Okul Fobisi / Okul Reddi / Ayrılma Güçlüğü
Çocuklar okula yeni başladıklarında okula başlamayı reddetme veya düzenli olarak okula giderken birdenbire okula gitmek istememeye başlayabilir. Okula gönülsüzce gitme durumu olabildiği gibi, okula gitmemek için ağlama/öfke nöbetleri geçirme gibi davranış sorunları da görülebilir. Okula gitmek istememe okula yeni başlarken de olsa ilerleyen yıllarda da ortaya çıksa büyük olasıkla kaygı/kaçınma temellidir. Kaygı/kaçınma nedeni durumla ilgili çocuğu anlamak ve ilgili problemi ortadan kaldırmak esastır.
1) OKULA YENİ BAŞLAYAN ÇOCUKLARDA OKULA GİTMEK İSTEMEME
Öncelikle çocuklar için okula ön hazırlık yapılıp yapılmaması çok önemlidir. Okula başlamadan bir yıl öncesinde ara ara ‘yakında okula başlayacağı’ bilgisi verilen çocuklar daha düşük oranda okula gitmeyi reddediyorlar. Ayrıca okula başlamadan bir ay önce okulu ziyaret etmek, sınıfını göstermek, mümkünse öğretmeni ile tanıştırmak çocuğun okula psikolojik olarak hazırlanmasını sağlayacaktır. Bunların yapılması mümkün değilse de en azından, okula başlamadan yine bir ay önce okulun bahçesinde birlikte tur atmak ve okula başlayalı birkaç yıl olmuş çocuklarla tanıştırıp okula özendirmek çocuğu okula psikolojik olarak hazırlayacaktır.
Çocuğa okula gitmenin mantığı anlatılmalıdır. Bu mantık oldukça kısa kelimelerle ve anlaşılır olmalıdır. “Okuma-yazmayı öğrenmek için okula gitmelisin” gibi açıklamalar yapıldığında çocuk ikinci sınıfa gittiğinde “artık okuma yazmayı öğrendim, okula gitmek istemiyorum” gibi bir tepki verebiliyor ve okul reddi ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Okul yalnızca öğretimin yapıldığı yer değil, eğitim ve disiplinin verildiği, sosyal rollerin öğrenildiği ve sosyalleşildiği bir yerdir.
Çocuklar okula gitmemek için direttiğinde ailelerin yaptığı en büyük hata çocuğu o gün okula göndermemek olmaktadır. Ağlayarak ya da öfke nöbetleri ile okula gitmemeyi başaran çocuk ertesi gün yine aynı yöntemi denemektedir. Bu açıdan özellikle okulun ilk bir ayında çocuğa gerekli açıklamayı yaptıktan sonra verdiği tüm tepkilere rağmen çocuğu okulda öğretmenin kontrolüne bırakmak gereklidir. Çocuk ne kadar tepki verse de okula gitmesi gerektiğini anladığında okula alışmaktan başka çaresi kalmayacak ve sosyalleşmeyi, uyum sağlamayı denemeye başlayacaktır.
Çocukların niçin okula gitmek istemediğine gelince ilk nedeni bakımveren anne/baba ile çocuk arasındaki bağın gereğinden fazla güçlü/yapışık olmasıdır, halk arasında bu duruma “göbek bağı kopmamış” derler. Çocuklarda ilk 2 yıl özellikle nesne sürekliliği yoktur. Yani gözünün önünden giden nesnenin var olmaya devam ettiğini bilmez. Okula yeni başlayan çocuk aslında 2 yaşında çocuk gibi hisseder. Okula bırakıldığında bakımverenden sonsuza dek ayrıldığını zanneder ve akşama görüşecek olmalarını kavrayamaz. Bu bağlamda çocuğun korku ve tepkisine anlayış gösterilmelidir. Çocukların okula gitmek istememelerinin bir diğer nedeni ise bakımverenin evdeki küçük kardeşle baş başa zaman geçirdiğini düşünmesi ve buna tahammül edememesidir. Bu da çok doğal ve insanca bir tepkidir. Küçük kardeşle birlikte okula giden kardeşi özlediğimize dair resimler yapmak ve “bizim de onu çok sevdiğimizi ve okuldayken onu çok özlediğimizi ama okula gitmesini gerektiğini” anlatmak yararlı olabilir. Ayrıca okul çıkışı birlikte baş başa dondurma yemek gibi bir faaliyetin eklenmesi ise okulda geçen ayrı zamanı telafi edici/ödüllendirici bir tarafı olduğu için sürece alışmayı kolaylaştıracaktır.
Okula gitmek istememenin bir diğer nedeni kalabalıktan, yabancı ve daha büyük çocuklardan korkmaktan ileri gelir. Bu her çocukta olan bir duygu olup, özellikle çekingen/kaçıngan kişilikli çocuklarda daha yoğun ve telafisi güç bir durumdur. Böyle bir durumda psikolojik destek alınması gerekebilir. Fakat bakımverenin kişisel kaygılı yapısından dolayı okula hazır çocuklar da okuldan mahrum kalabiliyorlar. Okula başlamakta güçlük çeken çocukların ebeveynlerinin en az yarısı çocukları tarafından kolay ikna edilir ebeveynler olabiliyor. Çocuk eğitiminde yapılan hatalar ve evde kontrolün çocuğun elinde olduğu durumlarda çocuk ilk kez bir sürece ikna edilmeye çalışıyor ve bakımveren ebeveynler aslında sadece çocuğu okula göndermede değil genel olarak çocuğa herhangi bir şeyi yaptırtmada da güçlük yaşayabiliyorlar.
Pek çok çocuk sosyal ortamlarda nasıl davranacağını bilmediği için yani davranış repertuarındaki eksiklikler nedeniyle okula gitmek istemeyebiliyor. Çekingen/kaçıngan çocuklara öğretmenler ve sınıf arkadaşlarıyla iletişim kurmak, oyuna katılmak gibi sosyal becerilerde tavsiyelerde bulunmak, oyun oynar gibi çocukla tanışma ve oyuna katılma hayali sahneleri oynamak, ön hazırlık yapmak okula gitmesi ile ilgili cesaretlendirir.
Okula gitmek istemeyen çocukların ebeveynlerinin yaptıkları en büyük hata “sen sınıfta dur ben kapıda bekliyorum” deyip tüm gün çocuğu okulda beklemektir. Genellikle çocuk bu durumda sakinleşir fakat her teneffüs ebeveynini arar ve süreç çocuğa acı verecek şekilde uzun zamana yayılır. Bu durumda hem okula, öğretmenine ve arkadaşlarına alışamaz hem de ebeveyniyle arasındaki göbek bağını kopartamaz. Çocuk okulda ancak tek başına kaldığında ve okula sürekli gitmek zorunda olduğunu kabullendiğinde okula alışmaya başlar.
Çocuk düzenli olarak okula gittiğinde sınıf öğretmenini ikinci bakımveren/ yeni bakımveren olarak algılamaya başlar. Bu yeni bağın oluşabilmesi için ise bakımverenlerin çocuğu okul saatinde okula bırakması ve okuldan ayrılması gerekir.
2) Okula Düzenli Olarak Giden Çocuklarda Aniden Başlayan Okula Gitmek İstememe
Kardeş doğumu, ailede yaşanan sağlık problemlerine bağlı ilgili aile üyesine aşırı bağlanma, ergenliğe bağlı duygularda aşırı gelgitler, okulda yaşanan öğretmene ya da arkadaşlara bağlı uyum/sosyalleşme problemleri gibi nedenlerden dolayı çocuk okula gitmek istemeyebilir. Özellikle ilkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye geçen çocuklarda okulda ortamın değişmesi ve sosyal ortamda yeni kurallar ve popülerleşme kriterlerinin değişmesi ve yeni ortama uyum sağlayamama okula gitmek istememeyi beraberinde getirebiliyor. Ayrıca okulda motivasyon/özgüven kaybı okula gitmek istememeye neden olabilir. Ayrıca küçük yaşlardan beri kreşe giden ve okula ek olarak çok fazla kursa giden, okul saatlerinin çok fazla olduğu çocuklarda okula gitmek istememe görülebilir. Bu tip durumlarda sorun açıkça anlaşıldıktan sonra doğru rehberlik ve rol model olma sorunun çözümünü hızlandıracaktır.
1) OKULA YENİ BAŞLAYAN ÇOCUKLARDA OKULA GİTMEK İSTEMEME
Öncelikle çocuklar için okula ön hazırlık yapılıp yapılmaması çok önemlidir. Okula başlamadan bir yıl öncesinde ara ara ‘yakında okula başlayacağı’ bilgisi verilen çocuklar daha düşük oranda okula gitmeyi reddediyorlar. Ayrıca okula başlamadan bir ay önce okulu ziyaret etmek, sınıfını göstermek, mümkünse öğretmeni ile tanıştırmak çocuğun okula psikolojik olarak hazırlanmasını sağlayacaktır. Bunların yapılması mümkün değilse de en azından, okula başlamadan yine bir ay önce okulun bahçesinde birlikte tur atmak ve okula başlayalı birkaç yıl olmuş çocuklarla tanıştırıp okula özendirmek çocuğu okula psikolojik olarak hazırlayacaktır.
Çocuğa okula gitmenin mantığı anlatılmalıdır. Bu mantık oldukça kısa kelimelerle ve anlaşılır olmalıdır. “Okuma-yazmayı öğrenmek için okula gitmelisin” gibi açıklamalar yapıldığında çocuk ikinci sınıfa gittiğinde “artık okuma yazmayı öğrendim, okula gitmek istemiyorum” gibi bir tepki verebiliyor ve okul reddi ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Okul yalnızca öğretimin yapıldığı yer değil, eğitim ve disiplinin verildiği, sosyal rollerin öğrenildiği ve sosyalleşildiği bir yerdir.
Çocuklar okula gitmemek için direttiğinde ailelerin yaptığı en büyük hata çocuğu o gün okula göndermemek olmaktadır. Ağlayarak ya da öfke nöbetleri ile okula gitmemeyi başaran çocuk ertesi gün yine aynı yöntemi denemektedir. Bu açıdan özellikle okulun ilk bir ayında çocuğa gerekli açıklamayı yaptıktan sonra verdiği tüm tepkilere rağmen çocuğu okulda öğretmenin kontrolüne bırakmak gereklidir. Çocuk ne kadar tepki verse de okula gitmesi gerektiğini anladığında okula alışmaktan başka çaresi kalmayacak ve sosyalleşmeyi, uyum sağlamayı denemeye başlayacaktır.
Çocukların niçin okula gitmek istemediğine gelince ilk nedeni bakımveren anne/baba ile çocuk arasındaki bağın gereğinden fazla güçlü/yapışık olmasıdır, halk arasında bu duruma “göbek bağı kopmamış” derler. Çocuklarda ilk 2 yıl özellikle nesne sürekliliği yoktur. Yani gözünün önünden giden nesnenin var olmaya devam ettiğini bilmez. Okula yeni başlayan çocuk aslında 2 yaşında çocuk gibi hisseder. Okula bırakıldığında bakımverenden sonsuza dek ayrıldığını zanneder ve akşama görüşecek olmalarını kavrayamaz. Bu bağlamda çocuğun korku ve tepkisine anlayış gösterilmelidir. Çocukların okula gitmek istememelerinin bir diğer nedeni ise bakımverenin evdeki küçük kardeşle baş başa zaman geçirdiğini düşünmesi ve buna tahammül edememesidir. Bu da çok doğal ve insanca bir tepkidir. Küçük kardeşle birlikte okula giden kardeşi özlediğimize dair resimler yapmak ve “bizim de onu çok sevdiğimizi ve okuldayken onu çok özlediğimizi ama okula gitmesini gerektiğini” anlatmak yararlı olabilir. Ayrıca okul çıkışı birlikte baş başa dondurma yemek gibi bir faaliyetin eklenmesi ise okulda geçen ayrı zamanı telafi edici/ödüllendirici bir tarafı olduğu için sürece alışmayı kolaylaştıracaktır.
Okula gitmek istememenin bir diğer nedeni kalabalıktan, yabancı ve daha büyük çocuklardan korkmaktan ileri gelir. Bu her çocukta olan bir duygu olup, özellikle çekingen/kaçıngan kişilikli çocuklarda daha yoğun ve telafisi güç bir durumdur. Böyle bir durumda psikolojik destek alınması gerekebilir. Fakat bakımverenin kişisel kaygılı yapısından dolayı okula hazır çocuklar da okuldan mahrum kalabiliyorlar. Okula başlamakta güçlük çeken çocukların ebeveynlerinin en az yarısı çocukları tarafından kolay ikna edilir ebeveynler olabiliyor. Çocuk eğitiminde yapılan hatalar ve evde kontrolün çocuğun elinde olduğu durumlarda çocuk ilk kez bir sürece ikna edilmeye çalışıyor ve bakımveren ebeveynler aslında sadece çocuğu okula göndermede değil genel olarak çocuğa herhangi bir şeyi yaptırtmada da güçlük yaşayabiliyorlar.
Pek çok çocuk sosyal ortamlarda nasıl davranacağını bilmediği için yani davranış repertuarındaki eksiklikler nedeniyle okula gitmek istemeyebiliyor. Çekingen/kaçıngan çocuklara öğretmenler ve sınıf arkadaşlarıyla iletişim kurmak, oyuna katılmak gibi sosyal becerilerde tavsiyelerde bulunmak, oyun oynar gibi çocukla tanışma ve oyuna katılma hayali sahneleri oynamak, ön hazırlık yapmak okula gitmesi ile ilgili cesaretlendirir.
Okula gitmek istemeyen çocukların ebeveynlerinin yaptıkları en büyük hata “sen sınıfta dur ben kapıda bekliyorum” deyip tüm gün çocuğu okulda beklemektir. Genellikle çocuk bu durumda sakinleşir fakat her teneffüs ebeveynini arar ve süreç çocuğa acı verecek şekilde uzun zamana yayılır. Bu durumda hem okula, öğretmenine ve arkadaşlarına alışamaz hem de ebeveyniyle arasındaki göbek bağını kopartamaz. Çocuk okulda ancak tek başına kaldığında ve okula sürekli gitmek zorunda olduğunu kabullendiğinde okula alışmaya başlar.
Çocuk düzenli olarak okula gittiğinde sınıf öğretmenini ikinci bakımveren/ yeni bakımveren olarak algılamaya başlar. Bu yeni bağın oluşabilmesi için ise bakımverenlerin çocuğu okul saatinde okula bırakması ve okuldan ayrılması gerekir.
2) Okula Düzenli Olarak Giden Çocuklarda Aniden Başlayan Okula Gitmek İstememe
Kardeş doğumu, ailede yaşanan sağlık problemlerine bağlı ilgili aile üyesine aşırı bağlanma, ergenliğe bağlı duygularda aşırı gelgitler, okulda yaşanan öğretmene ya da arkadaşlara bağlı uyum/sosyalleşme problemleri gibi nedenlerden dolayı çocuk okula gitmek istemeyebilir. Özellikle ilkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye geçen çocuklarda okulda ortamın değişmesi ve sosyal ortamda yeni kurallar ve popülerleşme kriterlerinin değişmesi ve yeni ortama uyum sağlayamama okula gitmek istememeyi beraberinde getirebiliyor. Ayrıca okulda motivasyon/özgüven kaybı okula gitmek istememeye neden olabilir. Ayrıca küçük yaşlardan beri kreşe giden ve okula ek olarak çok fazla kursa giden, okul saatlerinin çok fazla olduğu çocuklarda okula gitmek istememe görülebilir. Bu tip durumlarda sorun açıkça anlaşıldıktan sonra doğru rehberlik ve rol model olma sorunun çözümünü hızlandıracaktır.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Okul Fobisi / Okul Reddi / Ayrılma Güçlüğü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Elif TERZİKÖY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Elif TERZİKÖY'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
1 Beğeni
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.