Stres Düzeyi ve Yaratıcılık İlişkisi
STRES DÜZEYİ VE YARATICILIK İLİŞKİSİ
Stres, fiziksel ve ruhsal sınırların zorlanmasıyla ortaya çıkan bir durumdur.Stres kişide kalp çarpıntısı,terleme, sık sık soluk alıp verme, yerinde duramama, mide bulantısı, baş dönmesi, karın ağrısı, sıksık tuvalet ihtiyacını giderme istesi, sigara içme, alkole yönelme, düşüncesini toplayamama, dikkat problemleriyle görülebilmektedir.
Stres kavramı yirminci yüz yılda sanayileşmenin artmasıyla toplumun karmaşıklaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Stres bir çok hastalıklara sebeb olabilmektedir. Bunların arasında kanser, mide ve bağırsak hastalıkları, baş ağrıları, migren, psikolojik rahatsızlıklar gelmektedir. Strese yakalanan kişilerin özellikleri A.Tipi dediğimiz kişilerin özellikleridir. Bunlar hareketli sabırsız geç kalmaya tahammülü olmayan sürekli kafasında bazı sorunlarla meşgül olan hırslı başarısızlığa tahammül edemeyen özellikler göstermektedirler. Bu kişiler daha fazla strese mağruz kalırlar, stresli bir kişilik yapısı çocukluk çağlarından itibaren ortaya çıkar eğer ailede stresli bir kişilik yapısında bireyler var ise çocuklarda da olma ihtimali fazladır.
Stres karşısında kişilerin verdikleri tepkiler benzerdir. Stres eğer uzun sürerse depresyona dönüşebilir; Depresyon ruhsal çöküntü halidir. Depresyonda olan kişi hayattan zevk alamaz sürekli mutsuzdur, intihar düşünceleri gelişebilir. Uykusuzluk, çok yemek yeme veya az yemek yeme, hayattan zevk alamama, umutsuzluk, sürekli ağlama gibi belirtilerle kendini gösterir.
ANKSİYETE: Kaygı olarak tanımlanır bu durum nedeni bilinmeyen korku çeşididir. Belirsizlikler kişilerde kaygı yaratır bir kişi ne zaman ne yapacağı konusunda karar veremiyorsa hayatında belirsizlikler varsa bu durum onda kaygı yaratmaktadır. Bu sebeble hayatımızdaki belirsizlikleri kaldırmak ve karar vermemiz gerekiyorsa da en kısa sürede karar vermek önemlidir. Kararsız kişilerde anksiyete düzeyi yüksek çıkmaktadır, çocuklarda ailenin tutumları yaklaşım biçimleri çocukların kaygı düzeyini etkilemektedir.
ÖRNEĞİN:Sınava girecek bir çocuğun ailesinin ona bu konuda yapacağı baskıcı bir tutum onun sınav kaygısını artıracaktır. Yapılan araştırmalar kaygı düzeyi artıkça yaratıcılık ve başarı bu oranda azalmaktadır. Huzursuz stresli kaygılı bir ortamda kişilerin başarıları ve yaratıcılıklarında düşüşler olacağı bir gerçektir. Bu sebeble çocuklarımızın daha başarılı ve yaratıcı olmalarını istiyorsak onlara mutlu olacakları huzurlu bir ortam sunmalıyız. Bu konuda çocuklarımıza baskı yapmamalıyız ve beklenti düzeyimiz çocuğumuza uygun olmalıdır.
Beklentilerimiz çocuğumuzu aşarsa çocuğumuzun kaygı düzeyi artar bu da onların yaratıcılıklarını ve başarılarını olumsuz yönde etkiler .
Kaygı düzeyiyle başarı arasında ilişkileri ortaya çıkartmak için yapılan araştırmalar göstermiştirki sadece kaygı değil kaygının dereceside önemlidir.
Kaygının şiddeti artıkça başarı ve yaratıcılıkta düşüşler olurken kaygı düzeyi azaldığında artışlar olduğu ortaya konmuştur.
Çocuk yetiştirme tutumlarında yaratıcılık ve başarı üzerinde etkili olduğu yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkartılmıştır. Bu sebeble çocukları yetiştirirken dengeli ve kararlı bir tutum izlenmesi büyük önem taşır anne ve babaların çocuk yetiştirirken ortak kararlar alıp uygulamasında büyük yarar vardır.
Ayrıca çocukların yetiştirilmesinde anne ve babanın dışında kişilerin rol almaması kararları anne ve babanın vermesi de büyük önem taşımaktadır.Çocukla kurulan iletişim yöntemleri çocuğun yetiştirlmesinde önemli bir role sahiptir.
Yaratıcılık problemlere herkesden daha farklı özgün çözümler ortaya koymak şeklinde tanımlanabilir.Yaratıcı kişiler diğer kişilerden genellikle zihinsel bakımdan daha üstün özellikler göstermekte bağımsızlıklarına büyük önem vermektedirler.
Çocukluktan itibaren soyut düşünme yetenekleri diğer kişilere göre daha fazla gelişmiştir, hayal güçleri adeta sonsuzdur. Kimsenin düşünemeyeceği hayallere sahip olabilirler çocuklarda yaratıcılığın gelişmesi için onların bu hayallerini dinlemekte yarar vardır.
Ayrıca onlara kısıtlamalar getirmeden uygun ortamlar sunmakta büyük önem taşır.
Yaratıcılığın gelişmesinde çağrışım yöntemi önemlidir.ÖRNEĞİN masa kelimesi verilip çocuktan bununla ilgili hikayeler uydurması istenebilir. Çocuk masa kelimesiyle ilgili hiçbir sınır olmaksızın o anda aklına ne geliyorsa söylemesi istenir bu teknik çocuklarda yaratıcılığın gelişmesi için önemlidir.
Yaratıcılıkta çeşitli aşamalar vardır:
- HAZIRLIK DÖNEMİ:Bu dönemde mantıklı yada mantıksız bir çok fikirler ortaya çıkar böylece süreç başlamış olur.
- KULUÇKAYA YATMA:Fikirlerin değerlendirilmesi için geçen süre bu şekilde adlandırılır.
- AYDINLANMA:Fikirler içinden en iyisi olduğu düşünülen fikrin seçilmesi aşamasıdır.
- SONUÇLARIN İNCELENMESİ:Bu son aşamada,karar verilerek bu konuda harekete geçilir.
ANKSİYETE VE ÇEŞİTLERİ
Ego sürekli olarak üç tehlikeyle karşı karşıyadır.
- Engellenmeler ve dış dünyadan gelebilecek saldırılar.
- İd' in içgüdüsel ve gerçek dışı isteklere.
- Süper ego nun cezalandırılması.
ANKSİYETE ÇEŞİTLERİ:
- GERÇEK anksiyete freud, korku ile eş anlamda görür.Bu tür anksiyete,bireyin dış tehlikeyi algılamasından doğan can sıkıcı bir duygudur ve günlük yaşamda,herkes arada bir gerçekçi anksiyeteyi yaşar.Bu tür anksiyete mantıklı ve anlaşılır olması ile nevrotik anksiyete den farklılık gösterir.
- TÖREL anksiyete özellikle Süper ego nun vicdan diye bilinen bölümü tarafından onaylanmayan durumlarda ego da meydana gelen suçluluk ya da utanç duygusudur.Törel anksiyetenin kaynağında ceza landırıcı anne & baba ile simgelenen nesnel bir korku mevcuttur.Gerçekten,gerçek anksiyetenin tersine,törel anksiyeteye neden olan durumdan kaçabilme olanağı yoktur.
- NEVROTİK anksiyete içgüdülerden gelen tehlikenin algılanmasıyla ortaya çıkar.Bu ,ego nun içgüdüsel istekleri engellenmediği zaman,sonucun belirsizleştiği durumlarda ortaya çıkan korku dur.
Genellikle anksiyete terimi, fobi, korku, stres terimleri ile karıştırılmaktadır.Korku farkına varılan tehlikeye karşı geliştirilen hoşnutsuzluk duygusudur.Bu duygusal tepki ile bir likte, kaçma,saklanma gibi davranışlar ve bedeb de fizyolojk değişmeler olur.Korku,dış çevredeki nesnel bir tehlikeye karşı gösterilen bir tepki iken,anksiyete bireyin bilmediği bir kaynaktan gelen bir korku halidir.
Fobi gerçekte tehlike arz etme olasılığı çok az olan bir nesne veya olaya karşı duyulan abartılmış korkudur.Stres ise,anksiyete ve korku gibi tepkileirn kaynağını oluşturur.
Psikoloji ve biyoloji alanlarında stres,organizmanın işlemini bozan bir baskı zorlanma ve engellenmedir.
Kırıklık,yoksunluk ve çatışma gibi psikolojik streslerin sonucunda,psikolojik savunma tepkileri meydana gelir.Bu tepkiler kişilerde kişilik yapılarına geçmiş yaşantılarına bağlı olarak,tehlikeli bir durum şeklinde algılanmaktadır.
Yapılan araştırmalarda düşük anksiyete düzeyi yüksek anksiyete düzeyi yaratıcılığı belli oranlarda etkilediği görülmüştür.Bunlar kişiden kişiyede farklılıklar gösterebilmektedir, ayrıca kızlarla, erkekler arasında da farklılıklar gözlemlenmiştir.
Farklı kültürler de yetişen çocuklardada farklılıklar ortaya çıkabilmektedir.Kısacası ANKSİYETE düzeyi hem yaratıcılığı hem genel başarı ve okul başarısını etkilemektedir.
Bu sebeble anksiyete düzeyinin düşürmesinde yarar vardır. BU KONUDA UZMANLARDAN YARDIM ALMAK GEREKEBİLMEKTEDİR: Çünkü her zaman tek başına çözülebilecek bir sorun değildir.
PEDAGOG & PDR
AYKUT AKOVA
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Stres Düzeyi ve Yaratıcılık İlişkisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Pdg.Aykut AKOVA'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Pdg.Aykut AKOVA'nın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
stres, anksiyete, korku, kaygı, yaratıcılık, başarı, çocuk, endişe, güven, gerçek anksiyete, törel anksiyete, nevrotik anksiyete
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.