2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kekeme Çocuk Psikolojisi
MAKALE #9378 © Yazan Öznur SİMAV | Yayın Ağustos 2012 | 5,507 Okuyucu
KEKEME ÇOCUK PSİKOLOJİSİ

Konuşma bozuklukları içinde çocuğu ve ailesini en rahatsız eden durumlardan bir tanesidir. Kekemeliğin başlama şekli ve süreci ailenin zihninde problemdir. Geçici midir? Kalıcı olabilir mi? Ya da ‘’daha düne kadar çok güzel, akışkan, tane tane konuşması vardı, herkes düzgün konuşmasına hayret ederdi’’ gibi ifadelere sıkça rastlamışızdır.

Çocuğun kekemelemesi yaş gurubu özelliklerine görede ailenin ve çocuğun psikolojisini etkiler. Çocuk, önceleri ağlama ile sonraları bebeklik çağında gığıldamalar ve agulamalar ile kendini ifade etmeye ve konuşmaya alt yapı hazırlamaya başlar. Sesler hecelere ve bu hecelerin tekrarlarına dönüşür. İlk sözcükler 1 yaş civarında ba-ba, de-de gibi hece tekrarlarıyla başlar. Bunların birleştirilmesiyle tek sözcükler söylenir. Daha sonra al, at, tut gibi eylemi belirleyen kısa fiiller kullanılır. Çocuk kendini, istek ve ihtiyaçlarını ifade edebilir.

Zaman içinde kısa cümlelerin kurulmasıyla aile içinde büyük sevinç yaşanır ve hergün yeni, nasıl bir sözcük kullanıma dahil oluyor, takibi yapılır. Beklentiler yükselir. ‘’Bugün şu sözcüğü kullandı. Sen bu sözcüğü duymuşmuydun? Ben ilk kez duydum’’ gibi ifadelerle anne-babalar heyecanlarını ve sevinçlerini paylaşırlar.

Çocuğun diğer kişilerle ilişkilerinin başlaması, akrabalarla iletişim, gözlemler, kreş, anasınıfı gibi toplumsal süreçlerin yaşanması ile cümledeki sözcük sayıları artar. Çocuk kendini daha uzun cümleler kurarak ifade etmeye başlar. Merak duygusu ile sorular çoğalır. Yanıtlar aranır. Aile içindeki etkileşimle çocuk hem kendisi hemde çevresi ile ilgili bilgilenir. Bu bilgilenme çocukta hoşlanma, kendini önemli hissetme duygularınıda beraberinde getirir.

Tüm bu olumlu duygular sürerken çocuğun sözcüklerdeki ilk harfleri uzatması, heceleri tekrar etmesi, takılması ailenin dikkatini çeker ve çocuğa uyarılar başlar. Aile ne yapacağını şaşırır. O güne kadar kendini çok iyi ifade eden, konuşmasıyla herkesin ilgi odağı haline gelen çocukları farklı hale gelmiştir.

Çocuk, kendine özgüvenini kaybetmeye başlar, başkalarının yanında konuşmak istemez ve içine kapanır.

Özgüven, gelecekteki yaşamı şekillendiren en önemli faktörlerden bir tanesidir. Sosyal yaşama katılabilmek, okul ve iş yaşamında başarı elde edebilmek özgüvenin kazanılmış olmasıyla mümkündür. Yaşam becerisine sahip olmak, bireyselleşmek, aile kurmak ve ailede huzurlu ortamı sağlayabilmek, bağımsız olabilmek, özgüven sahibi olmanın sonuçlarındandır.

Konuşmada yaşanan bu durumlar çocukta stres yaratır, kendini mutsuz hisseder. Konuşma için yaptığı çabalar boşunadır ve istediği sonucu elde edememektedir. Bu nedenle huysuzluk ve sinirlilik belli şekilde kendini gösterir. Öfke nöbetleri yaşanabilir.
Ailenin düzeltme çabaları ile başaramadığını gören çocuk, insanlardan kaçar ve başarısızlık duygusu yaşar. Çocuğun sosyalleşmesine bir engeldir. Çevrenin çoğunlukla iyi niyetli yaklaşımları ve konuşmaya dikkat kesilmesi rahatsızlık duygusu yaşatır. Çevredeki her bir bireyin düzeltme çabaları ile yaşanan başarısızlık duygusu katlanarak artar. Çocuk anasınıfına gitmiyorsa arkadaş baskısı ne kadar az da olsa içine kapanma ve sosyal yaşamdan uzak kalma duyguları yaşanır. Anasınıfında diğer çocuklar tarafından kabul görme başarısı öğretmenin gayretleri ile mümkün olabilir. İlköğretim çocuklarında, gelişimlerinin yansıması olarak, acımasızca farklılıklara dikkat kesilme ve alay etme yaşanabilir. Normal konuşan arkadaşlarını çekememe ve kıskançlık duyguları yaşanabilir. Sınıftaki öğrenci sayısının fazla olması ; derslere ve öğretim programına önem verilmesi ile gözden kaçma durumları yaşanabilir. Hassas durum özel önem gerektirdiğinden ve bir süre farkına varılmadığında sorunlar ilerleyebilir. Zaten özel bir dönem olan ergenlik döneminde arkadaş ve çevre birinci sıraya yerleştiği, kendine özen ve önemin arttığı dönem olduğundan dikkat gerektirir. Yerleşik hale gelmemesi için, çözüm olabilecek yollar denenmeli, fiziksel nedenlerden kaynaklanmayan kekemelik için pedagoglardan destek alınmalı ve çocuğun psikolojisine gereken önem verilmelidir.

ÖZNUR SİMAV-PEDAGOG

KURUCU- EĞİTİMCİ-ÖĞRENCİ KOÇU- AİLE DANIŞMANI
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kekeme Çocuk Psikolojisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Öznur SİMAV'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Öznur SİMAV'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Öznur SİMAV Fotoğraf
Öznur SİMAV
Bursa (Online hizmet de veriyor)
Çocuk Gelişimi Ve Eğitimcisi
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi64 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Öznur SİMAV'ın Yazıları
► Çocuk Psikolojisi Psk.B. Sinem ÇATALYÜREK KESİKTAŞ
► Alkolizm ve Çocuk Psikolojisi Psk.Ali BIÇAK
► Çocuk ve Ergen Psikolojisi Pdg.Aykut AKOVA
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kekeme Çocuk Psikolojisi' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Soma da Göz Göre Göre.. Haziran 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:10
Top