Zeka Kuramları
GİRİŞ
Örgütsel davranış süreci içinde insanın üretim davranışları gösterirken bilişsel, duygusal ve devinimsel güçlerini bir bütün olarak kullandığı bilinmektedir. İnsanın üretim gücünün oluşumunun bir gelişim evresi yaşanarak elde edildiği bir gerçektir. Bu yaşanan gelişim sürecinde birçok kaynağın kullandığı düşünüldüğünde akla gelen kaynakların biri de zekadır.
İnsan bir bilişsel gelişim evresi yaşamaktadır. Başaran (2000, s:99) bilişsel gelişimi, insanın kendini ve çevresini tanımasının, algılamasının; algıladıklarını belleğinde tutmasının; algıladıklarıyla kavramlar geliştirmesinin; bunlar için uslamlama ve yargılama yapmasının; sorunlarını çözmesinin gelişim evrelerine göre nasıl geliştiğini inceleyen bir psikolojik alan olarak açıklamaktadır. Yine Başaran (2000, s:100) bilişsel gücün kaynağının zeka olduğunu belirtmektedir.
ZEKA NEDİR?
Zekanın birçok tanımının yapıldığı görülmektedir. Zeka, düzensiz olduğu düşünülen bir durumda düzenin algılanmasını sağlayan zihinsel niteliktir (A. F. Haneef ve R. W. Young, 1970,). Birçok başka tanıma göre ise;
• Zeka düşünmede çeşitliliktir, esnekliktir, hızdır.
• Zeka yaratıcılıktır, doğru çözüm bilinmediğinde doğaçlama yapabilme yeteneğidir.
• Zeka geçerli bir sonuca ulaştıran hayal kurma yeteneğidir.
• Zeka doğru tahminlerde bulunabilme, çok amaçlı planlar yapabilme yeteneğidir. Zaman içinde düşünce ve davranımları daha dakik ve düzenli hale getirmedir.
• Zeka, bir tartışmanın temelinde yatan mantığı farketmek, doğru olan yeni analojiler kurmak, hoşa giden armoniler (uyumlar) yakalamaktır.
• Akıl, yaşamın sunduğu seçenekler arasında en doğru olanı bulma yeteneği; zeka ise yaratıcı akıldır (Guilford ve Hoepfner, 1971; piaget, 1972; Michael, 1989, Akt. Karataş, 2000, s:23).
Farklı bir bakış açısı ile Güvenç (2000, s;39) göre ise zeka, bireysel bir yetenekten çok, kültüre göre değişebilen, olanaklarla güçlüklerin arakesitinde var olan bir olgu gibi incelenmelidir. Zekanın yeri-yurdu kafatası ve beyinle sınırlı değildi. Zekayı insanın kültürel çevrelerin sağladığı araç ve gereçlerle birlikte ele almak gerekirdi, şeklinde ifade etmektedir.
Görüldüğü gibi zekanın ortak bir tanımını yapmak zordur. Bu duruma Öktem (2000, s:12), zekanın tanımı yapmaya kalktığımızda yaşamımızın neredeyse tüm alanlarını içine aldığını; öğelerini belirlemeye çalıştığımız her şeyi içerdiğini gördüm. Sanırım bu nedenledir ki yıllardır süregelen çalışmalar sonucunda bile üzerinde herkesin anlaştığı bir zeka tanımına ulaşılamadı, demektedir.
Zekayı çözümlemenin, açıklamanın, tanımlamanın ve bu konuda uzlaşmanın pek de kolay olmadığı söylenebilir. Bu nedenle zekaya ilişkin alternatif metaforlar tartışmaya açılmıştır (Erçetin, 2000, s:514):
Tablo 1. Zekaya İlişkin Alternatif Metaforlar
Metafor Başat Soru İkincil Soru Kuramlar Kuramcılar
Coğrafik Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Zihinsel haritayı biçimlendiren nedir? • İki faktör
• Temel zihinsel yeterlilik
• Aklın yapısı
• Hiyerarşik Spearman
Thurstone
Guilfort
Cattell ve Vernon
Bilişsel Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Zekice düşünceyi oluşturan bilgi işleme programları nelerdir? • Sözel etkililik
• Bileşensel Hunt
Sternberg
Biyolojik Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Zekice düşünceyi beynin anatomisi ve fizyolojisi ile merkezi sinir sistemi nasıl açıklar? • Beyin yarım küresinin yerini saptama
• Sinirsel aktarımın hızı
• Sinirsel aktarımın doğruluğu Levi
Jensen
Eysenck
Epistemolojik Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Bilgi ve zihinsel süreçlerin düzenlediği zihinsel yapılar nelerdir? • Genetik epistemolojik Piaget
Antropolojik Zekanın bireyin dışsal dünyasıyla ilişkisi nedir? Kültürel yaratım zeka nasıl biçimlenir? • Radikal kültürel görelilik
• Koşullu karşılaştırmacılık
• Etolojik Berry
Cole
Charlesworth
Sosyolojik Zekanın bireyin dışsal dünyasıyla ilişkisi nedir? Gelişimin içselleştirilmesinde sosyal süreçler nasıldır? • Yaklaşık gelişme alanı
• Aracı değişkenli öğrenme deneyimi Vygotsky
Feuerstein
Sistem Zekanın bireyin dışsal ve içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Metaforların kesiştiği bir noktada aklı nasıl anlayabiliriz? • Çoklu zeka
• Triarşik Gardner
Sternberg
Kaynak: R.J.Sternberg. Metaphors of Mind Conceptions of The Nature of Intellingence. Cambridge University 1992, s:4. Akt. Erçetin, 2000, s:514
Erçetin’in (2000, s:514) tablo ile ilgili yorumu şöyledir: Metaforlar birbiriyle binişen ve birbirinden faklılaşan boyutlarıyla kuşkusuz zekayla ilgili çalışmaları bir anlamda da düşünsel ve tarihsel süreç açısından zenginleştirmiştir.
Zekânın niteliği Üzerinde Ortak Görüşler
Zekâ kuramlarının ve zekâ üzerinde yapılan araştırmaların, zekânın niteliği üzerinde görüş birliğine vardıkları noktalar şöyle özetlenebilir (Başaran 2000, s:101):
1- İnsanın zekâsını oluşturan temel öğeler, insana kalıtımla geçer.
2- İnsanın kalıtımla getirdiği bu bilişsel güçler, bireyin içinde yaşadığı çevre değişkenleriyle etkileşerek yeteneklere dönüşür.
3- Bu yeteneklerin, insanın zekâsını oluşturan etmenler olduğu varsayılır.
4- İnsan, bu yeteneklerini kullanarak, bir süre çevreyle dengeleşir ve çevreye uyumunu sağlayabilir.
5- İnsanın çevresiyle yaptığı sürekli etkileşim, onun zekâsının gelişmesine, böylece bilişsel örüntüsünün değişmesine yol açar.
6- İnsanın çevresiyle etkileşiminin niteliği, onun bilişsel örüntüsünün düzeyine göre değişir.
7- Her insanın bilişsel örüntüsü birbirinden değişik olduğundan zeka yönünden bireylerin arasında ayrılık vardır.
8- İnsanın zekâsını ölçmek için, çevreye uyumu süresince gösterdiği yeteneklerini ölçmek gerekir.
ZEKA KURAMLARI
Zeka tanımlarında görülen zekaya farklı açılardan bakma birçok kuramın ortaya çıkmasını sağlamıştır.
1. Çoklu Zeka Kuramı
20. yüzyılda bazı psikologların, insanların çeşitli alanlarda zeki olabileceklerini tartıştıkları; bu tartışmalarda zekanın çok sayıda yeteneğin bir ürünü olarak ele alındığı bilinmektedir. Bu konuda en etkili ve kapsamlı çalışmanın ise Howard Gardner tarafından yapıldığı söylenebilir (Erçetin, 2000, s:514)
Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya da özellikleri vardır. Bu zeka alanları sekiz olarak belirlenmiştir (http://elma. turkport. com/ogretmen /2223.html):
1. Sözel zeka zeka dille yaptığımız her türlü çalışmayla ilgilidir.
2. Mantıksal/matematiksel zeka benzer yönleri arama zekasıdır.
3. Görsel zeka gördüğümüz her şeyle ilgilenir.
4. İçsel zekanın ilgi alanı kendi kendinin farkında olma, kendini anlayabilme ve iç dünyasıyla ilişki kurabilme üzerinedir.
5. Sosyal zekanın ilgi alanı insan ilişkileri, başka kişilerle ortak çalışma, diğer insanları tanıma ve onlardan bir şeyler öğrenme konularıdır.
6. Doğal zeka çevremizdeki doğal dünyayı algılama, beğenme ve anlamayla doğrudan ilişkilidir.
7. Müzik zekası (ritmik zeka), zeka türlerimizin ilk önce gelişenidir. Bazılarına göre bu zeka sadece müzik ve ritimden ibaret olmadığından aslında "işitsel/titreşimsel zeka' olarak adlandırılmaktadır.
8. Bedensel/kinestetik zeka, hayatımızın, büyük ihtimalle değerini en az sorguladığımız bir parçasıdır. Bu zeka modeli bedensel olarak gerçekleştirebileceğimiz hareketlerin tümüyle ilgilidir.
Çoklu zeka kuramını örgütsel davranışa uygulamak mümkündür. Özellikle geniş bir düzeyde katılımı ve örgüt çalışanlarının ilgi ve yeteneklerine göre iş üretmelerini sağlamak amacıyla kullanabileceklerdir.
2. Triarşik (Trıarchic) Zeka Kuramı
Bileşimsel, bağlamsal ve deneyimsel üç alt boyutu içeren triarşik zeka kuramında Sternberg, zekanın etkileşerek işleyen farklı bileşenlerden oluştuğunu, bireyin içsel ve dışsal dünyası ile deneyimlerinin zeka ile ilişkisi olduğunu savlamıştır . Bu bileşenler şu şekilde açıklanmaktadır (Erçetin 2000, s:517):
Bileşimsel Alt Bileşen: Burada bireyin zekasının çeşitli bileşenlerden oluşan içsel bir dinamiğe sahip olduğu vurgulanmaktadır. Zekanın üst bileşenleri, planlama, örgütleme, izleme, değerlendirme, problem çözümünde belirli seçimini gerçekleştiren üst düzeyde düzenleme süreçleri olarak açıklanmaktadır. Alt düzeydeki bileşenlerin ise üst düzeydeki bileşenler tarafından yönetildiği ve denetlendiği belirtilmektedir. Zekanın analitik görevlerinin alt bileşenlerin yerine getirdiği ifade edilmektedir. Özetle bileşensel alt bileşen, bireyin zekice davranış geliştirmesinde kullandığı bilişsel süreçler ve yapılardan oluşan içsel dünyasıyla ilgili analiz, sentez ve uygulama yeteneklerini ifade eden bileşenlerden oluşur, denmektedir.
Bağlamsal Alt Bileşen: Bu bileşende zekice davranma etkenleri üzerinde durulmaktadır. Zekice davranma ve düşünmenin;
1. Çevreye uyum,
2. Çevreyi biçimlendirme,
3. Çevreyi seçme olarak üç boyutta gerçekleştiği belirtilmektedir.
Bağlamsal alt bileşen bireyin dış dünyası ile ilişkilerini çevresel istemleri değerlendirmekte kullandığı süreçleri içerdiği belirtilmektedir.
Örgütsel davranışa bağlamsal alt bileşen açısından bakıldığında örgüt kültürünü kabullenme bir uyum; bireyin uyum olası değil ama, zihinsel etkinlikleriyle problemi çözebiliyorsa biçimlendirme; bireyin uyumu ve biçimlendirmesi olası değil ama, birey başka çevre tercihi yapıyorsa seçme söz konusudur, diyebiliriz.
Deneyimsel Alt Bileşen: Bu kavramda bireyin deneyimlerinin zekasına, iç ve dış dünyasıyla ilişkisine etkisi olduğu vurgulanmaktadır. Örgütsel davranışa deneyimsel alt bileşen açısından bakıldığında zeka. bireyin bilgi birikimi göz önüne alınarak değerlendirilmeli ve bireyin davranışlarını bilgi birikiminin etkilediği düşünülmelidir.
4. İki Etmenli Zekâ Kuramı
Charles E. Spearman tarafından geliştirilen İki Etmen Kuramı’na göre zekâ, özde bulunan bir genel yetenek ve bu genel yeteneğe bağlı olan özel yeteneklerden oluşur. Zekânın birinci etmeni genel yetenek, ikinci etmeniyse özel yetenekler kümesidir (Başaran 2000, s:101) .
Bu kurama göre, tüm bilişsel etkinliklerin ortak bir işlevi vardır. Bilişsel etkinliklerin bu ortak işlevine genel yetenek denir. Zekanın temel etmeni olan bu genel yetenek, insanın her türlü bilişsel etkinliğini yöneten genel bir bilişsel güçtür.
İnsanın her bilişsel etkinliği için genel yeteneğin yanı sıra özel yeteneklere de gereklilik vardır. Özel yetenek, belli bir bilişsel etkinliğin yapılabilmesi için genel yeteneğin dişinde, gereksinilen bilişsel güçtür. Belli türdeki bir bilişsel etkinliğin yapılabilmesi, ona özgü özel bir yetenek ister. Bilişsel etkinlik türleri pek çok olduğundan, özel yeteneğin sayısı da pek çoktur.
Genel yetenekte bireysel ayrılıklar vardır. Ayrıca, özel yeteneklerin sayısı insandan insana değiştiği için de bireysel ayrılıklar görülür.
Bu kurama göre, zekâyı ölçmek için, bireyin yaşantılarının bilincine varması derecesiyle nesneler, kavramlar arasındaki benzerlikleri ve ilişkileri bulma yeterliliğini tanımak gerekir.
5. Çok Etmenli Zekâ Kuramı
Edward L. Thorndike tarafından geliştirilen Çok Etmen Kuramı’na göre zekâ bağımsız etmenlerden oluşur. Bir bilişsel sorunun çözümüne birden fazla bilişsel etmen gerekir. Ancak bu etmenler, benzerliklerine göre kümelendirilebilirler. Zekâyı oluşturan bilişsel güçler şunlardır (Başaran 2000, s:101):
1- Sözcükleri anlama,
2- Sayılarla uslamlama,
3- Kavrama,
4- İlişkileri görsel olarak algılama,
Bu kurama göre üç tür zekâ vardır: Soyut, mekanik ve toplumsal zekâ.
1- Soyut zekâ, söz, kavram ve sayıları anlamada yeterliliktir.
2- Mekânik zekâ, araç, gereç ve makineyi devindirmede yetenekli olmadır.
3- Toplumsal zekâ, başkaları ile iyi ilişkiler kurmada becerikliliktir.
Ayrıca zekânın düzeyi ve genişliğinden oluşan bir alanı ve bunların işlerliğini gösteren bir hızı vardır.
6. Üç Boyutlu Zekâ Kuramı
Üç Boyutlu Kuram J. P. Guilford tarafından geliştirilmiştir. Bu kurama göre zekânın üç boyutu vardır (Başaran 2000, s:102):
1- İşleme boyutu, kişinin yaptıklarından oluşur. Bu boyutu şunlar oluşturur:
a.Biliş, bazı şeylerin var olduğunu bilme;
b. Bellek, daha önce ne bilindiğini anımsama;
c. Yakınsak düşünme, soruna bulunan çözüm seçeneklerini teke indirmek için içeriği örgütleme;
d. Iraksak Düşünme, içinden sorun için tek ve doğru çözüm seçeneğini seçmek için çok ve çeşitli çözüm seçenekleriyle içeriği zenginleştirme;
e. Yapılanları yargılamak ya da karar vermek için Değerlendirme.
2- İçerik boyutu, işlemeye gerekli olan nesnelerden oluşur. İşlemenin oluşabilmesi için şunlar gereklidir:
a. Dilin sözcükleri;
b. Sayısal ve kavramsal simgeler;
c. Değişik rakamlar, örüntüler ye de biçimler;
d. kişinin kendine özgü davranışları.
3- Ürün boyutu, içerikte bulunanlardan birinin ya da birden çoğunun işlenmesiyle elde edilen çıktı ya da sonuçlardan oluşur. Bu boyutu da şunlar oluşturur:
a. Bilintilerin birleştirilmesiyle elde edilen Bilinti Birimleri (units);
b. Birimlerin kümelendirilmesiyle elde edilen Bilinti Sınıfları;
c. Sınıfların arasındaki benzerliklerin, ayrılıkların ve olumsallıkların karşılaştırılmasıyla bulunan ilişkiler;
d. İlişkilerin kümelendirilmesiyle elde edilen Biliş Sistemleri;
e. Biliş sistemlerinin dönüşümüyle elde edilen Kavramlar;
f. Henüz gözlenmemiş durumlara kavramları yansıtarak uygulamak.
7. Küme Etmen Zekâ Kuramı
Louis L. Thurstone tarafından geliştirilen Küme Etmen Kuramı’na göre, bilişsel etkinliği gerektiren yetenekler şöyle kümelendirilir (Başaran 2000, s:102):
1. Sayısal yetenek, sayısal işlemleri doğru ve çabuk yapabilmek.
2. Sözel yetenek, sözcüklerin anlamlarını ve aralarındaki ilişkileri bilmek.
3. Yersel yetenek, nesnelerin uzaydaki durumlarını imgede canlandırabilmek.
4. Konuşma yeteneği, bir konuyu uygun sözcükler ve akıcı bir dil kullanarak anlatabilmek.
5. Usavurma yeteneği, bir konuda ilke ve kural koyarak düşünebilmek.
6. Belleme yeteneği, anlamsız sözcükleri kısa sürede (hızlı) ezberlemek.
7. Algısal yetenek, nesne ve kavramlar arasındaki ince ayrıntıları ayırabilmek.
Küme Etmen Kuramı’na göre, zekânın ölçülmesi, bu yedi kümede sıralanan yeteneklerin tek tek tanınması ve değerlendirilmesi ile olanaklıdır.
8. Zekâ Uyum Kuramı
Jean Piaget’in geliştirdiği Zekâ Uyum Kuramı’na göre Zekaâ, insanın çevresine uyum sürecidir. Zekâ, sürekli gelişen bir bilişsel sistemdir. İnsanın yaşayabilmesi, çevresine uyumuna bağlıdır.
Uyum, insan ile çevre etkenlerinin etkileşiminde denge kurmadır. İnsanın her etkinliğinin amacı, bu dengeye ulaşmaktır. Oysa, insan ile çevresi arasında hiç bir an, tam ve sürekli bir denge kurulamaz. Ama tüm çabalar, bu dengeyi kurmaya yöneliktir. Bu yüzden insan, sürekli kendisiyle çevresi arasında denge kurmakla uğraşır.
İnsan, çevresine uyumunu sağlarken, başka bir deyişle, çevresi ile etkileşirken, pek çok bilişsel eylemde bulunur. Bunlar, yalın duygusal, devinimsel tepkilerden en üst düzeydeki usavurma, yargılama, sorun çözme düzeyine kadar bir dizi içinde oluşan bilişsel eylemlerdir. İnsanın çevresiyle etkileşiminin sonunda sağladığı denge düzeyi, zekâsının düzeyine bağlıdır.
Bilişsel gelişim, doğumla başlar ve birbirini izleyen dört aşamada tamamlanır.
1. Duyusal devinim dönemi (02 yaşlar);
2. İşlem öncesi dönem (2-7 yaşlar);
3. Somut işlemsel dönem (7-11 yaşlar);
4. Soyut düşünme dönemi (11 ve daha sonraki yaşlar).
İnsanın çevresi ile etkileşimi, iki yönlü bir yol izler: Çevre etkilerini özümleme (assimilation) ve çevre etkilerine uyuşum (accommodotion). Bunun ikisi de çevreyle dengeleşme çabasıdır.
Özümleme, insanın çevresinden aldığı etkileri, önceki yaşantılarıyla oluşturduğu içsel bir örneğe (model) uygun olarak yorumlaması ve var olan bilişsel gücüyle değişikliğe uğratarak benimsemesidir. Böylece insan, çevre etkilerini geçmiş yaşantılarına uydurarak ya da benzeterek kabul eder.
Uyuşum ise, insanın çevre gerçeğine içsel örneğini uydurmak için değişikliğe uğratması ve bilişsel gücünü çevre etkilerine uyarlamaya çalışmasıdır. Böylece insan, çevresine etkin bir uyum sağlayarak dengesini korumaya çalışır.
Özümleme ve uyuşum, insanı bilişsel örüntüsünü sürekli yenilemeye ve değiştirmeye zorlar. İnsanın davranışının niteliğini, sürekli yenileşme ve değişme içinde olan bilişsel örüntüsü belirler. Ayrıca, bilişsel örüntü, her davranışın sonunda da değişikliğe uğrar. Bu döngü, süreklilik içinde, ileriye doğru giderek insanın zekâsını geliştirir (Başaran 2000, s:102,103).
9. Duygusal Zekâ
Howard Gardner’in geliştirdiği Duygusal Zekâ Kuramı’na göre zekâ, kişilerarası ilişkilerde karşıdakini anlamak; onları etkilemenin, çalıştırmanın, onlarla işbirliği yapmanın yollarını bulabilmektir. Duygusal zekâ, bir bakıma kişilerarası zekâdır. Bu zekânın dört ana yeteneği vardır (Goleman, 1998, Akt. Başaran 2000, s:103):
1. Önderlik, ilişki kurulan kişileri tanıma, onlarla etkili iletişim kurma, onları ortak bir amaca güdüleme, yönlendirme ve benzeri yetenekleri kapsar.
2. İlişki geliştirme, insanlarla arkadaşlık kurabilme, ilişkileri dostluğa doğru geliştirme, arkadaşlığı ve dostluğu koruma yeterliklerini içerir.
3. Anlaşmazlıkları çözebilme, etkin bir çatışmayı önetme yeterliklerini; görüş ayrılıkları içinde yaşayabilmeyi, hoşgörüyü içerir.
4. Toplumsal ilişkileri çözümleyebilme (analysis), ilişkilerin nedenlerine inip öğelerini tek tek anlamaya yönelik yorumlar yapabilme yeterliğini kapsar.
Duygusal zekâ, ilişki kurulan kişilerle eşduyumu (empaty) gerektirir. İlişki kurulan kişilerle eşduyum içinde olmak kişinin kendisini onun yerine koyarak duygularına kapılmadan onu anlamaya, onunla anlamdaş olmaya çalışmaktır.
Duygusal zekâ, insanın kendine özenli, doğru, tutarlı, dürüst bir kişilik modeli geliştirip bunu etkili bir yaşam sürdürmek için uygulamasıdır.
Duygusal zekâsı yüksek olan insan, çevresinin ayırdımına çabuk varır; dürtülerini denetler; istencini (iradesini) kullanır; takım çalışmasına yatkındır; sorun çözmeye bilişsel ve duygusal gücünü birleştirerek yaklaşır; ilişki kurduğu kişilerden sevgisini ve saygısını esirgemez; yanlışlarını görür, benimser ve düzeltir.
Duygusal zekâsı düşük olan insan, dürtülerinin tutsağı olabilir; tutkularına gem vuramayabilir; özel yaşamını kötü yönetebilir; işinde başarısız olabilir; toplumsal ilkelere ve kültürel değerlere aykırı davranabilir.
Öbür zekâ kuramlarına göre, Duygusal Zekâ Kuramı, örgütsel davranışa uygulanmaya daha elverişli ve yakındır.
10. Örgütsel Zekâ
Örgütsel zekayı Terenzini (Akt. Erçetin, 2000, s:519) üç boyutta ele almaktadır:
1. Teknik- analitik Boyut : Olgusal bilgi ve enformasyon ile analitik ve metodolojik beceri ve yeterliliklerden oluştuğunu belirtmektedir. Bu boyutun örgütün amaçlarını gerçekleştirme düzeyiyle ilgili, planlama, denetim vb. süreçleri kolaylaştıracak bilgileri sağlamaya yaradığı belirtilmektedir.
2. Sorunsal Boyut: Tüm yönetsel konuları ve sorunları çözmeyi içerdiği belirtilmektedir. Bu kapsamda örgütün formal ve informal yapısının etkili işleyişinin bu zeka boyutunun işlevi olduğu ifade edilmektedir.
3. Bağlamsal boyut: Bir anlamda teknik*analitik ve sorunsal boyutların örgütsel kültürü oluşturan örgütün geçmişi, değer sistemi, normları vb. öğelerde bütünleştirildiği bir alanı ifade ettiği ve örgütün kimliğini oluşturma süreci olduğu vurgulanmaktadır.
SONUÇ
Zeka kuramları ile farklı bir bakış açısı kazanılabileceği görülmektedir. Örgütsel davranış içerisinde işgörenlerin üretim davranışlarını nelerin etkilediğini bilmek ya da tahmin etmek yönünde zeka kuramlarından yararlanmak sözkonusudur.
Zeka tanımlarında ortak bir görüşün olamaması, insanın davranışlarındaki farlılıkların ve karmaşıklığın bir sonucu olarak da düşünülebilir. İnsanı tanımak zor ama davranışlarıyla ilgili bir yoruma varacak bilgileri kullanmanın da gerektiği bilinmelidir. Bu bağlamda zeka kuramlarından elde edilen bilgilerin örgütün amaçlarına ulaşmasını sağlayacak en önemli etken olan bireylerin tanınmasında kullanılması bir yol olarak görülmektedir. İnsanın üretim davranışlarında bilişsel gücünün etkisi de bunu zorunlu kılmaktadır.
Örgütsel davranış süreci içinde insanın üretim davranışları gösterirken bilişsel, duygusal ve devinimsel güçlerini bir bütün olarak kullandığı bilinmektedir. İnsanın üretim gücünün oluşumunun bir gelişim evresi yaşanarak elde edildiği bir gerçektir. Bu yaşanan gelişim sürecinde birçok kaynağın kullandığı düşünüldüğünde akla gelen kaynakların biri de zekadır.
İnsan bir bilişsel gelişim evresi yaşamaktadır. Başaran (2000, s:99) bilişsel gelişimi, insanın kendini ve çevresini tanımasının, algılamasının; algıladıklarını belleğinde tutmasının; algıladıklarıyla kavramlar geliştirmesinin; bunlar için uslamlama ve yargılama yapmasının; sorunlarını çözmesinin gelişim evrelerine göre nasıl geliştiğini inceleyen bir psikolojik alan olarak açıklamaktadır. Yine Başaran (2000, s:100) bilişsel gücün kaynağının zeka olduğunu belirtmektedir.
ZEKA NEDİR?
Zekanın birçok tanımının yapıldığı görülmektedir. Zeka, düzensiz olduğu düşünülen bir durumda düzenin algılanmasını sağlayan zihinsel niteliktir (A. F. Haneef ve R. W. Young, 1970,). Birçok başka tanıma göre ise;
• Zeka düşünmede çeşitliliktir, esnekliktir, hızdır.
• Zeka yaratıcılıktır, doğru çözüm bilinmediğinde doğaçlama yapabilme yeteneğidir.
• Zeka geçerli bir sonuca ulaştıran hayal kurma yeteneğidir.
• Zeka doğru tahminlerde bulunabilme, çok amaçlı planlar yapabilme yeteneğidir. Zaman içinde düşünce ve davranımları daha dakik ve düzenli hale getirmedir.
• Zeka, bir tartışmanın temelinde yatan mantığı farketmek, doğru olan yeni analojiler kurmak, hoşa giden armoniler (uyumlar) yakalamaktır.
• Akıl, yaşamın sunduğu seçenekler arasında en doğru olanı bulma yeteneği; zeka ise yaratıcı akıldır (Guilford ve Hoepfner, 1971; piaget, 1972; Michael, 1989, Akt. Karataş, 2000, s:23).
Farklı bir bakış açısı ile Güvenç (2000, s;39) göre ise zeka, bireysel bir yetenekten çok, kültüre göre değişebilen, olanaklarla güçlüklerin arakesitinde var olan bir olgu gibi incelenmelidir. Zekanın yeri-yurdu kafatası ve beyinle sınırlı değildi. Zekayı insanın kültürel çevrelerin sağladığı araç ve gereçlerle birlikte ele almak gerekirdi, şeklinde ifade etmektedir.
Görüldüğü gibi zekanın ortak bir tanımını yapmak zordur. Bu duruma Öktem (2000, s:12), zekanın tanımı yapmaya kalktığımızda yaşamımızın neredeyse tüm alanlarını içine aldığını; öğelerini belirlemeye çalıştığımız her şeyi içerdiğini gördüm. Sanırım bu nedenledir ki yıllardır süregelen çalışmalar sonucunda bile üzerinde herkesin anlaştığı bir zeka tanımına ulaşılamadı, demektedir.
Zekayı çözümlemenin, açıklamanın, tanımlamanın ve bu konuda uzlaşmanın pek de kolay olmadığı söylenebilir. Bu nedenle zekaya ilişkin alternatif metaforlar tartışmaya açılmıştır (Erçetin, 2000, s:514):
Tablo 1. Zekaya İlişkin Alternatif Metaforlar
Metafor Başat Soru İkincil Soru Kuramlar Kuramcılar
Coğrafik Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Zihinsel haritayı biçimlendiren nedir? • İki faktör
• Temel zihinsel yeterlilik
• Aklın yapısı
• Hiyerarşik Spearman
Thurstone
Guilfort
Cattell ve Vernon
Bilişsel Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Zekice düşünceyi oluşturan bilgi işleme programları nelerdir? • Sözel etkililik
• Bileşensel Hunt
Sternberg
Biyolojik Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Zekice düşünceyi beynin anatomisi ve fizyolojisi ile merkezi sinir sistemi nasıl açıklar? • Beyin yarım küresinin yerini saptama
• Sinirsel aktarımın hızı
• Sinirsel aktarımın doğruluğu Levi
Jensen
Eysenck
Epistemolojik Zekanın bireyin içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Bilgi ve zihinsel süreçlerin düzenlediği zihinsel yapılar nelerdir? • Genetik epistemolojik Piaget
Antropolojik Zekanın bireyin dışsal dünyasıyla ilişkisi nedir? Kültürel yaratım zeka nasıl biçimlenir? • Radikal kültürel görelilik
• Koşullu karşılaştırmacılık
• Etolojik Berry
Cole
Charlesworth
Sosyolojik Zekanın bireyin dışsal dünyasıyla ilişkisi nedir? Gelişimin içselleştirilmesinde sosyal süreçler nasıldır? • Yaklaşık gelişme alanı
• Aracı değişkenli öğrenme deneyimi Vygotsky
Feuerstein
Sistem Zekanın bireyin dışsal ve içsel dünyasıyla ilişkisi nedir? Metaforların kesiştiği bir noktada aklı nasıl anlayabiliriz? • Çoklu zeka
• Triarşik Gardner
Sternberg
Kaynak: R.J.Sternberg. Metaphors of Mind Conceptions of The Nature of Intellingence. Cambridge University 1992, s:4. Akt. Erçetin, 2000, s:514
Erçetin’in (2000, s:514) tablo ile ilgili yorumu şöyledir: Metaforlar birbiriyle binişen ve birbirinden faklılaşan boyutlarıyla kuşkusuz zekayla ilgili çalışmaları bir anlamda da düşünsel ve tarihsel süreç açısından zenginleştirmiştir.
Zekânın niteliği Üzerinde Ortak Görüşler
Zekâ kuramlarının ve zekâ üzerinde yapılan araştırmaların, zekânın niteliği üzerinde görüş birliğine vardıkları noktalar şöyle özetlenebilir (Başaran 2000, s:101):
1- İnsanın zekâsını oluşturan temel öğeler, insana kalıtımla geçer.
2- İnsanın kalıtımla getirdiği bu bilişsel güçler, bireyin içinde yaşadığı çevre değişkenleriyle etkileşerek yeteneklere dönüşür.
3- Bu yeteneklerin, insanın zekâsını oluşturan etmenler olduğu varsayılır.
4- İnsan, bu yeteneklerini kullanarak, bir süre çevreyle dengeleşir ve çevreye uyumunu sağlayabilir.
5- İnsanın çevresiyle yaptığı sürekli etkileşim, onun zekâsının gelişmesine, böylece bilişsel örüntüsünün değişmesine yol açar.
6- İnsanın çevresiyle etkileşiminin niteliği, onun bilişsel örüntüsünün düzeyine göre değişir.
7- Her insanın bilişsel örüntüsü birbirinden değişik olduğundan zeka yönünden bireylerin arasında ayrılık vardır.
8- İnsanın zekâsını ölçmek için, çevreye uyumu süresince gösterdiği yeteneklerini ölçmek gerekir.
ZEKA KURAMLARI
Zeka tanımlarında görülen zekaya farklı açılardan bakma birçok kuramın ortaya çıkmasını sağlamıştır.
1. Çoklu Zeka Kuramı
20. yüzyılda bazı psikologların, insanların çeşitli alanlarda zeki olabileceklerini tartıştıkları; bu tartışmalarda zekanın çok sayıda yeteneğin bir ürünü olarak ele alındığı bilinmektedir. Bu konuda en etkili ve kapsamlı çalışmanın ise Howard Gardner tarafından yapıldığı söylenebilir (Erçetin, 2000, s:514)
Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan "temel işlemleri" ya da özellikleri vardır. Bu zeka alanları sekiz olarak belirlenmiştir (http://elma. turkport. com/ogretmen /2223.html):
1. Sözel zeka zeka dille yaptığımız her türlü çalışmayla ilgilidir.
2. Mantıksal/matematiksel zeka benzer yönleri arama zekasıdır.
3. Görsel zeka gördüğümüz her şeyle ilgilenir.
4. İçsel zekanın ilgi alanı kendi kendinin farkında olma, kendini anlayabilme ve iç dünyasıyla ilişki kurabilme üzerinedir.
5. Sosyal zekanın ilgi alanı insan ilişkileri, başka kişilerle ortak çalışma, diğer insanları tanıma ve onlardan bir şeyler öğrenme konularıdır.
6. Doğal zeka çevremizdeki doğal dünyayı algılama, beğenme ve anlamayla doğrudan ilişkilidir.
7. Müzik zekası (ritmik zeka), zeka türlerimizin ilk önce gelişenidir. Bazılarına göre bu zeka sadece müzik ve ritimden ibaret olmadığından aslında "işitsel/titreşimsel zeka' olarak adlandırılmaktadır.
8. Bedensel/kinestetik zeka, hayatımızın, büyük ihtimalle değerini en az sorguladığımız bir parçasıdır. Bu zeka modeli bedensel olarak gerçekleştirebileceğimiz hareketlerin tümüyle ilgilidir.
Çoklu zeka kuramını örgütsel davranışa uygulamak mümkündür. Özellikle geniş bir düzeyde katılımı ve örgüt çalışanlarının ilgi ve yeteneklerine göre iş üretmelerini sağlamak amacıyla kullanabileceklerdir.
2. Triarşik (Trıarchic) Zeka Kuramı
Bileşimsel, bağlamsal ve deneyimsel üç alt boyutu içeren triarşik zeka kuramında Sternberg, zekanın etkileşerek işleyen farklı bileşenlerden oluştuğunu, bireyin içsel ve dışsal dünyası ile deneyimlerinin zeka ile ilişkisi olduğunu savlamıştır . Bu bileşenler şu şekilde açıklanmaktadır (Erçetin 2000, s:517):
Bileşimsel Alt Bileşen: Burada bireyin zekasının çeşitli bileşenlerden oluşan içsel bir dinamiğe sahip olduğu vurgulanmaktadır. Zekanın üst bileşenleri, planlama, örgütleme, izleme, değerlendirme, problem çözümünde belirli seçimini gerçekleştiren üst düzeyde düzenleme süreçleri olarak açıklanmaktadır. Alt düzeydeki bileşenlerin ise üst düzeydeki bileşenler tarafından yönetildiği ve denetlendiği belirtilmektedir. Zekanın analitik görevlerinin alt bileşenlerin yerine getirdiği ifade edilmektedir. Özetle bileşensel alt bileşen, bireyin zekice davranış geliştirmesinde kullandığı bilişsel süreçler ve yapılardan oluşan içsel dünyasıyla ilgili analiz, sentez ve uygulama yeteneklerini ifade eden bileşenlerden oluşur, denmektedir.
Bağlamsal Alt Bileşen: Bu bileşende zekice davranma etkenleri üzerinde durulmaktadır. Zekice davranma ve düşünmenin;
1. Çevreye uyum,
2. Çevreyi biçimlendirme,
3. Çevreyi seçme olarak üç boyutta gerçekleştiği belirtilmektedir.
Bağlamsal alt bileşen bireyin dış dünyası ile ilişkilerini çevresel istemleri değerlendirmekte kullandığı süreçleri içerdiği belirtilmektedir.
Örgütsel davranışa bağlamsal alt bileşen açısından bakıldığında örgüt kültürünü kabullenme bir uyum; bireyin uyum olası değil ama, zihinsel etkinlikleriyle problemi çözebiliyorsa biçimlendirme; bireyin uyumu ve biçimlendirmesi olası değil ama, birey başka çevre tercihi yapıyorsa seçme söz konusudur, diyebiliriz.
Deneyimsel Alt Bileşen: Bu kavramda bireyin deneyimlerinin zekasına, iç ve dış dünyasıyla ilişkisine etkisi olduğu vurgulanmaktadır. Örgütsel davranışa deneyimsel alt bileşen açısından bakıldığında zeka. bireyin bilgi birikimi göz önüne alınarak değerlendirilmeli ve bireyin davranışlarını bilgi birikiminin etkilediği düşünülmelidir.
4. İki Etmenli Zekâ Kuramı
Charles E. Spearman tarafından geliştirilen İki Etmen Kuramı’na göre zekâ, özde bulunan bir genel yetenek ve bu genel yeteneğe bağlı olan özel yeteneklerden oluşur. Zekânın birinci etmeni genel yetenek, ikinci etmeniyse özel yetenekler kümesidir (Başaran 2000, s:101) .
Bu kurama göre, tüm bilişsel etkinliklerin ortak bir işlevi vardır. Bilişsel etkinliklerin bu ortak işlevine genel yetenek denir. Zekanın temel etmeni olan bu genel yetenek, insanın her türlü bilişsel etkinliğini yöneten genel bir bilişsel güçtür.
İnsanın her bilişsel etkinliği için genel yeteneğin yanı sıra özel yeteneklere de gereklilik vardır. Özel yetenek, belli bir bilişsel etkinliğin yapılabilmesi için genel yeteneğin dişinde, gereksinilen bilişsel güçtür. Belli türdeki bir bilişsel etkinliğin yapılabilmesi, ona özgü özel bir yetenek ister. Bilişsel etkinlik türleri pek çok olduğundan, özel yeteneğin sayısı da pek çoktur.
Genel yetenekte bireysel ayrılıklar vardır. Ayrıca, özel yeteneklerin sayısı insandan insana değiştiği için de bireysel ayrılıklar görülür.
Bu kurama göre, zekâyı ölçmek için, bireyin yaşantılarının bilincine varması derecesiyle nesneler, kavramlar arasındaki benzerlikleri ve ilişkileri bulma yeterliliğini tanımak gerekir.
5. Çok Etmenli Zekâ Kuramı
Edward L. Thorndike tarafından geliştirilen Çok Etmen Kuramı’na göre zekâ bağımsız etmenlerden oluşur. Bir bilişsel sorunun çözümüne birden fazla bilişsel etmen gerekir. Ancak bu etmenler, benzerliklerine göre kümelendirilebilirler. Zekâyı oluşturan bilişsel güçler şunlardır (Başaran 2000, s:101):
1- Sözcükleri anlama,
2- Sayılarla uslamlama,
3- Kavrama,
4- İlişkileri görsel olarak algılama,
Bu kurama göre üç tür zekâ vardır: Soyut, mekanik ve toplumsal zekâ.
1- Soyut zekâ, söz, kavram ve sayıları anlamada yeterliliktir.
2- Mekânik zekâ, araç, gereç ve makineyi devindirmede yetenekli olmadır.
3- Toplumsal zekâ, başkaları ile iyi ilişkiler kurmada becerikliliktir.
Ayrıca zekânın düzeyi ve genişliğinden oluşan bir alanı ve bunların işlerliğini gösteren bir hızı vardır.
6. Üç Boyutlu Zekâ Kuramı
Üç Boyutlu Kuram J. P. Guilford tarafından geliştirilmiştir. Bu kurama göre zekânın üç boyutu vardır (Başaran 2000, s:102):
1- İşleme boyutu, kişinin yaptıklarından oluşur. Bu boyutu şunlar oluşturur:
a.Biliş, bazı şeylerin var olduğunu bilme;
b. Bellek, daha önce ne bilindiğini anımsama;
c. Yakınsak düşünme, soruna bulunan çözüm seçeneklerini teke indirmek için içeriği örgütleme;
d. Iraksak Düşünme, içinden sorun için tek ve doğru çözüm seçeneğini seçmek için çok ve çeşitli çözüm seçenekleriyle içeriği zenginleştirme;
e. Yapılanları yargılamak ya da karar vermek için Değerlendirme.
2- İçerik boyutu, işlemeye gerekli olan nesnelerden oluşur. İşlemenin oluşabilmesi için şunlar gereklidir:
a. Dilin sözcükleri;
b. Sayısal ve kavramsal simgeler;
c. Değişik rakamlar, örüntüler ye de biçimler;
d. kişinin kendine özgü davranışları.
3- Ürün boyutu, içerikte bulunanlardan birinin ya da birden çoğunun işlenmesiyle elde edilen çıktı ya da sonuçlardan oluşur. Bu boyutu da şunlar oluşturur:
a. Bilintilerin birleştirilmesiyle elde edilen Bilinti Birimleri (units);
b. Birimlerin kümelendirilmesiyle elde edilen Bilinti Sınıfları;
c. Sınıfların arasındaki benzerliklerin, ayrılıkların ve olumsallıkların karşılaştırılmasıyla bulunan ilişkiler;
d. İlişkilerin kümelendirilmesiyle elde edilen Biliş Sistemleri;
e. Biliş sistemlerinin dönüşümüyle elde edilen Kavramlar;
f. Henüz gözlenmemiş durumlara kavramları yansıtarak uygulamak.
7. Küme Etmen Zekâ Kuramı
Louis L. Thurstone tarafından geliştirilen Küme Etmen Kuramı’na göre, bilişsel etkinliği gerektiren yetenekler şöyle kümelendirilir (Başaran 2000, s:102):
1. Sayısal yetenek, sayısal işlemleri doğru ve çabuk yapabilmek.
2. Sözel yetenek, sözcüklerin anlamlarını ve aralarındaki ilişkileri bilmek.
3. Yersel yetenek, nesnelerin uzaydaki durumlarını imgede canlandırabilmek.
4. Konuşma yeteneği, bir konuyu uygun sözcükler ve akıcı bir dil kullanarak anlatabilmek.
5. Usavurma yeteneği, bir konuda ilke ve kural koyarak düşünebilmek.
6. Belleme yeteneği, anlamsız sözcükleri kısa sürede (hızlı) ezberlemek.
7. Algısal yetenek, nesne ve kavramlar arasındaki ince ayrıntıları ayırabilmek.
Küme Etmen Kuramı’na göre, zekânın ölçülmesi, bu yedi kümede sıralanan yeteneklerin tek tek tanınması ve değerlendirilmesi ile olanaklıdır.
8. Zekâ Uyum Kuramı
Jean Piaget’in geliştirdiği Zekâ Uyum Kuramı’na göre Zekaâ, insanın çevresine uyum sürecidir. Zekâ, sürekli gelişen bir bilişsel sistemdir. İnsanın yaşayabilmesi, çevresine uyumuna bağlıdır.
Uyum, insan ile çevre etkenlerinin etkileşiminde denge kurmadır. İnsanın her etkinliğinin amacı, bu dengeye ulaşmaktır. Oysa, insan ile çevresi arasında hiç bir an, tam ve sürekli bir denge kurulamaz. Ama tüm çabalar, bu dengeyi kurmaya yöneliktir. Bu yüzden insan, sürekli kendisiyle çevresi arasında denge kurmakla uğraşır.
İnsan, çevresine uyumunu sağlarken, başka bir deyişle, çevresi ile etkileşirken, pek çok bilişsel eylemde bulunur. Bunlar, yalın duygusal, devinimsel tepkilerden en üst düzeydeki usavurma, yargılama, sorun çözme düzeyine kadar bir dizi içinde oluşan bilişsel eylemlerdir. İnsanın çevresiyle etkileşiminin sonunda sağladığı denge düzeyi, zekâsının düzeyine bağlıdır.
Bilişsel gelişim, doğumla başlar ve birbirini izleyen dört aşamada tamamlanır.
1. Duyusal devinim dönemi (02 yaşlar);
2. İşlem öncesi dönem (2-7 yaşlar);
3. Somut işlemsel dönem (7-11 yaşlar);
4. Soyut düşünme dönemi (11 ve daha sonraki yaşlar).
İnsanın çevresi ile etkileşimi, iki yönlü bir yol izler: Çevre etkilerini özümleme (assimilation) ve çevre etkilerine uyuşum (accommodotion). Bunun ikisi de çevreyle dengeleşme çabasıdır.
Özümleme, insanın çevresinden aldığı etkileri, önceki yaşantılarıyla oluşturduğu içsel bir örneğe (model) uygun olarak yorumlaması ve var olan bilişsel gücüyle değişikliğe uğratarak benimsemesidir. Böylece insan, çevre etkilerini geçmiş yaşantılarına uydurarak ya da benzeterek kabul eder.
Uyuşum ise, insanın çevre gerçeğine içsel örneğini uydurmak için değişikliğe uğratması ve bilişsel gücünü çevre etkilerine uyarlamaya çalışmasıdır. Böylece insan, çevresine etkin bir uyum sağlayarak dengesini korumaya çalışır.
Özümleme ve uyuşum, insanı bilişsel örüntüsünü sürekli yenilemeye ve değiştirmeye zorlar. İnsanın davranışının niteliğini, sürekli yenileşme ve değişme içinde olan bilişsel örüntüsü belirler. Ayrıca, bilişsel örüntü, her davranışın sonunda da değişikliğe uğrar. Bu döngü, süreklilik içinde, ileriye doğru giderek insanın zekâsını geliştirir (Başaran 2000, s:102,103).
9. Duygusal Zekâ
Howard Gardner’in geliştirdiği Duygusal Zekâ Kuramı’na göre zekâ, kişilerarası ilişkilerde karşıdakini anlamak; onları etkilemenin, çalıştırmanın, onlarla işbirliği yapmanın yollarını bulabilmektir. Duygusal zekâ, bir bakıma kişilerarası zekâdır. Bu zekânın dört ana yeteneği vardır (Goleman, 1998, Akt. Başaran 2000, s:103):
1. Önderlik, ilişki kurulan kişileri tanıma, onlarla etkili iletişim kurma, onları ortak bir amaca güdüleme, yönlendirme ve benzeri yetenekleri kapsar.
2. İlişki geliştirme, insanlarla arkadaşlık kurabilme, ilişkileri dostluğa doğru geliştirme, arkadaşlığı ve dostluğu koruma yeterliklerini içerir.
3. Anlaşmazlıkları çözebilme, etkin bir çatışmayı önetme yeterliklerini; görüş ayrılıkları içinde yaşayabilmeyi, hoşgörüyü içerir.
4. Toplumsal ilişkileri çözümleyebilme (analysis), ilişkilerin nedenlerine inip öğelerini tek tek anlamaya yönelik yorumlar yapabilme yeterliğini kapsar.
Duygusal zekâ, ilişki kurulan kişilerle eşduyumu (empaty) gerektirir. İlişki kurulan kişilerle eşduyum içinde olmak kişinin kendisini onun yerine koyarak duygularına kapılmadan onu anlamaya, onunla anlamdaş olmaya çalışmaktır.
Duygusal zekâ, insanın kendine özenli, doğru, tutarlı, dürüst bir kişilik modeli geliştirip bunu etkili bir yaşam sürdürmek için uygulamasıdır.
Duygusal zekâsı yüksek olan insan, çevresinin ayırdımına çabuk varır; dürtülerini denetler; istencini (iradesini) kullanır; takım çalışmasına yatkındır; sorun çözmeye bilişsel ve duygusal gücünü birleştirerek yaklaşır; ilişki kurduğu kişilerden sevgisini ve saygısını esirgemez; yanlışlarını görür, benimser ve düzeltir.
Duygusal zekâsı düşük olan insan, dürtülerinin tutsağı olabilir; tutkularına gem vuramayabilir; özel yaşamını kötü yönetebilir; işinde başarısız olabilir; toplumsal ilkelere ve kültürel değerlere aykırı davranabilir.
Öbür zekâ kuramlarına göre, Duygusal Zekâ Kuramı, örgütsel davranışa uygulanmaya daha elverişli ve yakındır.
10. Örgütsel Zekâ
Örgütsel zekayı Terenzini (Akt. Erçetin, 2000, s:519) üç boyutta ele almaktadır:
1. Teknik- analitik Boyut : Olgusal bilgi ve enformasyon ile analitik ve metodolojik beceri ve yeterliliklerden oluştuğunu belirtmektedir. Bu boyutun örgütün amaçlarını gerçekleştirme düzeyiyle ilgili, planlama, denetim vb. süreçleri kolaylaştıracak bilgileri sağlamaya yaradığı belirtilmektedir.
2. Sorunsal Boyut: Tüm yönetsel konuları ve sorunları çözmeyi içerdiği belirtilmektedir. Bu kapsamda örgütün formal ve informal yapısının etkili işleyişinin bu zeka boyutunun işlevi olduğu ifade edilmektedir.
3. Bağlamsal boyut: Bir anlamda teknik*analitik ve sorunsal boyutların örgütsel kültürü oluşturan örgütün geçmişi, değer sistemi, normları vb. öğelerde bütünleştirildiği bir alanı ifade ettiği ve örgütün kimliğini oluşturma süreci olduğu vurgulanmaktadır.
SONUÇ
Zeka kuramları ile farklı bir bakış açısı kazanılabileceği görülmektedir. Örgütsel davranış içerisinde işgörenlerin üretim davranışlarını nelerin etkilediğini bilmek ya da tahmin etmek yönünde zeka kuramlarından yararlanmak sözkonusudur.
Zeka tanımlarında ortak bir görüşün olamaması, insanın davranışlarındaki farlılıkların ve karmaşıklığın bir sonucu olarak da düşünülebilir. İnsanı tanımak zor ama davranışlarıyla ilgili bir yoruma varacak bilgileri kullanmanın da gerektiği bilinmelidir. Bu bağlamda zeka kuramlarından elde edilen bilgilerin örgütün amaçlarına ulaşmasını sağlayacak en önemli etken olan bireylerin tanınmasında kullanılması bir yol olarak görülmektedir. İnsanın üretim davranışlarında bilişsel gücünün etkisi de bunu zorunlu kılmaktadır.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Zeka Kuramları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Tuncay GÜLEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Tuncay GÜLEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
11 Beğeni
Yazan Uzman
|
zeka, zeka kuramı, zeka kuramları, zeka nedir, zekanın niteliği, zeki, zeki olmak, zekanın tanımı, çoklu zeka kuramı, zeka çeşitleri, zeka türleri, triarşik zeka kuramı, iki etmen kuramı
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.