2007'den Bugüne 92,323 Tavsiye, 28,223 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Panik Atak
MAKALE #7592 © Yazan Psk.Dnş.Serkan YILDIRIM | Yayın Ekim 2011 | 5,857 Okuyucu
PANİK BOZUKLUĞU
KORKU, KAYGI VE PANİK NASIL TANIMLANIR?

Korku, herkes tarafından yaşanabilen temel bir duygudur. Hemen ortaya çıkıverecekmiş gibi gelen bir tehlikeye karşı gösterilen bir tepkidir. Bu tehlike, gerçek ya da kişinin algıladığı bir tehlikedir. Söz konusu bu tehlike, kişide, ‘savaş ya da savuş’ tepkisini ortaya çıkartır. Çünkü kişiler bir korku duyduklarında, bütün içsel kaynaklarını kullanarak ya bu tehlikeye karşı kendilerini korumaya çalışırlar ya da söz konusu bu tehlikeden kaçıp kurtulmaya, ondan uzaklaşmaya çalışırlar.

Korku duyduğumuzda vücudumuz etkinleşir. Vücudumuzun gereksindiği bölgelere oksijenden zengin kan sağlanması için kalbimiz hızlı hızlı atmaya, diğer bir deyişle kalbimiz çarpmaya başlar. Gereksindiğimiz fazla oksijeni almak için daha hızlı soluk alıp vermeye başlarız. Bir yandan da terleriz, dolayısıyla vücudumuzun daha etkin çalışmasını sağlamak için vücudumuzu soğutmaya çalışırız. Korku duyduğumuz sırada ortaya çıkan, sözünü ettiğimiz bu bedensel değişikliklerin yanı sıra belirli bir takım bilişsel değişikliklerde olur.‘Biliş’ terimi en yalın anlatımıyla ‘düşünce’ anlamına gelmektedir. Bilişsel olarak tümüyle tehlikenin kaynağı üzerinde odaklanırız, dolayısıyla başka birşey düşünmek neredeyse olanaksız olur. Duyulan bu korkuya, bu korkudan kurtulmak için ‘her ne yapılacaksa yapılsın’ dürtüsü eşlik eder. İçinde bulunulan durumdan kaçıp kurtulmaya yeltenilir.

Kaygı duygusu, korku duygusuyla yakından ilişkilidir, ancak kaygı ve korku arasında önemli ayrımlar vardır. Kaygı, daha çok gelecek yönelimlidir. Oysa korku, hemen ortaya çıkıverecekmiş gibi gelen bir tehlikeye karşı gösterilen bir tepkidir.Söz gelimi bir köpeğin saldırısına uğramaktan korkulabilir. Kaygı, gelecekte ortaya çıkabilecek bir tür tehlikeye karşı ortaya çıkar. Sözgelimi sınava girecek olmayla ilgili olarak büyük bir kaygı duyulabilir. Korku ile karşılaştırıldığında, kaygı, daha yaygın, tanımlanması daha zor, daha yavaş ortaya çıkan ve daha uzun süren bir duygudur. Kaygılı olduğumuzda, korku duyduğumuzda ortaya çıkan bulantı, baş dönmesi, sersemlik duygusu gibi bedensel birtakım belirtiler görülür; ancak kaygı duygusunun diğer ortak özellikleri arasında kas gerginliği, uykusuzluk ve gelecekte ortaya çıkabilecek birtakım olaylar için tasalanma vardır.

PANİK ATAĞI NEDİR?


Panik atağı, bir korku kuşatmasıdır. Algılanan tehlikeye karşı birdenbire gösterilen bir tepkidir ve birtakım bedensel duyumlar buna eşlik eder. Psikiyatri bilim dalında kabul gören uluslararası sınıflandırma dizgelerine göre bir panik atağı tanısı konulabilmesi için aşağıdaki on üç belirtiden en az dördünün bulunması gerekir:
1. Çarpıntı,kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması
2. Terleme
3. Titremeya da sarsılma
4. Nefesdarlığı ya da boğuluyormuş gibi olma duyumları
5. Soluğun kesilmesi
6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma
7. Bulantıya da karın ağrısı
8. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
9. Gerçekdışılık duyguları ya da benliğinden ayrılmış olma duyumu
10. Uyuşmaya da karıncalanma duyumları
11. Üşüme,ürperme ya da ateş basmaları
12. Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
13. Ölüm korkusu

Bir panik atağı sırasında yaşanan öznel yaşantılar büyük ölçüde değişkenlik gösterir. Belirli birtakım bedensel duyumlar (kalp atımlarını hissetmek gibi ) ortaya çıkan fizyolojik değişikliklerle doğrudan ilişkilidir. Diğerleri (ölüm korkusu gibi), sözü edilen bedensel duyumlara gösterilen zihinsel ve duygusal tepkiler sonucu ortaya çıkar. Aşağıda, bir panik atağı sırasında vücudun değişik bölgelerinde ortaya çıkan çeşitli belirtiler sıralanmıştır. Genelde panik atağı sırasında nedenli çok belirti olursa ve bu belirtiler ne denli yoğun olursa, kişi kendini o kadar bitkin ve yılgın olarak hisseder.

BAŞ: Aşırı soluk alıp verme nedeniyle beyine az kan gitmesinden ötürü baş dönmesi ve sersemlik hissi ortaya çıkabilir, bayılacakmış gibi bir duygu içinde olunabilir.

VÜCUT: Terlemeye başlanır, sıcak ve soğuk basmaları olabilir, ‘hissiz’leşilebilir, vücutta karıncalanmalar olabilir. Kendi çevresinde dönüyormuş gibi bir takım duygular ortaya çıkabilir.Bitkin ve tükenmiş olarak hissedilir.

ZİHİN: Büyük bir şaşkınlık içinde yönelim bozukluğu içinde olunabilir, kendini odaklama güçlüğü ortaya çıkar.Kişi, çevresinden kopmuş gibi, çevresinden çok uzaktaymış gibi bir duygu içine girebilir. Vücudu sanki gerçek değilmiş gibi bir duyguya kapılabilir, kendini sanki rüyadaymış gibi hissedebilir. Huzursuzlaşılır, her şeye çabuk kızılır.Sık yaşanan korkular bayılma, çıldırma, kalp krizi geçirme, ölme, olay çıkarma,kapana kısılıp kalma korkularıdır.

GÖZLER: Gözler titreşir ya da seğirir.Dışarıdaki nesnelere odaklanmakta zorluk çekilir ya da bu nesneler göze bulanık görünebilir. Bir sayfa üzerindeki rakamlar gibi birtakım şekiller yerinden sıçramış gibi ya da tersine dönmüş gibi görünebilir.

AĞIZ VE BOĞAZ: Ağız kurur, yutma güçlüğü ortaya çıkar, boğazda bir yumru hissi ya da kişi sanki tıkanmış, soluğu kesilmiş gibi olur, boğaz kasları gerilmiş gibidir. Konuşunca ses titrekleşir.

KALP: kalp atım hızının arttığı ayırt edilir. Kalp atımları öylesine güçlü hissedilir ki, kalp sanki göğüs kafesinden dışarı fırlayacak gibidir. Kalp sanki birtakım vurumları atlıyor gibi gelebilir.Göğüste ağrı ya da sıkışma hissedilir.

SOLUNUM: Soluk alıp verme hızı artar ve sığlaşır. Sanki tam derin bir soluk alınamıyor gibidir. Soluk almakta zorluk çekilir, hava açlığı içinde olunabilir. Sanki boğuluyor gibi olma duygusu içine girilebilir.

MİDE VE BAĞIRSAK: Sanki midede kelebekler uçuşuyor gibidir ya da bir düğümlenme hissedilir. Bulantı duygusu ortaya çıkabilir. Ayrıca midenin üst bölümlerinde kramp benzeri ağrılar,mide-bağırsak spazmları, bağırsaklarda ‘çağıltı’ sesleri, ishal-kabızlık olabilir.

KASLAR: Özellikle boyun ve omuzlarda olmak üzere bütün vücut kaslarında genel bir gerginlik olur. Araba kullanılıyorsa arabanın direksiyonu öylesine sıkı bir biçimde kavranır ki parmak boğumları beyazlaşır ve kollar iyice sertleşir. Başka birtakım durumlarda kişi elinde olmaksızın ellerini yumruk yapabilir. Bütün bunların tersine bütün kaslar öyle güçsüzleşebilir ki kişi ayakta durmakta zorlanabilir,bacakları sanki kendini taşımıyor gibidir. Elleri ve ayakları titrer, soğur,terler ya da uyuşur. Kişinin yıllardır çok güvendiği vücudu sanki başkaldırmış gibidir.

Panik atakları birden yeğinleşir, saniyeler ya da dakikalar içinde doruğa ulaşır. Çoğu zaman,on dakikadan daha kısa bir süre içinde doruk düzeyine gelir. Panik atakları,birkaç dakikadan bir saate dek sürebilir. Saatlerce ya da günlerce sürdüğünü söyleyenler olursa da bunların gerçek panik atakları olduğundan söz edilemez. Büyük bir olasılıkla bu kişiler, gün içinde birden çok panik atağı geçiriyorlardır ve bu ataklar arasında kaygı düzeyleri de yüksek olmaktadır.

Kişi,panik ataklarını yaşamayı sürdükçe kendine olan güvenini yitimeye, benlik saygısı düşmeye başlar. Bu tür ataklardan sakınmak için etkinliklerini kısıtlamaya başlar. Tanıdık, bildik durumlar gözdağı veren durumlar olarak algılanmaya başlanır.
· Bir konuşma öncesinde ya da sırasında panikatağı ortaya çıkmışsa, kişi yapacağı konuşmaları geri çevirmeye başlar.
· Kişi bir gezideyken panik atağı çıkmışsa, iş gezilerini ertelemek için özürler bulmaya başlar, ancak çok meşgul olduğu gerekçesiyle ailesiyle de tatile çıkmak istemez.
· Kişi, bir topluluk içindeyken panik atağı yaşamışsa toplum içine karışmaktan kaçmaya başlar ve evde oturmayı yeğler.
· Kişi, alışveriş yaparken, dışarıda yemek yerken ya da saçını kestirirken bir panik atağı geçirmişse, belirtilerinin yineleneceğini düşündüğü bu tür yerlere gitmekten çekinmeye başlar.
· Kişi, spor yaparken panik atağı ortaya çıkmışsa,solunum ya da dolaşım dizgelerini zora koşan her tür etkinlikten kaçınmaya başlar.
· Kişi, tek başınayken bir panik atağı yaşamışsa,vücudundan gelebilecek bir “saldırı” karşısında kendini güvende hissetmek ve korunmak için eşine, arkadaşlarına, hatta çocuklarına tutunmaya, onlara sıkı sıkıya sarılmaya başlar.

Kişi,başlangıçta, panik ataklarının ortada hiçbir neden yokken, birden, beklenmedik biçimde,kendiliğinden ortaya çıktığına, kendisini “arkadan vurduğu” na inanma eğilimi gösterir. Birçok atak yaşadıktan sonra içinde bir kuşku doğar. “ Bana ne oluyor?

Yolunda gitmeyen ne var? Bütün bunlar neden ortaya çıkıyor? Çıldırıyor muyum? Bütün bunlar bir sinirsel çöküşün olduğunu mu gösteriyor? Aldığımsorumlulukları taşımakta güçlük mü çekiyorum? Bunların üstesinden gelmekte zorluklarım mı oluyor? Tıbbi bir sorunum mu var (kalp sorunu, kan basıncı yüksekliği, troid sorunu vb)?” Birçok insan için, yaşanan bu yoğun kaygı dönemleri, vücutta ortaya çıkan beklenmedik bu değişiklikler, yaşamlarının en korkutucu ve sorunlu olayları olur.

Panik duygusu,zamanla, kişinin düşüncelerini, duygularını ve inanışlarını kendine karşı silah olarak kullanır. Bunlar, aşağıda sayılan yollarla olur:
· Bir takım anımsatıcılar karşısında, son atağınızı geçirdiğiniz ortama girme yürekliliğini gösteremez, duraksarsınız.
· Belirli bir takım etkinlikleri yapmayı her düşündüğünüzde “kapana kısılıp kalmamayı” yı birinci öncelik olarak göz önünde bulundurursunuz.
· Bir sonraki atak ne zaman gelecek diye kaygılı bir beklenti içine girersiniz. Yalnızca “ Şimdi, burada mı olacak?” sorusunu sormak bile belirtilerin ortaya çıkmasına neden oluyor gibi görünebilir.
· Son panik atağınızı sinirli bir biçimde düşünüyor olabilirsiniz, sonra vücudunuz üzerinde bir denetiminiz kalmadığı konusunda kuşkulara kapılırsınız.
· Bilinmeyen bedensel bir hastalığın ya da duygusal bir rahatsızlığın panik ataklarınıza neden olduğunu düşünüp üzüntü duyarsınız.
· Tanısı konmuş bedensel bir hasatlığınız varsa,gereksiz birtakım streslerden ya da hastalığın ağırlaşmasından korkarsınız.
· Panik ataklarınıza karşı başlıca savunma olarak belirli bir takım insanlardan ya da yerlerden uzak durmaya başlarsınız.
· Toplumsal yönden daha içine kapanık, toplumdan uzak, sıkı ağızlı biri olursunuz; randevulardan, verilen toplumsal konumlardan,beklentilerden ötürü kendinizi daralmış gibi hissedebilirsiniz.
· Sürekli düşüncelere dalıp gider, sürekli tasalanır ve kendiniz sürekli olarak eleştirirsiniz, dolayısıyla yüreklenmenizi önler, korku duyarsınız.,
· Kendinize olan güveninizi yitirirsiniz ve alkol kullanma ya da doktor doktor gezinme gibi etkinliklerle gününüzü doldurursunuz.

Her kişi kendine özgüdür ve panik bozukluğunun her insanı etkilediği çok değişkenlik gösterir. Ortaya çıkan görünüm kesinlikler taşımaz, bu kesin çizgileri ve kıvrımları olan siyah-beyaz bir görünüm değildir. Çok sayıda gri alan ve belirli sayıda, korku uyandıran gölgeler vardır. Her insan için, özgül sorun alanlarının yoğunluğu ve süresi değişiktir. Kendi kendinize sorun alanlarının yoğunluğu ve süresi değişiktir. Kendi kendinize yardımcı olabilmeniz için önce kendinize özel durumun tam bir resmini çizmelisiniz. Ancak ondan sonra denetiminizi kendi elinize alabilmek için bu resmi nasıl değiştirebileceğinize Karar verebilirsiniz. Şu konuları kendi kendinize yeniden değerlendirmeniz gerekir:(1) Kendiniz hakkında ve çevrenizde yarattığınız dünya hakkında ne düşündüğünüz, (2) kendiniz hakkında ve toplumsal konumlarınız hakkındaki yerleşik düşünceleriniz, (3) özellikle korktuğunuz duygular olmak üzere,duygularınız ve (4) eylemleriniz, yapabildiğiniz ve yapamadığınız eylemler.

Panikataklarının üstesinden gelmenin en güçlü yollarından biri bu konuda bilgilenmektir; çünkü kuşku, belirsizlik ve bilinmeyenden korkma bu rahatsızlığın en güçlü silahlarıdır.
“Panik sorunumuz bir hekim ya da bir psikiyatrist tarafından değerlendirmeyi gerektiyor mu?”, bunu bilmelisiniz. Ruhsal bir rahatsızlık ya da bedensel bir hastalık tanısı konmuşsa bunun hakkında en fazla bilgiye sahip olmalısınız.Nedeni nedir? Buna eşlik edene ne gibi başka sorunlar var? Ne gibi bir yardım almalısınız? Kendi kendinize nasıl yardımcı olabilirsiniz? Kendi durumunuz hakkında geniş bir bilgiye sahip olmak başarınızın en önemli dayanağı olacaktır.

Panik atakları olan bir kişide, iyileşmenin önündeki en önemli engel, söz konusu atakların önemli engel, söz konusu atakların önemli bir bedensel hastalığın göstergesi olduğuna ilişkin duyulan korkudur. Çok seyrek de olsa bu durum doğrudur. Ancak çok büyük bir sıklıkla, kişinin, bedensel bir hastalığı olduğuna ilişkin sürekli bir kaygı içinde olması panik ataklarını yoğunlaştırır, hatta bu atakların ortaya çıkmasına neden olabilir. Diğer bir deyişle, kişi ne denli az kaygılanırsa, o denli sağlıklı olacaktır. Bu yüzden, panik ataklarınız oluyorsa aşağıdaki yönergeleri izlemenizde yarar vardır:
· Kendinize, güvenebileceğiniz bir aile hekimi (yada birinci basamak sağlık kuruluşunda çalışan bir hekim) bulun.
· Belirtilerinizi ve kaygılarınız ona anlatın.
· Hekiminizin, belirtilerinizin nedenini saptamak için gerekli gördüğü muayeneleri ve laboratuvar incelemelerini yapmasını sağlayın.,
· Aile hekiminiz, herhangi bir dalda uzmanlığı olan hekimin danışmanlığına başvurmak isterse ilgili dalın uzmanına başvurun.
· Bedensel bir hastalığınız olduğuna ilişkin bir tanı konursa, hekiminizin tedavi önerilerine uyun.
· Hekiminiz, panik ataklarınız için herhangi bir bedensel neden bulamamışsa, söz konusu belirtilerinizi denetim altına almak için psikiyatriste başvurun ve bu kitapta sözü edilen yönergeleri izleyin.

Panik atakları yaşayan biri olarak kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülük, hekimlerin öyle olmadığına ilişkin sürekli güvence vermelerine karşın belirtilerinizin bedensel bir hastalığa bağlı olduğuna olan inancınızı hiç değiştirmemektedir.
Hekiminiz tam bir tanı koyana dek onunla işbirliği yapmak büyük önem taşır. Kaç hekimden danışmanlık alırsanız alın, bilgilerin tek bir hekimde toplanması ve onun son kararı vermesi yapılabilecek en doğru yaklaşımdır. Son kararı vermesi için bir doktordan diğerine gidip durmanız size hiçbir yarar getirmez. Hekiminiz,herhangi bir bedensel hastalığınız olmadığı konusunda kesin kararlı ise, ancak buna karşın korkularınız sürüyorsa, bilin ki bu korkularınız panikataklarınızın ortaya çıkmasına katkıda bulunmaktadır.

Panik Bozukluğu Nedir?

Panik bozukluğu, kişilerin, birdenbire, beklenmedik bir biçimde, herhangi özgül bir nesne ya da durumla ilişkisiz olarak, görünür herhangi tetikleyici bir neden olmadan panik atakları yaşamaları durumudur. Bu tür kaygı bozukluğu olarak kabul edilir. Panik atakları, birtakım kişilerde, sözgelimi birkaç ayda olmak üzere, oldukça seyrek görülebilirken, başka birtakım kişilerde, sözgelimi birkaç ayda bir olmak üzere, oldukça seyrek görülebilirken, başka birtakım kişilerde de, günde birkaç kez gibi sık aralıklarla olmak üzere, çok sık görülebilir. Panik bozukluğu olan kişiler panik ataklarından ötürü dehşete kapılırlar. Bir sonraki atağın ne zaman çıkacağı konusunda tasalanır. Atakların olası sonuçlarını düşünerek üzüntü duyarlar. Ölme, denetimini yitirme,çıldırma, kusma ya da bayışma kaygılarını taşırlar. Panik ataklarıyla başa çıkabilmek ya da sözü edilen bütün belirtilerin bir arada çıkmasını önlemek için davranış biçimlerini de değiştirirler. Panik bozukluğunda en sık ortaya çıkan davranışsal değişiklik “agorafobik kaçınma” nın gelişmesidir. Davranış değişikliklerine verilebilecek diğer örnekler şunlardır:
· Yanında ilaç taşıma, yanında su ya da diğer güvenlik gereçlerini taşıma
· Bedensel uyarılmada artışla giden, panik benzeri belirtilerin tetiklendiği, spor ya da cinsel etkinlikte bulunma gibi etkinliklerden kaçınma
· Evden ayrılırken yanında birinin bulunması konusunda ısrar etme
· Panik duygularıyla savaşmak için alkol içme
· Kafein, alkol ya da benzeri maddelerden uzakdurma
· Sık sık nabzını ya da kan basıncımı ölçme
· İlgi odağını belirtilerden uzaklaştırmaya çalışma, sözgelimi otobüsteyken kitap okuma
· Eşinin, her zaman, nerede olduğunu bilmek isteme
· Sinemalarda ya da lokantalarda hep çıkışa yakın oturma

Panik bozukluğu tanısı konmadan önce, panik ataklarının ortaya çıkmasına neden olabilecek diğer ruhsal bozuklukların, tıbbi durumların ve olası madde kullanım bozuklarının dışlanması gerekir. Korkulan toplumsal durumlarla karşılaşınca panik ataklarının ortaya çıktığı sosyal fobi, özgül fobik bir durumla (hayvan, böcek; fırtına, yüksek yerler, su; kan, yara görme, iğne olma ya da başka bir tıbbi işlem yapılması yada asansör, uçak, kapalı yerlerde bulunma gibi) karşılaşınca panik ataklarının ortaya çıktığı özgül fobi, sözgelimi hastalık bulaşması gibi bir takıntısı olan bir kişinin kir ve pislikle karşılaşması üzerine panik ataklarının ortaya çıktığı obsesif-kompulsif bozukluk, ağır bir örseleyici etkene eşlik edene uyaranlara tepki olarak panik ataklarının ortaya çıktığı örselenme sonrası kaygı bozukluğu ya da evden ya da yakınlarından uzak kalmaya bir tepki olarak panik ataklarının ortaya çıktığı ayrılma kaygısı bozukluğu dışlanmış olmalıdır.Söz konusu ruhsal rahatsızlıkların kendilerine özgü tedavileri vardır. Kaygı bozukluklarına ve panik atağında ortaya çıkan belirtilere neden olabilecek tubbi durumlar arasında da trioid sorunları, denge bozuklukları, tutarık (konvülsiyon)bozuklukları ve kalp hastalıkları vardır. Kokain, kafein ya da belirli birtakım ilaçlar gibi uyarıcı birtakım maddelerin kullanımı, başka birtakım maddelerin(mariyuana gibi) ve alkol yoksunluğu da panik benzeri duyumlara yol açabilir.

Agorafobi Nedir ?

Panik bozukluğu olan çoğu kişinin belirli bir derecede agorafobisi olabilir. Agorafobi terimi çoğu kez yanlış anlaşılan bir terimdir. Birtakım kişiler, bunun, açık alanlarda bulunmaktan korkma olduğunu sanırlar, bir kesimi de evde ayrılma korkusu olduğunu düşünür. Agorafobisi olanların çok küçük bir yüzdesi açık alanlardan korkar, böyle bir korku duyma, panik bozukluğu olan kişilerde oldukça az görülen bir durumdur. Dahası, ancak çok ağır agorafobisi olanlar evden çıkmak istemezler.
Agorafobi, bir panik atağının yaşanması ya da panik atağı benzeri belirtilerin ortaya çıkması durumunda, yardım sağlanamayabileceği ya da kaçmanın zor olabileceği ortamlarda ya da durumlarda bulunmaktan korkma olarak tanımlanır. Agorafobisi olan kişilerin bulunmaktan kaçındıkları ortamlar için verilebilecek örnekler şunlardır.
· Kalabalık yerler: Süpermarketler, sinemalar, tiyatrolar, alışveriş merkezleri, spor etkinlikleri
· Kapalı yerler ve kaçmanın zor olabileceği yerler: Tüneller, metrolar, dar basık ve küçük odalar, asansörler, uçaklar, otobüsler, uzun bir sırada bekleme
· Araba Kullanma: Uzun yollar ve köprüler, karışık trafik. Arabada yolcu olmakta da zorluk çekilebilir.
· Evden uzak olma: Birtakım kişiler, evlerinin çevresinde, belirli, güvenli bir uzaklık belirlerler, belirledikleri uzaklığın ötesine geçmekte zorlanırlar.Seyrek de olsa, evden çıkmak tümüyle olanaksız bir duruma gelebilir.
· Tek Başına olma: Özellikle yukarıda sözü edilen durumlarda, tek başına kalmakta zorlanılır.

Bir takım insanlar için agorafobi çok hafif bir durumdur, sözgelimi yalnızca uzun uçak yolculuklarında panik ataklarının olacağından korkabilirler, bir kesiminde de agorafobik kaçınma davranışı hiç bulunmaz. Ancak başka bir kesiminde agorafobi öylesine ağır olabilir ki kişiyi evin dışında bir etkinlikte bulunmaktan tümüyle alıkoyar. Panik bozukluğu olan çoğu kişide bu iki ucun arasında bir durum bulunur.

Panik Bozukluğu ve Agorafobi ile İlgili Gerçekler


Panik bozukluğu oldukça sık görülen bir durumdur. Toplumun yaklaşık %3.5’unu etkilemektedir. Panik bozukluğu olanların yaklaşık üçte ikisi kadındır. Ayrıca panik bozukluğu olan kadınların panik ataklarının sıklığı erkeklere göre daha fazladır, agorafobileri daha ağırdır ve panik belirtilerine karşı daha yoğun bir korku duyarlar.
Panik bozukluğu, erken erişkinlik yıllarında, daha çok yirmili yaşlarda başlama eğilimi gösterir, ancak çocukluk döneminde ya da ileri yaşlarda da başlayabilir. Panik bozukluğunun başlangıcı, genellikle, bir ölçüde birdenbire olur, çoğu kez kötü bir panik atağı geçirilmesiyle başlar. Başlangıcı, çoğu zaman, kişinin yaşamındaki stresli bir dönemden sonra olur. Genellikle okuldan mezun olma, boşanma, yeniden evlenme, bebek sahibi olma, yeni bir işe girme,işsiz kalma, parasal açıdan zor günler geçirmiş olma, sevdiği birini yitirme yada ailede bir hastalık çıkması gibi olaylardan sonra görülür.
Panik bozukluğu tedavi edilmezse süreğen bir durum olur. Oysa panik bozukluğu tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır.

Panik bozukluğu, iş yaşamı, toplumsal işlevsellik, eğlendirici ve dinlendirici etkinli kalanları da içinde olmak üzere, çok değişik alanda işlevsellik düzeyinde düşmeye yol açar. Sözü edilen bu işlev yitimi öylesine ağır olabilir ki ağır bir böbrek hastalığı olanlarda görülene benzeyebilir. Yapılan çalışmalarda, panik bozukluğu olanların doktora başvurularının, olmayanlara göre yedi kat daha fazla olduğu bulunmuştur, ayrıca bu kişilerin iki kat daha fazla süreyle işlerinden kaldığı saptanmıştır.

Panik Bozukluğu İçin Etkili Olduğu Gösterilmiş Olan Tedavi Yöntemleri


Nasıl ki panik bozukluğunu gelişmesinde ve sürmesinde hem biyolojik, hem de psikolojik etkenlerin önemi varsa, tedavisinde de hem biyolojik hem de psikolojik tedavi yöntemlerinin etkili olduğu gösterilmiştir. Uygulanan bu tedavilerin sonuçları kişiye göre değişir. Hastaların çok küçük bir yüzdesi tedaviden yarar görmez.Bir kesimi de kısmen yarar görür. Ancak hastaların çok büyük bir çoğunluğunda uygulanan tedavinin büyük yararı olur, uygulanan tedavilerin sonunda,hastaların yaklaşık yarısında panik belirtileri hiç kalmaz.

Biyolojik tedaviler bağlamında en sıklıkla kullanılan ilaçlar antianksiyete ilaçlar(alprazolam, klonazepam) ve belirli bir takım antidepresan ilaçlardır.
Panik bozukluğunun psikolojik tedavisinde bilişsel davranışçı terapinin etkili olduğu gösterilmiştir. Bu tedavi genellikle on-on beş hafta sürer ve aşağıdaki tedavi yaklaşımlarının bir bileşiminden oluşur.
-Eğitim
-Bilişsel yeniden yapılandırma
-Korkulan durumla karşı karşıya gelme
-Korkulan duyumlarla karşılaşma
-Soluk alıp verme eğitimi
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Panik Atak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Serkan YILDIRIM'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Serkan YILDIRIM'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Serkan YILDIRIM Fotoğraf
Psk.Dnş.Serkan YILDIRIM
Eskişehir
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi31 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Serkan YILDIRIM'ın Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Panik Atak' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Çift (Evlilik) Terapisi Kasım 2015
► Anksiyete Bozuklukları Şubat 2014
► Ailenin İşlevleri Ekim 2012
► Anne Baba Olmak Ekim 2012
► Aile Danışmanlığı Mayıs 2012
► Boşanma Psikolojisi Şubat 2012
◊ Aile Terapisi Temmuz 2015
◊ Migrene Emdr Çözümü Nisan 2013
◊ Hayat'ım Temmuz 2012
◊ Ey Mutluluk Neredesin? Şubat 2012
◊ Eşlerle İlişkiler Aralık 2011
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:07
Top