiz ve aşağı görmektedirler. Toplumdaki sosyal fobi hastaları hastalığı olmayan kişilerle karşılaştırıldıklarında, okul başarılarının daha kötü ve eğitim sürelerinin daha kısa olduğu saptanmıştır. Bu hastalarda görülen yeti yitimi, mesleksel ve ekonomik duruma da yansımaktadır.Tedavi olmak isteyen sosyal fobi hastaları genelde ilk tedavi girişimi için yıllarca beklemektedirler. Sosyal fobi kronik bir gidiş gösterir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Sosyal Fobi Nedir Ne Değildir" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlkten ÇETİN Fotoğraf
Psk.İlkten ÇETİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi259 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlkten ÇETİN'in Makaleleri
► Sosyal Fobi Nedir? Psk.Gökhan BİNGÖL
► Sosyal Fobi Nedir? Mustafa İSPİR
► Sosyal Fobi Nedir? Psk.Nida BOĞA
► Sosyal Fobi Nedir? Psk.Betül ÖZDEMİR
► Sosyal Fobi Nedir? Psk.Gülüm BACANAK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Sosyal Fobi Nedir Ne Değildir' başlığıyla benzeşen toplam 22 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendine Sevgili Misin? Şubat 2022
► Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları) ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


12:05
Top